Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/1174 E. 2022/294 K. 04.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/1174
KARAR NO : 2022/294
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/04/2019
NUMARASI : 2010/113 Esas, 2019/576 Karar
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …- Av. …
DAVALI :

VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 04/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/03/2022

Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/04/2019 tarih, 2010/113 Esas, 2019/576 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı …’nin borçlu Özlü Un San ve Tic. Ltd. Şti.’nden olan alacakları için Bursa 2.İcra Müd.’nün 2006/1262, 2006/2321, 2006/2333 ve 2006/2350 esas sayılı dosyaları ile tahsilde tekerrür etmemek kaydı ile icra takibi yapıldığını, Bursa 15.Noterliğinin 22/11/2006 tarih ve 39606 yevmiye nolu “Temlik Sözleşmesi” ile Alternatif Bank A.Ş.’nin bu icra dosyalarından olan tüm alacaklarını (birikmiş temerrüt faizleri ve ferileri ile birlikte) müvekkilince temlik alındığını, temlikten önce müvekkilince incelenen icra dosyalarında hiç tahsilat görünmediğini, davalının da temlik sırasında icra dosyalarına bildirmediğini, haricen tahsilatlarının olduğunu müvekkiline söylemediğini, ancak müvekkilinin temlik aldığı alacaklarla ilgili olmak üzere borçlu Özlü Un Ltd. Şti. tarafından Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/318 esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açıldığını, açılan ve halen devam eden davanın yargılaması sırasında banka kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde icra takiplerinden sonra ancak temlik tarihinden önce bankanın toplam 201.540,90 TL. tahsilat yapmış olduğunun tespit edildiğini ve bilirkişinin bu tahsilatların alacaktan düşülmesi gerektiği yönünde rapor verdiğini, bu durumnda davalı bankanın icraya bildirmediği için icra dosyalarında alacaklı göründüğü, ancak gerçekte bu kısmı haricen tahsil ettiği için alacaklı olmadığı toplam 201.540,90 TL.’sı için olmayan bir alacağı müvekkiline temlik ettiğini, davalının yukarıda bahsedilen icra dosyalarında alacaklarını ivaz karşılığında (toplam 210.000,00 TL bedelle) müvekkiline temlik ettiğinden BK’nun 169.maddesi gereğince alacağın temlik anında mevcut olduğunun garanti ettiğini, aksi halde mevcut olmayan kısmını ödemekle mükellef olduğunu, önceden davalının haricen tahsil ettiği için temlik anında mevcut olmayan, ancak mevcut görünen tüm alacaktan yasa gereği mesul olduğu, bu nedenle toplam 201.540,90 TL. alacağın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00 TL.sinin temlik tarihi olan 22/11/2006 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davacı sırasında Bursa 15.Noterliğinde 22/11/2006 tarihinde 39609 yevmiyeli temlik sözleşmesi akdettiği, sözleşmenin üzerinden üç yıldan fazla bir zaman geçtikten sonra böyle bir davanın açılmasının yasal açıdan mümkün olmadığı, davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesinin talep edildiğini, 22/11/2006 tarihli temlik sözleşmesinin 5.maddesinde, “Temlik eden alacağın mevcudiyetini sorumlu olmadığını beyan ve temlik alan da bu beyanı kabul eder.Ayrıca temlik alan, temlik konusu alacağı borçludan kısmen vaye tamamen tahil edemediği takdirde temlik edenden her ne nam altında olursa olsun herhangi bir alacak veya tazmint talep etmeyecektir”

Temlik alan bütün bu haklarından gıayrikabili rücu olarak vazgeçmiştir.” denildiğini, işbu kesin hüküm nedeni ile müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini, temlik tarihi itibari ile banka alacağının temlik bedeli olan 210.000,00 TL’nın çok üzerinde bulunduğunun davacı tarafından da bilidiğini, gerçek banka alacağının temlik bedelinin altında olduğu varsıylası dahi bu durumda dahi davacının herhangi bir talepte bulunmasının yasal olarak mümkün bulunmadığını, borçlular tarafından açılan menfi tespit davasında borçluların borçlu bulunduklarının sabit olduklarını, borçlular tarafından borçlu bulunmadıkları gerekçesiyle davacı ile müvekkili banka aleyhine Bursa 1.Asliye Ticaret M’ahkemesinin 2007/318 Esas sayılı dosyasıyla dava açıldığı, açılan bu davada 25/03/2008 tarihli bilirkişi raporuyla borçluların 22/11/2006 tarihi itibari ile 295.068,38 TL. borçlu bulunduklarının rapor edildiği, işbu raporun gerçeği yansıtmadığı ve banka alacağının 22/11/2006 tarihi itibari ile çok daha fazla bulunduğu gerekçesiyle itirazda bulunulduğunu, davacının 25/03/2018 tarihli bilirkişi raporu ile öğrenildiğini ve davacının 2 yılı aşkın bir süreden sonra tamamen haksız bir taleple işbu davaya açmış olmasının anlaşılamadığını, davacının bir an için hataya düşürüldüğü vasıtasıyla düşürüldüğü varsayılsa dahi bunun gerçek olmadığını ve davacı talebinin haksız ve kötü niyete dayalı olduğunu, dava dilekçesinde belirtilen hiçbir hususu kabul etmediklerini, davanın haksız ve kötü niyete dayalı olarak açıldığını, İİK’nun 72.maddesi gereğince davacıların dava miktarının %40 oranında tazminatlı sorumlu tutulmalarına karar verilmesini talep ettiklerini, haksız ve yasaya aykırı bulunan davanın öncelikle usulden olmadığı takdirde esastan reddine, dava konusu edilen miktar üzerinden davacıların %40 oranında tazminatla sorumlu tutulmalarına, mahkeme masraflarıyla vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, mülga 818 sayılı BK’ nın 169. maddesi uyarınca temlik eden davalının , dava dışı borçlu Özlü Un Sanayi ve Ticaret Limited Şti.’ nin Bursa 2.İcra Müd.’nün 2006/1262, 2006/2321, 2006/2333 ve 2006/2350 esas sayılı dosyalarındaki alacağı garanti etmekle, temlik tarihi itibariyle davalı tarafından haricen tahsil edilen bedelin 12/02/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunda belirtildiği üzere 156.040,90 TL. olduğu, bu miktar yönünden davalı temlik eden tarafından haricen tahsilat yapıldığının açıkça davacıya temlik sözleşmesinde bildirmesinin zorunlu olduğu, her ne kadar davalı tarafından temlik sözleşmesinin 3. maddesi gereği davacının tazminat talep edemeyeceği, ibra edildiği savunulmuş ise de sözleşmenin 3.maddesinde takiplerin yasal safahatına vakıf olduğu, icra takiplerinin incelendiği bildirildiği, haricen tahsilatların yapıldığının açıklanmadığı ve temlik tarihi itibariyle temlik eden davalının icra dosyalarındaki toplam alacaktan sorumlu olduğundan bu savunmaya itibar edilmeyerek gerekçeli denetime açık 12/02/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporuna itibar edilerek davalının garanti borcu altında olduğu gerekçeleriyle ıslah ile talep edilen 98.000 TL. yönünden talebin kabulune, temerrüdün gerçekleştiği dava tarihi ve ıslah tarihi itibariyle faiz işletilerek davanın kabulüne dair karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; öncelikle davanın usulden reddedilmesi gerektiği zira, temlik tarihi 22.11.2006 olmasına rağmen eldeki dava 24.02.2010 tarihinde açılmış olup, zamanaşımı süresi geçtiği, temlik sözleşmesinin 2 ve 3 ve 5. maddelerinin incelenmesinde banka tarafından yapılan işlemlerin temlik alana bildirilmiş ve temlik alan bu iş ve işlemleri kabul ederek dosyayı temlik aldığı, hatta bu temlik işlemi dolayısıyla, temlik öncesi yapılan iş ve işlemler için bankayı da peşinen ibra ettiği, davalı banka aleyhine hiç bir dava da ikame etmeyeceğini kabul ve taahhüt ettiği, temlik konusu alacağı borçludan kısmen veya tamamen tahsil edemediği takdirde temlik edenden her ne nam altında olursa olsun herhangi bir alacak veya tazminat talep edemeyeceği ve temlik alan bütün bu haklarından gayrikabili rücu olarak vazgeçtiği, bu nedenle huzurdaki davanın belirtilen maddelere aykırı olduğu, temlik tarihinden önce yapılan tahsilatların bir takip işlemi olduğunu, kaldı ki böyle olmasa da temlik alan tarafından müvekkil bankanın en geniş kapsamda ibra edilmiş olduğu, bankadan herhangi bir hak ve alacak talep edilmeyeceği, temlik alan davacı tarafından kabul ve beyan edilmişse de huzurdaki dava ikame edildiği, davacı tarafın kötü niyetli olduğu , temlik aldığı alacağı, temlik bedelinin 2,5 katı ile tahsil etmiş sonrasında da ahde vefa göstermeyerek müvekkiline temlik işleminden ötürü dava açtığı, kötü niyetli davacının bu tutumunu hukuk düzeninin korumaması gerektiği gerekçeleri ile istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Dosyanın incelenmesinde; davacı ile davalı banka arasında, Bursa 15. Noterliğinin 22/11/2006 tarih ve 39606 yevmiye nolu temlik sözleşmesi yapılmıştır. Bu işlem ile davalı bankanın, dava dışı kredi borçlusu Özlü Un San. Tic. Ltd. Şti. firmasından olan bakiye alacağı 210.000 TL. nakit ödeme karşılığında davacıya temlik edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık ise ; davalı temlik eden alacaklının, Bursa 2.İcra Müd.’nün 2006/1262, 2006/2321, 2006/2333 ve 2006/2350 esas sayılı dosyalarındaki alacağın icra dosyalarında haricen banka yoluyla tahsilatların yapıldığı, bu tahsilatların alacağın temliki sırasında davacı temlik edene bildirilmediği ancak dava dışı Özlü Un Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. tarafından açılan Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/318 Esas sayılı menfi tespit dosyasında bilirkişi tarafından tespit edildiği ve mahkeme tarafından borçlu olmadığının tespitine karar verildiğinden icra dosyalarında haricen tahsil edilen miktarlar kadar davalının sorumlu olup olmadığı noktasındadır.
Alacağın temliki, mevcut bir alacağın alacaklısının değişmesi işlemidir. Alacaklının bir borç ilişkisinden doğan alacağını borçlunun rızasına gerek olmadan bir sözleşmeye dayanarak üçüncü bir kişiye devretmesine alacağın temliki adı verilir.(Eren, F.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 23. Baskı, Ankara 2018, s.1252).
Alacağın temliki, sözleşme tarihinde uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 162 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. (6098 sayılı TBK m.183 vd.). 818 sayılı Kanun’un rızai temliki düzenleyen 162. maddesinde; “Kanun veya akit ile veya işin mahiyeti icabı olarak menedilmiş olmadıkça borçlunun rızasını aramaksızın alacaklı, alacağını üçüncü bir şahsa temlik edebilir. Borçlu, alacağın temlik edilmemesi şart edilmiş olduğunu, bu şartı ihtiva etmeyen bir ikrarı bilkitabeye istinat ile alacağını temellük eden üçüncü bir şahsa karşı iddia edemez”, Akdin şekli başlıklı 163. maddesinde ise; “Tahriri şekilde yapılmış olmadıkça alacağın temliki muteber olmaz. Bir alacağın temlikini va’detmek, hususi şekle tabi değildir” hükümleri mevcuttur.
Şu hâle göre 818 sayılı BK’nın 163. maddesinde alacağın temliki sözleşmesinin geçerliliği sadece yazılı şekle tabi tutulmuş olup resmî şekle bağlanmamıştır. Dolayısıyla yazılı şekilde düzenlenmiş olması şartıyla, bir kimse bir başkasından olan alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir, böyle bir sözleşme alacağın temliki hükmünde olup, hukuken geçerlidir.
Alacaklı, alacağını üçüncü kişiye olan borcunu ifa amacıyla temlik edebileceği gibi, borçludan olan alacağını tahsil amacıyla da temlik edebilir. Alacağın bir ivaz karşılığında temlik edilmesi halinde kanun temlik edene bir garanti (sağlama, tekeffül) borcu yüklemektedir. Temlik eden, her şeyden önce alacağın temlik zamanındaki varlığından sorumlu bulunmaktadır. Alacağın tahsil amacıyla temlik edilmesi halinde de temlik edene bir garanti borcu öngörülmüştür. (Mülga BK. m. 169/1).
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Bursa 15. Noterliğinin 22/11/2006 tarih ve 39609 yevmiye numaralı temlik sözleşmesi ile davalı bankanın, dava dışı borçlu Özlü Un Sanayi ve Ticaret Limited Şti.nin Bursa 2.İcra Müd.’nün 2006/1262, 2006/2321, 2006/2333 ve 2006/2350 esas sayılı dosyalarındaki alacağını, 210.000. TL. karşılığı davacıya devrettiği, edimler karşılığında yapılan temlikin ivazlı olduğu, dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK. Hükümleri uyarınca alacaklı, alacağını üçüncü kişiye olan borcunu ifa amacıyla temlik edebileceği gibi, borçludan olan alacağını tahsil amacıyla da temlik edebileceği, alacağın bir ivaz karşılığında temlik edilmesi halinde dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga BK. 169/I. Md. gereğince temlik edene bir garanti (sağlama, tekeffül) borcu yüklediği, temlik eden, her şeyden önce alacağın temlik zamanındaki varlığından sorumlu bulunduğu, bu itibarla davalı bankanın haricen tahsilatlar nedeni ile garanti borcu altında bulunduğu tüm dosya kapsamından anlaşılmakla; taleple bağlı kalınarak yerel mahkemenin kabul kararında hukuki yönden isabetsizlik bulunmamaktadır.
Açıklanan sebeplerle davalı banka vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK. 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davalı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK. 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 6.694,38 TL. nispi istinaf karar harcından peşin alınan 1.673,59 TL’nin mahsubu ile 5.020,79 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin davalının üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının talebi halinde iadesine,

4-Davacı gider avansından kullanılan 9,00 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, artan tutarın istek halinde iadesine,
5-Kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi.04/03/2022


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır