Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/1173 E. 2022/770 K. 06.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/1173 – 2022/770
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/1173
KARAR NO : 2022/770
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 06/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/06/2022
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/07/2018 tarih, 2016/1464 Esas, 2018/1021 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı ile davalı banka arasında muhtelif tarihlerde GKS’ler imzalandığını, davalı bankadan spot krediler kullanıldığını, kullanılan bu kredilerine ilişkin teminat olarak alacakların temlikine ilişkin temlikname ile davacının alacaklarının davalı bankaya temlik edildiğini, davalı banka tarafından kullandırılan her kredi için davacının komisyon bedeli ödediğini, ancak davalı bankaya ödenen komisyon ve faizler dışında hiçbir hukuki dayanağı olmadığı ve GKS metinlerinde yer almadığı halde kredi revize ücreti olarak 830.000,00-TL bedel tahsil edildiğinin tespit edildiğini, davalı bankanın bu meblağı BSMV dahil kredi revize ücreti adı altında davacıdan kestiğini ve bu rakamın kendi hesaplarına aktarıldığını, davacı tarafından davalı bankadan kullanılan kredilerin spot kredi niteliğinde olduğunu ve bu kredilerin revize edilmesi gibi bir durumun uygulamada söz konusu olmadığını, bu nedenlerle davalı kurum tarafından davacıdan kredi revize ücreti adı altında herhangi bir hukuki dayanağı olmaksızın ve fazladan tahsil edilmiş 830.000,00-TL bedelin ticari avans faiziyle birlikte davalı bankadan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmakta, öncelikle davada mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, davaya konu komisyonun limit revize ücreti olduğunu, bu ücretin davalı bankanın ticari müşterilerine kullandırılan krediler nedeniyle tahsil edilen bir komisyon türü olduğunu, davalı bankanın kredi limiti üzerinden bir çalışma yaptığını ve kredi limitini revize ettiğini, yeni limitin davacı tarafa hangi komisyon tutarı ile kullandırılacağının belirlendiğini, davacı tarafın da kredi limitini, belirlenen komisyon tutarı ve faiz oranları ile birlikte kabul ettiğini ve kredi sürecine devam ettiğini, davacı tarafa kullandırılan kredilerin ticari nitelikte olan krediler arasında olduğunu, davacı tarafın davaya konu tutarı ödemeyi kabul ettiğini, üstelik bu miktarın tahsili için davacı tarafa açık bir talep gönderildiğini, davacının bu talebi kabul ederek ödemeyi onay verdiğini, daha sonra gönderilen hesap ekstresine de itiraz edilmediğini, daha açık bir ifadeyle hesaptan otomatik tahsilat yapılmayıp açık onayla işlem yapıldığını, bankacılık sektöründe spor klüplerinin yüksek risk grubuna girdiğini, bu sebeple uygulanan oran ve masrafların normal olduğunu, taraflar arasındaki bazı krediler için faiz alınmadığını, teminat için alınan ipoteklerin fek edildiğini, bu itibarla teminat yapısının da zayıfladığını, kredi sürecinin bir bütün halinde ele alınması gerektiğini, yapılan tahsilatın sözleşmeye, ticari işleyişe ve hakkaniyete uygun olduğunu ileri sürmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, bilirkişi raporundaki görüş esas alınmaya uygun bulunmuş olup, davacı taraf tacir olmadığından kendisinden basiretli davranış beklemek ve yapılan tüm işlemlerin karşılıklı hür irade ile müzakere edildiğini kabul etmenin doğru olmayacağı, davacı tarafın tüketici de sayılmadığı, ancak yasal anlamda tacir olmadığı, yaptığı işin gerçekte ticari kazanç sağlayan bir iş olmasının neticeyi değiştirmeyeceği, şirketleşmemiş olan spor kulüplerinin tacir sayılmayacağı yerleşik Yargıtay uygulamasında da benimsendiği, taraflar arasından kurulmuş ve süregiden bir kredi ilişkisi içinde davalı bankanın yeni kredi dilimleri kullandırma için öne sürdüğü komisyon şartının nispeten zorlayıcı bir şart olduğu, kredi ilişkisinin bir tarafını yani davacıyı müzayaka altında bıraktığı, limitleri ve kullandırım şartları daha önceden belirlenmiş ve kısmen komisyon ücreti de alınmış bir kredi ilişkisi sürmekte olduğu, dava konusu komisyonun sebebi olan işlem sırasında davalının bazı ipotek yükümlülükleri kaldırıldığı, ancak buna karşılık kredi limiti de düşürüldüğü, taşınmaz ipoteğinini kaldırılması davalı bankanın riskini artıracak ise de bu durumun limit azaltımı ile dengelendiği, bankanın bu işlem için ekstra bir maliyete katlanmadığı, tek taraflı dayatma ile alınan bu ücretin kabul edilebilir olmadığı kanaatine varıldığı gerekçeleriyle bilirkişilerin piyasa teamüllerine uygun oranlarda ücret alınabileceği görüşüne de iştirak edilerek davanın kısmen kabulü ile, 579.484,08 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; Mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, Genel Kredi Sözleşmesinin 23. Maddesi ile kabul edilen yetki sözleşmesinin tarafları bağlayıcı nitelikte olduğunu, yetkili mahkemenin İstanbul Merkez (Çağlayan) mahkemesi olduğunu, Davacı tarafından müvekkil bankadan kullanılan kredilerin ticari nitelikte olduğunu, Genel Kredi Sözleşmelerinin 16. Maddesi gereğince kredi ilişkisi sürecinde müvekkili banka tarafından komisyon vb. ücretlerin tahsil edilebileceğinin davacı tarafından kabul edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmeler dışında davacı tarafından haksız olarak tahsil edildiği iddia edilen 830.000,00-TL’lik tutara ilişkin müvekkili banka tarafından davacıya açıkça yazılı talep gönderildiği ve müvekkili bankanın tahsilat talebinin davacı tarafından kabul edilerek kabul beyanının davacının ilgili dönemdeki imza yetkilileri tarafından imzalandığını, Ayrıca işbu dava konusu ücretin tahsiline ilişkin davacıya elektronik posta yoluyla 07.05.2015 tarihinde hesap ekstresi gönderildiği , davacı tarafından işbu ekstreye itiraz edilmediği ve ücret tahsilatının kabul edildiğini, davacının tutumunun Medeni Kanunun 2. Maddesinde yer alan dürüstlük ilkesiyle de bağdaşmadığını, kredilerin ticari niteliği de göz önünde bulundurulmak ve sözleşme serbestisi içerisinde değerlendirilmek suretiyle tahsil edilen ücrete ilişkin davacının kabul beyanı doğrultusunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiğini, tahsil edilen revize ücretinin sözleşmelere ve tarafların iradesine uygun u , haksız şart niteliğinde bir sözleşme metni veya tarafların iradelerine aykırı olabilecek bir husus bulunmadığını, diğer bankaların uygulamalarından alındığı söylenilen afaki oranlarla hesaplama yapılarak tutarın indirilmesinin hukuki mesnetten yoksun olduğunu, bu tip ihtilaflarda yalnızca taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin haksız şart olarak değerlendirilmesi halinde (irade sakatlığı olması durumunda) diğer banka uygulamaları dikkate alındığını, dosyaya sunulan uzman görüşünün de , iddialarını destekler nitelikte olduğunu, bankacılık sektöründe futbol kulüplerine kullandırılan kredilerin yüksek risk kategorisinde yer aldığını, bu hususun bilirkişilerce yapılan hesaplamalarda ve ilk derece mahkemesi kararında dikkate alınmamış olmasını kabul etmediklerini, Müvekkili Banka tarafından alınan revizesi ücretinin diğer bankalarca alınan kredi revize ücretleri ile bir tutulmak suretiyle diğer bankalarca uygulanan kredi revize ücreti oranı üzerinden bir hesaplamaya gidilmiş olmasının hatalı olduğunu, İlgili raporda risk hususuna kısmen değinilmiş olsa da raporun “Değerlendirme ve Sonuç” bölümünde hiçbir şekilde dikkate alınmadığını ve ortada standart bir kredi varmış gibi hesaplama yapma yoluna gidildiğini, bilirkişilerce tanzim edilen rapor içeriğinde yer alan kredi ve komisyon tutarlarının hatalı olduğunu , Müvekkili Banka tarafından kullandırılan kredilerinin tamamının spot nitelikte olduğunun belirtildiğini,ancak kredilerin büyük bölümünün opsiyonlu spot kredi niteliğinde olduğunu, bilirkişilerce revize ücreti ile ilgili kredi tutarının karıştırıldığını, müvekkili banka tarafından alınmayan bir komisyonun alınmış gibi gösterilmiş olmasının kabul edilemez olduğunu, Bilirkişi raporundaki kredi ve komisyon tutarlarına hatalı hesaplandığını ve eksik incelemeye dayalı rapor kapsamında hüküm kuran ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Asliye Ticaret Mahkemesi kararında, davalı bankanın aslında kredi revize ücreti adı altında herhangi bir ücret talep edemeyeceğinin açıkça belirtildiğini, ancak buna rağmen, kararda, talebin tamamına değil de kısmen kabulüne dair hüküm kurulduğunu, davalı bankanın müvekkilinden tahsil etmiş olduğu kredi revize ücreti isimli bedelin herhangi bir hukuki dayanağı bulunmadığını, bu bedelin müvekkilinden tahsil edilmemesi gerektiğini, kararın gerekçelerinde açıkça yer alan ve davalının aslında müvekkilinden herhangi bir kredi revize ücreti alamayacağına dair yapılan tespitler ile çeliştiğini, davalı bankadan kullanılmış olan kredilerin spot kredi niteliğinde olduğu , söz konusu kredilerin revize edilmesi gibi bir durumun da uygulamada söz konusu olmadığını, banka tarafından daha önce, kredilerin revize edileceği veya revize ücreti olarak kesilecek oranın ne olacağı yönünde hiç bir bildirim yapılmadığını ve imzalanmış kredi sözleşmelerinde de “kredi revize ücreti “ adı altında herhangi bir ibareye yer verilmediği halde, banka tarafından 830.000,00 TL gibi yüksek bir bedelin, hiçbir hukuki ve yasal dayanağı olmaksızın müvekkilinden tahsil edildiğini, daha önce banka tarafından, müvekkilinden “kredi revize ücreti” adı altında herhangi bir kesinti de yapılmadığını, TTK 20.maddesi gereğince, davalının uygun bir ücret talep veya tahsil edebilmesi için öncelikle böyle bir kesinti veya hizmet bedeli alınacağının sözleşmede açıkça yer alması gerektiğini, ayrıca bankanın, belirtilen hizmet ücretini kendi ilan listesinde, ilan etmiş olması gerektiğini, ancak davalının bu şekilde bir bildiriminin de söz konusu olmadığını, Yine davalının diğer müşterilerine de bu şekilde bir uygulama yaptığını ispat etmesi gerekmektiğini, Ancak dosya içerisinde bu irdelemelerden herhangi biri yapılmaksızın mahkemece davalı bankanın müvekkilinden 250.515,92 TL kredi revize ücreti tahsil edebileceğine ve bu sebeple de davamızın kısmen kabulüne dair verdiği kararın kabul edilemez olduğunu, belirterek talebin reddilen kısım ile ilgili verilen kararın kaldırılarak, davamızın kabulüne, davalı tarafça; müvekkilinden, “kredi revize ücreti” adı altında, herhangi bir hukuki dayanağı olmaksızın ve fazladan tahsil edilmiş olan 830.000,00 TL bedelin tamamının, avans faizi ile birlikte davalı bankadan tahsiline, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Bankacılık sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davalı taraf yetki yönünden istinaf talebinde bulunmuş ise de ; davacı tarafça Bursaspor Kulübü Derneğinin Kamu yararına çalışan dernek olduğuna dair Bakanlar Kurulu Kararını sunduğu, her ne kadar kredi sözleşmesinde bir yetki şartı mevcut ise de HMK.nun 17. Maddesi gereğince tarafların tacir olma şartının gerçekleşmediği ve TTK.nun 16/1 madde hükmü de nazara alınarak dernek olan davacının tacir sayılamayacağı, bu sebeple yetki sözleşmesinin de geçerli olamayacağı nazara alınarak davalı vekilinin yasal sürede yaptığı yetki itirazının yerel mahkemece reddi kararı doğrudur.
Taraflar arasında düzenlenen üç ayrı Genel Kredi Sözleşmesinde 5. Maddede “Bu GKS kapsamında kullanılacak olan kredilerin tutarı, kullandırım koşulları,kredi türü , faiz oranı, komisyon.maliyet unsurları,teminatlar,kredinin geri ödeme vadesi, ödeme takvimi, geç ödeme cezası ve benzeri hususlar her bir kredi kullandırımında ,kredi borçlusu tarafından düzenlenecek olan Kredi talep formunda belirtilecektir. ….” , ve 16. Maddede ; ““Kredi Borçlusu ve Kefil (ler) bu sözleşme kapsamında kendisine tahsis edilen kredilerin kullanımı, geri ödenmesi veya teminatları nedeniyle veya bu amaçlarla hazırlanan diğer her türlü belge veya sözleşmelerden kaynaklanacak her türlü anapara, faiz, sigorta primi, vergi, harç, fon, komisyon, noter ücretleri, masraf ve diğer her türlü resmi veya akdi giderleri ödemekle yükümlü olduklarını, kabul ve beyan ederler.” İfadesine yer verilmiştir.
Davalı taraf savunmalarında; davacı tarafın davaya konu tutarı ödemeyi kabul ettiğini, bu miktarın tahsili için davacı tarafa açık bir talep gönderildiğini, davacının bu talebi kabul ederek ödemeyi onay verdiğini, daha sonra gönderilen hesap ekstresine de itiraz edilmediğini, uygulanan oran ve masrafların normal olduğunu belirtmiştir.
Mahkemece Başlangıçta hazırlanan üç ayrı kredi sözleşmesine istinaden çeşitli kredi limitleri onaylanmış ve daha sonra bu limitler revize edildiği , rapora göre davacının 27/06/2014 ve 01/02/2016 tarihleri arasında 46 işlemde kullandığı spot kredi toplamının 136.670.000 TL olduğu, 18 aylık kredi boyunca davacıya 44 ayrı işlemle kullandırılan 133.170.000 TL’lik kredilerde faiz dışında %1 ve %1.9 oranlarında 2.291.604 TL komisyon uygulandığı, 18/08/2014 – 30/10/2014 tarihleri arasında üç defada %0,3 (binde üç) oranında 339.537TL tutarında aylık dönem komisyonu ve nihayet 06/05/2015 tarihinde 830.000 TL tutarında revize ücreti alındığı , davacıdan yapılan bu kesintinin kredinin limiti ve kullandırım şartlarının birlikte revize edilmesi sebebiyle alınan ücret olduğu, piyasada kredinin %1’ine kadar oranda revize ücreti uygulandığı ve ortalama oranın %0,5 olduğu kredi hacminin genişliği itibariyle bu miktarın da düşmesi gerektiği belirtilerek uygulanan revize ücretinin bankacılık uygulamalarına mutabık olmasına rağmen hakkaniyete teamüllere ve emsal uygulamalara göre çok yüksek düzeyde olduğu , tespit edilmiş , mahkemece bilirkişi raporundaki görüş esas alınarak tek taraflı dayatma ile alınan bu ücretin kabul edilebilir olmadığından Davanın kısmen kabulü ile, 579.484,08 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiştir.
TTK.nun 20. Maddesinde de belirtildiği üzere banka tacirdir. Ticari işletme ile ilgili iş ve işlemlerden dolayı ücret isteyebilir. Dosyaya sunulan sözleşmenin 5. Ve 16. Maddesinde ücrete hak kazandığı hüküm altına alınmıştır. Bu nedenle bankanın masraf , komisyon ve revizyon bedeli isteme hakkı vardır. Ancak sözleşmede bu hususta oran belirtilmemiştir. Bu durumda ise diğer bankaların uygulamadaki emsal oranları ortalaması alınır. Ancak mevcut dosyada davacı derneğin “revizyon Ücretini ” kabulü yönünde mutabakatı vardır. Davacı bu mutabakatı zorda olması nedeniyle yani muzayaka halinde kabul ettiğini belirtmiştir. Alınan bilirkişi raporuna göre davacının zorda olduğu, krediye ihtiyaç halinde olduğu ve taraflar arasında mutabakata varılan bedelin piyasa koşullarına göre fazla olduğu anlaşıldığından edimler arasında oransızlık bulunduğu kabul edilmiştir.
Her ne kadar davalı tarafça sunulan uzman mütalaasında aksi ileri sürülmüş ise de ; dairemizce dosyada alınan bilirkişi raporuna itibar edilmiştir.Buna göre davalı bankanın Sözleşme gereğince revizyon ücreti almaya hakkı olduğu, ancak tahsil ettiği bedelin davacının zorda kalması nedeniyle piyasadaki emsal ücretlerin üstünde olduğu anlaşıldığından bilirkişi tarafından belirlenen 250.515,92 TL revize ücretinin yerinde olduğu kabul edilmiş, bu miktardan fazla yapılan tahsilatın davacı Derneğe iade edilmesi dairemizce yerinde görülmüştür.
Dosya kapsamı içerisindeki bilgi ve belgeler, ilk derece mahkeme gerekçesinde dayanılan deliller ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraflar arasındaki sözleşmelerin müzakere edilerek kararlaştırıldığı ve GKS ‘nin 5. Maddesi hükümlerine göre alınan revize ücretinin kural olarak sözleşmeye uygun olduğu ancak tahsil edilen miktarın emsal uygulamalara uygun olmadığı buna göre emsal uygulamalar nazara alınarak bankanın 250.515,92 TL revize ücreti uygulamasının makul kabul edilebiliceği yönündeki ilk derece mahkemesinin kabulü ve gerekçesinin yerinde olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesine göre ayrı ayrı esastan reddine karar karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davacı ve davalı vekillerinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 39.584,56 TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 9.941,4‬0 TL’nin mahsubu ile 29.643,16‬ TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Taraflar tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına, artan gider avansının talepleri halinde iadesine,
5-Kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, karar tebliğinden itibaren 2 hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/06/2022