Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/1082 E. 2021/1451 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : ……
KARAR NO : ………….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2019
NUMARASI : …….. E. ……….3 K.
DAVACI : … – -…
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 21/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/10/2021
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/02/2019 tarih, ………. esas, …………..3 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP :
Davacı vekili, müvekkilinin DSİ Bölge Müdürlüğünde planlama şube müdürü olarak görev yaptığını, davalı şirketin davacı ile çalışmak istemesi nedeniyle Samsun’da çalışmak şartıyla talebi kabul ettiğini, 22.03.2013 tarihli genel kurulda müvekkilinin yönetim kurulu üyesi seçildiğini, aylık 8.000 TL maaş ödendiğini, yönetim kurulu üyesi iken her çağrıldığında şirket merkezine gidildiğini, bayilere ziyarette bulunulduğunu, danışmanlık hizmeti verildiğini, 03.01.2014 tarihli genel kurulda davacının ikametinin Samsun, şirket merkezinin ise Bursa’da olması nedeniyle azledildiğini, TTK’nın 364. maddesine göre, yöneticinin azli için haklı sebep gerektiğini, davacının görevini aksatmadığını, kısa sürede işine son verilen müvekkilinin maddi zarara uğradığını, maddi zararın dava sırasında belli olmadığından HMK’nın 107. maddesi gereğince belirsiz alacak davası açtıklarını, olay nedeniyle davacının itibarının zedelendiğini, manevi üzüntüye kapıldığını ileri sürerek, 10.000 TL maddi ve 25.000 TL manevi tazminatın 28.03.2014 tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının zararını bilebilecek durumda olduğunu, belirsiz alacak davası açılamayacağını, genel kurulun haklı nedenin bulunması halinde yöneticiyi azledebileceğini, davacının yönetim kurulu toplantılarına fiziki katılım sağlayamadığını, kararların kargo ile gönderilerek imzalatıldığını, davacının iki yıl için seçildiğini, uzun yıllar görev yapacağı düşüncesinin doğru olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ;
Mahkemece, davacının şirketin 22.03.2013 tarihli genel kurulunda yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği, 03.01.2014 tarihli genel kurulda görevden alındığı, TTK’nın 364. maddesine göre, yönetim kurulu üyelerinin gündemde madde olmasa bile haklı sebebin varlığı halinde her zaman görevden alınabileceği, şirketin davacının Samsun’da ikamet etmesi, şirket merkezinin Bursa’da olması, yönetime katkı sunamaması nedeniyle azledildiği, oysa şirketin bu durumu bilerek davacıyı yönetim kurulu üyesi olarak seçtiği, görevden almanın haklı sebebe dayanmadığı, davacının üyelikten alınmasının kişilik haklarını zedelemediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 114.061,68 TL’nin davalıdan tahsiline, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
TARAFLARCA İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili, müvekkilinin alanında uzman mühendis olduğunu, yönetim kurulu üyeliğinden azli nedeniyle iş çevresinde itibarının zedelendiğini, TBK’nın 58. maddesindeki manevi tazminat şartlarının oluştuğunu, dava dilekçesinde ticari faiz talep etmelerine rağmen yasal faize hükmedildiğini, 07.11.2016 tarihli bilirkişi raporunun esas alınması gerektiğini, 117.066 TL üzerinden kabul kararı verilmesi gerekirken 114.061,68 TL’na karar verildiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, TTK’nın 364. maddesine göre, yönetim kurulu üyesinin haklı neden halinde azledilebileceğini, davacının Samsun’da yaşadığını, yönetim kurulu üyeliği görevini yerine getiremediğini, azlin haklı sebebe dayandığını, davacının iş görme edimini kendi kusuru ile yerine getirmediğini, davacının kalan görev süresi içinde başka iş yaparak kazandığı yararların maddi tazminattın indirileceğini, davacının kalan görev süresini bitirdikten sonra aylık 4.400 TL ücret aldığını, davacının kalan görev süresi içinde kasten kazanç elde etmekten kaçındığını, anılan hususa ilişkin rapora itirazlarının dikkate alınmadığını, ıslahla artırılan tutar için ıslahtan itibaren faize hükmedileceğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava, TTK’nın 364/2 maddesinden kaynaklanan haksız azil nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
TTK’nın 364. maddesine göre, genel kurulun haklı sebebin varlığı halinde her zaman yönetim kurulu üyesini azledebileceği, görevden alınan üyenin tazminat hakkının saklı olduğu düzenlenmiştir. Ancak, 6102 Sayılı TTK’nın 364/2. maddesinde tazminat miktarının nasıl belirleneceği hususunda bir hüküm yer almamaktadır. Bununla birlikte anonim şirket yönetim kurulu üyesi ile şirket arasındaki hukuki ilişkilere somut olayın niteliğine uygun olacak biçimde vekalet aktine ilişkin hükümler uygulanabilecektir. Böylece, TTK m. 364/2 maddesi uyarınca azledilen üye, vekalete ilişkin genel hükümlere göre tazminat isteyebilir. Bu bağlamda 6098 sayılı TBK’nın 512. maddesine göre, ‘‘Uygun olmayan zamanda sözleşmeyi sona erdiren taraf diğerinin bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.’’ Kural olarak, davacı taraf sözleşmenin haksız olarak feshi halinde dönem sonuna kadar olan ücretini isteyebilir. Bu husus iş sahibinin temerrüdü halini kapsamaktadır. Bu itibarla ihtilafın çözümünde, dava konusu olaya da uygulanması gereken 6098 sayılı TBK 408. maddesinin de gözardı edilmemesi zorunludur. BK’nun 408. maddesi (818 sayılı BK 325) “İşveren, işgörme ediminin yerine getirilmesini kusuruyla engellerse veya edimi kabulde temerrüde düşerse, işçiye ücretini ödemekle yükümlü olup, işçiden bu edimini daha sonra yerine getirmesini isteyemez. Ancak, işçinin bu engelleme sebebiyle yapmaktan kurtulduğu giderler ile başka bir iş yaparak kazandığı veya kazanmaktan bilerek kaçındığı yararlar ücretinden indirilir.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda, davacının 22.03.2013 tarihli genel kurulda 2 yıl süre ile yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği, 03.01.2014 tarihli genel kurulda davacının Samsun’da ikamet etmesi, şirket merkezinin Bursa’da olması, yönetim kurulunun toplanması ve şirket işlerinin görülmesinde aksamalar olması nedeniyle azledildiği, davacının yönetim kurulu üyesi seçildiği tarihte de Samsun’da ikamet ettiği, dosyadaki mevcut belgelere göre, toplantılara katıldığı, şirket faaliyetlerinde bulunduğu, genel kurulun azlinin haklı nedene dayanmadığı, bu nedenle TTK’nın 364/2 maddesine göre tazminat istenebileceği, tazminatın yukarıda açıklandığı gibi vekalet akdine göre belirleneceği, davacının kalan sürede aldığı ücretten, azil edilmese idi çalışacağı süreye kadar başka iş yaparak ücret aldığı, bu ücretin tazminat tutarından düşüldüğü, davacının kazanmaktan bilerek kaçındığına dair delil bulunmadığı, davacının şirketten aldığı aylık ücretin belirli olduğu, açılan davanın kısmi dava niteliğinde bulunduğu, davadan önce ihtarname ile davalının temerrüde düşürüldüğü, bu nedenle ıslahla artırılan tutar için dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacının yönetim kurulu üyeliğinden azli nedeniyle şahsiyet haklarının zedelendiğinden bahsedilemeyeceği, TBK’nın 58. maddesindeki manevi tazminat şartlarının gerçekleşmediği, ancak, TTK’nın 19. maddesine göre, bir tacirin borçlarının ticari olmasının asıl olduğu, tacirin ticari işletmesiyle ilgili borçlarının ticari nitelikte bulunduğu, bu nedenle mahkemece talep gibi ticari faize hükmetmek gerekirken, yasal faize hükmedilmesi doğru olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesine göre esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkemenin kararının kaldırılmasına, HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına davanın kısmen kabulüne, 114.061,68 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 7.996,77 TL’den peşin alınan 1.947,88 TL’nin mahsubu ile bakiye 6.048,95 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davalı tarafından istinaf yargılama gideri yapılmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE;
Mahkemenin 12/02/2019 tarih, 2014/1469 esas, 2019/233 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafından yapılan 30,23 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre yeniden hüküm kurulmasına;
Davanın KISMEN KABULÜNE, 114.061,68 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 05/12/2014 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının manevi tazminat isteminin REDDİNE,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 7.791,55 TL harcın, peşin alınan 597,75 TL harç ile 1.829,00 TL ıslah harcı toplamı 2.426,75 TL’nin mahsubu ile 5.364,80 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yapılan 1.228,00 TL yargılama giderinin kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan %0,80 oranından hesaplanan 982,40 TL ve 597,75 TL peşin harç ile 1.829,00 TL ıslah harcı toplamı 3.409,15 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davalı tarafından yapılan 200,00 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre hesaplanan 160,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat için 14.785,86 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davanın reddolunan maddi tazminat için 3.004,32 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen manevi tazminat için 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
HMK’nın 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, karar tebliğinden itibaren 2 hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza