Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : ….
KARAR NO :….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :…
NUMARASI : .. Esas, … Karar
ANA DAVADA:
DAVACILAR : 1- … – …
2- … – …
3- … – …
4- … – …
5- … – …
6- … – …
7- … – …
8- … – …
9- … – …
10- …..
11- … ..
12- … – ….
13- … – …
14- … – …
15- … – …
16- … – …
17- … – …
18- … – …
19- … – …
20- … – …
21- … – …
22- … – …
23- … – …
24- … – …
25- … –
26- … – …
27- … – …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVACI : 28- … – …
DAVALILAR : 1- … – …
2- … – …
3- … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Ticari Şirket -Alacak
DAVA TARİHİ : 17/02/2016, 27/05/2016
BİRLEŞEN BURSA 2.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2016/1626 ESAS SAYILI DAVADA:
Davacı : … – …
Vekili : Av. … -…
Davalılar : 1- … – …
: 2- …
: 3- … – …
Vekili : Av. … – …
Dava : Alacak (Ticari Şirket-Birleşmeden kaynaklanan)
Dava Tarihi : 30/12/2016
BİRLEŞEN BURSA 2.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2016/738 ESAS SAYILI DAVADA:
DAVACILAR : 1- … – …
2- … – …
3- … – …
4- … – …
5- … – …
6- … – …
7- … – …
8- … – …
9- … – …
VEKİLİ : AV. … – …
DAVALILAR : 1- … – …
2- … – …
3-….
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/05/2016
BİRLEŞEN BURSA 1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2017/546 ESAS SAYILI DAVADA:
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : 1- … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2- …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Tespit
KARAR TARİHİ : 28/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/04/2021
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… Tarih, .. Esas … sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
ANA DAVADA:
DAVA: Davacı vekili dilekçesinde özetle: …’da (…) ….kod ismi ile işlem gören … A.Ş.’nin küçük hissedarları olduğunu, … A.Ş.’nin … İle birleşip devralması sonucu … paylarının … geçmesinden dolayı SPK nın birleşmeye onay verdiği 05/08/2013 tatrihi itibari ile … ‘in hakim hissedar olduğunu, davalının, diğer davalılar ile birlikte hareket ederek SPK’nın birçok kararına ve uyarılarına rağmen davacılara çağrı yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davacıların arttırılan sermayeden pay sahibi olamadıklarını, arttırılan sermaye paylarının … ve diğer davalılara geçtiğinı, davalılar zorunlu pay alım teklifi yükümlülüğünü yerine getirmediklerinden ve müvekkil küçük yatırımcıları zarara uğrattıklarından; davalıların zorunlu pay alım teklif hükümlerinin yerine getirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde, öncelikle davada husumet itirazlarının bulunduğnu, …. A.Ş. Yönünden davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, çağrı yükümlüsü olarak SPK tarafından ilan edilen … yönünden SPK Kararlarına karşı idari davaların devam ettiğini, ….. A.Ş.’nin ortağı olduğu SİS Sayılgan ın ise ana hissedarının %75,76 pay oranı ile … olup, Sayılgan ailesi de birleşmeden önce de Kervansaray A.Ş.nin yönetim konrolü elinde olan ortağın yine … olup; birleşmeden sonra değişen bir durumun olmadığını, bu nedenle davalının çağrı yükümlüsü olmayacağını, ayrıca davacıların çağrı yükümlülük tarihi olarak ilan edilen 05/08/2013 tarihi itibari ile …. A.Ş.hissedarı olduklarını kanıtlamaları ve kesintisiz pay sahibi olduklarını kanıtlamaları gerektiğinden; davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
BİRLEŞEN …….ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN ….. ESAS SAYILI DAVADA:
DAVACININ TALEBİ: Davacı vekili dava dilekçesinde, ….A.Ş’nin …. ile devralmak sureti ile birleşmesi sebebiyle davalıların şirket sermayesini temsil eden payların %72.87’sine sahip hale gelerek şirketin yönetim kontrolünü elde ettiklerinden, müvekkilin 200 bin lot “….” hissesinin sermaye piyasası Kurulu’nun ilgili mevzuatına göre belirleyeceği en yüksek oranının %30 fazlası ile hesaplanacak faizi ile birlikte belirlenen fiyat karşılığı toplam bedelinin ve dava tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini yargılama gideri, vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ CEVABI: Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde, Husumet itirazlarının bulunduğunu, …’in ….’da ana hissedar olduğunu, …’in hakim ortağı olduğunu, …’in …… isimli şirketlerde çoğunluk hissedar olduğunu, ailesinin de hisseleri ile hissesinin arttığını, birleşme işlemi nedeniyle …’in hissesinin artmış olması, yönetim kontrolünün değiştiğini gösterdiğini, aksine yönetim hakimiyetinin halen aynı olduğunu gösterdiğini, grup içi birleşmenin sermaye piyasası kurulunun pay alım teklifi ilgili maddelerine göre pay alım teklifinin doğmadığı haller olduğunu, bu nedenlerle davacının var olduğunu idda ettiği …. A.Ş hisselerinin mahkememize depo edilmesini, pasif husumet ehliyeti yokluğundan, davalı …ş ve … A.ş için usulden reddine, davalı … için ise esastan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN …ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN … ESAS SAYILI DAVADA:
DAVACININ TALEBİ: Davacı vekili dava dilekçesinde, Davacılar vekili tarafından verilen dava dilekçesinde davacıların davalı …Ş. nin küçük hissedarı olduklarını bu şirketin halka açık olarak borsa da işlem gördüğünü …. A.Ş. i devir almak için sermaye artışına giderek 60.000,000,00 TL ye çıkarılması için SPK ya müracat ettiğini bu işlemler sonucunda davalı … in %72,87 oranında hisseye sahip olduğu ve dolayısıyla yönetimin kontrolünü sağlamış olduğu, SPK ya yapılan müracaat sonucunda çağrıda bulunma yükümlülüğünden muaf olma talebinin reddine karar verildiği bunun neticesinde çağrı zorunluluğunun doğduğunu belirterek çağrı karşılığı her hisse için 0,957 TL çağrı fiyatı ile her hisse için 0,70609116 TL faiz olmak üzere 773.246,000 adet hissenin karşılığının 17.02.2016 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile zorunlu pay alım teklifinin yerine getirilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
BİRLEŞEN BURSA 1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2017/546 ESAS SAYILI DAVADA:
DAVACININ TALEBİ: Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının, davalı şirkette pay sahibi olduktan sonra SPK nezdinde yapmış olduğu araştırma neticesinde, 22/04/2014 tarih ve 2014/12 sayılı SPK bülteninden “….. A.Ş’nin (Şirket) …A.Ş ile devralma suretiyle birleşmesi neticesinde, şirket sermayesini temsel eden payların %72,87’sine sahip olarak yönetim kontrolünü elde eden …’in Kurul Karar tarihinden itibaren 6 işgünü içaerisinde şirketin diğer ortaklarına yönelik olarak pay alım teklifinde bulunmak üzere kurula başvurmadığını tespit ettiğini, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 26. Ve 103. Madde hükümleri ile mülga seri:IV, No:44 sayılı Teblig hükümleri ve 27/01/2014 tarih ve 2/46 sayılı kurul kararı kapsamında, davalılardan …’in davalı şirketin diğer ortaklarına paylarını satın almak üzere, pay alım teklifinde bulunması şartlarının gerçekleşmiş olmasına rağmen pay teklifinde bulunmadığını, bu itibarla, davalı şirket ortağı müvekkilinin haklarının korunması açısından davalı şirketin yönetim kontrolünü elde eden davalı …’in sermaye Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri kapsamında diğer ortakların paylarını satın almak üzere teklif yapması zorunluluğunun şartlarının oluştuğunun tespitine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ CEVABI: Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde, davalının Birleşme işlemi sırasında azınlık pay sahiplerine ayrılma hakkı tanınması halinde, çağrıda bulunma zorunluluğunun bulunmadığını, çağrıda bulunma yükümlülüğünün istisnai karakteri nedeniyle, somut olayda ……’ın kontrolünün aynı aile üyeleri, aynı yönetim anlayışı, bilinen ve tanınan kişilerde kaldığının kabul edilmesi, yönetim kontrolünün değişmediğinin kabul edilmesi ve çağrıda bulunma zorunluluğunun bulunmadığından davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; Mahkemece, Derdest dava Sermaye Piyasası Kanununun 26.maddesi gereğince pay alım teklifi zorunluluğundan kaynaklanan alacak davasıdır. Pay alım teklifi zorunluluğu ise …A.Ş’nin …. A.Ş.yi devralarak birleşmesi işleminden kaynaklanmıştır. Somut davadaki uyuşmazlık, şirketlerin birleşmesi ile ortaya çıkan hukuki durum çerçevesinde …… A.Ş.nin küçük hissedarları olan davacılara, şirket yönetimini ele geçiren kişilerce pay alım teklifi yapılması zorunluluğu bulunup bulunmadığından ibarettir.
Şirket birleşmesi öncesinde Sermaye Piyasası Kuruluna bilgi verilerek görüş sorulmuş, bu aşamada net bir görüş alınamamıştır. Birleşme işleminden sonra SPK şirket hakim ortaklarına pay alım teklifi zorunlulukları bulunduğunu bildirerek alım teklifi yapılmaması halinde hisselerin işleme kapatılacağını ihtar etmiştir. Eldeki davanın ve birleşen dosyaların davacıları da küçük yatırımcı sıfatıyla kendilerine o günkü değerler itibariyle pay alım teklifinde bulunulması gerektiğini ileri sürerek paylarını davalılara satmak amacıyla iş bu davayı açmıştır.
Yargılama sürerken SPK’nun yaptığı işleme karşı idari yargı yoluna başvurulmuş, …İdare Mahkemesinin ….E/K Sayılı kararının değerlendirilmesine ilişkin Danıştay ……Dairesinin … gün ve …. -…. E/K. Sayılı kararı ile davalıların zorunlu pay alım çağrısı yapmaktan muaf oldukları kabul edilerek, SPK işlemi iptal edilmiştir. Bu kararın özünde birlikte hareket eden hakim paydaşların ve hakim sermayenin değişmemesi gerekçesi yatmaktadır.
Bu gelişmeden sonra ana davadaki tüm davacılar ve birleşen ….Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyasındaki tüm davacılar davalarını geri aldıklarını bildirmişler, davalı taraf da buna muvafakat etmiştir. Bu itibarla anılan davacılar yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Eldeki dava ile birleşen ….Asliye Ticaret Mahkemesinin …. ve Mahkememizin …esas sayılı davaları yönünden de davanın esastan reddi gerekmiştir. Zira Danıştay ….Dairesinin … esas sayılı kararında da belirtildiği üzere birlikte hareket eden ortaklar bir arada değerlendirildiğinde şirketin hakim sermayesi el değiştirmiş sayılamaz. Hakim sermaye değişmediğine, ortaklardan …, … ve ….’in şirket yönetiminde baştan beri aktif rol aldıklarına, aile şirketleri arasındaki birleşmenin sadece paydaşlardan …’in pay oranının değişmesine sebebiyet verdiği nazara alındığında, Sermaye Piyasası Kanununun 26.maddesi kapsamında pay alım çağrısı yapma zorunluluğu doğmamıştır. Şirket birleşmesi paydaşların haklarını olumsuz yönde etkilemediğinden, çağrı yükümlülüğünden söz edilemez. Bu itibarla anılan bu iki birleşen dava yönünden davanın esastan reddi gerekmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı ……ı vekili istinaf talebinde; İlgili mevzuat hükümleri değerlendirildiğinde davalıların zorunlu pay alım teklifi hükümlülüğünü yerine getirmeleri gerektiği, ancak davalının pay alım teklifinde bulunma edimini ısrarla yerine getirmediğini, yerel mahkemenin kararına dayanak yaptığı … İdare Mahkemesinin … Esas …. Karar sayılı ilamının Danıştay … Dairesinin …. Esas, … Karar sayılı ilamıyla onandığını ancak karar düzeltme kanun yoluna başvurduklarını, bu nedenle kararın halen kesinleşmediğini, istinaf konusu dosyada anılan dosyanın bekletiği mesele yapılması gerektiğini, ancak bu dosya kesinleşmeden Yerel mahkemece usul ve yasaya aykırı karar verildiğini belirterek yerel mahkeme kararını istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası bakımından davacılar vekilince, Yerel mahkeme kararı istinaf edilmiş olmakla, bu dosya bakımından yapılan istinaf incelemesinde;
Dava, Sermaye Piyasası Kanunun 26. Maddesindeki pay alım teklifi zorunluluğu hükmüne dayalı alacak davasıdır.
SPK’nun 26/1 maddesinde “Halka açık ortaklıklarda yönetim kontrolünü sağlayan payların veya oy haklarının iktisap edilmesi hâlinde diğer ortakların paylarını satın almak üzere teklif yapılması zorunludur. Pay alım teklifinde bulunulmasına ve pay alım teklifinde bulunma zorunluluğundan muafiyete ilişkin usul ve esaslar Kurulca belirlenir.” denilmiştir.
Bu maddeye istinaden de Sermaye Piyasası Kurulunca hazırlanan Seri: IV, 44 nolu Çağrı Yoluyla Ortaklık Paylarının Toplanmasına ilişkin Esaslar Tebliğinin Yönetim Kontrolü Başlıklı 5. Maddesinde (1) ortaklığın sermayesinin veya oy haklarının %50 ve daha fazlasına tek başına veya birlikte hareket ettikleri kişilerle beraber, doğrudan veya dolaylı olarak sahip olunması yönetim kontrolünün elde edilmesidir. Bunu dışında, söz konusu orana bağlı olmaksızın, yönetim kurulu üye sayısının salt çoğunluğunun seçme veya genel kurulda söz konusu sayıdaki üyelikler için aday gösterme hakkını veren imtiyazlı payların elde edilmesi de yönetim kontrolünün elde edilmesi anlamına gelir…
(2) aşağıdaki hallerin varlığı halinde çağrıda bulunma yükümlülüğünün doğmadığı kabul edilir denilmiş, Ç bendinde “yönetim kontrolüne sahip olan ortağın, ortaklıktaki sermaye payının bu tebliğin 5. Maddesinde belirtilen oranın altına düşmesinden sonra yönetim kontrolü üçüncü kişilere geçmeden, yapacağı pay alımları ile ortaklık sermayesinin veya oy haklarının %50 veya daha fazlasını tekrar sahip olunması halinde, yönetim kontrolünü sağlayan ortaklık paylarının veya oy haklarının, aynı gerçek veya tüzel kişi tarafından kontrol edilen grup içerisinde yapılan devir işlemleri sebebiyle elde edilmesi durumunda çağrı yükümlülüğü doğmaz kuralı yer almıştır. Yine tebliğin …. Maddesinde ise (1) kurul aşağıdaki hallerin varlığı halinde başvuru üzerine çağrıda bulunma zorunluluğuna muafiyet getirebilir…
(C) ana ortaklıktaki yönetim kontrolü değişikliğinin ana ortağın paylarına sahip olduğu halka açık anonim ortaklıktaki yönetim kontrolünün elde edilmesi amacını taşımaması, bu şartın varlığının tespitinde halka açık ortaklıktaki iştirakinin son bilanço aktif toplamının %10’unu aşmaması, faaliyet hacmi içinde önemli bir yer taşımaması vb. gerekçeler kurulca dikkate alınır.
2-muafiyet başvurularının, çağrı yapma zorunluluğunun doğmasını izleyen 6 iş günü içerisinde, çağrı yapmakla yükümlü olanlar tarafından kurula yapılması gerekir. Kurulca yapılacak incelemeler ve talep edilecek bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi sonucunda muafiyet koşullarının gerçekleştiği sonucuna varılırsa, ilgililer çağrı yapma yükümlülüğünden muaf tutulabilir denmiştir.
SPK’nun 26. Madde ve buna dayalı SPK Tebliğ Hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, halka açık şirketlerde kanunda aranan oranların ve şartların oluşması durumunda yönetim kontrolünün elde edildiği kabul edilmiş, buna bağlı olarak da yatırımcının korunması için zorunlu çağrı yükümlülüğünün doğacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak bazı ayrık durumlarda ise, yönetim kontrolüne sahip ortağın ortaklık payının %50 altına düşmesinden sonra yönetim kontrolünün 3. Kişilere geçmeden yapacağı pay alımları ile yeniden ortaklıktaki sermaye ve oy haklarının %50’nin üzerine çıkması halinde herhangi bir süre öngörülmeden çağrı yükümlülüğünün doğmayacağının düzenlendiği ve yönetim kontrolü sağlayan ortaklık paylarının ve oy haklarının aynı gerçek veya tüzel kişi tarafından kontrol edilen grup içerisinde yapılan devir işlemleri sebebiyle elde edilmesi durumunda da çağrı yükümlüğünün doğmayacağı, aynı grup içindeki devirlerde gerçek anlamda bir yönetim kontrol değişikliğinin olmadığı ve en tepedeki yönetimde bir değişiklik meydana gelmediğinden çağrı yükümlülüğünün doğmayacağının düzenlendiği görülmektedir.
Tebliğin 11. Maddesinde sayılan hallerde ise, çağrı yükümlülüğünün doğduğu ve istisnalar kapsamında olmadığı durumlarda, birleşmenin mali yapısının güçlendirilmesi amacıyla yapılmış olması, çağrı yapma zorunluluğunu gerektiren kısmın SPK’ca uygun görülecek sürede elden çıkarılacağının taahhüt edilmesi gibi hallerin varlığı durumunda ise, SPK tarafından doğmuş olan çağrı yükümlülüğünden muafiyet tanınabileceği belirtilmiştir.
Yukarıda değinilen çağrı yükümlülüğünün doğmayacağına ilişkin tebliğ hükümlerine dayanarak davalı …Ş tarafından ….’nin devralınarak birleştirilmesine izin verilmesi talebiyle 31/01/2013 tarihinde Sermaye Piyasası Kuruluna başvuruda bulunulduğu, kurulca birleşme işlemine ilişkin izin talebinin olumlu karşılanmasına, 44 nolu sayılı tebliği hükümleri uyarınca yönetim kontrolünü elde eden kişi ve /veya kişiler açısından zorunlu pay alım teklifinde bulunma yükümlülüğü dikkate alınarak, anılan kişi ve /veya kişiler tarafından zorunlu pay alım teklifinde bulunma yükümlülüğünü yerine getirmek üzere kurula başvurulması gerektiği ve ayrıca genel kurul toplantısına katılıp olumsuz oy kullanan ve muhalefet şerhini toplantı tutanağına işleten pay sahiplerine, ayrılma hakkı tanınması yönünde karar verildiği, buna karşılık davalı şirketin 06/06/2013 tarihli yazı ile birleşme işleminin şirketin yönetim kontrolünde değişiklik oluşturmayacağı gerekçesiyle pay alım teklifinde bulunma yükümlülüğünün yeniden değerlendirilmesini talep ettiği, SPK’nun ise 25/06/2013 tarihli yazısı ile birleşme işlemi tamamlanmadan pay alım teklifinde bulunma yükümlülüğüne ve muafiyete ilişkin değerlendirme yapılamayacağının belirtildiği, bunun üzerine yapılan birleşme işlemi neticesinde davalı …Ş’nin sermayesinin 60.00.000,,00 TL’den 588.505.080,00 TL’ye arttırıldığı, arttırılan sermayeden 528.505.080,00 TL’nin …… ortaklarına verildiği, bu çerçevede birleşme işlemi öncesinde ….’nin sermayesini temsil eden payların %75.72’sine sahip olan Davalı …’in birleşme işlemi sonrasında 05/08/2013 tarihi itibariyle …’nin sermayesini temsil eden payların %72,87’sine sahip olduğu, şirket tarafından 01/08/2013 tarihinde davalı idareye tekrar başvurduğu, ve şirketin birleşme prosedürünün tamamlandığı, gerçekleşen birleşmenin grup içi birleşme niteliğinde olduğu, birleşme işleminden önce şirketin hakim ortağının ….olduğu, bu şirketin %50 ortağının ….diğer ortağının ise …. ile birlikte hareket eden kişiler olduğunu, dolayısıyla şirketin yönetim kurulunda değişiklik olmadığı belirtilerek pay alım teklifinde bulunma yükümlülüğünden muafiyet hususunun yeniden değerlendirilmesinin istenildiği, bunun üzerine SPK 02/09/2013 tarihli yazısı ile birleşme işlemi öncesinde ….’nin şirket sermayesini temsil eden payların %25,02’sine sahip olduğu dikkate alındığında, birleşme işlemi öncesinde …’nin, davalı …Ş’nin yönetim kontrolüne sahip olduğundan söz edilemeyeceği, birleşme işlemi sonrasında şirket sermayesini temsil eden payların %72.87’sinin davalı …’e ait olmasının ise bu kişinin şirketin yönetim kontrolüne sahip olduğunu gösterdiğini, ardından davalı şirketin 03/10/2013 tarihli yazısı ile …’nin 2011 ve 2012 yıllarında şirket sermayesinin %68.95 oranındaki paylarına, dolayısıyla yönetim kontrolüne sahip olduğu, sonrasında yapmış olduğu hisse satışları nedeniyle şirket sermayesindeki payının %50’nin altına düştüğünü ancak yönetim kontrolünün değişmediği, … ile birlikte hareket eden kişiler olduğu, ….nolu tebliğin … Maddesinin .. Fıkrasının (ç) bendi uyarınca pay alım teklifinde bulunma yükümlülüğünün doğmadığı, pay alım teklifinde bulunma yükümlülüğünün doğduğunun kabul edilmesi halinde ise, aynı tebliğin .. Maddesinin (c) bendi uyarınca pay alım teklifinde bulunma yükümlülüğünden muafiyet talebinin değerlendirilmesinin gerektiği ileri sürülerek tekrardan yapılan başvuru 27/01/2014 tarihinde Sermaye Piyasası Kurulu kararınca reddedilmiş, bunun üzerine SPK’nun red kararının iptali istemi ile Ankara 9. İdare Mahkemesi nezdinde dava açıldığı, mahkemenin 30/04/2015 tarih ve 2014/205 Esas, 2015/671 Karar sayılı kararı ile davalı şirketin açtığı davanın reddine karar verildiği, buna ilişkin temyiz isteminin Danıştay 13. Dairesince incelenerek 23/03/2016 tarihinde 2015/4126 Esas,, 2016/794 sayılı karar ile reddedilip, Yerel mahkeme kararının onandığı, ancak bu karara karşı yapılan karar düzelme istemi başvurusu sonucu dairenin 09/03/2017 tarihli ve 2016/3034 Esas, 2017/587 Karar sayılı kararı ile 44 sayılı tebliğin 6. Maddesinin 2. Fıkrasının (ç ve d ) bendleri uyarınca pay alım teklifinde bulunma yükümlülüğünün doğmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle karar düzeltme isteminin kabulü ile Yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş, Ankara 9. İdare Mahkemesince bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiş, bunun üzerine verilen karar Danıştay 13. Dairesince onanmış, onama kararına yönelik karar düzeltme başvurusu da UYAP’tan yapılan incelemede 16/10/2018 Tarihli 2018/97 Sayılı 2018/2842 Karar ile reddedilmiş, dolayısıyla dava konusu olaya ilişkin SPK’nun red kararının iptaline ilişkin mahkeme ilamı kesinleşmiştir.
Yukarıda değinilen Danıştay 13. Dairesinin kesinleşen hükmü de dikkate alınarak, dava konusu olay ela alındığında;
SPK’nun 26. Maddesinde, halka açık ortaklıklarda yönetim kontrolünü sağlayan palların veya oy haklarının iktisap edilmesi halinde diğer ortakların paylarını satın almak üzere teklif verme zorunluluğunun düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile halka açık ortaklıkta yönetim hakimiyetinin değişmesi nedeniyle azınlık pay sahiplerinin zarara uğratılmaması açısından paylarının hakim ortak tarafından satın alınarak azınlık pay sahiplerine ortaklıktan ayrılma hakkının tanınması amaçlanmaktadır. SPK’nun 23. Maddesinde, birleşme ortaklıkların önemli nitelikteki işlemleri arasında sayılmıştır.
Diğer yandan SPK’nun 26. Maddesinde belirtilen ana kuralın istinasının SPK tarafından hazırlanacak tebliğle düzenleneceği belirtilmiştir. Buna ilişkin SPK tarafından düzenlenen 23/01/2014 tarihli SPK’nun II-26.1 sayılı Pay Teklifi Tebliğinin 18. maddesinde pal alım teklifinde bulunma zorunluluğuna muafiyet aşağıdaki şekilde hüküm altına alınmıştır:
Madde 18-(1) Kurul, aşağıdaki hallerin varlığı halinde başvuru üzerine pay alım teklifinde bulunma zorunluluğuna muafiyet verebilir:
a) Halka açık ortaklık paylarının herhangi bir genel kurul toplantısında kullanılmamış olması veya ortaklık yönetim kurulunda herhangi bir değişiklik yapılmaması şartıyla, halka açık ortaklık sermayesinde sahip olunan paylardan pay alım teklifi yapma zorunluluğunu gerektiren kısmın elden çıkarılması veya Kurulca uygun görülecek bir sürede elden çıkarılacağının yazıl olarak taahhüt edilmesi,
b) Halka açık ortaklık paylarının herhangi bir genel kurul toplantısında kullanılmamış olması veya ortaklık yönetim kurulunda herhangi bir değişiklik yapılmaması şartıyla, halka açık ortaklık sermayesinde sahip olunan paylardan pay alım teklifi yapma zorunluluğunu gerektiren kısmın elden çıkarılması veya Kurulca uygun görülecek bir sürede elden çıkarılacağının yazılı olarak taahhüt edilmesi.
c) Halka açık ortaklığın ana ortaklığındaki yönetim kontrolü değişikliğinin, halka açık ortaklıktaki yönetim kontrolünün elde edilmesi amacını taşımaması (Bu şartın varlığının tespitinde , hedef ortaklığın, ana ortaklığın son yıllık finansal tablolara göre varlık toplamına olan etkisinin %10’u aşmaması ve ana ortaklığın faaliyet hacmi içinde önemli bir yer taşımaması ve benzeri hususlar Kurulca dikkate alınır).
ç) Özelleştirme kapsamındaki halka açık ortaklılarda kamu paylarının satışı.
d) Halka açılma nedeniyle düzenlenen izahnamede belirtilen esas ve usuller çerçevesinde, birleşme işleminin gerçekleşmesinden önce bu işlemin onaylandığı genel kurul toplantısında olumsuz oy kullanan pay sahiplerine, birleşme işleminin gerçekleşmesinden önce bu işlemin onaylandığı genel kurul toplantısında olumsuz oy kullanan pay sahiplerine ait payların geri alınması şartıyla, birleşme amaçlı ortaklığın devralana sıfatıyla taraf olduğu birleşme işleminden kaynaklanan yönetim kontrolü değişikliği.
(2) Muafiyet talepleri için, pay alım teklifi zorunluluğunun doğmasını izleyen altı iş günü içinde teklif yapmakla yükümlü olanlar tarafından Kurula başvurulması gerekir. Kurulca yapılacak incelemeler ve talep edilecek bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi sonucunda muafiyet koşullarının gerçekleştiği sonucuna varılırsa, ilgililer pay alım teklifi yapma yükümlülüğünden muaf tutulabilir.
Bu kapsamda dosya incelendiğinde; 27/05/2010 tarih ve 7572 sayılı Ticaret Sicil Gazetesine göre, …’in Yönetim Kurulu Başkanı’nın …., yönetim kurulu üyesi ….olup, diğer yönetim kurulu üyesi ise ….’dir. Anılan yönetim kurulu kararı ile yönetim kurulu üyelerinden … ile …’a şirketin münferit imza ile idare, temsil ve borçlandırmaya yetki verilmiştir. Ayrıca 19/03/2013 tarih ve 8281 sayılı Ticaret Sicil Gazetesine göre, …’in yönetim kurulu başkanı …, yönetim kurulu başkan yardımcısı ise diğer yönetim kurulu üyesi …’dir. Bunun yanında … ‘de yönetim kurul üyesi olan …’de başkan yardımcısı yönetim kurulu üyesidir.
Dosyada bulunan nüfus kayıtlarına göre de, Yönetim Kurulu üyelerinden …, …’in eşidir. … ise …’in kardeşidir. Dolayısıyla birleşen …’nin aynı ailenin yani …. ailesinin kontrolünde olduğu, birleşme neticesinde de aynı aileden davalı …’in kontrolüne geçtiği, yönetim de farklı bir hakimiyet oluşmadığı, azınlık paylar açısından zarara uğranacak bir değişiklik meydana gelmediği, dosya kapsamından anlaşılmış olup, yukarıda değinilen Danıştay 13. Hukuk Dairesinin kesinleşen kararında da belirtildiği gibi bu haliyle SPK tebliğindeki pay alım zorunluluğunun istinası olan şartların dosyada mevcut olduğu anlaşılmakla davanın reddine dair yerel mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığından davacı …. istinaf isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davacı … .. istinaf isteminin 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı … Bardakçı tarafından yapılan istinaf giderlerinin davacı … Bardakçı üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının talebi halinde iadesine,
4-Kararın tebliğ işlemlerinin Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, karar tebliğinden itibaren 2 hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/04/2021
…
Başkan
…
(e-imza)
…
Üye
…
(e-imza)
…
Üye
…
(e-imza)
…
Katip
…
(e-imza)