Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/960 E. 2023/1346 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 4. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/960 – 2023/1346
T.C.
BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
G E R E K Ç E L İ İ S T İ N A F K A R A R I

DOSYA NO : 2022/960
KARAR NO : 2023/1346

DAVANIN KONUSU : Alacak

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosya içindeki tüm belgeler ile dairemiz üyesi tarafından hazırlanan ön inceleme ve inceleme raporu incelendi. Gereği görüşüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, Bandırma İlçesi Yeni Mahalle Düzbayır Mevkiinde kain ve tapuda 1036 ada, 78 parselde bulunan A/2 no.lu depoyu davalı şirkete aylık 5.500,00 TL + KDV olmak üzere 12.11.2018’de kiraya verdiğini, davalı şirketin ticari faaliyeti için A/2 no.lu depoya Bandırma Gümrüğü üzerinden ithal ettiği ayçiçeği kabuğu depoladığını, ancak kiracı depoladığı ürünün yağlı olması nedeniyle aşırı ısınmasına engel olacak tedbirleri almadığından 09.08.2019 tarihinde ürünün kızışmasına bağlı olarak yangın çıktığını ve itfaiyenin müdahalesiyle yangın söndürülmüş ise de, kiralanan A/2 no.lu depo ile bitişindeki depoda hasar oluştuğunu, her ne kadar bilirkişi raporunda hasarın giderilmesi için gerekli miktar KDV dahil 364.100,00 TL olarak tespit edilmiş ise de, bu işin daha az işçilik ve daha az malzeme ile bitirilebileceğini, bu nedenle şimdilik 296.180,00 TL zararlarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mübrez kira sözleşmesinin 4. maddesi uyarınca boşaltma ve depoya istifleme işlerinin davacı tarafından yerine getirildiğini, yaklaşık on ay geçtikten sonra 09.08.2019 tarihinde ayçiçeği kabuklarının bulunduğu depoda yangın çıktığını, müvekkiline ait ayçiçeği kabuğunun tamamının yandığını, müvekkilinin yangın nedeniyle uğradığı zararının giderilmesi için davacının önerisini beklerken, aksine davacının Bandırma 2 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/144 D. İş sayılı dosyasından yokluklarında delil tespiti yaptırdığını ve dava açtığını, niteliği gereği belli bir oranın üzerinde su/neme maruz kalması halinde kızışma/ısınma özelliğine sahip olduğunu, bu nedenle muhafaza edildiği kiralık depoda suya ve neme maruz kalmamasının ve uygun şekilde istiflenmesinin hayati önemde olduğunu, davacı tarafından gerekli önlemlerin alınmadığını, davayı kabul etmediklerini, yangının meydana gelmesinde tüm kusur ve ihmalin davacı tarafta olduğunu belirterek davanın reddini, ayrıca fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00 TL’sının davacı/karşı davalıdan, yangın tarihi olan 09.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini, asıl davanın reddine, karşı davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Bandırma 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/24 Esas sayılı birleşen dosyası dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin hayvansal yem üretimi ve ticareti ile uğraştığını, yurt dışından satın aldığı yem hammaddesi olan 2.144,90 ton ayçiçeği kabuğunu 13.11.2018 tarihli Gümrük Beyannamesi ile Bandırma Gümrüğü’nden yurda giriş yapmış ve gemiden boşaltılmasına müteakip davalı ile müvekkili arasında akdedilen 12.11.2018 başlangıç tarihli depo kira sözleşmesi uyarınca davalıya ait A2 nolu depoya/antrepoya istiflendiğini, aradan geçen yaklaşık on aylık sürede müvekkilinin bir kısım Ayçiçeği kabuğunu teslim aldığını ancak 09.08.2019 tarihinde anılan depoda yangın çıktığından dolayı müvekkilinin yaklaşık 1.300,00 ton ayçiçeği kabuğunun tamamının gerek yanarak ve gerekse yangın söndürme faaliyetleri sırasında zayi olduğunu akabinde müvekkilinin yangın nedeniyle uğradığı zararının giderilmesi için şimdilik 100.000,00TL’sının yangın tarihi olan 09.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karr verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davaya cevap veren davalı vekili, davacı şirketin 24.07.2019 tarihinde A/2 nolu depoda bulunan ayçiçeği kabuğu ürününün yanmaya başladığını bildiğini, üründeki bozulma ve giderek yanmasına ilişkin tedbir almamakla kusurun tamamen davacıda olduğunu, dosyanın mahkemenin 2019/272 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini, haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece davaların birleştirilmesine karar verilerek yargılamaya devam edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; hem asıl dava ve karşı dava hem de birleşen dava yönünden depo kiralama sözleşmesinin hükümleri uygulanacağından davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden, mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf eden davalı – karşı davacı vekili sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davanın kira ilişkisinden kaynaklanmadığını, Bandırma 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/284 Esas, 208 Karar sayılı kararının gerekçesinde gösterildiği üzere sözleşmenin niteliğinin TBK.’nun 561 vd. maddelerinde düzenlenmiş olan saklama (vedia) sözleşmesinden kaynaklandığını, bu nedenle görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olacağından bahisle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
HMK’nun “İncelemenin Kapsamı” başlıklı 355. maddesinde “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” düzenlemesi bulunmaktadır. Bu nedenle dairemizce inceleme, istinaf dilekçesinde gösterilen istinaf sebepleri ve mahkemece resen gözetilmesi gereken kamu düzenine aykırılık oluşturan sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava dosyasının incelenmesinde davacı şirketin Bandırma 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/272 Esas sayılı dosyasında dava açarak depolanan ürünün yanması nedeniyle depoda oluşan 296.180,00 TL zararın davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ettiği,
Davalı ….’nin ürünün uğradığı zarar için 10.000,00 TL bedelli olarak kısmi karşı dava açtığı, mahkemece 15.10.2020 tarihinde karşı dava tefrik edilip Bandırma 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/284 Esasına kaydedildiği ve davanın arabuluculuk dava şartına uyulmamış olması nedeniyle usulden reddine karar verildiği, bu kararın kesinleştiği görülmektedir.
Karşı davanın usulden reddi nedeniyle davalı …. bu kez Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatı ile Bandırma 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/24 Esas sayısında 10.000,00 TL bedelli kısmi dava açmış, mahkemece 18.02.2021 tarihli karar ile birleştirme kararı verilerek dava dosyası 2019/272 Esas sayılı ana dosya ile birleştirilmiştir.
Bandırma 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2019/272 Esas sayılı dosyada 06.09.2021 tarihli karar ile dava dosyasının Balıkesir Asliye Ticaret Mahkemesi’ne devrine karar vermiş ve dosya Balıkesir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/320 Esasına kaydedilmiş ve mahkemece ilk celsede davanın kira ilişkisinden kaynaklandığından bahisle sulh hukuk mahkemesinin görevli olacağı kabul edilerek görevsizlik kararı verilmiştir.
İstinaf eden davalı – birleşen dosya davacısı vekili davanın, kira ilişkisinden değil saklama sözleşmesinden kaynaklandığını belirterek görevsizlik kararının hatalı olduğunu öne sürmüştür.
Türk Borçlar Kanunu 561. maddesinde düzenlenen “Saklama sözleşmesi, saklayanın, saklatanın kendisine bıraktığı bir taşınırı güvenli bir yerde koruma altına almayı üstlendiği sözleşmedir.” Bu kapsamda saklama (vedia) sözleşmesinden kaynaklanan davalarda görevli mahkeme genel mahkemeler olup, taraflar tacir ise ticaret mahkemesinin görevli olacağı açıktır.
6098 sayılı TBK’nın 301. maddesine göre; kiraya veren, kiralananı kullanım amacına uygun tam ve eksiksiz bir şekilde kiracıya teslim etmek ve kira müddeti boyunca bu halde bulundurmakla mükelleftir. Kiraya verenin bu yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde; kiracı, TBK’nın 304. maddesi gereğince borçlunun temerrüdüne veya kiraya verenin kiralananın sonradan ayıplı duruma gelmesinden doğan sorumluluğuna ilişkin hükümlere başvurabilir.
Aynı Kanun’un 308. maddesine göre ise kiraya veren, kusuru olmadığını ispat etmedikçe, kiralananın ayıplı olmasından doğan zararları kiracıya ödemekle yükümlüdür.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2022/131 Esas, 2022/1724 Karar sayılı kararında ve Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2015/8719 Esas, 2015/10600 Karar sayılı kararlarında taraflar arasındaki ilişkinin saklama sözleşmesi veya kira sözleşmesi olup olmadığının tespiti, sözleşme ile tarafların üstlendikleri edimler göz önünde bulundurularak belirlenmelidir.
Taraflar arasında yapılmış olan 12.11.2018 tarihli sözleşme Depo Kira Sözleşmesi başlıklı olup, 1.maddesinde depoların niteliğinin tarif edildiği, 2.maddesinde depoların boş, kuru, depolanacak emtianın vasıflarına uygun ve temiz olarak teslim edildiği, 3.maddesinde çalışma saatleri ve diğer zamanlardaki giderlerin ödenmesi, 4.maddesinde depoda istiflenme ve vs. işlemlerin kimin tarafından yapılacağı gibi düzenlemelere yer verildiği görülmektedir. Buna göre sözleşme bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Yargıtay’ın emsal kararlarında yer verildiği üzere kira sözleşmesi olarak nitelendirilmesi ve tarafların hak ve yükümlülüklerinin kira sözleşmesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
HMK.’nun Sulh hukuk mahkemelerinin görevi başlıklı 4.maddesinde “Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın;
a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları,
b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları,
c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları,
ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları,
görürler.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu durumda taraflar arasındaki ilişkinin kira sözleşmesinden kaynaklandığı kabul edilerek asliye ticaret mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya uygundur.
Dairemizce ilk derece mahkemesi kararı hem maddi olay, hem de hukuka uygunluk bakımından incelenmiş olup; tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve yasal gerektirici nedenlere göre, ilk derece mahkemesi kararında esası etkileyen bir usul hatası bulunmadığı, olay tespitlerinin tam ve doğru olarak yapıldığı, maddi hukuk normlarının doğru olarak uygulandığı, delillerin değerlendirilmesinde hatalı bir sonuca varılmadığı anlaşıldığından, HMK.353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf incelemesi duruşma açılmadan, dosya üzerinden sonuçlandırılarak istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle,
İlk derece mahkemesi kararı hukuka uygun olduğundan HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
Harçlar Kanunu’nun Eki-1 sayılı tarife A-III-2-a maddesi uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar harcından, istinaf sırasında peşin olarak alınan 80,70 TL harç düşüldükten sonra geriye kalan 99,20 TL istinaf karar harcının davalı – karşı davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
İstinaf gider avansının kullanılmayan kısmının Bölge Adliye ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1.maddesi uyarınca istinaf edene iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 31.05.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

KANUN YOLU : HMK’nun 362/1 maddesi uyarınca kesin olmak üzere
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİHİ : 15.06.2023