Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/2408 E. 2022/158 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 4. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
G E R E K Ç E L İ İ S T İ N A F K A R A R I

DOSYA NO : 2021/2408
KARAR NO : 2022/158

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/09/2021
NUMARASI : 2021/342 Esas 2021/726 Karar

DAVACI : ….
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 22/2 maddesi gereğince Bursa 11. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile dosya yargı yerinin belirlenmesi için dairemize gönderilmekle dosya içindeki tüm belgeler ile dairemiz üyesi tarafından hazırlanan ön inceleme raporu incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket tarafından Bursa ili, Yıldırım ilçesi, Duaçınarı Mahallesi, 1840 ada, 3 parselin 08/06/2004 tarihinde 60.000 TL bedelle, 10 parselin 08/06/2004 tarihinde 240.000 TL bedelle inançlı olarak davalı şirkete devredildiğini, davalı şirketin inançlı işleme konu taşınmazları geri vermemek için davadışı Uçal Dönüşüm Kağıt Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından Bursa 1. İcra Müdürlüğünün 2001/13890 sayılı dosyasından haczedilen 1840 ada, 3 ve 10 parsel taşınmazları 24/12/2004 tarihinde yapılan ihalede 523.000 TL bedelle aldığını, müvekkili şirketin asıl dava Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/256 Esas sayılı ve birleşen dava Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/221 Esas sayılı dosyada 10 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı şirket adına tescilini talep ettiğini, verilen karar doğrultusunda taşınmazların davacı müvekkili adına tesciline karar verildiğini, dava konusu taşınmazların davalı şirket tarafından bina tekstil atölyesi olarak birlikte kullanılmakta olduğunu ve müvekkiline ait taşınmazları haksız olarak işgal eden ve kullanan davalı şirketin ecrimisil ödemesinin gerekmekte olduğunu ifadeyle, dava konusu taşınmazların haksız olarak kullanan davalı şirketten 10.000 TL ecrimisil alacaklarının avans faiziyle birlikte tahsiline, davanın belirsiz alacak davası olduğundan alacak belirlendiğinde belirlenen miktarda hükmedilmesine, fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı tuttuklarına karar verilmesini talep etmiştir.
Bursa 11. Asliye Hukuk Mahkemesince 03/03/2021 tarihli 2020/280 Esas, 2021/81 Karar sayılı karar ile, Somut uyuşmazlığın her iki tarafın fiili olarak da ticari işletmesiyle ilgili olduğu ve 6100 sayılı HMK’nun 114/c maddesine göre görev hususu dava şartlarından olup, aynı Kanun’un 115. maddesine göre dava şartlarının mevcut olup olmadığının mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması gerektiğinden mahkemelerinin görevsizliğine karar vermiştir.
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesince, davacı şirketin taşınmazda sahip olduğu mülkiyet hakkına dayanarak meni müdahale ve ecrimisil talep ettiği, davalının taşınmazını kullandığını, müdahale ettiğini iddia ettiği, bu haliyle davacı şirketin talebinin ticari işletmesiyle ilgili olmadığı, mülkiyet hakkına dayandığı ve tarafların tacir olmasının uyuşmazlığın ticari dava olmasını sağlamayacağı anlaşılmakla davanın görev dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine, Bursa 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna kararı vermiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
HMK 23/1 maddesinde yargı yerinin belirlenmesine ilişkin incelemenin dosya üzerinden yapılabileceği düzenlenmektedir. Bu nedenle dairemizce dosya üzerinden yapılan incelemede; Ticarî davalar; mutlak ticarî davalar, nispi ticarî davalar ve yalnızca bir ticarî işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticarî nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. Bir davanın ticarî dava sayılmasına bağlanan en önemli sonuç, o davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi ve buna bağlı olarak özel birtakım usul kurallarına tabi olmasıdır. Hangi iş ve uyuşmazlıkların ticarî dava sayıldığı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) ve bazı özel kanunlarda sınırlı olarak belirtilmiştir.
Mutlak ticarî davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticarî işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticarî sayılan davalardır. Mutlak ticarî davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunlar yanında Kooperatifler Kanunu (m. 99), İcra ve İflas Kanunu (m. 154), Finansal Kiralama Kanunu (m. 31), Ticarî İşletme Rehni Kanunu (m. 22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticarî davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticarî dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticarî işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticarî dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticarî dava sayılan davalardır.
Nispi ticarî davalar, her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticarî nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticarî dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticarî dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticarî işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticarî iş niteliğinde olması veya ticarî iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticarî iş sayılması davanın ticarî dava olması için yeterli değildir. Ticarî iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan bir işin diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiştir. Üçüncü grup ticarî davalar, yalnızca bir tarafın ticarî işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticarî dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticarî davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticarî nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticarî işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. 6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 1. fıkrası; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesi tüm ticarî davalar ile ticarî nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” 5. maddesinin 3. fıkrası; “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Somut olayda; davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine ecrimisil talebine ilişkin olarak belirsiz alacak davası açıldığı, tarafların tacir olduğu, tapunun halen davalı adına kayıtlı olduğu, TTK 3 ve 4. maddesi uyarınca Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmıştır.
KARAR :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
6100 Sayılı HMK’nun 21. ve 22. maddeleri gereğince Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
Dava dosyasının, dosyayı dairemize gönderen mahkemeye iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 27/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
KANUN YOLU : HMK 23/2 maddesi uyarınca kesin olmak üzere
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİHİ : 23/02/2022


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye …
e-imza

Katip

e-imza