Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1100 E. 2022/762 K. 22.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1100
KARAR NO : 2022/762

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : Dr…. …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2021/1033 Esas – 2021/1061 Karar
DAVACI (İSTİNAF EDEN) : … – (TC….)
VEKİLİ : Av. … – [16928-29556-03914] UETS
DAVALILAR : 1- … – (TC….)
2- … – (TC….)
3- … – (TC….)
VEKİLİ : Av. … – [16267-62268-44912] UETS
DAVA : Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/10/2021
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 22/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZIM TARİHİ : 22/04/2022
Davacı iddiası; Davacı vekili dava dilekçesine özetle; Müvekkilinin, Münür Nafi Çeltikdöğen’in evinde sigortasız olarak çalışarak evin temizlik işlerine yardımcı olduğunu, Münür Nafi Çeltikdöğen kendisinin alacaklı, Salih Kama’nın borçlusu olduğunu, 31.12.2002 düzenleme ve 15.04.2016 vade tarihli, 17.000 Euro tutarlı senedi müvekkili …’a ciro ederek verdiğini, verilen senedin Münür Nafi Çeltikdöğen tarafından müvekkiline ev işlerine yardım ettiği için ödeme amacıyla verildiğini, müvekkilinin söz konusu senedin karşılığı olacağını zannederek bu senedi kabul ettiğini, senet borçlusuna ulaşamayacağını anlayınca hem keşideciye hem de cirantaya icra takibi yapmak zorunda kaldığını, ciranta Münür Nafi Çeltikdöğen 13.08.2018 tarihinde vefat etmesi sebebiyle, müvekkil cirantanın mirasçılarına icra takibi yapıldığını, senet borcu için, … tarafından Bursa 1. İcra Müdürlüğünün 2019/4396E. dosyası ile borçlu Salih Kama ve Münür Nafi Çeltikdöğen’in mirasçıları olan …, …, …, Tuğçe Çeltikdöğen ve Nilüfer Çeltikdöğen aleyhinde icra takibi başlatıldığını, İcra takibine borçlulardan …, …, … tarafından itiraz edildiğini ve borçlulara protesto çekilmediği gerekçesiyle Bursa 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/467 esas sayılı dosyası ile takibin iptaline karar verildiğini, verilen kararın istinaf ve temyiz incelemelerinin ardından kesinleştiğini, davanın kabulüne, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 17.000 Euro alacağın vade tarihi olan 15.04.2016 tarihinden itibaren euroya uygulanacak en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı taraflar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı savunması; Davalıların cevap dilekçesi sunmadıkları görülmüştür.
Mahkemece; “Davanın 6102 Sayılı TTK’nun 5/A maddesi, 6325 Sayılı Kanunun 18 (A) 1-2 maddesi gereği davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiği görülmüştür.
Davacı istinaf sebepleri: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde beyanla, davanın, senet cirantalarına başvuru için gerekli olan protesto çekme şartının yerine getirilmemesi sebebiyle cirantalara karşı açılan bir alacak davası olduğunu, bu sebeple görevli mahkemenin genel mahkemeler olan Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davanın Ticaret Mahkemesi tarafından görev yönünden değerlendirilmeden arabuluculuk şartı gerçekleşmediği gerekçesiyle usulden reddedildiğini, bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu sebepten dolayı kararın kaldırılması gerektiğini, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İstinaf taleplerinin değerlendirilmesi ve gerekçe; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi gereğince kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf sebepleriyle bağlı olarak yapılan inceleme sonunda;
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun yürürlüğe girmesinden önce, iş mahkemelerinin hangi davalara bakmakla görevli olduğu 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesinde düzenlenmişti.Düzenlemenin ilgili kısmı, “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.” şeklindeydi.
Her “işçi” ile bunun “işvereni” arasında iş sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda iş mahkemeleri görevli değildi. İşçi sıfatı öncelikli olarak bireysel iş kanunlarından doğmalıydı. Zira 5521 sayılı Kanun m.1 hükmündeki “iş kanunu” ifadesi ile Türk Borçlar Kanununun hizmet sözleşmesine ilişkin hükümlerinin anlaşılması mümkün değildi ve bahsi geçen işçilerin işverenleriyle arasındaki uyuşmazlıkta iş mahkemelerinin görevli olduğunu düzenleyen -Deniz İş Kanunu ve Basın İş Kanununda olduğu gibi- herhangi bir özel hüküm de bulunmamaktaydı. Dolayısıyla, bireysel iş kanunlarının kapsamında olmayan Türk Borçlar Kanununa tabi işçilerin işverenleri ve işveren vekilleri ile arasındaki iş uyuşmazlıklarının çözümünde görevli mahkeme genel mahkemelerdi.
Ayrıca 4857 sayılı İş Kanununun 4. maddesi ile anılan Kanunun kapsamı dışında sporcular, ev hizmetlerinde çalışanlar, hava taşıma işinde çalışan pilotlar, 50’den (50 dahil) az işçinin çalıştığı tarım işyerinde çalışan tarım işçileri de İş Kanunu kapsamı dışı bırakılmıştır.
25/10/2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun “görev” başlıklı 5. maddesinin (a) bendinde, “İş mahkemeleri; 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun ikinci kısmının altıncı bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına ilişkin dava ve işlere bakar.” düzenlemesi bulunmaktadır. İfade etmek gerekir ki, Türk Borçlar Kanununun ikinci kısmının “hizmet sözleşmeleri” başlıklı altıncı bölümünde, “genel hizmet sözleşmesi”, “pazarlamacılık sözleşmesi”, “evde hizmet sözleşmesi” düzenlenmiş olduğundan, sadece Türk Borçlar Kanunu m.393-447’de düzenlenmiş olan genel hizmet sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda değil, pazarlamacılık ve evde hizmet sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda da görevli mahkeme iş mahkemesi olacaktır. Böylece yeni İş Mahkemeleri Kanunu ile -5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu kapsamında yer almayan- Türk Borçlar Kanununa tabi işçilerle işverenleri veya işveren vekilleri arasındaki iş uyuşmazlıkları kapsama alınmıştır.
Kişilerin farklı bireysel iş kanunları kapsamına dahil olması veya bireysel iş kanunlarının kapsamında hiçbir şekilde değerlendirilememesi ve Türk Borçlar Kanununa tabi olması, yaptıkları işin ve/veya çalıştıkları işyerinin özellikleri gereği olup maddi hukuk açısından sağlanan hakların farklılaşmasına sebebiyet verir. Maddi hukuk açısından ortaya çıkan bu farklılık iş sözleşmesiyle çalışan herkesin “işçi” olduğu gerçeğini değiştirmez.
Bu bakımdan iş ilişkisinden doğan ücret, tazminat vb. alacakların uyuşmazlık konusu olması durumunda, uyuşmazlık, alanında uzman mahkemelerce iş hukukuna ilişkin ilkeler doğrultusunda ele alınmalı ve çözülmelidir. Dolayısıyla maddi hukuk açısından farklı ya da benzer haklara sahip olsalar bile, bütün işçilerin, aynı nitelikteki mahkemede aynı yargılama usulüne göre hak aramalarının sağlanmış olması isabetli olmuştur.
Sonuç olarak 7036 sayılı Kanunun “görev” başlıklı 5. maddesi ile göreve ilişkin yeknesaklık sağlanmış olup, işçiler hangi kanun kapsamında yer alırsa alsın, bunların işveren veya işveren vekilleri arasında iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına ilişkin davalar iş mahkemesinde görülecektir
Görev konusu kamu düzenine ve usul hukukuna ilişkin olduğundan 25.10.2017 tarihinden sonra açılan iş bu davada talepler ve olaylar değerlendirildiğinde davacı ile davalıların murisi Münir Nafi Çeltikdöğen arasında evde hizmet sözleşmesi olduğu iddia edilmekte olup, ihtilafa konu çekin de bunun karşılığının ödenmesi amacıyla verildiği ileri sürüldüğü, hal böyle olunca davaya konu ihtilafın evde hizmet sözleşmesinden kaynaklı olduğu için görevin de özel yetkili İş Mahkemelerine ait olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafın kamu düzenine aykırılığa dayalı istinaf başvurusunun kabulü ile Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak görevsizlik kararı verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince Bursa 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/1033 Esas – 2021/1061 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4-İstinaf nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince esasla birlikte verilen kararda değerlendirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-c maddesi gereğince KESİN olmak üzere, OY BİRLİĞİ ile karar verildi. 22/04/2022


Başkan

¸E-İmzalıdır.
Dr….
Üye

¸E-İmzalıdır.

Üye

¸E-İmzalıdır.

Katip

¸E-İmzalıdır.