Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi 2021/875 E. 2021/623 K. 20.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 2. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/875 – 2021/623
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
2. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :….
ÜYE : …
ÜYE :…
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ….
NUMARASI : ….
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av….
..
DAVANIN KONUSU : İpoteğin Kaldırılması
KARAR TARİHİ : 20/04/2021
KARAR YAZMA TARİHİ : 20/04/2021

İlk derece mahkemesince verilen karara karşı, davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş, …. Bölge Adliye Mahkemesi .. Hukuk Dairesinin görevsizlik kararı ile dosya Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, …. pafta numaralı, ….parsel numaralı, tripleks villa niteliğindeki taşınmazın maliki olduğunu, taşınmaz üzerinde davalı bankanın 23/12/2014 tarihli, … yevmiye numaralı, … TL bedelli, 1. Derecede ipoteğinin bulunduğunu, davacının kendisiyle ticari bağı olmayan dava dışı … nin davalı bankanın …. şubesinden 23/12/2014 – 22/12/2017 tarihleri arasında taksitler halinde ödenmek üzere kullandığı … numaralı, 150.000,00 TL bedelli kredi için taşınmazı üzerine ipotek işlemini tesis ettirdiğini, dava dışı … şirketi 150.000,00 TL bedelli kredi borcunu ödemesine rağmen davalı bankanın taşınmaz üzerindeki ipoteği kaldırmadığını, söz konusu kredi borcunun kapatıldığını ve ipoteğin derhal kaldırılması gerektiğini, davaya konu ipotek konulan taşınmazın 09/12/2010 tarihinde müvekkilinin evlilik birliği içinde alınan ve aile konutu olarak kullanılan yer olduğunu, TMK’nın 194.maddesi uyarınca ipotek tesis edilirken eşinin açık rızasının alınması gerektiğini, aynı şekilde TBK’nın 584.maddesi uyarınca müvekkilinin kefil olarak imza atması için de eşinin rızası gerektiğini, bu nedenle aile konutu ile ilgili yapılan ipotek tesis işleminin geçerli olmadığını, buna rağmen davalı bankanın davacının taşınmazı üzerindeki ipoteği kaldırmamasının hukuka aykırı olduğunu bildirerek, davanın kabulü ile davacı adına kayıtlı …… ilçesi, …. pafta numaralı, …parsel numaralı, tripleks villa niteliğindeki taşınmaz üzerindeki davalı bankaya ait 23/12/2014 tarihli, … yevmiye numaralı, 250.000,00 TL bedelli, 1. Derecede ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, dava konusu taşınmaz üzerine tesis edilen bu ipoteklerin hem taşınmaz malikinin hem de lehine ipotek verilen sıfatıyla … Firmasının davalı bankaya karşı doğmuş ve doğacak her türlü borçlarının kefaletinin ipotek limiti ile sınırlı olmak üzere güvencesini oluşturduğunu, aile hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin aile mahkemeleri olduğunu, somut olayda … Mahkemeleri’nin kesin yetkili olduğunu bildirerek, davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde davalı banka hakkında açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sırasında; 13/03/2019 tarihli ara karar ile, davacının ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne, davacının maliki olduğu dava konusu … İlçesi … Köyü … Bağımsız bölümde bulunan taşınmazın …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi nedeniyle cebri icra yoluyla satışının ihtiyati tedbiren durdurulmasına, davalı ve dava dışı 3.kişilerin ihtiyati tedbir nedeniyle uğrayabilecekleri muhtemel zararlara karşılık takdiren 25.000,00 TL nakdi teminatın veya kesin banka teminat mektubunun davacıdan alınmasına,fazlaya ilişkin talebin reddine karar verildiği, davalı vekilinin 05/10/2020 tarihli ihtiyati tedbire itirazı üzerine 22/10/2020 tarihli ara kararı ile, davalı vekilinin ihtiyati tedbire itirazının reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; tedbir kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmaz üzerinde tesis edilen ipoteğin anapara ipoteği değil üst limit ipoteği olduğunu, davacının iddiasının aksine ipoteğin hukuki niteliği itibariyle tek bir krediye özgülenmediğini, dava dışı …. doğmuş ve doğacak olan tüm kredi borçlarının teminatı teşkil etmek üzere tesis edildiğini bildirerek, ilk derece mahkemesince verilen tedbir kararı ve bu karara karşı yapmış oldukları itirazın reddine ilişkin kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı banka vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine, dosyanın …Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesine gönderildiği, istinaf incelemesi sonunda ” aile konutu iddiasına dayalı ipoteğin fekki istemli davanın, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi tarafından yapılan 30/06/2020 tarihli ve 586 sayılı Hukuk Daireleri Arasındaki İş Bölümü kararı gereğince istinaf kanun yolu incelemesinin … Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesi tarafından yapılması gerektiğinden görevsizlik kararı” verilerek dosyanın dairemize gönderildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE: Dava, aile konutu olduğu belirtilen taşınmaz üzerine konulan ipoteğin kaldırılması talebine ilişkindir.
HMK’nun 355. maddesine göre; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.

TMK’nın 194. maddesinin birinci fıkrası; “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz” hükmünü içermektedir. Aile konutunun tanımına ise anılan maddenin gerekçesinde yer verilmiş; aile konutu “eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdiği, acı ve tatlı günleri içinde yaşadığı anılarla dolu bir alan” olarak tanımlanmıştır.
TMK’nın 193. maddesi dikkate alındığında kural olarak eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle her türlü hukuki işlem yapma serbestisi kabul edilmişken, aynı Kanun’un 194. maddesi ile bu kurala istisna getirilmiş ve aile konutu üzerindeki hakların sınırlandırılması esası kabul edilmiştir. Bu düzenleme ile malik olmayan eşe, aile konutu ile ilgili tapu kütüğüne şerh verilmesini isteme hakkı tanınmış, eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukuki işlem özgürlüğü “aile birliğinin’’ korunması amacıyla sınırlandırılmıştır. Tapu kaydında aile konutu şerhi bulunmasa dahi aile konutuna ilişkin olarak; eşlerden biri diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutuyla ilgili kira sözleşmesini feshedemeyecek, aile konutunu devredemeyecek ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamayacaktır. Malik olmayan eşin izni için şekil şartı bulunmamakla birlikte, iznin açık olması gerekmektedir. Açık rızanın varlığını ispat yükü ise aile konutu ile ilgili tasarrufta bulunana aittir. Öte yandan; TMK’nın 194. maddesinde öngörülen sınırlandırma, taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulduğu için değil, konut aile konutu vasfı taşıdığı için getirilmiştir. Bu sebeple taşınmazın tapu kaydında aile konutu şerhi bulunmasa bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Nitekim aile konutu şerhi kurucu değil açıklayıcı niteliktedir. Aksi düşünce ile tasarruf yetkisine ilişkin sınırlamanın şerh ile başlayacağı kabul edilmiş olur. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, emredici niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da bu vasıf ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak “belirli olan” bir işlem için verilebilir.
HMK’nın 390. maddesine göre; “(1) İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir. (2) Talep edenin haklarının derhâl korunmasında zorunluluk bulunan hâllerde, hâkim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir. (3) Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.”
HMK’nın 394. maddesine göre; “(1) Karşı taraf dinlenmeden verilmiş olan ihtiyati tedbir kararlarına itiraz edilebilir. Aksine karar verilmedikçe, itiraz icrayı durdurmaz. (2) İhtiyati tedbirin uygulanması sırasında karşı taraf hazır bulunuyorsa, tedbirin uygulanmasından itibaren; hazır bulunmuyorsa tedbirin uygulanmasına ilişkin tutanağın tebliğinden itibaren bir hafta içinde, ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin olarak, kararı veren mahkemeye itiraz edebilir…”
HMK’nın 390/1 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir, dava açılmadan önce esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden, dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir.
Görev ve kesin yetki kamu düzenine ilişkindir ve mahkemece her aşamada dikkate alınması gereklidir.
Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4/1-1 maddesi hükmü uyarınca; aile mahkemelerinin görevleri arasında TMK’nun ikinci kitabı ile 03.12.2001 tarihli ve 4722 sayılı TMK ‘nun yürürlüğü ve uygulama şekli hakında kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işler aile mahkemelerinin görevleri kapsamında bulunduğu belirtilmiştir.

Somut olayda; davacı tarafından, taşınmazın aile konutu olduğu ve diğer eşin rızası alınmadan davalı banka lehine ipotek tesis edildiği belirtilerek, ipoteğin kaldırılması talep edildiğine göre, davaya konu uyuşmazlığın TMK’nın 194.maddesi hükmü uyarınca ipotekli taşınmazın aile konutu olup olmadığı tartışmalarını içerdiği açıktır. Bu durumda aile konutunun üzerindeki hakların sınırlanmasına ilişkin işlere karşı açılan ipoteğin kaldırılması davasında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir.
Ayrıca taşınmazın aynına ilişkin davaların taşınmazın tapu siciline kayıtlı bulunduğu yer mahkemesinde açılması gerektiği 6100 sayılı HMK’nın 12/1. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davaların, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılması hakkındaki bu yetki kuralı kamu düzenine ilişkin ve kesin olduğu için, bu konuda yetki sözleşmesi yapılamaz ve yetki sözleşmesi ile başka yetkili mahkeme kararlaştırılamaz.
Bu nedenle ilk derece mahkemesince öncelikle görev ve kesin yetki itirazları dikkate alınarak, görevli ve yetkili olmayan bir mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği de değerlendirilerek, davacının ihtiyati tedbir talebinin usulden reddine karar vermesi gerekirken işin esasını da etkileyecek şekilde ihtiyati tadbir kararı vermesinin doğru olmadığı, davalı vekilinin istinaf taleplerinin bu kapsamda yerinde olduğu,
Anlaşılmakla; davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbire karşı yapılan itirazın reddine ilişkin 22/10/2020 tarihli ara kararı ile ihtiyati tedbire ilişkin 13/03/2019 tarihli ara kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davalının istinaf talebinin KABULÜNE,
2-İlk derece mahkemesinin ihtiyati tedbire karşı yapılan itirazın reddine ilişkin 22/10/2020 tarihli ara kararı ile ihtiyati tedbire ilişkin 13/03/2019 tarihli ara kararının KALDIRILMASINA,
3-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf peşin harcının talep halinde davalıya iadesine,
4-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
5-Dairemiz kararının tebliğ işlemlerinin 7035 sayılı yasa ile değişik HMK 359/3 maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi’nce yerine getirilmesine,
Dair,dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.20/04/2021


Başkan
……
¸e-imzalıdır
…….
Üye
….
¸e-imzalıdır
…..
Üye
…….
….
..
Katip
……
¸e-imzalıdır