Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/82 E. 2023/448 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 14. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/82
KARAR NO : 2023/448

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/03/2020
NUMARASI : 2018/829 E. – 2020/194 K.

DAVACI . …
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan )
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 09/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/02/2023

Mahkemece verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun incelenmesi neticesinde;
İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davacı vekili, sebze meyve alım satım işi ile iştigal eden müvekkilinin mahsullerin yurt içi ve yurt dışına nakliyesi aşamasında sağlam bir şekilde ulaşımı için davalıdan uygun kutular satın almakta olduğunu, davalının müvekkili hakkında cari hesaba dayalı icra takibi başlattığını, ancak müvekkili davalıya borçlu olmadığı gibi davalıdan alacaklı olduğunu, zira davalının teslim ettiği kutuların ayıplı olması ve ürünü koruyucu mahiyette olmaması nedeniyle müvekkilinin ciddi anlamda zarar uğradığını, müvekkilinin Hollanda’ya gönderdiği ürünlerin kutuların çökmesi nedeniyle telef olduğunu, davalıya telef olan ürünlerin resimleri gönderilerek durumun bildirildiğini, ancak davacının sorunu halletmediğini, bu olaydan sonra müvekkiline gönderilen faturanın da iade edildiğini, bu sebeple müvekkilinin borcunun bulunmadığını ileri sürerek müvekkilinin söz konusu icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkilinden “çay grup” ve “prins” baskılı mukavva kutular sipariş ettiğini, sözleşmeler gereğince istenilen kalite, ebat ve şekillerde kutular üretilerek davacıya teslim edildiğini, davacının ürünleri kullandıktan sonra faturaları ödemekten kaçınmak amacıyla ürünlerin ayıplı olduğunu iddia ettiğini, müvekkiline e-posta ile yapılan ayıp ihbarının süresinde ve usulüne uygun olmadığını, buna rağmen müvekkilince gerekli kontrollerin yapıldığını, davacının 3.şahıslara ödediğini iddia ettiği cezai şartlar nedeniyle zarar iddiasının kabul edilemeyeceğini, kutuların zarar görmesinin kutuların ayıplı olmasından değil davacının ürünleri yanlış bir şekilde ambalajlaması ve yanlış nakliye sürecine tabi tutmasından kaynaklandığını, ayrıca yapılan test sonuçlarının da davacıya bildirildiğini savunarak davanın reddini ve İİK 72/4 m. uyarınca %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, davacı ayıplı ürün iddiası ile zarara uğradığını iddia ettiğinden mahallinde refakate resen seçilecek mukavva kutu alanında uzman bir bilirkişi alınarak mukavva kutuların vasıf ve nitelikleri ayrıca belirtilmiş siparişe özgü tasarlanmış bir ürün olup olmadığı, gizli yada açık bir ayıp bulunup bulunmadığı, kalitesiz olup olmadığı, beklenen faydaları azaltan yada ortadan kaldıran nitelikte olup olmadığı, ürünleri koruyucu mahiyette olup olmadığı, ürünlerin yanlış bir şekilde ambalajlanması veya yanlış nakliye sebebiyle bir zarar meydana gelip gelmediği hususunda rapor hazırlanabilmesi için keşif kararı ve taraflar arasındaki alacak borç ilişkinin açıklığa kavuşturulması davacı tarafından ayıp ihbarı yapılıp yapılmadığı, herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı, icra takibine konu faturalar sebebiyle borçlu olunup olunmadığı, yönünden, taraflar arasındaki ticari ilişkinin başlangıcından sonuna kadar olan dönemi kapsayan, davalı ticari defter ve bağlı kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına, incelemeninin yapılabilmesi için Denizli Nöbetçi Asliye Ticaret mahkemesine talimat yazılması kararı verilmiş ise de verilen kesin süre ve ihtarlara rağmen masraf yatırılmadığı anlaşıldığından bu şekilde ayıp iddiası için rapor ve zarar miktarı için defter incelemesi yapılamadığından davanın ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili, müvekkilinin ayıplı ürün iddiasıyla zarara uğradığını ispat ettiğini, dava konusu kutuların içerisindeki ürünlerle birlikte ihracat amacıyla Hollanda’ya gönderildiğini, Hollanda’da ürünleri teslim alan şirket tarafından kutuların ayıplı olduğunun, içerisinde bulunan ürünlerin zayi olduğunun tespit edildiğini, bu süreçte Hollanda firmasının müvekkiline cezai işlem uyguladığını ve telef olan ürünlerle birlikte kutuları da imha ettiğini, bu nedenle imha edilen ürünler sebebiyle keşif ve bilirkişi incelemesi yapılamadığını, açıkladıkları sebepler doğrultusunda müvekkili hakkında haksız yere başlatılan icra takibine yönelik müvekkilinin borcunun bulunmadığını, neticede domateslerin ezilmesi ve telef olmasının sebebinin davalının kasalarının ayıplı olması olduğunu, bu ayıp kasalar yüklendikten sonra mallar Hollanda’ya ulaştığında fark edilmiş olup bu hususun davalıya bildirildiğini, davalının malların ayıplı olduğunu kabul etmediğini, bu durumun yapılacak yargılama neticesinde eksikler giderilmek üzere ortaya çıkacağını belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, mahkemenin davanın reddine yönelik kararına katılmakla birlikte, 26.06.2018 tarihli tensip zaptının 3 numaralı ara kararı doğrultusunda (İlgili ara karar: … %15 teminat karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda davacı vekilinin tedbir talebinin KABULÜNE, davacı vekili tarafından %15 teminat yatırıldığında icra dairesine, icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde müzekkere yazılmasına) davacı borçlu tarafından mahkeme dosyasına teminat mektubu sunulduğunu ve İİK madde 72/3 hükmü uyarınca mahkeme tarafından davacının tedbir talebinin kabul edildiğini, tedbir kararının ise 28.06.2018 tarihinde Bursa 16. İcra Dairesi’nin 2018/3565 E. Sayılı icra dosyasına UYAP sistemi üzerinden gönderildiğini, bu nedenle şartları oluşmasına rağmen İİK madde 72/4 uyarınca hükmedilmesi gereken tazminat taleplerinin reddini doğru olmadığını belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesi uyarınca düzenlenen muhtelif faturalara dayalı icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, davacı, davalı tarafça üretilip teslim edilen ürünlerin ayıplı olduğunu, bu nedenle icra takibi nedeniyle borçlu olmadığını ileri sürmüş, davalı ise, ayıp iddiasının gerçeği yansıtmadığını savunmuş, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava konusu sözleşme, TBK 470 vd maddelerinde düzenlenen baskılı kutu üretimini konu alan eser sözleşmesi olup, davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.
Eser sözleşmelerinde, yüklenici eseri iş sahibine sözleşmeye uygun olarak teslim ettiğini kanıtlamak zorundadır. Bununla birlikte iş sahibi tarafından eserin ayıplı olduğunun ileri sürülmesi halinde ise kural olarak ispat yükü bu iddiayı ileri süren iş sahibindedir. Ayıbın varlığı ve niteliğinin belirlenmesi teknik incelemeyi ve bu nedenle bilirkişi raporu alınmasını gerektirdiğinden iş sahibi bilirkişi incelemesi yapılabilmesini mümkün kılacak şekilde davranmalıdır.
Somut olaya döndüğümüzde iş bu dava iş sahibi tarafından açılan menfi tespit davası olup, kural olarak menfi tespit davalarında ispat yükü alacaklı olduğunu ileri süren davalıda ise de, yukarıda açıklandığı üzere davacı iş sahibi eserin ayıplı olduğunu ve bu nedenle faturalardan dolayı borçlu olmadığını ileri sürmüş olmakla ispat yükünü üzerine almıştır.
Mahkemece kutular üzerinde teknik bilirkişi incelemesi ve davalı defterleri üzerinde hesap incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ise de, davacı tarafça dava konusu kutuların müşterileri olan Hollanda firmasınca ayıplı olduğundan bahisle imha edilmesi nedeniyle incelenemeyeceği belirtilmiştir. Dosya kapsamında davacı tarafça dava öncesinde yaptırılan delil tespiti vb. bir delile rastlanılmadığı gibi, dosya mevcut kutulara ait birkaç fotoğrafın da ayıbın varlığının tespiti için yeterli olmayacağı açıktır.
Bu durumda davacı tarafça ayıp iddiasının ispat edilemediğinin kabulü gerekmekte olup, mahkemece davanın reddi yönünde verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bununla birlikte İİK 72/4 m. “ Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez” şeklinde düzenlenmiş olup, dosya incelendiğinde mahkemenin 26/06/2018 tarihli tensip zaptı 3 nolu ara kararı ile %15 teminat karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda davacı vekilinin tedbir talebinin kabulüne karar verildiği ve 28/06/2018 tarihinde icra müdürlüğüne teminatın yatırıldığı bildirilerek söz konusu kararın gönderildiği görülmüştür.
O halde mahkemece davacı aleyhine dava değerinin %20’si oranında tazminata karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-b2 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Gerekçe ile;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1/b/1 maddesine göre ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/03/2020 tarih, 2018/829 esas ve 2020/194 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1/b/2 maddesine göre yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,
a-)Davanın REDDİNE,
İİK 72/4 m. uyarınca dava değeri olan 126.320,18 TL’nin %20’si oranındaki tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
b-)Alınması gerekli 54,40 TL harçtan peşin alınan 2.157,24 TL’nin mahsubu ile artan 2.102,84 TL’nin karar kesinleştikten sonra talep halinde davacıya iadesine,
c-)Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
d-)Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 15.950,42 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
e-)HMK’nın 333. maddesine göre, karar kesinleştikten sonra artan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
4-İstinaf harç ve giderleri yönünden,
a-)Davacıdan alınması gereken istinaf karar harcı 179,90 TL’den, alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 125,50 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde iadesine,
b-)İstinaf başvurusu için davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına, artan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
c-)İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
d-Karar tebliği, harç iadesi ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a hükmü uyarınca KESİN olmak üzere 09/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır