Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/256 E. 2022/45 K. 26.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 14. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/256 – 2022/45
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/256
KARAR NO : 2022/45

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

B

DAVANIN KONUSU : Tazminat (İnternet Bankacılığı İşleminden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ :26/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ :30/09/2022

Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/10/2020 tarih, 2020/106 esas, 2020/570 karar sayılı Kararına yönelik yapılan istinaf başvurusunun incelenmesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili, yaklaşık 10 yıldır davalı tarafa ait PTT Bank nezdinde aktif olarak bulunmakta olan hesabından 25/11/2019 tarihinde rızası dışında 137.006,00 TL’nin dava dışı şahıs hesabına havale edildiğini, durumun öğrenilmesi üzerine davalıya bildirildiğini, ancak davalı tarafından gerekli işlemlerin yapılmadığını, davalının müvekkilinin internet bankacılığı ile ilgili gerekli güvenliği sağlayamadığını, şüpheli işlem nedeniyle müvekkilinin uyarılmadığını, dolayısıyla davalının müvekkili zararından sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın haksız işlem tarihinden itibaren faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin banka olmaması ve dava konusunun ticari işten kaynaklanmaması nedeniyle mahkemenin görevli olmadığını, ayrıca müvekkilinin adresi mahkemesi olan Ankara mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacı iddia ve taleplerinin haksız olduğunu, müvekkilinin internet bankacılığı işlemlerinde güvenlik zafiyeti bulunmadığını, davacı tarafından yapılan söz konusu işlemin olağan seyrinde gerçekleştiğini, davacının işlemi kendisinin yaptığını da ikrar ettiğini, müvekkili idarenin banka olmaması nedeniyle bankalar gibi sorumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, davalı tarafın 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanununa göre para transfer işlemleri için sadece aracılık yaptığı anlaşılmakla taraf sıfatının bulunmadığı, bu sebeple aktif dava ehliyetinin de söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Müvekkilinin sübjektif bir hakkı ihlal edilmiş olup aktif husumetinin bulunduğunu, davalının kusurlu olduğunu, davalı kurumun bir banka gibi işlem görmesi nedeniyle hukuki sorumluluğuna gidilmesine engel bir durum olmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava, davacının davalı nezdinde bulunan PTT Bank interaktif posta çeki hesabından davacının bilgisi ve izni dışında internet yolu ile yapılan havale işleminden doğan zararının giderilmesi istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK. 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması dava şartı niteliğinde olup, mahkemece davanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalı, dava şartının bulunmaması halinde HMK.’nın 115/2. maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmelidir.
Ticari davalar TTK. 4.maddesinde; mutlak ve nispi ticari dava olarak düzenlenmiştir. Uyuşmazlığın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen bir hususa ilişkin olması veya davanın ticaret mahkemesinde görüleceğine dair açık bir yasal düzenlemenin bulunması halinde mutlak ticari dava, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan uyuşmazlıklarda ise nispi ticari dava söz konusu olup, Ticaret Mahkemesi görev alanı içinde kalacaktır.
Bununla birlikte 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkıııdaki Kanununu 3/1-k Maddesinde Tüketici ” Ticari veya mesleki olmayan amaçlı hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak 3/1- ı-bendinde ise Tüketici işlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmış,“Temel İlkeler” başlıklı 4/5 m. ise “Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Aynı Kanun’un 73/1 madde ve fıkrasında da; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu, 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık TTK’unda düzenlenen bankacılık işleminden kaynaklanmakla birlikte, dosya kapsamında davacının tacir olduğuna veya davalı nezdinde mevcut hesabın ticari veya mesleki amaçla açıldığına dair bir delile rastlanılmamış olup, buna göre davacının tüketici sıfatını haiz ve söz konusu işlemin tüketici işlemi olduğunun kabulü gerekmiştir.
O halde mahkemece açıklanan nedenlerle işbu davada Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu dikkate alınarak mahkemenin görevsizliğine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf sebepleri şimdilik incelenmeksizin istinaf başvurusunun usulen kabulü ile HMK 355, 353/1-a3 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve belirtilen hususlar dikkate alınarak bir karar verilmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulen KABULÜ ile Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/10/2020 tarih ve 2020/106 E.-2020/570 K. sayılı kararının HMK 355, 353/1-a3 m. uyarınca KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya idesine,
4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 362/1-g hükmü uyarınca KESİN olmak üzere 26/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.