Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/2433 E. 2023/134 K. 03.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 14. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/2433 – 2023/134
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2433
KARAR NO : 2023/134

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

AR TARİHİ : 03/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/01/2023

Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/06/2022 tarih, 2018/443 esas, 2022/758 karar sayılı kararına yönelik yapılan istinaf başvurusunun incelenmesi neticesinde;
İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davacı vekili, müvekkilinin ticari faaliyetlerinde kullandığı aracının arızalanması üzerine 02/08/2017 tarihinde davalı şirkete başvurulduğunu, davalı tarafça aracın motorunun komple revizyon edilmesi gerektiğinin belirtildiğini ve gerekli işlemlerin yapıldığını, aracın kullanıma hazır olduğunun ve tüm testlerden geçtiğinin bildirildiğini, 22/09/2017 tarihinde teslim edildiğini, yapılan işlemler karşılığında davalıya 38.734,33 TL ödeme yapıldığını, ancak 10 gün sonra ilk kullanımında aracın yine motor arızası verdiğini, yapılan incelemeler sonucunda turbo ve enjektörün kontrol edilmesi gerektiğinin belirtildiğini, oysa davalının aracı teslim ederken turbosunu kontrol etmediğini, buna ilişkin basınç değerlerinin müvekkiline iletilmediğini, yani davalı tarafça yapılan tamir işleminin eksik ve kusurlu olduğunu, mahkemeden delil tespiti talebinde bulunulduğunu ve düzenlenen rapor ile arızanın motor revizyonunun gereği gibi yapılmamasından kaynaklandığının tespit edildiğini, davalının arızayı gidermeyi kabul etmediğini , aracın yeniden çalışması için zorunlu olan 49.560,00 TL’nin müvekkilince ödendiğini, ayrıca kazanç kaybı olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla aracın kullanılabilir hale getirilmesi için yapılan işlem bedelinin şimdilik 100,00 TL’sinin ve aracın kullanılamaması sebebiyle oluşan kazanç kaybının şimdilik 100,00 TL’sinin ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 28/08/2019 tarihli dilekçesinde, aracın kullanılabilir hale getirilmesi için yapılan işlem bedeli taleplerini 49.560,00 TL olarak, aracın kullanılamaması sebebiyle oluşan kazanç kaybın taleplerini 1.000,00 TL olarak ıslah ettiklerini bildirmiştir.
Davalı vekili, süresi içinde usulüne uygun ayıp ihbarı yapılmadığını, zamanaşımı definde bulunduklarını, müvekkilinin eksik veya kusurlu tamirinin söz konusu olmadığını, davacı tarafça onay verilen gerekli işlemlerin yapıldığını, müvekkilince silindir kapağının da değişmesi gerektiği bildirildiği ve buna ilişkin rapor gönderildiği halde davacı tarafça buna onay verilmediğini, davacının silindir kapağını değiştirmek yerine taşlattığının ise haricen öğrenildiğini, yaklaşık 800 km sonra aracın anvaleye kalktığından bahisle servise götürüldüğünü, arızanın silindir kapağının değiştirilmemesinden kaynaklandığını,22/09/2017 tarihinde alınan aracın turbo ve enjektör test değerlerinin de raporla alındığını, turboşarj değerleri normal olan bir aracın 811 km sonra turboşarjının dağılma ihtimalinin çok az olduğunu, arızanın sebebinin silindir kapak yuva arasında bulunan çatlaklardan uşağı inen suyun karter iç basıncını artırması sonucunda oluşan aşırı yağ basıncı sebebiyle sistem olarak dışarı atabileceği en zayıf nokta olan turboşarj mili üzerinden motor yağını piston tepesine indirip aracın kontrolsüz yanmaya sebep olduğunu, taleplerin haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, bilirkişi raporunda ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtildiği üzere davacı taraf teknik olarak yapması gerektiği halde motoruna yeni silindir kafası taktırmayıp eğik olan kafayı yüksek miktarda taşlattığı için, davalı taraf ise hem enjektörleri hem de turbo-doldurucuyu milindeki yağ kaçağı yönünden özenli kontrole tabi tutmadığı için arızanın ortaya çıkışında kusurlu olduğu, motordaki kapsamlı onarımı gerçekleştiren davalı taraf onarımı fen ve teknik kurallara uygun olarak yapmakla ve eksiksiz bir onarım için gerektiğinde davacıyı uyarmakla yükümlü olduğundan, arızanın meydana gelmesinde davacı ve davalının %50’şer kusurlu olduğu, 49.560,00 TLlik onarım masrafının uygun olduğu, motor onarım süresince oluşan kazanç kaybının 23.329,00 TL olduğu, kusur oranları gereği 49.560,00 TL/2 =24.780,00 TL onarım masrafı, kazanç kaybı talebinin 1.000,00 TL olduğu toplam zararın 25.780,00 TL olduğu gerekçesiyle davanın KISMEN KABULÜ ile; 25.780,00 TL’nin ( 200,00 TL’sine dava tarihi olan 30/03/2018, 25.580,00 TL’sine ıslah tarihi olan 28/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ) davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili, mahkemenin müvekkili lehine oluşturulan denetime elverişli ve raporlar arasında çelişkinin giderildiği bilirkişi raporlarının hiçbirini dikkate almadığını ve eksik inceleme ile hüküm kurduğunu, davalının müvekkiline sağladığı hizmette ağır kusurlu olduğunu, zira yeni motor revizyonu yapılmış bir araçta hasar meydana gelmesinin davalı firmanın edimlerini gereği gibi ifa etmediğini ve aracın ağır kusurlu olarak tamir edildiğini göstermekte olduğunu, dosyada bulunan 6 tane bilirkişi raporunun, 4’ünde davalı şirketin %100 kusurlu bulunduğunu, son aldırılan raporda da %50 kusurlu bulunduğunu, esasen bilirkişi raporları arasında çelişkinin giderildiği 24.05.2021 tarihli raporda davalı şirketin %100 kusurlu olduğunun açık bir şekilde ifade edilmiş olduğunu, 02.03.2021 tarihli, davalının kusurlu olmadığını iddia eden ve işbu uyuşmazlık, uzmanlık alanına girmeyen bilirkişi tarafından oluşturulmuş rapor ile müvekkilim lehine olan raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi adına talepleri üzerine yeniden bilirkişi raporu alındığını ve bu bilirkişi raporunda da davalının %100 kusurlu olduğunun belirtildiğini, çelişkinin giderildiği 24.05.2021 tarihli işbu denetime elverişli surette hazırlanan bilirkişi raporunun hükme esas alınması gerekirken, mahkemece tekrar bilirkişi raporu alındığını, tamamen objektiviteden ve hakkaniyetten uzak bir şekilde, bu son tarihli denetime elverişsiz bilirkişi raporunda müvekkilinin %50 oranında kusurlu bulunmuş olduğunu,
hükme esas alınan raporda neden müvekkilinin %50 kusurlu olduğu ve illiyet bağının bilimsel olarak açıklanmadığını, zira raporda arada herhangi bir bağlantı bulunmadığı halde olayın silindir kapakları ile ilişkilendirilmiş olduğunu, oysa daha önce davalının %100 kusurlu bulunduğu bilirkişi raporlarında bunun mümkün olmadığının açıkça belirtilmiş olduğunu, hatalı tespit yapılıp olayın gerçekleşme şeklini dikkate almayan, müvekkili aleyhine haksız olarak izafe ettiği kusur oranını haklı bir gerekçeye dayandıramayan hatalı bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, araçta meydana gelen arızanın turbo-doldurucu ile hiçbir bağlantısı olmadığını, zira müvekkilince davacıya ait araç üzerinde turbo ve enjektör testleri yapılmış olduğunu ve değerlerin test sonucunda normal olarak tespit edilmiş olduğunu, yine araca ilişkin kompresör milindeki eksenel ve radyal boşluk değerin normal değerler arasında tespit edilmiş olduğunu, belirtilen hususlara ilişkin olarak test raporlarının dosyaya ibraz edilmiş olduğunu, turbo-doldurucu değeri normal olan bir aracın 811 km’de turbosunun dağılma ihtimalinin bulunmadığını, araç turbolarındaki yağ verme arızasının birdenbire ortaya çıkacak bir arıza olmadığını, 29.12.2017 tarihli TRS Otomotiv Sanayi Ticaret A.Ş.’nin raporunda aracın motorunun turbosunda, motorun ambaleye kalkmasına rağmen dağılmamış olması, yataklarında anormal aşıntılarının olmaması, motorun ambaleye kalkmasının turbodan kaynaklanmadığını açıkça ortaya koyduğunun belirtildiğini, arızanın sebebinin, silindir kapak yuva arasında bulunan çatlaklardan aşağı inen suyun karter iç basıncını arttırması sonucunda oluşan aşırı yağ basıncı sebebiyle sistem olarak yağın dışarı atılabileceği en zayıf nokta olan turboşarj mili üzerinden motor yağını piston tepesine indirip aracın ambaleye kalkmasına sebep olması olduğunu, yani sadece davacının motoruna yeni silindir kafası taktırmayıp eğik olan kafayı yüksek miktarda taşlatması nedeniyle ortaya çıkmış olduğunu,
hükme esas raporda müvekkiline kusur atfedilirken, atfedilen kusur ile müvekkilinin işlemi arasında illiyet bağı kurulamadığını, sadece soyut bir anlatımla ve tek cümle ile “müvekkil davalının dikkatlice kontrol yapmadığından kusurlu olduğu” belirtilmişse de; davalı şirketin hangi sebeplerle hizmet kusurunun olduğu hususunda hiçbir gerekçe, dayanak veya delil ortaya konulmadığını,
dosyada yer alan bilirkişi raporlarından sadece iki tanesinin Otomotiv Uzmanı Öğretim Görevlileri tarafından tanzim edilmiş olduğunu, bu raporlardan ilkine göre davacının tam kusurlu olduğunu ve müvekkil davalının kusurunun bulunmadığını, ikincisine göre ise tarafların %50’şer kusurlu olduklarını, dosyada yer alan diğer raporları hazırlayan bilirkişilerin ise hiçbir dönemde otomotiv üzerine saha çalışmalarına katılmadıkları ve genellikle inşaat, kişisel gelişim, talaşlı imalat v.b. konularda uzmanlaştıklarını, ayrıca aynı firmada çalışan bu bilirkişilerden nfarklı ve hakkaniyete uygun rapor oluşturmalarının beklenemeyeceğini, bilirkişi raporları arasından sadece otomotiv uzmanı bilirkişi raporlarının dikkate alınabileceğini, bu raporlardan ise 02.03.2021 tarihli bilirkişi raporunun kapsamlı tespit ve değerlendirme yapılması nedeniyle hükme esas alınabileceğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava, araç tamirine ilişkin eser sözleşmesinden kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı, davalının kendisine ait aracın motorunun komple revizyonu işlemini yaptığını, ancak kısa bir süre sonra arızalanan aracın tamir işleminin kusurlu olduğunun ortaya çıktığını, davalının aracı teslim ederken turbosunu kontrol etmediğini, aracın onarımı için yapılan bedelden ve kazanç kaybından davalının sorumlu olduğunu ileri sürmüş, davalı ise, aracın turbo ve enjektör testleri de dahil tüm testleri yapılarak davacıya teslim edildiğini, davacının onay verdiği işlemlerin kusursuz olarak yapıldığını, silindir kapağı değişim işleminin ise davacının onay vermemesi nedeniyle yapılmadığını ve arızanın nedeninin bu olduğunu savunmuştur.
Eser sözleşmesinde, işin uzmanı sayılan yüklenici, yapımını yüklendiği işi, özen borcu gereği olarak fen ve sanat kurallarına, sözleşme hükümlerine, kendisine duyulan güvene ve beklenen amaca uygun şekilde eksiksiz ve ayıpsız olarak yapıp teslim ettiğini ispatla mükellef olup, aynı zamanda belirli bir uzmanlık gerektiren işlerde iş sahibini olası risklere karşı uyarmakla da yükümlüdür.
Dosya kapsamında mevcut bilirkişi raporları incelendiğinde, delil tespiti raporunda, turboşarj komprosör milinden emiş sistemine yağ vermesi sonucunda, intercoolor üzerinden motora hava ile birlikte dolum yağın yüksek oranda ısıyla yanmaya sebep olması nedeniyle silindirlerde sarma ve piston tepelerinde erimeler meydana geldiği tespit edilmiş olmakla birlikte kusur durumuna ilişkin açık bir tespit yapılmadığı, 26/11/2019 tarihli bilirkişi raporunda da aynı tespitte bulunulduğu, arıza ile silindir kapağı arasında illiyet bağı olmadığının, davalının eksik hizmet verdiğinin belirtildiği, buna karşılık 02/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda arızanın davacının onarım yaptırdığı silindir kapağından kaynaklı olduğu, davalı onarımından sonra aracın testlerinin yapılarak çalışır vaziyette teslim edilmiş olması, arıza sonra yapılan inceleme sonrası düzenlenen turbo incelemesi raporunda turbonun dağılmamış olması, yataklarında anormal aşıntıların olmaması nedeniyle arızanın turbodan kaynaklanmadığı yönünde görüş bildirildiği, mahkemece çelişkinin giderilmesi amacıyla alındığı anlaşılan 24/05/2021 tarihli bilirkişi raporunda yine arızanın turbocharger kompresör mili yataklarında standart dışı boşluk olması sonucu motor yağının motor yanma odasına girmesi ve yanmasıyla oluşan yüksek sıcaklıktan kaynaklandığı , silindir kapağı arasında illiyet mevcut olmadığı hususlarının belirtildiği , mahkemece bu raporların yeterli görülmemesi nedeniyle alınan 29/11/2021 tarihli raporda ise davacı aracının motorunda ortaya çıkan arızanın turbo doldurucu mili arızasından ve silindir kafası ölçü uyumsuzluğundan kaynaklandığı, davacının motoruna yeni silindir kafası taktırmayıp eğik olan kafayı yüksek miktarda taşlattığı için, davalının ise hem enjektörleri hem de turbo-doldurucuyu, milindeki yağ kaçağı yönünden, dikkatlice kontrole tabi tutmadığı ve davacının teknik gerekliliklere ve kaidelere aykırı olarak silindir kafasının aşırı miktarda taşlanması gibi isteklerini reddetmediği için arızanın ortaya çıkışında eşit oranda kusurlu oldukları tespit edilmiş, mahkemece son bilirkişi raporu uygun bulunarak hükme esas alınmıştır.
Ne var ki mahkemece hangi gerekçe ile son bilirkişi raporuna itibar edildiği hususunun açıklanmamış olması doğru görülmemiştir. Nitekim bilirkişi raporlarında tarafların itirazları (özellikle davalının turbo ve enjektör testlerini yaptırdıktan sonra aracı davacıya teslim ettiği ve silindir kapağının değiştirilmesi gerektiği yönünde davacıyı uyardığına ilişkin itirazları ve buna ilişkin sunduğu test raporları ile e-posta yazışmaları) açık bir şekilde karşılanmadığı gibi, bu haliyle bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin de giderilmediği açıktır. Bunun dışında tarafların bu yönde bir iddiaları bulunmadığı halde mahkemece hükme esas alınan raporda silindir kafası taşlama işleminin davalı tarafça yapıldığı yönündeki kabul de hatalıdır.
O halde mahkemece, bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için 3 kişilik otomotiv sektöründe uzman makine mühendisi bilirkişiden, mümkünse dava konusu araç ve değiştirilen motor üzerinde, mümkün değilse dosya üzerinde inceleme yapılmak, tarafların itirazları da karşılanmak ve davalının uyarı yükümlülüğü de göz önünde bulundurulmak suretiyle arızanın nedeninin ve buna bağlı olarak tarafların kusur durumlarının tespiti yönünde düzenlenecek bilirkişi raporunun sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulü ile HMK 353/1-a6 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı KABULÜ ile Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/06/2022 tarih, 2018/443 esas, 2022/758 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Dairemiz kararında belirtilen hususlar dikkate alınarak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde iadesine,
3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinafa başvuran yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 362/1-g hükmü uyarınca KESİN olmak üzere 03/01/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.