Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/216 E. 2023/588 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 14. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/216
KARAR NO : 2023/588

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/09/2020
NUMARASI : 2016/1348 Esas, 2020/349 Karar

ASIL DAVADA:
D
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 23/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/02/2023
Mahkemece verilen karara karşı yapılan istinaf başvurunun incelenmesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Asıl davada davacı vekili, davalı borçlunun müvekkiline olan borcunun tahsili amacıyla Bursa 13. Müdürlüğü’nün 2016/10887 nolu dosyasıyla ilamsız icra yöntemiyle takibe geçtiğini, müvekkili ile davalı şirket arasında yapılan mutabakata bağlı olarak davalıya ait fabrikanın birtakım tadilat işlerini müvekkili tarafından malzemeli olarak yapıldığını, davalı müvekkilince yapılan bu işlerin bakiye bedelini ödemeyi reddettiğini ve konu hakkında müvekkilince keşide edilen faturayı iade ettiğini, davalının haksız bu işlemi sonrasında bedelin tahsili konusunda Bursa 13. İcra Müdürlüğü’nün 2016/10887 nolu dosyasıyla ilamsız takip yoluyla icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin haksız ve hukuka aykırı olarak 24/10/2016 tarihinde yaptığı itirazla takibin durmasına neden olduğunu, bu nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi için işbu davayı açtıklarını, açılan işbu davanın kabulü ile Bursa 13. İcra Müdürlüğü’nün 2016/10887 sayılı icra takip dosyasının devamına, alacak likit ve davalı kötüniyetli olduğundan davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacı müvekkili şirkete ait olan taşınmazın tadilat işlerini yaptığını, bu tadilat bedellerinin eksiksiz olarak kendisine ödendiğini, davacı ile son olarak 2015 yılı Aralık ayında çalışıldığını ve taraflar arasındaki cari hesabın tamamen kapatıldığını, davacının hak etmiş olduğu tüm ödemeleri müvekkilinden 2015 yılı sonu itibariyle tahsil ettiğini, haksız ve dayanaksız olarak aradan 10 ay gibi uzun bir süre geçtikten sonra asılsız faturalar düzenleyerek müvekkiline tebliğ ettiğini, davalının faturaları kabul etmeyerek iade ettiğini, davalının haksız menfaat elde etmek amacıyla Bursa 13. İcra Müdürlüğü’nün 2016/10887 esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhinde icra takibi başlatıldığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dosyada davacı vekili, davacı ile davalı şirket arasında yapılan mutabakata bağlı olarak davalıya ait lüks konutun iç mimari tasarımı ile birlikte tüm tadilat işlerinin malzemeli olarak yapıldığını, ancak işin sonunda çıkarılan hesabın davalı tarafça kabul edilmediğini, oysaki işlerin davalının onayı ile yapıldığını, buna rağmen düzenlenen faturanın iade edildiğini, alacağın tahsili için Mudanya İcra Müdürlüğü’nün 2016/2269 Esas sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile %20 oranında icra-inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafından mutabakat belgesi bulunduğu belirtilmiş ise de, böyle bir belgenin bulunmadığı, davacı şirketin yapmış olduğu tadilata ilişkin bedellerin ödendiğini, cari hesabın kapatıldığını, buna rağmen 10 ay gibi uzun bir süre geçtikten sonra davalının asılsız fatura gönderdiğini, faturanın kabul edilmeyerek iade edildiğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, asıl dava yönünden, dava konusu işin yapıldığı mahalde 06/06/2018 tarihli keşifte, dinlenen davalı tanığı …’ ın beyanı, bilirkişi heyetinin 07/09/2018 tarihli raporu ile davacının yaptığı işin 2015 yılı rayiç bedeline göre 4.672,80 TL olduğunun tespit edildiği, bu raporun kanaat verici olduğu, davacının 4.672,80 TL alacaklı olduğu, ödendiğinin ispat yükü davalıda olup ispat edilemediğinden bu miktar yönünde talebin kabulü ile takibin devamına, davalının takipten önce temerrüde düştüğünün ispat edilmediğinden işlemiş faiz talebinin reddine, dava konusu alacağın eser sözleşmesinden kaynaklandığı, bilirkişi incelemesini gerektirdiğinden likit olmadığı anlaşılmakla davacının icra inkar tazminat talebinin reddine, birleşen dava yönünden, davalıya ait villanın iç mimari tasarımlarıyla birlikte tadilat işlerinin yapılmasına dair eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğu, davalının iş sahibi, davacının ise yüklenici olup davacı tarafından işin yapılıp teslim edildiği ancak bedelinin ödenmediği, keşif sonucunda düzenlenen 08/08/2019 tarihli bilirkişi raporunun gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli olduğu, bu rapora itibar edilerek davacı tarafından davalının yararına yapılan fabrikanın tadilat işleri ile villada yapılan tadilat imalatlarının 2015 yılı rayiç bedellerinin 336.543,88 TL olduğu, 166.737,78 TL kısmının ödendiği, 169.806,10 TL kısmının ödenmediği, 4.672,80 TL kısmının ise asıl dosyada takip başlatıldığından bakiye 165.133,30 TL villada yapılan tadilat imalatlar sebebiyle alacaklı olduğu gerekçesiyle birleşen davanın kısmen kabulüne bu miktar yönünden itirazın iptali ile, takibin devamına, davalının takipten önce temerrüde düştüğü ispat edilmediğinden işlemiş faiz talebinin reddine, dava konusu alacağın eser sözleşmesinden kaynaklandığı, likit olmadığı bilirkişi incelemesini gerektirdiğinden davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili, davalı tarafından 2015 yılından sonra kesilen inşaat maliyet ve yapım işlerine ilişkin faturayı kabul etmediklerini, fatura ile işin bedelinin belli olduğunu, yeniden iş bedelinin belirlenmesinin doğru olmadığını, davacının dava dilekçesinde ve önceki beyanlarında bahsetmediği, ilk olarak 27.09.2018 tarihli dilekçesinde belirttiği imalat ve iş kalemleri açısından talepte bulunulmasını ve hesaplama yapılmasını kabul etmediklerini, davacının diğer kestiği faturaların açıklama içerdiğini, ancak birleşen davaya konu faturada açıklama olmadığını, bilirkişiler tarafından dosyaya emsal sunulmadan hesaplama yapıldığını, fahiş bir rakam ortaya çıktığını, davacıya olan tüm borcun ödendiğini, borçları kalmadığını beyan ederek istinaf talebinde bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava ve birleşen dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı vekilince birleşen dava yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekilinin asıl dava yönünden istinaf talebi olmadığı, birleşen dosyada davalının evinin tadilatı için davacı tarafa ödemesi gereken tüm borcunu ödediğini, davaya konu sonradan kesilen faturayı, bilirkişi raporlarını kabul etmediğini beyan ederek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Taraflar arasında kurulan sözleşme 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddeleri hükümlerine göre eser sözleşmesidir. Eser sözleşmesinde taraflardan biri iş sahibi, diğeri ise yüklenicidir. Eser Sözleşmesinde, işin uzmanı sayılan yüklenici yapımını üstlendiği eseri işi, özen borcu gereği fen ve sanat kurallarına, sözleşme hükümlerine, kendisine duyulan güvene ve beklenen amaca uygun şekilde yapmakla yükümlüdür. Eser sözleşmesini diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran en önemli özelliklerinden birisi sonuç sorumluluğudur. Bununla yüklenici tarafların iradeleri doğrultusunda biri sonucun meydana getirilmesi taahhüdü altına girmektedir. Zira eser sözleşmesinde bir eserin yaratılıp teslim edilmesi borcu altına girilmektedir. Bu taahhüdün altına giren yüklenici işin niteliği gereği sadakat ve özenle yerine getirmek zorundadır. Sadakat borcu, yüklenicinin iş eser sahibinin yararına olacak şeyleri yapması ve ona zarar verecek her türlü eylemden kaçınmasıdır. Ayrıca, yazılı bir yazılı sözleşme yoksa ve taraflar arasında sözlü sözleşmenin kapsamı konusunda ihtilâf varsa Yargıtayın yerleşmiş uygulamalarına göre akdi ilişkinin kapsamının her tür delil ile ispatlanması mümkündür. Eser sözleşmesi ilişkisinin varlığı sabit olmakla bedelin kararlaştırılmamış olması veya bedelde anlaşılamaması halinde 6098 sayılı TBK’nın 481. maddesi hükmü gereğince, iş bedelinin yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre hesaplanması gerekmektedir. Mahalli piyasa rayiçleri içerisinde, KDV ve yüklenici kârı bulunacağından, bunların ayrıca eklenmesi mümkün değildir.
Taraflar arasında yazılı eser sözleşmesi olmasa da davalı tarafın akdi ilişkiye itirazının olmadığı gibi akdi ilişkiyi de kabul ettiği anlaşılmıştır. Taraflar arasında düzenlenen yazılı sözleşme olmadığı gibi, sözleşme bedelinin de kararlaştırılmadığı, götürü bedelli olmadığı, davalının da sözleşmenin götürü bedelli olduğuna ilişkin itirazı olmadığı, bilirkişilerce kanuna uygun olarak işin yapıldığı 2015 yılı piyasa rayiçlerine göre iş bedelinin hesaplandığı, davacı tarafından dava dilekçesinde tek tek tüm yapılan işlerin sayılmadığı, ancak villa tadilat projesinin eklendiği ve davacı 20/11/2017 tarihli dilekçe ekine de ayrıca proje çizim ve fotoğraflarını eklendiği, davacının 27/09/2018 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde listelediği imalatların davacı tarafından dava dilekçesi ile dosyaya sunulan projelerde belirli olması, keşif sırasında dinlenen davacı tanıkları ve keşif sırasında davalı şirket temsilcisinin davacı tarafın mahkeme heyetine gösterdiği işlere bir itirazlarının bulunmadığına ilişkin beyanları karşısında yapılan tüm işlerin hükme esas alınan raporda hesaplanmasında bir isabetsizlik görülmemiş, davalı tarafın istinaf taleplerine itibar edilmemiştir.
Bununla beraber taraflar arasında villa tadilat işinin bedeli hususunda ihtilaf olması halinde davacı tarafından daha sonra fatura kesilmesi hususunda bir yasak olmadığı, daha önce kesilen faturanın tüm iş bedeline ilişkin olduğuna dair taraflarca bir kabulün olmadığı, davacı tarafın yaptığı işi dosya kapsamında ispat ettiği ancak davalı tarafın iş bedelinin tamamını ödediğini ispatlayamadığı, bu itibarla mahkemece birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olduğu anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Gerekçe ile;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b/1 maddesine göre ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 11.280,25 TL’den peşin alınan 2.899,86 TL’nın mahsubu ile bakiye 8.390,39‬ TL’nın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından karşılanan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının yatırana iadesine,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliğ, harç tahsil ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK 362/1-a uyarınca miktar itibarıyla KESİN olmak üzere 23/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan …
e-imza

Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip …
e-imza