Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1981 E. 2022/136 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA BAM 14. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1979
KARAR NO : 2022/144

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/12/2021
NUMARASI : 2021/738 E. (derdest)

ASIL VE BİRLEŞEN
DAVA DAVACISI

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali -Tapu İptali ve Tescil (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/10/2022

Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/12/2021 Tarih ve 2021/738 Esas sayılı ara kararına yönelik yapılan istinaf başvurusunun incelenmesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Asıl davada davacı vekili, davalı, dava dışı Artı Fayda İnşaat ve Alışveriş Merkezi İşletmeciliği San. ve Tic. A.Ş. ve müvekkili arasında 05/02/2018 tarihli İnegöl Mobilimo AVM’deki tüm ahşap işlerinin yapılması hususunda eser sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilince işlerin yapılıp teslim edildiğini, ayrıca sözlü anlaşma gereği sözleşmeye ilaveten başkaca işler de yapıldığını, müvekkili sözleşme gereği üstlenmiş olduğu tüm edimlerini yerine getirmiş olup karşı taraf şirketin bir kısım ödeme yaptığı halde kalan borçlarını ödemediğini, bunun üzerine müvekkilinin ifa ettiği edimlerinin tespiti amacıyla mahkemeden delil tespiti talebinde bulunulduğunu ve düzenlenen bilirkişi raporunda sözleşme kapsamında yapılmış işlerin mevcut imalat bedeli 921.353,00 TL., sözleşme dışı yapılmış imalat bedeli 500.154,00 TL olmak üzere toplamda 1.421.507,00 TL olarak hesaplandığını, ayrıca imalin ayıpsız olduğunun tespit edildiğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu, ancak borçlular vekilince daire satımı konusunda taraflarca anlaşıldığının ve taşınmaz borcunun ikrar edildiğini, başkaca parasal borcu olmadığından bahisle takibe itiraz edildiğini, davalı hakkında hem işbu davaya konu eser sözleşmesi konusu hem de ekte sunulan taşınmaz satım sözleşmesi konusu taşınmazı devir borcunu yerine getirmediğinden tapu iptal ve tescil davası da açılmış olduğunu, bu nedenle icra dosyasında daire bedeli olarak gösterilen bedel şimdilik ilgili dava konusu edilmiş olup işbu dava dışında bırakılarak icra takibine itiraz edilen bedel yönünden kısmi itirazın iptali davası açılmış olduğunu, arabulucuya başvurulmuş olup arabuluculuk sürecinde taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek davalı malvarlığının alacak tutarınca ihtiyaten haczine, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, müvekkili ile dava dışı Artı Fayda İnş. A.Ş. arasında 05/02/2018 tarihinde akdedilen eser sözleşmesinden ödeme için iş karşılığı daire olarak Çelebi Ala Projesi’nden 420.000 TL. değerinde 8’li planda 3+1 dubleks daire verileceğinin kararlaştırıldığını, müvekkili ile Çelebi Ala projesinin yapımını üstlenen Çelebi Grup şirketlerinden davalı İle 25/09/2019 tarihinde Bursa İli Nilüfer İlçesi Ataevler Mahallesi 1402 Ada Ada, 1 Parselde bulunan F Blok 40 no.lu bağımsız bölümün müvekkiline devri hususunda taraflar arasında anlaşma sağlandığını, Çelebi Ala projesi tamamlanmasına ve müvekkili de eser sözleşmesi gereği tüm edimlerini ifa etmiş olmasına rağmen iş karşılığı satışı yapılan dava konusu dairenin müvekkiline tapuda resmi şekilde devir ve tesliminin gerçekleştirilmediğini ileri sürerek davalı şirketin devretmekle yükümlü olduğu ve dava konusu edilen Bursa İli, Nilüfer İlçesi, Ataevler Mahallesi 1402 Ada, 1 parselde kayıtlı F Blok 40. No.lu bağımsız bölüm üzerinde her türlü tasarruflarının, üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına, yargılama sonunda söz konusu bağımsız bölümün davalı adına tapu kaydının iptali ile müvekkil adına tesciline, mümkün olmaması halinde taşınmazın mahkemece değerinin tespit ettirilerek şimdilik 420.000 TL’nin faiziyle davalıdan tahsiline, davalı edimini yerine getirmediğinden ve ifadan kaçındığından doğan ve tdoğacak olan her türlü zarara karşılık gelmek üzere, bedel belirlenene kadar, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL’nin faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, Mahkemenin 29/09/2021 tarihli ara kararı ile birleşen davada ihtiyati tedbir talebinin teminat karşılığında kabulüne karar verilmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalılar vekili, itirazın iptali davasının dava değeri yönünden daha önce başlatılan icra takibine uymadığını, davanın kısmi dava olarak da açılamayacağını, davacının icra takibi ile tapu iptali ve tescil talebinden vazgeçerek alacak talebinde bulunmuşken seçimlik hakkından dönüp tapu iptali ve tescil talep edemeyeceğini, davayı nihayete erdirecek nitelikte tedbir kararı verilemeyeceğini belirterek tedbir kararının kaldırılmasını istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
Mahkemenin 08/12/2021 tarihli ara kararı ile, ihtiyati tedbire konu taşınmazın dava konusu olan şey olduğu ve bu dava nedeniyle ihtilaflı olduğu gerekçesiyle ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı birleşen dava davalısı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Birleşen dava davalısı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Davacının icra takibinde 650.000,00TL taşınmazın bedeli olarak ve 517.146,80TL’de hak edişlerden kaynaklı alacak iddiasında bulunduğunu ve bu şekilde icra takibi başlattığını, sonrasında ise taşınmazın adına tescilini, mümkün değil ise 420.000,00TL bedelin tahsilini talep ettiğini, bu haliyle itirazın iptali davasının icra takibine uymadığını, kısmi dava olarak açılmasının da mümkün olmadığını,
İcra takibi ile tescil talebinden vazgeçilip alacak talep edilmişken yeniden tapu iptali ve tescil davası açılamayacağını,
Tapu iptali ve tescil talebi yönünden arabuluculuk yoluna başvurulmadığını,
Davacının dava konusu taşınmazda hak ve alacağı olmadığını, zira sözleşme kapsamında davacı şirket yetkilisine devir edileceği taahhüt edilen dairelerin devir ve teslim işlemlerin sözleşme konusu tüm işlerin tamamen ve eksiksiz olarak bitirilmesi halinde yapılacağını, henüz işe başlanmadan sözleşmenin imzalanmasına mütakip sözleşme bedelinin %37’sine denk gelecek şekilde sözleşme gereği 435.000,00TL bedelli çeklerin keşide edilerek davacı şirketin yetkilisine teslim edildiğini, sözleşme bedelinin geri kalan kısımları tüm işlerin tam ve eksiksiz bitirilmesi halinde iki adet dairenin devir ve edilmesi suretiyle verileceği sözleşmede düzenlenmesine karşın davacının ilerleyen süreçte iki dairenin bedeline karşılık da çek verilmesi talebinde bulunduğunu, davacının yoğun talepleri ve hatta ısrarları neticesinde dairelerin bedellerine karşılık çeklerin verilmesi noktasında mutabık kalındığını ve bu kapsamda bedeli 325.000,00TL olarak mutabık kalınan Rumeli Hııl Projesindeki 3+1 niteliğinde 1 adet daireye karşılık 325.000,00TL bedelli çekler keşide edilerek davacı şirketin yetkilisine teslim edildiğini, geriye kalan bedeli 420.000,00TL olarak mutabık kalınan Çelebi Ala Projesindeki 3+1 Dubleks niteliğinde 1 adet daireye karşılık da işin eksiksiz bitirilmesi halinde 420.000,00TL bedelli çeklerin keşide edilerek davacı şirketin yetkilisine teslim edilmesi noktasında anlaşma sağlandığını, davacının üstlenmiş olduğu işleri süresinde bitirmediğini, yaptığı işleri eksik ve ayıplı olarak ifa ettiğini, sözleşmenin 6.maddesinde düzenlenen kontrol ve kabul şartları başlıkla maddesine uygun şekilde işin teslimini yapmadığı gibi kesin hakedişleri yapmaktan da imtina ettiğini, davacının son zamanlarda meydana gelen daire fiyat artışlarını fırsat bilip alacağı iddiasında bulunmakta olduğunu,
Dairenin davacıya devir edileceğine dair hususa ahşap işlerine ilişkin sözleşmede yer verilmiş olup bu sözleşmede de açık ve muayyen bir şekilde dairenin nitelikleri ve takyidatlarının somut bir şekilde belirtilmediğini, ayrıca bu sözleşmenin dairenin maliki sıfatında olmayan asıl dava davalısı tarafından imzalanmış olduğunu, dolayısıyla bağlayıcılığı olmayan vaad niteliğinde olduğunu, taraflar arasında düzenlenmiş adi yazılı satış sözleşmesinde belirtilen taşınamaz tapuda tescilli bir taşınmaz olduğundan dolayı bu taşınmaza ilişkin yapılacak olan satış ve devir işlemlerinin resmi şekilde yapılması gerektiğini, dolayısıyla sözleşmenin geçersiz olduğunu,
Tedbir kararının müvekkili aleyhine telafisi imkansız zararlar doğurabileceğini, mahkemece delillerin toplanması, keşif ve bilirkişi incelemelerini yapılması ve sonrasında hukuka uygun bir kararın tesisine fırsat vermeden henüz bu aşamada tedbir konulmasının müvekkilinin bankalar, kredi kuruluşları ve ifa ile yükümlü olduğu hak sahipleri ve diğer tüm kişiler nezdinde zor duruma sokmak düşüncesinden kaynaklanmakta olduğunu, davayı nihayete erdirecek ve ihsası rey oluşturabilecek bir karar olduğunu, icra takibine rağmen müvekkilinin taşınmazı devir gayretine girmediğini belirterek tedbir kararının kaldırılmasını istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Talep, eser sözleşmesi iş bedeli olarak devri taahhüt edilen taşınmazın tapu iptali ve tescili istemli davada, taşınmazın devir ve temlikinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiştir.
HMK’nın 389. m., “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. “düzenlemesini,
Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.
Somut olaya döndüğümüzde iddia, savunma ve dosya kapsamında mevcut deliller dikkate alındığında, dosyanın geldiği aşama itibariyle, birleşen davada davacı tarafın iddiasının yaklaşık olarak ispatı koşulunun sağlandığı, ihtiyati tedbir koşullarının mevcut olduğu, değişen koşulların mahkemece her aşamada değerlendirilebileceği, bu aşamada davalı itirazının haklı görülmediği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
O halde mahkemece verilen ara kararda bir isabetsizlik bulunmamakta olup, açıklanan nedenlerle birleşen dava davalısı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/12/2021 tarih ve 2021/738 Esas sayılı ara kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince birleşen dava davalısı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin birleşen dava davalısından tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine,
5-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere 06/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır