Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/194 E. 2023/526 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 14. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/194
KARAR NO : 2023/526

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/09/2020
NUMARASI : 2017/1156 E.- 2020/403 K.

DAF KARAR TARİHİ : 16/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/02/2023

Mahkemece verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun incelenmesi neticesinde;
İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davacılar vekili, müvekkillerinin oluşturduğu adi ortaklık ile davalı şirket arasında 15/07/2013 tarihinde akdedilen e-ticaret satış sözleşmesi uyarınca müvekkillerinin işin başında davalıya 3.850,00 USD ödediklerini, ancak tüm uyarı ve taleplerine rağmen davalının aradan geçen 3 yıl içinde sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmediğini, müvekkillerinin talebi tüketicinin internet sitesi üzerinden ürünlere kolayca ulaşabilmesi olmasına rağmen bu yönde hayati önem taşıyan ve sözleşmede yer alan ERP(logo) ile bağlantılı kategori bağlantılarının yapılmadığını ve son kullanıcıya ait arayüzün tasarlanmadığını, ürünlerin de doğru şekilde listelenemediğini, davalıya gönderilen ihtarnameye rağmen edimlerin yerine getirilemediğini, ödenen bedelin iadesi için başlatılan icra takibinin borçlunun haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmenin 11.maddesi uyarınca sözleşmede belirlenen süreden sonra yapılan sözleşme iptallerinde ve ayrıca tek taraflı fesih halinde para iadesinin mümkün olmadığını, davacı ihtarnamesinde sadece güncellenmiş bağlantı şifrelerinin kendileriyle paylaşılması, aksi halde ödenen bedelin iadesinin talep edildiğini, müvekkilinin ise cevabi ihtarnamesi ile iddiaları kabul etmediğini ve bağlantı şifrelerini kendileriyle paylaştığını, dolayısıyla icra takibinin temelinin bulunmadığını, müvekkilinin tüm edimlerini yerine getirdiğini, bu aşamadan sonra davacıların logo yazılımında stok kartlarına gerekli tanımları yapmaları işinin kaldığını, bu işin müvekkilince yapılması gereken işlerden olmadığını, ancak davacıların bunu yapamadıklarını ve müvekkiline de gerekli verileri ulaştırmadıklarını, çok az sayıda kısmının müvekkiliyle paylaşıldığını ve müvekkilinin bunların aktarımını sağladığını, müvekkilinin halen alacaklı olduğunu, müvekkilinin eksik ifada bulunduğu kabul edilecekse dahi verdiği hizmetin bedelinin ödenmesi gerektiğini savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, davacının sözleşmeden dönme hakkını kullandığı, taraflar arasındaki 05/07/2013 tarihli Ulunet e-ticaret sistemleri ile ilgili içerik, barındırma koşulları, kurulum ve satış sonrası hizmet konulu sözleşmenin 5,6 ve 7. maddelerine göre davalının ediminin ifa edilmesinin zorunlu olduğu, davacı iş sahibinin ondan beklediği amaca göre kullanılabilmesi için sistemin bir bütünlük arz ettiği, SOL sorgu ve tanımlamaları tamamlanmadan projenin çalışır olmayacağı bilirkişi raporu ile sabit olup, davacı tarafından davalıya edimin ifası için 10/02/2017 tarih ve 6211 yevmiye numaralı Bursa 13. Noterliğinin ihtarnamesinin 27/02/2017 tarihinde tebliğ edildiği, ancak davalı tarafından davacının sol sorgularındaki sorun sebebiyle ne yapılması gerektiğine dair bir e-posta ya da belgenin gönderilmediği, bilirkişi heyetinin 27/03/2020 tarihli gerekçeli denetime açık raporuna itibar edilerek davalı yüklenicinin genel ihbar yükümlülüğünü aykırı davrandığından ve yapılan işin, davacı iş sahibinin kullanamayacağı derecede ayıplı olması, bu haliyle kabulün beklenememesi sebebiyle iş sahibi sözleşmeden dönmede haklı olduğu kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kısmın kabul kısmen reddi ile, davalının Bursa 6.İcra Müdürlüğünün 2017/7776 esas sayılı dosyaya yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 13.752,58 TL asıl alacak 309,74 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 14.062,03 TL alacak üzerinden alacağın asıl alacak kısmı 13.752,58 TL kısmını takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek avans faizi ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, İİK 67. maddesi uyarınca dava konusu uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklandığı alacağın bilirkişi incelemesi gerektirip likit olmadığından tarafların icra inkar tazminatı ve kötü niyet tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi olmadığını, bu sistemin davacılara özgü tasarlanmadığını, hali hazırda var olan sistemin davacılara kiralanmış olduğunu, Kiralama esnasında var olan sisteme, davacılara özgü özel eklentiler yapılarak sistemin davacıların kullanımına açılmasının hedeflendiğini,
mahkemenin müvekkil tarafından davacının sol sorgularındaki sorun sebebiyle ne yapılması gerektiğine dair bir e-posta ya da belgenin gönderilmediği tespitinin dosya kapsamı ile bağdaşmadığını, zira davacı ihtarında sadece “güncellenmiş bağlantı şifrelerinin kendileriyle paylaşılması, aksi halde ödenen bedelinin iadesinin” talep edildiğini, müvekkilinin bu ihtarnameye karşılık olarak cevabi ihtarnamesi ile iddiaları kabul etmediğini ve bağlantı şifrelerini kendileriyle paylaştığını,
davacıların ödediği bedelin tamamının iadesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, işin tamamına yakını müvekkil tarafından bitirildiğinden davacının talebinin TBK 475.maddesinde belirtilen seçimlik hakların hiçbirine uymadığını, zira hakkaniyet gereği davacı yapılan işi teslim alarak çok kısa sürede bitirilmesini sağlayabilecekken bu yolu tercih etmediğini,
SQL kodlarının sisteme girilmesi işinin müvekkilinin yapması gereken işlerden olmadığını, sözleşmenin 6. maddesinde SQL kodlarının sisteme girilmesi işinin yer almadığını, 7. maddesinde “Coşkun bey ve Gül hanım ile SQL’den desteklenecek” ibaresinin yer almakta olduğunu, yani SQL işlemlerinin davacı çalışanları tarafından yapılacağını ve müvekkilinin de bu işlemleri destekleyeceğini, dolayısıyla gerekli SQL kodlarının müşteri tarafından sisteme girilmesi gerektiğini, elinde ürünlere dair hiçbir veri olmayan müvekkilinin bu işi de tamamlayamayacağını, davacıların bu işi yapamadıklarını müvekkile iletmiş olmaları halinde müvekkilinin iyi niyet çerçevesinde davacılara destek sunacak olduğunu, yalnızca çok az bir kısmının müvekkiliyle paylaşıldığını, müvekkilinin de kendisiyle paylaşılan verilerin aktarımını tamamladığını, işin tamamlanması davacıların eylemi sebebiyle imkansızlaşmış olduğundan davacıların müvekkilinin zararlarını karşılaması gerektiğini, davacıların kendi yükümlülüklerini yerine getirmediklerinin mahkemece dikkate alınmadığını, 26.11.2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda da bu hususun belirtilmiş olduğunu,
sözleşmenin 11.maddesinin göz ardı edildiğini, sözleşme hükmü karşısında para iadesi talep etmelerinin mümkün olmadığını,
mahkeme tarafından denetime açık olmayan, mahkeme ilamına dayanak teşkil etmekten uzak 27.03.2020 tarihli bilirkişi heyeti raporunun hükme esas alındığını, hukukçu dahi olmayan bilirkişilerin taraflar arasındaki sözleşmeyi hukuki yönden yorumladıklarını ve TBK’nun bu husustaki maddelerini kendi hukuki görüşlerine göre somut olaya uygulayarak sonuca ulaştıklarını,
işin büyük bir bölümünün müvekkili tarafından bitirilmiş olduğunu, TBK’nun 475/1 maddesi gereğince, işin getirildiği aşama dikkate alındığında (kök bilirkişi raporuna göre yaklaşık 20 gün içinde tamamlanabilir); hakkaniyet gereği davacının yapılan işi kabul etmesi gerektiğini, müvekkilinin sözleşmede belirlenen ücrete hak kazandığını,
müvekkilinin eksik ifada bulunduğu kabul edilecekse bile; müvekkilinin davacılara sunduğu hizmet karşılığını ücret olarak alması gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinden dönme nedeniyle ödenen bedelin iadesi için başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki akdedilen sözleşme e-ticaret sitesi kurulumu ve entegrasyon yazılımı işini konu alan eser sözleşmesi olup, davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.
Davacı, sözleşmede yer alan ERP(logo) ile bağlantılı kategori bağlantılarının yapılmadığını ve son kullanıcıya ait arayüzün tasarlanmadığını, ürünlerin de doğru şekilde listelenemediğini, tüm uyarı ve taleplerine rağmen davalının aradan geçen 3 yıl içinde sözleşmeden doğan bu edimlerini yerine getirmediğini ileri sürmüş, davalı ise, tüm edimlerini yerine getirdiğini, logo yazılımında stok kartlarına gerekli tanımların yapılması işinin müvekkili edimleri arasında yer almadığını, yine de müvekkiliyle paylaşılan çok az verinin aktarımının sağlandığını, sözleşme uyarınca para iadesinin mümkün olmadığını savunmuştur.
Eser sözleşmelerinde yüklenici yapımını üstlendiği eseri sözleşmeye teknik ve sanatsal kurallara ve amaca uygun olarak yapıp iş sahibine teslim etmekle, davalı iş sahibi de kararlaştırılan bedeli ödemekle yükümlüdür. Kural olarak, yüklenicinin basiretli bir tacir gibi eseri fen ve sanat kurallarına uygun meydana getirmeyi üstlendiği kabul edilir. Akdin gereği gibi ve zamanında ifasını tehlikeye sokan her hali yüklenici, iş sahibine derhal haber vermeye mecburdur. Eserin ayıplı olması halinde ise, iş sahibi, süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunması şartıyla, TBK’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir.
Taraflar arasında akdedilen 15/07/2013 tarihli E-Ticaret Sitesi Satış Sözleşmesi incelendiğinde, konusunun, davalının e-ticaret sistemleri ile ilgili içerik, barındırma koşulları, kurulum ve satış sonrası verilen hizmetin verilmesi olduğu, 6.m. uyarınca hizmetin tanımının, tüketiciye satış sistemi, içerik yönetimi, haber duyuru yönetimi, ürün yönetimi, sanal pos altyapıları, havale sistemi, kapıda ödeme sistemi, erişim ve yönetimi paneli, bankalarla sanal pos entegrasyonu vb. olduğu, 7.m. uyarınca müşteri için özel yapılacakların, logo ab bağlantılı kurumsal e-ticaret kategori yapısını logoda sınıflardan çekmek, İxir’den Coşkun Bey ve Gül Hanım ile SQL’den desteklenmesi olduğu, sözleşmenin feshi başlıklı 11.m. uyarınca, …..sözleşme başlangıcından ve sözleşme uzatma başlangıç tarihinden itibaren ilk 7 günden sonra iptal edilecek olan işlerde para iadesi yapılmayacağı, sözleşme bitiminden 15 gün öncesine kadar taraflardan birinin diğer tarafa bildirerek sözleşmeyi tek taraflı feshedebileceği, bu durumda da para iadesi yapılmayacağı, 17.m. uyarınca işin başında 3.850,00 USD ve işin sonunda 3.870,00 USD ödeneceği hususlarının kararlaştırılmış olduğu görülmüştür.
Dosya kapsamında mevcut e-posta yazışmaları incelendiğinde, Ekim 2013-Ocak 2017 tarihleri arasında sözleşmenin ne şekilde ifa edileceğine, bilgi alışverişine, yönelik yazışmalar yapıldığı, 2016 yılı başlarında davacının sitenin ne zaman bitirileceğini sormaya başladığı, Mart 2016 da davalının ana taslak çalışmasının onaylandığını bildirdiği ve onay istediği, ancak Ağustos 2016 da davacının talep üzerine yeni sorguları gönderdiği ve işin tamamlanmasını istediği, aynı sürecin 2017 Ocak ayında da devam ettiği görülmüştür.
Davacının, Bursa 10. Noterliği’nin 10/02/2017 tarih 006211 yevmiye sayılı ihtarında, aradan geçen 3 yıla rağmen ve sayısız şifahi müracaat rağmen davalının edimini yerine getirmediği belirtilerek 7 gün içinde güncellenmiş bağlantı şifrelerinin davacıdan alınarak edimlerin yerine getirilmesi, aksi halde aynı sürede ödenen tutarın iadesi istenilmiş, buna karşılık davalının Bursa 21.Noterliği’nin 22/02/2017 tarih 06980 yevmiye sayılı cevabi ihtarında, davacının entegrasyon yapılacak verisinin e-ticaret sistemine uygun halde olmadığı, uygun hale getirilmesi için toplantılar yapıldığı, ancak uygun hale getirilemediği, e-ticaret sisteminin ..adıyla zaten 2 yıldır yayında olduğu, davalının tüm edimini yerine getirdiği belirtilerek sözleşme bakiye bedeli talep edilmiştir.
Dosya kapsamında mevcut 26/11/2018 tarihli bilirkişi raporunda, davacı tarafından verilmiş olan SQL sorgularının tam olarak ağaç yapısını oluşturacak gerekli verileri barındıramadığı, davalının doğru direktifleri vererek davacıya yön vermemesi ve iletişim problemleri nedeniyle programın tam olarak tamamlanamadığı, programda hala eksiklikler olduğu ve davacının doğru sorguları vermesi durumunda bu programın 20 gün içinde tamamlanarak çalışabilir hale gelebileceği belirtilmiş, davacının yazışmaların incelenmediği yönündeki itirazı üzerine düzenlenen 06/05/2019 tarihli ek raporda ise davalı tarafın davacılara bunların ekletilmesi yönünde bir ihbarı ve bildirimi olmadığı, ayrıca davalı yüklenici tarafından davacılara gönderilen e maillerin gecikmeli olduğu ve yetersiz bilgilendirmeler içerdiği, bu yönü ile de davalının özen yükümlülüğü ile basiretli hareket etme yükümlülüğüne aykırı hareket ettiği, davalı tarafından yapımı vaat edilen sistemin entegre halinde bir bütünlük arz eden sistem olduğu, bu sistemin bazı program, yazılım vs. çalışmalarının yapılmış olmasına rağmen tam ve sağlam olarak çalışmadığı , bu yönü ile davalının kısmi edimi karşılığında kendisine bir kısım ödeme yapılmasına yönelik talebinin yerinde olmadığı belirtilmiş, keza 27/03/2020 tarihli bilirkişi raporunda da davalının sözleşmenin 6.maddesinde tanımlanan edimlerinin bazı eksikleri olmasına rağmen büyük ölçüde tamamlandığı, sözleşmenin 7.maddesinde tanımlanan ediminin ise inceleme sırasında entegrasyon yapısı aktif olmadığından yazılımın çalışıp çalışmadığı konusunda bir tespit yapılamadığı, fakat dosya kapsamından masaüstü entegrasyon yazılımda SQL sorgularındaki sorundan dolayı işlevini yerine getirmediğinin anlaşılmakta olduğu, madde 6 ve 7 de belirtilen yapı bir bütün olarak çalıştığı her ne kadar E-ticaret sistemi ve entegrasyon yazılımı kendi içerisinde büyük oranda tamamlanmış gibi görünse de SQL sorgu ve tanımlamaları tamamlanmadan projenin çalışır halde olmayacağı, eserin tamamlanarak davacılara teslim edilmediği, davalının basiretli bir tacir gibi teknik ve mesleki kurallara uygun davranmadığı, gereken özeni ve bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediği hususları tespit edilmiştir.
Görüldüğü üzere sözleşme ve taraflar arasındaki e-posta yazışmalarına göre, davalının edimi davacı adına bir e-ticaret sitesi kurulumu ve entegrasyon yazılımı işini gerçekleştirmek olup, sözleşmede işin süresi belirlenmemiş ise de, davalının 3 yıldan fazla sürede davacının tüm bilgi paylaşımı ve uyarılarına rağmen edimini tam olarak yerine getiremediği, sözleşmenin 6.maddesinde tanımlanan edimlerini büyük ölçüde yerine getirmiş olsa da 7.maddesinde belirtilen entegrasyon yazılımında SQL sorgularındaki sorundan dolayı işlevini yerine getiremediği, dolayısıyla sistemin tam ve sağlıklı çalışmadığı anlaşılmaktadır. Eseri fen ve sanat kurallarına uygun olarak yerine getirmeyi üstlenen davalı özellikle TBK 472/3 maddesinde düzenlenen uyarı görevini ve özen yükümlülüğünü yerine getirmemiş ve eserin ayıplı hale gelmesine neden olmuştur. Bu nedenle davacı iş sahibinin ayıp nedeniyle seçimlik haklarını kullanabileceği kabul edilmelidir.
TBK 475/1 m. uyarınca eser iş sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme hakkı kullanılabilecek olup, somut olayda da bilirkişi raporlarında sistemin entegre halinde bir bütünlük arz eden sistem olduğu ve çalışır halde olmadığı tespit edilmiş olup, davalı tarafça da eksik kalan işin tamamlama yükümlülüğünün kendisine ait olduğunun kabul edilmemesi ve sözleşme tarihinin üzerinden geçen uzun süre dikkate alındığında, davacının sözleşmeden dönmekte haklı olduğu, ayrıca davalı tarafça tamamlanan kısmın farklı bir şekilde kullanılması mümkün olmadığından tamamlanan kısmın bedelinin mahsubu talebinin de haklı olmadığı kabul edilmelidir.
Öte yandan sözleşmenin 11.maddesi, tarafların edimlerini tam ve gereği gibi yerine getirmiş olmaları halinde uygulanabilecek bir madde olup, ayıbın varlığı halinde dikkate alınamayacağı açıktır.
O halde mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olup, açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Gerekçe ile;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesine göre ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 960,57 TL’den, peşin alınan 240,14 TL’nin mahsubu ile bakiye 720,43 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3- İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından karşılanan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının yatırana iadesine,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliğ, harç tahsil ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK 362/1-a maddesine göre KESİN olmak üzere 16/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır