Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1199 E. 2022/524 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 14. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1199 – 2022/524
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1199
KARAR NO : 2022/524

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

KARAR YAZIM TARİHİ :24/11/2022
Mahkemece verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine dosya incelendi.
İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının aleyhine yapılan takibe yetki yönünden itiraz etmesi üzerine açılan davada Bursa icra dairelerinin yetkili olduğuna karar verildiğini, yetkili icra dairesince gönderilen takibe de itiraz edildiğini, taraflar arasında 28/2/2011 tarihli sözleşme ile yapılacak iş ile ilgili bedellerin ve yetki hükmünün tadil edildiği Mart 2012 tarihli sözleşmenin olduğunu, davacının davalı şirketin Burgazpark evleri isimli projesinde ahşap dolap ve kapı işlerinin imal ve montajını gerçekleştirdiğini, ayrıca büro tefriş mobilyaları satışı ve teslimi yaptığını, sözleşme konusu ürünlerin tam olarak teslimine rağmen fatura bedellerinin tam olarak tahsil edilemediğini, takibe itirazın haksız olduğunu, ödenmeyen cari hesap alacaklarının içinde iki adet büro tefriş malzemesinin de olmasının davalının kötüniyetini ortaya koyduğunu, faize itirazın da haksız olduğunu belirterek Bursa 14. İcra Müdürlüğü’nün 2015/484 sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı ile davalının yaptığı projenin ahşap dolap ve kapı işlerinin imal ve montajı konusunda anlaşıldığını, davacının yaptığı işlerin ayıplı olması nedeniyle bu durumun işin tamamı bitmeden bildirildiğini, davacının kusurunu kabul ederek imalatları değiştirmeye başlamasına rağmen kusurlu imalat miktarının arttığını, ayıplı imalatlar nedeniyle bağımsız bölümlerin değerinde düşüş olduğunu, davalı firmanın ticari itibarının zedelendiğini, davacının gönderdiği faturalara karşı ihtarname gönderilerek iş kabulü yapılmadığından borcun

bulunmadığı, aksi düşünülse dahi takas ve mahsup hakkının kullanıldığının ihtar edildiğini, davacının yaptığı işlerin ayıplı olduğunu, davalı şirketin borcunun bulunmadığını, şirketin zarara uğraması nedeniyle alacaklı olduğunu, sözleşmede iş bedelinin 140.000,00.-TL’nın ayni olarak daire verilmek suretiyle ödenmesinin kararlaştırıldığını, bu miktarın nakten talebinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, 31/01/2020 tarihli raporda kapılar üzerinde boya kabarmaları, boya ton farklılıkları, montaj hataları, kasa bileşenlerinin başka malzemeden imal edilmiş olması gibi açık ve gizli ayıplar olduğu, bu ayıpların ancak kapıların değişimi ile giderilebileceği, kapıların sözleşme bedeli ile sayısının çarpımı sonucu bedelin 57.780,00.-TL olduğunun belirlendiği, davacının defterlerinde kayıtlı olan bu faturalardan 8.881,15.-TL tutarlı 896 adet kapı kolu satışına ilişkin fatura dışında kalan 156.764,96.-TL tutarlı faturaların davalı şirketin defterlerinde de kayıtlı olduğundan bu miktara davalının ödemesi gereken kapı kolu satış bedeline ilişkin 8.881,15.-TL tutarlı fatura bedelinin dahil edildiği, icra takibine konu edilen 8/5/2012 ve 26/6/2012 tarihli faturalara konu ürünlerin teslimine ilişkin bir delil olmadığından bu fatura bedelleri olan 3.464,95.-TL ile 9.562,96.-TL’nın cari hesap alacağından düşürülerek toplamda 152.618,20 TL cari hesap alacağına ulaşıldığı, bu tutardan ayıplı ürün bedeli olan 57.780,00.-TL düşüldüğünde davacının davalıdan 94.838,20.-TL kadar alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, itirazın iptaline, takibin 94.838,20.-TL üzerinden devamına, icra inkar tazminatının reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, yetersiz bilirkişi raporlarına dayalı olarak verilen yeni kararda yer alan tespit ve değerlendirmelerin BAM kararı ve dosya kapsamında toplanan delillerle örtüşmediğini, kararın her yönüyle hatalı olduğunu, dairelerin kapalı olmasının davalının sorumluluğunda olmadığı gibi, kapalı dairelerde ayıp olmadığı anlamına da gelmeyip davalının ayıp iddiasını ispatlayamadığı şeklinde yorumlanamayacağını, keşif ve bilirkişi delillerinin yöntemine uygun bir şekilde toplanmasının gerektiğini, HMK’nun 291. maddesi dikkate alınarak işlem yapılmasının, dairelerde oturanların muhtarlık ve site yönetimi aracılığıyla tespit edilip keşif gün ve saatinin site sakinlerine bildirilerek tüm dairelerin incelenmesinin temin edilmesi ve bu eksikliklerin giderilmesinin gerektiğini, istinaf kararında belirtilen eksikliklerin giderilmediğini, tüm itiraz ve taleplerine rağmen keşif yapılmadığını, dosyada mevcut yazılı delillerle yetinilerek inceleme yapılıp eksik inceleme ürünü ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayalı olarak hüküm kurulduğunu, bilirkişiler İzzet Gür ile Onur Yenilmez ve Mesut Gül tarafından hazırlanan raporların herhangi bir inceleme, değerlendirme ve rey içermeyen evrak olduğunu, rapor niteliğinde olmadığını, usule açıkça aykırı olup yok hükmünde olduğunu, bilirkişi raporunda yer alan tespit ve değerlendirmelerin BAM kararı ile örtüşmediğini, bilirkişinin BAM kararını yanlış anladığını, raporda yer alan kanaatin de hatalı olduğunu, yeni bir keşfin amacına ulaşamayacağına dair görüşün soyut olduğunu, bilirkişilerin tanzim ettiği kök ve ek raporun itiraza uğradığını, bu raporlara dayalı mahkeme kararının da BAM tarafından kısmen kaldırıldığını, bu durum karşısında yeniden keşif yapılmasının gerektiğinin açık olduğunu, kök ve ek rapor makyajı ile BAM kararının gereğinin yerine getirilemeyeceğini, ayıplı kapıların bedelinin ödenmesinin gerekmediğine dair görüşün eksik ve hatalı olduğunu, kapı fiyatlarının sadece kapı bedeli olarak belirlendiğini, ayıplı kapı imalatı sebebi ile verilen zararın sırf, kapı bedeli olmadığı, sökme, takma bedeli ile bu iş yapılırken dairelere verilecek zarar hesaplamasının yapılmadığını, BAM kararında da vurgulandığı gibi kapılarla ilgili sözleşmenin eser sözleşmesi olduğunu, kapının alım satım akdi olmadığını, ayıp kavramı kuruşlandırılırken kapı bedelinin değil verilen zararın esas alınmasının gerektiğini, bilirkişinin dosyaya diğer bilirkişileri saf dışı ederek rapor vermesinin hatalı bir sonuca yol açtığının buradan da anlaşıldığını belirterek rapora itiraz edip yeni bir heyet teşkil edilerek, keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmak sureti ile BAM kararında belirtilen vasıfta, ihtilafı aydınlatmaya yeterli rapor istihsaline karar verilmesini talep ettiklerini, keşif yapılmaksızın düzenlenen rapor ile BAM 7. Hukuk Dairesi tarafından verilen kaldırma kararında belirtilen eksikliklerin tamamlanmasının olanaksız olduğunu, ek raporlara da ayrıntılı olarak itiraz ettiklerini, davacının 8.881,15.-TL’lik alacağını ispat edemediğini, davacının ticari defterlerinin kapanış tasdikinin usulüne uygun olmaması nedeniyle HMK’nun 224/3 maddesi gereğince davacının yevmiye

defterinin usulüne uygun tutulmamış olması ve davalı ticari defterleri ile birbirini doğrulamaması karşısında davacının faturadan doğan 8.881,15.-TL’lik alacağını ispat edemediğini, BAM kararındaki mobilya satışına konu faturalardaki ürünlerin davalıya teslim edilip edilmediği, bu faturaların cari hesap alacağına dahil olup olmadığı hususunda bilirkişi raporlarında hiçbir inceleme ve tespit bulunmadığını, bilirkişi raporunda ve kararda söküm giderine ilişkin bir belirleme, tespit ve hesaplama olmadığını, kapı sökülürken ve yenileri takılırken dairelere verilecek zararın miktarı ile ilgili de bir değerlendirme, hesaplama bulunmadığından kararın bu yönüyle de eksik ve hatalı olduğunu, mahkemenin harç, masraf ve avukatlık ücreti ile ilgili hesap ve kararlarının da usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili davalının istinaf başvurusuna karşı verdiği cevap dilekçesinde, kapılarda ayıplı olduğu belirlenen kusurların tüm kapıların değiştirilmesini gerektirip gerektirmediği veya bu kusurların tamirinin mümkün olup olmadığının açıklanmadığı belirtilerek lehlerine hüküm verildiğini, bu şekilde bir hesaplama ile davacı lehine sadece basit tamir bedeli çıkabilecekken tüm kapı bedellerinin düşüldüğünü, bu konuda davacı lehine olabilecek inceleme taleplerinden yargılama aşamasında dosyanın yıllara sari geldiği aşama, bu incelemenin ancak atölye ortamında yapılabilecek olması nedeniyle feragat ettiklerini, bu hususta eksik kalmadığını, davalının kapı sayısı ile ilgili istinaf talebi reddedildiği halde aynı savların tekrarlandığını, davanın cari hesap alacağına ilişkin itirazın iptali davası olduğunu, davalının açmış olduğu bir tazminat ya da zarar ziyan giderim davası görülmediğini, birtakım iddiaların bu minvalde olması nedeniyle dinlenebilirliğinin olmadığını belirterek davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesi ile satış sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan ilamsız icra takibine itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen 27/12/2017 tarih ve 2015/109-2017/1545 sayılı karar Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nin 19/12/2018 tarih ve 2018/946-2018/1250 sayılı kararı ile eksik inceleme ile karar verildiği vurgulanıp taraf vekillerinin istinaf başvurusu kabul edilerek ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmış, kaldırma kararından sonra yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekili cari hesap alacağına dayanarak 165.645,98.-TL asıl alacak ve ferilerinin tahsili için ilamsız icra takibi yapmıştır. Davalının müteahhitliğini yaptığı inşaatın kapı, mutfak ve banyo dolabı işlerinin davacı tarafından yapılması için eser sözleşme yapılmış, davacı bu sözleşmeden kaynaklanan bakiye alacağı ile kapı kolu ve mobilya satışına ilişkin faturalara dayanarak alacak talebinde bulunmuştur.
Mahkemece verilen ilk karara karşı her iki tarafın da istinaf başvurusunda bulunması üzerine yapılan inceleme sonucunda davacının ayıp ihbarının zamanında yapılmadığı yönündeki itiraz ile davalının bilirkişilerin tüm daireleri incelemediğine, dolaplar için de ayıp iddialarının bulunduğuna ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiş, sözleşme kapsamındaki kapı sayısının ve sözleşme bedelinin tam olarak hesaplanmaması, kapı kollarına ilişkin sözleşmenin ve ayıp hususunun yanlış değerlendirilmesi, kusurlu kabul edilen kapı sayısının ve değerinin farazi belirlenmesi, incelemesi yapılan imalatlarda tespit bilirkişisinin de raporunda açıkladığı kullanıcı hatasının bulunup bulunmadığının belirlenmemesi yönünden davacının istinaf başvurusu, mobilya satışına konu faturalardaki ürünlerin davalıya teslim edilip edilmediği, bu faturaların cari hesap alacağına dahil olup olmadığı, davacı tarafından yapılan imalatlardaki ayıpların ve bu ayıpların giderilme bedelinin ne olacağı yönünden ise davalı tarafın istinaf başvurusu yerinde görülerek tarafların dayandığı delillere göre eksiklikler giderildikten sonra bilirkişilerden ek rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi için ilk verilen karar kaldırılmıştır.
Kaldırma kararından sonra yapılan yargılama sırasında bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş ancak daha önce keşfe katılıp rapor düzenleyen bilirkişi heyetinde bulunan mobilya bilirkişisinin vefat ettiğinin anlaşılması üzerine mobilya ve iç mekan tasarım uzmanı olarak

İzzet Gür yeni bilirkişi olarak atanmış, bu bilirkişinin düzenlediği rapor ve itiraz üzerine düzenlenen ek rapor dosya içine alınmıştır. Keşfe katılan diğer iki inşaat mühendisi ise 4/9/2019 tarihli raporlarında bilirkişi İzzet Gür’ün raporunu sunduğu, rapora mevzu konularda uzman bilirkişi olmadıklarını açıklayarak uyuşmazlığa ilişkin görüş bildirmemişlerdir.
Davalı vekili bilirkişiler İzzet Gür ile Onur Yenilmez ve Mesut Gül tarafından hazırlanan raporların herhangi bir inceleme, değerlendirme ve rey içermeyen evrak olduğunu, rapor niteliğinde olmadığını, usule açıkça aykırı olup yok hükmünde olduğunu ileri sürmüştür. Mobilya ve iç mekan tasarım uzmanı İzzet Gür tarafından hazırlanan raporun dosya üzerinden hazırlanmasına rağmen raporun ayrıntılı ve denetime elverişli olması, sözkonusu raporda da açıklandığı üzere işin yapım tarihi, dava konusu kapıların bulunduğu taşınmazların yıllardır kullanıyor olması ve rapor tarihi, önceki bilirkişinin vefat etmesi nedeniyle yeni tayin edilen bilirkişinin kapıların önceki hali ile yıllar içinde kullanılmakla oluşan yıpranma durumlarını kıyaslama imkanının olmaması kaldırma kararından sonra değerlendirilecek hususlar ve uyuşmazlığın niteliğine, dosyada daha önce alınan tespit raporu ile keşif yapılarak düzenlenen bilirkişi heyeti raporu bulunması nedeniyle mobilya uzmanı bilirkişiden tek olarak ve keşif yapılmaksızın rapor alınmasında ve önceki heyette yer alan inşaat mühendislerinin yeniden görüş bildirmemelerinde usulsüzlük görülmemiştir.
Mobilya ve iç mekan tasarım uzmanı İzzet Gür tarafından düzenlenen 21/8/2019 tarihli rapor ile 31/1/2020 tarihli ek raporda, tespit raporundaki ayıplı kapı sayısı ile bir kapıda ayıp bulunması halinde dairedeki bütün kapıların ayıplı kabul edilmesinin hakkaniyetli bir yaklaşım olmadığı, ayıplı dairenin toplam dairenin % 28’i olduğu tespitinin doğru olmadığı, değişimi gereken toplam 218 iç kapı ile 34 camlı salon kapısının değişim bedelinin 53.940,00.-TL, 130 adet ayıp tespiti yapılan kapı kolu bedelinin 1.288,56.-TL, kapı camı onarım bedelinin 50,00.-TL, mutfak dolabı kapağı amörtisörü onarım bedelinin 100,00.-TL olduğu açıklanmıştır. Bilirkişi raporunda belirlenen değer daha az olmasına rağmen mahkemece ayıp giderim bedeli 57.780,00.-TL olarak kabul edilmiştir.
Davacının mahkemece kabul edilen ayıplı iş bedeli ile cari hesaba dahil etdilen 743062 ve 743211 numaralı faturalara konu mobilyaların davalıya teslim ettiğini ispatlayamadığı kabul edilerek fatura bedelleri toplamı olan 13.027,91.-TL’nın toplam alacaktan mahsubuna bir itirazı olmamıştır.
Davalı vekili davacının 8.881,15.-TL’lik alacağını ispat edemediğini ileri sürmüş ise de kapı kolu satışına ilişkin 8.881,15.-TL tutarlı faturayla ilgili itirazların 19/12/2018 tarihli istinaf kararında değerlendirilerek bu kararda davalının itirazlarının reddedilmesi nedeniyle Dairemizce bu hususta yeniden değerlendirme yapılmamış, sözkonusu alacaktan davalının sorumlu olduğu kabul edilmiştir.
Davalı vekili, dairelerin kapalı olmasının davalının sorumluluğunda olmadığı gibi, bu durumun kapalı dairelerde ayıp olmadığı anlamına da gelmeyip davalının ayıp iddiasını ispatlayamadığı şeklinde yorumlanamayacağını, keşif ve bilirkişi delillerinin yöntemine uygun bir şekilde toplanmasının gerektiğini, HMK’nun 291.maddesi dikkate alınarak işlem yapılmasının, dairelerde oturanların muhtarlık ve site yönetimi aracılığıyla tespit edilip keşif gün ve saatinin site sakinlerine bildirilerek tüm dairelerin incelenmesinin temin edilmesi ve bu eksikliklerin giderilmesinin gerektiğini ileri sürmüştür. Eser sözleşmesine konu işlerin ayıplı olduğunu ileri sürdüğüne göre 6100 sayılı HMK’nun 190. maddesi gereğince ispat yükü davalıdadır. Davalı, müteahhiti olduğu inşaattaki kapıların bilirkişi tarafından tespit edilen miktarından fazlasının ayıplı olduğunu dosya kapsamında dayandığı deliller ile ispatlayamamıştır. Kaldı ki davalının ayıplarla ilgili tespit talebinde bulunduğu tarih 29/4 2014 tarihi olup davalının bu tarih itibariyle tamamının ayıplı olduğunu ispatlayamadığı işler için aradan geçen süre ve uyuşmazlığın mesken olarak kullanılan kapılarla ilgili olmasına göre yukarıda da açıklandığı üzere yeniden keşif yapılarak 6100 sayılı HMK’nun 291. maddesinin uygulanmasının istenilmesinin dosyaya sağlayacağı bir fayda bulunmamaktadır.
Davalı mahkemenin harç, masraf ve avukatlık ücreti ile ilgili hesap ve kararlarının usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf sebebi yapmış ise de davalı hangi hususlarda hata yapıldığını somut olarak açıklamadığından soyut iddia niteliğindeki istinaf sebebi yönünden değerlendirme yapılmamıştır.

Mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/09/2021 tarih ve 2019/67-2021/842 sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılması gereken 6.478,39.-TL istinaf karar harcından peşin alınan 1.617,60.- TL harcın mahsubu ile eksik kalan 4.860,79.- TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından karşılanan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, artan kısmın talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliğ ve harç tahsil, gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 24/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

E