Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/369 E. 2023/1835 K. 10.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/369 – 2023/1835
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2023/369
KARAR NO : 2023/1835

e Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
B.A.M. KARAR TARİHİ : 10/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/10/2023

Davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karara süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 13.02.2013 tarihinde kazanın 16 MB 826 plakalı sürücü Yunanistan vatandaşı Teztzan Netzaettin Oglou’nun Gaziakdemir caddesinden Dr. Sadık Ahmet Caddesi’ne doğru seyretmekte iken Atatürk Kültür Merkezi Hayat Lokantası karşında yaya olarak yolun karşısına geçmeye çalışan müvekkili Taliha KÖSEOGLU’na çarpması neticesinde meydana gelmiş olduğunu, kazada müvekkili Taliha Köseoğlu’nun yaralandığını ve epilepsi hastalığına yakalanmış olduğunu, müvekkilinin herhangi bir işte çalışmasa da gerek ev işlerinde ve gerekse hayatını idame ettirmede eski yaşam kalitesini yakalayamayacak, zorlanacak, acı çekecek ve daha fazla efor sarf edeceğini, fazlaya dair hakları saklı tutarak şimdilik 2.000,00 TL talep ettiklerini, müvekkilinin tedavi giderleri her ne kadar SGK tarafından karşılanmış olsada evindeki iyileşme sürecinde yardımcı (bakıcı) gideri ödemek zorunda kalmış olup bunun ne kadar süre ile devam edeceği de bilinmediğini, bu nedenle şimdilik 500,00 TL bakıcı gideri ile 30.000.00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Teztzan Netzaeti Oglou vekili cevap dilekçesinde; kaza sonrasında davacının epilepsi hastalığına yakalandığı yönündeki beyanlarının gerçek dışı olduğunu, davacının kaza öncesi tarihlerde de psikolojik rahatsızlıkları bulunduğunu, Bursa Devlet Hastanesi Psikiyatri Bölümünde 2010/Nisan ayında davacı Unipolar Depresyon teşhisi ile tedavi görmüş olduğunu, Kazanın 2013/Şubat ayında meydana geldiğini, 2013/Ağustos ayında davacı gene Bursa Devlet Hastanesinde Yineleyen Depresif Bozukluk Teşhisi İle Tedavi görmüş olduğunu, 2013/Ekim ayında Epilepsi teşhisi konmuş olduğunu, kaza sonrasında epilepsi olduğu iddia edilen davacının 8 ay sonra epilepsi olduğunun ortaya çıkması davacı iddialarının gerçek olmadığını açıkça göstermekte olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Allıanz Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın, sigortalılarının kusurunu ve zararını usulen ispat etmesi gerektiğini, davacının kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubu gerektiğini, 6111 sayılı yasa uyarınca davacının tedavi masrafları talebinin reddi gerektiğini, yasa gereği davacının talep hakkı bulunmadığını, sigorta poliçesinde yazılı teminat tutarının, maluliyet halinde doğrudan doğruya hak sahiplerine ödenmediğini, davacı tarafın, sürekli maluliyet halinde zararını ispat etmesi gerektiğini, kaza tarihini kapsayan sigorta poliçesi tespit edilemediğinden, haksız yere açılan davanın reddini, tüm delillerin toplanması ve Adli Tıp Kurumu, Trafik İhtisas Dairesi tarafından kusur tespitinin yapılmasından sonra müvekkili şirkete sigortalı aracın kusurlu bulunması durumunda; maluliyet oranının tespiti için davacının tam teşekküllü bir devlet hastanesine sevk edilmesini, yine aktüer sıfatına sahip bir bilirkişi kanalı ile sakatlıktan kaynaklanan sürekli iş göremezlik tazminatının ve tıbbi konularda uzman bir bilirkişi kanalı ile bakıcı ücretinin hesaplanmasına, davacının davasının ispatı halinde; müvekkil şirketin öncelikle ferilerden sorumlu tutulmaması, olmaz ise, asıl alacak, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti açısından ayrı ayrı poliçe limiti ile sorumlu tutulmasını, faizin en erken dava tarihinden başlatılmasını, davanın reddedilen kısmı açısından yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
Mahkemece; somut olayda meydana gelen trafik kazasında, ATK 2. İhtisas Kurulunun gerekçeli denetime açık 25/08/2022 tarihli raporuna itibar edilerek, dava konusu kaza tarihi öncesinde epilepsi tanılı herhangi bir tıbbi belgenin olmadığı ve dava konusu kaza tarihinde meydana gelen beyin lezyonları ile daha sonrasında çekilen kraniyal MR bulgularının uyumlu olduğu, yaralanmaların lokalizasyonu dikkate alındığında epilepsi rahatsızlığının gelişebileceğinden kişideki epilepsi tanısının dava konusu kaza ile illiyetli olduğundan, kaza sebebiyle önceki kararda hesaplanan maluliyet sebebiyle kusur oranına göre davacının zararının 115.512, 46 TL olduğu ve davacının bakıcıya ihtiyaç süresinin 4 ay olup aktüer bilirkişi tarafından 20/11/2022 tarihli raporu itibar edilerek bakıcı gideri alacağının 3.914,40 TL olmak üzere toplam alacağın 119.426,86 TL olup bu miktar yönünden davanın kısmen kabulune, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden önce temerrüdün gerçekleşmediğinden dava tarihinden itibaren yasal faiz işletmek gerekmiş olup diğer davalı sürücünün kaza tarihi itibariyle temerrüd gerçekleştiğinden kaza tarihi olan 13/02/2013 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir.
Davalı Teztzan Netzaetın Oglou vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, ilk derece mahkemesi tarafından kaldırma kararı sonrası davacıda oluşan epilepsi rahatsızlığının kaza ile illiyetli olduğunu, tespit eden rapora karşı itirazlarının dikkate alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, ATK tarafından kaza öncesine ait sadece 4 adet hastane kaydının incelendiğini, ancak daha fazla kayıt bulunduğunu, bu nedenle eksik inceleme ile rapor tanzim edildiğini, raporda yer alan hastane kayıtlarında davacının kaza tarihi olan 13/02/2013-27/09/2013 tarihleri arasında hastaneye gitmesine rağmen davacıya epilepsi tanısı konulmadığını, davacıya ilk olarak 27/09/2013 ile 20/10/2014 tarihleri arasında tanımlanmamış epilepsi tanısı konulduğunu, dava tarihinden sonra olan 20/10/2014 ile 03/08/2015 tarihleri arasında orta yada hafif depresyon tanısı konulduğunu, davacının ATK tarafından 04/08/2017 tarihinde yapılan muayenede travma sonrası stres bozukluğu tespit edildiğini, davacıya epilepsi tanısı henüz konulmamış iken aile epilepsi rahatsızlığı arasında illeyet bağı bulunduğunun kabul edilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maluliyet nedeniyle cismani tazminat(sürekli iş göremezlik tazminatı ile bakıcı gideri) ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacıda kazadan sonra oluştuğu iddia edilen rahatsızlığının kaza ile illiyetli olup olmadığı hususudur.
Davacı vekili tarafından müvekkilinin geçirdiği trafik kazası nedeniyle oluşan maluliyeti ile ilgili davalıları karşı açılan maddi manevi tazminat davasının yapılan ilk yargılamasında ATK dan alınan rapor uyarınca davacının kazadan nedeniyle % 71 oranında maluliyeti bulunduğunun bildirildiği görülmüştür. Davalı vekili davacıda kaza nedeniyle oluştuğu iddia edilen epilepsi rahatsızlığı ile psikolojik rahatsızlıkların kaza nedeniyle oluşmadığı ve davacının daha evvelki hastane kayıtları ve kullandığı reçete bilgileri kapsamında kazadan evvel var olduğunu, beyanla kaza ile rahatsızlık arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığını tespiti için bilirkişiden ek rapor aldırılmasını talep etmiştir.
Mahkeme tarafından ATK’dan alınan raporda sadece kaza nedeniyle davacıda var olan maluliyetin tespit edildiği, ancak bunun kaza öncesi mi sonrası mı olduğu hususunda değerlendirme yapılmadığı görülmekle davalı vekilinin kazadan evvel davacının hastane kayıtları ile tedavi ve kullandığı ilaçlara ait bilgilerin celbi ile bilirkişiden bu hususta rapor aldırılması talebi üzerine içlerinde sigorta, aktüerya ve nöroloji bilirkişisinin bulunduğu heyetten bu hususta ek rapor alındığı görülmüştür. Alınan bilirkişi raporun bilirkişi tarafından kaza tarihi sonrası hastane kayıtlarının dikkate alınarak değerlendirme yapıldığı ve davacının kaza tarihinden evvel epilepsi hastalığı bulunduğuna ilişkin tespit bulunmadığının bildirildiği ve maluliyet tazminatının hesaplandığı ve mahkeme tarafından bu rapor hükme esas alınarak karar verilmiş ve verilen kararın davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür.
Kararın kaldırılmasından sonra kaldırma kararında belirtildiği üzere davacının kazadan dolayı yaralanması ve maluliyeti nedeniyle bir başkasının bakımına ihtiyacı olup, olmadığı, varsa bakıcı ihtiyaç süresi konusu ile davacıda kaza nedeniyle oluştuğu tespit edilen epilepsi rahatsızlığının kazadan evvel var olup olmadığı ve kaza ile hastalık arasında celp edilen kaza öncesi ve sonrasına ait tüm hastane kayıtları dikkate alınarak illiyet bağı bulunup bulunmadığı hususunda maluliyet raporunu düzenleyen ATK dan rapor alınmasına karar verilmiş olup, ATK dan alınan raporda davacının kaza öncesi ve sonrasına ilişkin hastane kayıtlarının incelenerek davacıda var olduğu yapılan muayene ile tespit edilen rahatsızlıkların kaza ile illiyeti bulunduğunun bildirildiği ve davacının kaza nedeniyle 4 ay başkasının bakımına ihtiyaç duyabileceğinin tespit edildiği görülmekle bakıcı giderine ilişkin hesaplama yapılması hususunda aktüerya bilirkişisinden ek rapor alınmış ve alınan kök ve ek rapor uyarınca davacının maddi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmiş olmakla ATK dan alınan raporda davacının kaza tarihinden önceki ve sonraki tedavi kayıtlarının incelenerek değerlendirme yapıldığı ve davacıda tespit edilen rahatsızlığın kaza ile illiyetli olduğunun tespit edilmesi karşısında alınan raporun hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin istinaf isteminin reddi gerekmiştir.

HMK 355 maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına ve istinaf konusu yapılan nedenlere ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesin kararı usul ve yasaya uygun olması nedeniyle davalının istinaf taleplerinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/12/2022 tarih, 2022/45-2022/1436 sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davalının istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 8.158,05-TL istinaf karar harcından peşin alınan 4.828,55-TL’nin mahsubu ile bakiye 3.329,5-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Karar tebliğ ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderinin istinafa başvuran davalı üzerinde bırakılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK 362/1-a. hükmü uyarınca kesin olmak üzere 10/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.