Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/37 E. 2022/233 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/37 – 2022/233
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2022/37
KARAR NO : 2022/233

yle Açılan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 16/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/03/2022

Davacılar tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın görevsizlik nedeniyle reddine dair verilen karara süresi içinde davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, 22/11/2015 tarihinde davalılardan Şahap Koparan sevk ve idaresindeki 10 AAB 69 plaka sayılı halk otobüsü ile Bandırma İlçe merkezi içinde İnönü caddesi yönünde gelip gidiş istikametine göre sola Kurtuluş Caddesi Öğretmenevi istikametine göre seyir halinde iken, Hacı Yusuf Cami istikametinden Ünzile Apartmanı yönüne geçmekte olan vekil edenlerin murisi Recep Taş’a çarptığını ve ağır yaralanmasına sebep olduğunu ancak murisin kazanın ardından tedavi altına alındığını, tedavi gördükten sonra taburcu olduğunu, fakat kazanın etkisiyle 10 gün sonra hayatını kaybettiğini, iş bu kazadan sonra Bandırma 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/405 E. 2019/130 K. sayılı dosyanında, davalı Şahap Koparanın asli kusurlu bulunduğu, ceza kovuşturması sırasında Adli Tıp Kurumu Adli tıp 3. Üst Kurulu tarafından tanzim edilen 08.01.2019 tarihli raporunda murisin yapılan otopsi raporunda kalp damar hastalığının olduğunun tespit edildiğini, murisin ölümün kendisinde bulunan kalp-damar hastalığının kazanın stresi ile tetiklenmesi sonucu meydana geldiğini, murisin 22.11.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasına bağlı yaralanması ile 03.12.2015 tarihindeki ölümü arasında illiyet bağı bulunduğunu, her ne kadar ölüm kazanın akabinde gerçekleşmemiş olsa da raporda da anlaşıldığı üzere ölümün kaza sebebiyle gerçekleştiğini, davalı sürücü Şahap Koparan adına kayıtlı 10 AAB 69 plaka sayılı araç davalı adına kayıtlı ise de Bandırma Ulaşım A.Ş adına Halk Otobüsü olarak çalıştırıldığını, bu durumda bandırma Ulaşım A.Ş.’nin işleten sıfatı ile sorumlu olacağını, muris Recep Taş’ın kaza gerçekleşmeden önce inşaatlarda işçi olarak çalıştığını, geçimini bu yolla temin ettiğini ve emekli olduğunu murisin emekli olmadan önce bir dönemde Fransa’da çalıştığını, murisin yurda döndüğünde Fransa’daki çalışmasının karşılığı olarak Fransadan ödeme aldığını, murisin ölümünden geriye eşi Remziye Taş, oğlu Erdem Taş, kızı Çiğdem Taş’ın kaldığını, vekil eden Remziye Taş’ın murisin eşi olduğunu, ev hanımı olduğunu hiçbir sosyal güvencesinin olmadığını, murisin vefatı öncesi tüm gelirinin eşinden geldiğini, Remziye Taş’ın tansiyon ve şeker hastası olduğunu, eşinin ölümünden sonra kızı Çiğdem ve oğlu Erdem tarafından bakıldığını, vekil eden Remziye Taş’a destekten yoksun kalma tazminatı olarak davalı sürücü Şahap Koparan adına kayıtlı 10 AAB 69 plaka sayılı aracın zorunlu trafik mali mesuliyet sigortasını yapan Halk Sigorta A.Ş. tarafından bir kısım ödeme yapıldığını, Remziye Taş için ödenen bu rakamın çok düşük olduğunu, Remziye Taş’ın eşini hayat arkadaşını diğer vekillerin babalarını kaybettiğini, yaşadığı üzüntünün tarifinin olmadığını, vekil eden Remziye Taş’ın eşini kaybettikten sonra duyduğu üzüntüler sebebiyle hastalıklarının tekrar nüksettiğini, bakıma muhtaç hale geldiğini, ancak çocuklarının da kendi ailevi meseleleri nedeniyle vekil eden Remziye Taş’ın yanında kalamadıklarını, bu nedenle eşinin yokluğunu en üst seviyede yaşadığını, murisin sağlığında her ikisi birbirine her konuda destek olduklarını şu anda yalnız kaldığını, diğer vekillerin Çiğdem Taş ve Erdem Taşın hayattaki en büyük dayanaklarını kaybettiklerini, bu nedenle vekil edenlerin yaşadığı elem ve ızdırabın bir nebze dindirilmesi için manevi tazminat talepleri olduğunu, izah edilen nedenlerle belirsiz alacak davası olarak iş bu davada fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla Remziye Taş için 1.000TL maddi – 20.000-TL manevi tazminatın, davacılardan Çiğdem için 10.000-TL manevi tazminatın, davacılardan Erdem için 10.000-TL
manevi tazminatın kaza tarihi olan 22.11.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan
müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; müvekkili Bandırma Ulaşım A.Ş.’ye yapılan dava dilekçesi tebliğinin usulsüz olduğunu, davaya bakmakta görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, Bandırma Ulaşım A.Ş.’nin, aracın çalıştırılması veya işletilmesi ile ilgisi olmadığından kusurlu veya kusursuz hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, işleten sıfatı olmadığı için pasif husumet yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, tüm sorumluluğun davalı Şahap Koparan’da olduğunu, söz konusu kazada, müteveffanın aniden yolu çıkması nedeni ile kusurlu olduğunu, kazadan sonra tedavi görerek taburcu edildiğini, ilerleyen zamanda ani bir kalp krizi nedeni ile vefat ettiğini, davacıya sigorta şirketi tarafından destekten yoksun kalma tazminatı olarak bir miktar ödeme yapıldığını, müvekkili davalı Şahap Koparan’a ait 10 AAB 69 plaka sayılı aracın olay tarihinde Halk Sigorta A.Ş. Nezdinde mali mesuliyet sigorta poliçesi ve Aviva Sigorta nezdinde kasko poliçesi ile sigortalı olduğunu, her iki sigorta şirketinin de maddi zarar ve tazminatlardan sorumlu olduğunu, her iki sigorta şirketine de davanın ihbar edilmesini, davacının, müteveffanın sosyal ve sağlık yardımından faydalandığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, Bandırma 2.Asliye Hukuk Mahkemesince 06/09/2021 tarihinde dosyanın Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 Sayılı kararıyla kurulan görevli ve yetkili Balıkesir Asliye Ticaret Mahkemesine devredilmesine karar verildiği ve Balıkesir Ticaret Mahkemesi tarafından davanın ticari bir dava olmaması nedeniyle görev dava şartına aykırılıktan usulden reddine karar verilmiştir.
Davalı Şahap Koparan vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, davanın usulden reddine karar verilmesi nedeniyle maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken vekalet ücretine hükmedilmemesi nedeniyle kararın kaldırılması isteminde bulunduğu görülmüştür.
Davacılar vekili istinafa cevap dilekçesinde, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkeme tarafından hükmedileceği gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazasından kaynaklı maddi manevi tazminat istemidir.
Uyuşmazlık davanın görev dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi halinde davalı lehine vekalet ücreti takdir edilip edilmeyeceği hususudur.
6100 sayılı HMK’nın 326. maddesinde, kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği belirtilmiştir. Bu yargılama giderleri, hem davayı kazanan tarafça daha önce peşin olarak ödenen hem de dava sonunda ödenmesi gereken harç ve masraflar ile yargılama gideri olan vekalet ücretidir.
6100 sayılı HMK’nın 323/ğ maddesi uyarınca, vekalet ücreti de yargılama giderleri arasında yer alır.
Yargılama harç ve giderlerinden sorumluluk, ancak davanın bitiminde söz konusu olur. Dolayısıyla, kural olarak ancak esasa ilişkin nihai kararla birlikte yargılama harç ve giderlerine hükmolunur. Ancak istisnai olarak usule ilişkin nihai kararlarda da dava sona eriyorsa, dosya başka bir mahkemeye gönderilmiyorsa, derdestlik nedeniyle davanın usulden reddi durumunda olduğu gibi, yargılama giderlerine hükmedilmelidir.

6100 sayılı HMK’nın 331/2. maddesine göre de “Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararlarından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmesi halinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme, dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum eder.”
Söz konusu hüküm, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda yer almayan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun getirdiği bir yenilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Anılan yasa hükmü ile yargılamanın tekliği esası benimsenmiş ve görevsiz ya da yetkisiz mahkemece yargılama giderlerine hükmedilmeyeceği kabul edilmiştir.
Görevsizlik ya da yetkisizlik halinde verilecek karar “usulden ret” kararıdır (HMK md. 115/2). Diğer bir anlatımla, görevsizlik ve yetkisizlik kararları ile mahkeme davadan elini çekmiş olsa da söz konusu kararlar, davanın esasını çözmeyip, davacı bu kararların kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde görevli veya yetkili mahkemeye başvurarak davaya kaldığı yerden devam olunmasını sağlayabilmektedir (HMK m. 20).
Ne var ki, HMK’nın 331/2. maddesi ile görevli ve yetkili mahkemede yargılamaya devam edilmesi halinde, ilk kararı veren mahkemedeki yargılama için ayrıca bir yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmolunması gerektiği sonucu çıkarılmamalıdır. Çünkü usule ilişkin nihai kararla, davanın esası hakkında herhangi bir karar verilmediğinden, davanın sonunda hangi tarafın haklı, hangi tarafın haksız olduğu tespit edilemez. Henüz yargılamayı sona erdirmeyen görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararları üzerine görevli ve yetkili mahkemede davaya devam edildiği hallerde, uyuşmazlığın esası hakkında verilecek nihai kararda, haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin hüküm altına alınması gerekir.
Yapılan bu genel açıklamalar ışığında somut olaya gelince; Balıkesir Ticaret Mahkemesince 22/10/2021 tarihinde görevsizlik kararı verildiği ve HMK’nın 331/2. maddesine uygun olarak “yargılama giderleri ve sair hususların görevli mahkemece değerlendirilmesi” yönünde hüküm kurulduğu görülmekle davalı vekilinin görevsizlik kararı ile birlikte maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği hususundaki istinaf isteminin yerinde olmadığı anlaşılmıştır
6100 sayılı HMK 355 maddesi gereğince istinafa başvuranın sıfatı, istinaf konusu yapılan nedenler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, istinafa konu kararda dosya kapsamına, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Balıkesir Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 22/10/2021 tarih ve 2021/284 – 2021/80 sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70.-TL ilam harcının peşin alınan 59,30 TL’den mahsubu ile bakiye 21,40.-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf yargılama giderinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç tahsil işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a. hükmü uyarınca kesin olmak üzere 16/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.