Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/313 E. 2022/676 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/313 – 2022/676
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2022/313
KARAR NO : 2022/676

B.A.M. KARAR TARİHİ : 19/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/04/2022

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine dair verilen karara süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı İbrahim FİDAN’ın maliki olduğu 10 HA 750 plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde 22056429 / 0 numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta (Trafik Sigortası) Poliçesi ile 02/12/2018-02/12/2019 tarihleri arasında davalı adına sigortalı olduğunu, 02.05.2019 tarihinde sürücü Devran Taşan’ın sevk ve idaresinde iken yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasına sebep olduğunu, sürücünün olay yerini terk ettiğini ve Kuvayi Milliye Mahallesi 336. Sokak üzerinde park halinde iken yakalandığını ve sürücüsünün alkollü olduğunun anlaşıldığını, kaza sonucu Ali Çınar’ın maddi tazminat talebi sebebiyle 30.06.2020 tarihinde 2020/85231 Arabuluculuk Numaralı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Anlaşma Belgesi, düzenlendiğini ve Ali ÇINAR vekili Av.İlker Burak Tomrukçu’ya 10.07.2020 tarihinde 21.330,00 TL, 2.725,00 TL olmak üzere toplam 24.055,00 TL ödeme gerçekleştirildiğini ve müvekkili sigorta şirketinin sigortalısının üçüncü şahıslara verdiği zararlardan poliçe limiti kapsamında sorumlu olduğu tutarı ödeyerek TTK hükümleri gereğince sigortalısının haklarına halef olduğunu ve Balıkesir 4.İcra Dairesi’nin 2021/4428 E.sayılı dosyası ile davalı hakkında 02.05.2019 tarihli kazada malül olan Ali ÇINAR için ödenen tazminatın rücuen tazmini için ilamsız icra takibi yapıldığını ancak davalı(borçlu) tarafından 10/09/2021 tarihinde borca itiraz edildiği ve Balıkesir 4. İcra Dairesi’nce borçlu yönünden yürütülen icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini, itirazın haksız ve yersiz olduğunu, anılan nedenlerle davalının malvarlığına ihtiyati tedbir konulmasını ve davanın kabulü ile Balıkesir 4.İcra Dairesi’nin 2021/4428 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile asıl alacağa ödeme tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili için takibin devamına, %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına ve bu rakama da karar tarihi itibariyle yasal faiz işletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davacı sigorta şirketi ile davalı arasında akdedilmiş zorunlu mali mesuliyet sigorta sözleşmesi bulunduğu, 6502 Sayılı Kanunun 3. maddesinde mal veya hizmet piyasalarında ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan her türlü sözleşme ve hukuki işlem Kanun kapsamına (m.2) alındığı, buna göre, davalının tüketici olduğu, davacı ile davalı arasında akdedilen sigorta sözleşmesi bir tüketici işlemi olduğu, uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiştir.
Davacı vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, sigortalı aracın cinsinin ruhsattan ve poliçeden anlaşıldığı üzere ticari olduğunu bu nedenle görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, ZMSS poliçesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, gerçekleşen trafik kazasında sigortalı aracın sürücüsünün alkollü olması ve olay yerini terk etmesi nedeniyle, zarar görene poliçe kapsamında ödenen tazminatın poliçe teminatı dışında kalıp kalmadığı ile davalı sigortalıdan ve sürücüden tahsilinin talep edilip edilmeyeceği hususudur.
Mahkemelerin görevi, dava şartlarından olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerekmektedir. HMK.’nun 1.maddesi uyarınca mahkemelerin görevi kanunla belirlenir.Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde Kanun’un kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tükecici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birinin tükecinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlene olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanun’un görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Bunun yanında aynı yasanın 83. maddesi uyarınca, eğer taraflardan bir tanesi tüketici ise onun yaptığı işlemler ile ilgili olarak diğer yasalarda bir düzenleme varsa, buna rağmen bu işlemin tüketici işlemi olduğu ve bu yasanın görev ve yetkiye dair olan düzenlemesini engellemeyeceği, belirtilmiştir.
Mahkeme tarafından yapılan yargılama ile davacının ticari ve mesleki amaçlarla hareket eden tüzel kişi olduğu ve davalının da tüketici olması nedeniyle uyuşmazlığın çözümünde tüketici mahkemesinin görevli olması nedeniyle dava dilekçesinin görev dava şartı nedeniyle reddine karar verildiği görülmüştür.
Taraflar arasında zorunlu mali mesuliyet sigorta sözleşmesi akdedildiği sabit olup uyuşmazlık davalının aracının ticari olup olmadığı ve buna bağlı görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi mi Tüketici Mahkemesi mi olduğu hususudur.
Görevli mahkemenin tayininde davacı sigorta şirketi ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır.( Yargıtay 17. H.D. 30/09/2019 tarih ve 2016/20042 E 2019/8685 K)
Somut olaya bakıldığında davaya konu aracın cinsi poliçede ve ruhsatında “kamyonet” yazılıdır. Her ne kadar davacı vekili aracın ruhsatından ve poliçeden ticari olduğunun anlaşıldığını beyan etmiş ise de poliçede ve ruhsatta ticari olduğuna ilişkin bir kaydın bulunmadığı ve davacı tarafça davalı gerçek kişinin tacir olduğu da kanıtlanamamıştır. Benzer konuda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 17.04.2013 tarihli 2012/13-1217 E.-2013/55 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, uyuşmazlığın çözümünde davaya konu aracın hangi amaçla kullanılmak üzere satın alındığının tespiti önem taşımaktadır. Davalının aracı ticari amaçla kullanmak üzere aldığını beyan ederek aracı “ticari ” olarak tescil ettirmemiş olması karşısında, aksi de davacı tarafça ispatlanamamış olmasına göre aracın hususi amaçla satın alındığının kabulü gerekmekte olduğundan mahkeme tarafından davacı Corpus Sigorta A.Ş’nin davalı sigortalısı İbrahim Fidan ile arasındaki ilişki 6502 sayılı Yasanın 3/1. maddesi kapsamında kalan tüketici işlemlerinden kaynaklanması nedeniyle davaya Tüketici Mahkemesi tarafından bakılarak sonuçlandırılması gerektiğinden bahisle görevsizlik karar verilmesinden isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin bu husustaki istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
6100 sayılı HMK 355 maddesi gereğince istinafa başvuranın sıfatı, istinaf konusu yapılan nedenler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, istinafa konu kararda dosya kapsamına, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Balıkesir Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 21/12/2021 tarih ve 2021/1289 – 2021/269 sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a. hükmü uyarınca kesin olmak üzere 19/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

M