Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1607 E. 2023/1558 K. 12.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1607 – 2023/1558
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2022/1607
KARAR NO : 2023/1558

: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 12/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/09/2023

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahal mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili Saadettin Mutlu’nun oğlu Fikret Mutlu 10/09/2019 tarihinde 16 EGU 52 plaka sayılı Mustafakemalpaşa Belediyesi’ne ait çöp toplama aracında görevli iken, yol kenarında bulunan çöp konteynırını araca yüklemeye çalıştığı sırada, daha sonrada alkollü olduğu tespit edilen Bülent İnan’a ait 16 V 1605 plakalı aracın çarpması sonucu vefat ettiğini, 16 V 1605 plakalı araç kaza tarihinde Doğa Sigorta A.Ş. tarafından ZMMS ile sigortalı olduğunu, murisin ölümüyle Bursa 6.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/346 E. Sayısı ile dava açıldığını, ilgili dava kapsamında alınan 30.10.2019 tarihli bilirkişi raporunda davalı sigorta şirketince sigortalı araç sürücüsü Bülent İnan’ın 246 promil alkollü ve asli kusurlu olduğu buna mukabil muris Fikret Mutlu’nun kusursuz bulunduğunun tespit edildiğini, müvekkili maddi zararın tazmini amacıyla davalı şirkete yapılan başvuruya davalı tarafça herhangi bir cevap verilmemesi üzerine, dava şartı olan arabuluculuk bürosuna başvuru yapıldığını, ancak anlaşma sağlanamadığını, açıklanan nedenlerle; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 500,00.-TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini, talep etmiştir.
Davacı vekili 13/04/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile 500,00.-TL maddi tazminat talebini ıslah ederek 101.487,57.-TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Doğa Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde, davanın zamanaşımına uğradığını, talep konusu alacağın likit olduğunu, likit bir alacak ile ilgili belirsiz alacak davası açılamayacağını, başvurunun bu sebeple usulden reddi gerektiğini, huzurdaki uyuşmazlığa esas poliçelerden biri Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Poliçesi olup, ilgili poliçenin teminat limiti kişi başı sakatlık ve ölüm halinde 150.000,00.-TL teminat limiti bulunduğunu, fakat davacı işbu poliçeden kaynaklı alacak talebini fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 500,00.-TL üzerinden açmış olması sebebiyle belirsiz alacak şeklinde açılan davanın usulden reddi gerektiğini, faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini, daha önce yapılmış ödemelerin faizi ve güncellemesi yapılarak mahsup edilmesi gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 101.487,57.-TL destekten yoksun kalma tazminatının 09/02/2021 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, hükme esas alınan bilirkişi raporunda eksik belge ve bilgilerle hatalı olarak hesaplandığını, kazanın iş kazası olup SGK tarafından bağlanan peşin sermaye değerinin sorulup tenzil edilmesi gerektiğini, destek payları hususunda müvekkil şirket yönünden poliçe teminat limiti gözetilerek garameten paylaşım yapılması gerekirken garamaten hesaplama yapılmaksızın hüküm kurulması hukuka aykırı olduğunu, hesaplama yöntemi olarak TRH %1.8 teknik faiz yöntemi kullanılması gerekirken %10 artış ve %10 azalış iskonto yönteminin kullanılması hakkaniyete aykırı olduğunu, Anayasa ile korunan hak arama hürriyetinin kısıtlandığını savunarak kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece, davanın ıslah edilmiş haliyle kabulüne karar verilmiş, davalı vekilince karar istinaf edilmiştir.
Öncelikle davalı vekilinin poliçe miktarının aşıldığı ve garame hesabı yapılması gerektiğine ilişkin istinaf istemleri değerlendirildiğinde,
Davalı sigorta şirketi bakımından düzenlenen 14/06/2019 başlangıç tarihi, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk trafik sigorta poliçesine göre, sakatlık halinde kaza başına limitin 1.800,000,00-TL, şahıs başına limitin ise 360.000,00-TL olduğu, hükme esas bilirkişi raporunda davacının destekten yoksun kalma alacağının 101.487,57-TL olduğu, diğer yandan bilirkişi raporunda garame hesabı yapıldığı ve ayrıca dava açmayan destek alacaklılarının alacağın toplamının 1.800.000,00-TL kaza başına limitle kişi başına limiti aşmadığı anlaşılmakla buna ilişkin istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Davalı vekilince dava konusu kazanın iş kazası olduğu, SGK tarafından bağlanan peşin sermaye değerinin tenzil edilmesi gerektiği belirtilmişse de, mahkemece SGK’ya yazılan müzekkereye verilen cevapta, dava konusu kaza nedeniyle davacıya herhangi bir gelir bağlanmadığı anlaşılmış olup, buna ilişkin istinaf istemi yerinde görülmemiştir.
Diğer yandan, davalı vekilince TRH 2010 yaşam tablosu yanında %1.8 teknik faiz uygulanması gerektiği ileri sürülmüşse de, Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih – 2019/40 – 2020/40 sayılı kararı ile; 2918 sayılı KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; tazminat hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz ile devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü uygulaması anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. (Yargıtay 17 HD, 2019/3292 E- 2021/1848 K sayılı ilam). Bu hususa yönelik yerinde görülmeyen istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Sonuç olarak, yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olup, herhangi bir usul kuralı da ihlal edilmemiş olup, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf istemlerinin reddi gerekmiştir.
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına ve istinaf konusu yapılan nedenlere ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesin kararı usul ve yasaya uygun olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/06/2022 tarih ve 2021/635-2022/784 sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2- İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılması gereken 6.932,62.-TL istinaf karar harcından peşin alınan 1.735,00-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 5.197,62-TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3- Karar tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4- İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5- İstinaf yargılama giderinin istinafa başvuran taraflar üzerinde bırakılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a. hükmü uyarınca kesin olmak üzere 12/09/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

M