Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1521 E. 2022/1548 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2022/1521
KARAR NO : 2022/1548

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/572
KARAR NO : 2022/671
KARAR TARİHİ : 31/05/2022
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 22/06/2022
DAVACI : … – …

İLİ : Av. … – [16198-91172-06973] UETS
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 04/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/10/2022

Davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine dair verilen karara süresi içinde davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, …’nin mülkiyetinde bulunan sürücü …’ın sevk ve idaresindeki 34 FB 6596 plakalı aracın müvekkiline ait 16 AEN 06 plakalı araca çarpması sonucunda 19/11/2021 tarihinde maddi hasarlı trafik kazası gerçekleştiğini, dava konusu kaza sebebiyle müvekkiline ait araçta maddi hasar ve değer kaybı meydana geldiğini beyanla fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100-TL araç değer kaybı, 100 TL tamirat bedeli ve 50-TL dolaylı zararın, zararın gerçekleştiği tarihten itibaren yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davacının aracının kullanım şeklinin özel – hususi olduğu, ticari nitelikte araç olmadığı, eylem her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğmayıp, haksız fiilden kaynaklandığı, bu durum karşısında davanın ticari nitelikte olmadığı gözetilerek; Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle davanın görev dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, müvekkilinin tacir olması nedeniyle adına kayıtlı aracın karıştığı kaza ile ilgili açılan davanın Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğini beyanla kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklı maddi tazminat talebine yöneliktir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın dava konusu uyuşmazlığın çözümünde Ticaret Mahkemesinin görevli olup olmadığı hususudur.
Davacı vekili tarafından müvekkili gerçek kişi adına kayıtlı bulunan aracına davalı şirket adına kayıtlı gerçek kişi sürücünün sevk ve idaresindeki aracın çarpması nedeniyle meydana gelen araç tamir bedeli ile değer kaybının tahsili istemi ile Ticaret Mahkemesine dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi tarafından her iki tarafın tacir olmaması nedeniyle nispi ticaret dava olmadığından ve ticaret mahkemesinin görevli olmadığından davanın usulden reddine karar verildiği görülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiştir. Anılan Kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir.
Somut olayda, davacı vekili davacı müvekkili adına kayıtlı bulunan aracının trafik kazası nedeniyle zarar görmesinden dolayı tazminat talebinde bulunmuş olup, kazaya karışan 34 FB 6596 plakalı aracın kaza tarihinde davalı şirket adına, 16 AEN 06 plakalı aracın ise davacı adına kayıtlı olduğu ve davacının gerçek kişi olduğu ve aracın kullanım şeklinin hususi olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalı tüzel kişi tacir ise de bunun tek başına davayı ticari dava haline getirmediği, davacının tacir olmaması nedeniyle nispi ticari dava olmadığı ve uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesinin bu husustaki takdirinde isabetsizlik bulunmadığından davalılar vekilinin istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
6100 sayılı HMK 355 maddesi gereğince istinafa başvuranın sıfatı, istinaf konusu yapılan nedenler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, istinafa konu kararda dosya kapsamına, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 31/05/2022 tarih ve 2022/572 – 2022/671 sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davalılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf yargılama giderinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 362/1-c. hükmü uyarınca kesin olmak üzere 04/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza