Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1234 E. 2022/1595 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1234 – 2022/1595
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2022/1234
KARAR NO : 2022/1595

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle )
B.A.M. KARAR TARİHİ : 06/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/10/2022

Davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara süresi içinde davacı vekili ile dahili davalı SGK vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin 30.08.2014 tarihinde içinde bulunduğu oğlu Hünkar tarafından kullanılan 16 MBH 19 plakalı araç ile karşı tarafa ait 34 YMT 35 plakalı aracın karıştığı kaza sonucunda yaralandığını, davalı Mesut’un tam ve asli kusurlu olduğunu, davacının basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralandığını ve kolunun sakat kaldığını, bu nedenle ev işi yapamadığını, tedavisi nedeni ile dışarıdan yemek getirtildiğini, tedavi masraflarının emekliliği nedeni ile karşılanmasına rağmen hastaneye gidiş geliş nedeni ile yol masrafı olduğunu, yine sigorta tarafından karşılanmayan evde fizik tedavi giderini ödemek zorunda kaldığını bu nedenle aile bütçesinin sarsıldığını, olay nedeni ile acı, elem ve ızdırap yaşadığını bu nedenle hayatının alt üst olduğunu, tedavilerinin halen sürdüğünü, günlük hayatını idame ettirmekte güçlük çektiğini beyanla 10.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
Davalılar Mesut Çetin ile Sera Sebze Meyve şirketi vekili cevap dilekçesi ile, davalı sürücünün kusurunun bulunmadığını, yine davacının maddi tazminat talep etmesine rağmen hangi sebeple maddi zarara uğradığını belirtmediğini, afaki taleplerde bulunulduğunu, davacının bağlı bulunduğu sosyal güvenlik kurumundan bu olay nedeni ile gelir alıp almadığının da belirtilmediğini, taleplerin somutlaştırılması gerektiğini, keşif yapılarak kusura ilişkin bilirkişiden rapor alınmasını, ceza dosyasının sonucunun bekletici mesele yapılmasını talep edilmiştir.
Davalı Güvence Hesabı vekili cevap dilekçesi ile, öncelikle kusur oranın belirlenmesi gerektiğini, aynı zamanda maluliyet oranın tespitinin gerektiğini, yine tedavi giderleri SGK tarafından karşılanacağını, bu nedenle davada talep edilemeyeceğini, tedavi gibi giderlerin belge asılları ile ispatlanması gerektiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 3.296,88 TL geçici işgöremezlik, 1.000,00 TL yol gideri, 12,10 TL tedavi gideri olmak üzere toplam 4.308,98 TL maddi tazminatın davalılar Mesut Çetin ve Sera Sebze Meyve Kom. Tic. Ltd. Şti.nden kaza tarihi olan 30.08.2014 tarihinden itibaren işleyecek, davalı Güvence Hesabından dava tarihi olan 06.02.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 3.500 TL manevi tazminatın davalılar Mesut Çetin ve Sera Sebze Meyve Kom. Tic. Ltd. Şti.nden kaza tarihi olan 30.08.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesi ile, müvekkilin elini sağlıklı bir şekilde kullanamadığının Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinden gönderilen tetkikler ile sabit olduğunu, Adli Tıp raporunun eksik inceleme sonucu hatalı tanzim edildiğini, dolayısıyla yapılan hesaplamanın da hatalı olduğunu, yeniden maluliyet raporu alınması gerektiğini, manevi tazminat miktarının yeterli olmadığını beyanla kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı SGK vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesi ile, dava değeri 60.000,00 TL olmasına rağmen 3.000,00 TL vekalet ücreti verilmesinin hatalı olduğunu beyanla hükmün kaldırılmasını talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dahli davalı SGK istinaf başvurusunda, ücreti vekaletin hatalı hesaplandığını ileri sürmüştür.
Türk Usul Hukuku Sisteminde, bazı istisnai haller dışında, “dâhili davalı” müessesesi bulunmamaktadır. Mahkemece, ancak davada taraf olan kişiler hakkında karar verilebilir. İhtiyari dava arkadaşlığının bulunduğu hallerde, bir dava açıldıktan sonra davalı tarafı değiştirmek ya da mevcut davalı taraf yanına bir başka davalı taraf ilave etmek, ıslah suretiyle dahi mümkün değildir. Sorumlu olanlardan biri hakkında dava açıldıktan sonra diğer bir sorumlunun davaya dahil edilmesi ve hakkında hüküm kurulması olanağı yoktur.
6111 sayılı Kanun’un yürürlük tarihi 25/02/2011 olup, tedavi gideri talebini de içeren ve bu tarihten önce açılmış davalarda SGK, yasal değişiklikler nedeniyle davada hasım haline geldiğinden davaya dahil edilmesi mümkündür. Ancak yukarıda değinildiği üzere, hukukumuzda istisnai haller dışında dahili dava müessesesi olmadığından, anılan Kanun’un yürürlük tarihinden sonra açılan davalarda, dava açılırken hasım gösterilmeyen SGK’nın sonradan davaya dahil edilmesi, usul hükümlerine aykırı olduğu gibi hakkında hüküm kurulması da hukuken mümkün değildir. (Yargıtay 17 HD. 2017/417 E-2019/9499 K sayılı ilam)
Somut olayda eldeki davanın 06/02/2015 tarihinde açıldığı, dava dilekçsinde, SGK’nın hasım gösterilmediği, 09.12.2021 tarihli duruşmada, bozma ilamı doğrultusunda tedavi giderleri yönünden davacı vekiline SGK’yı davaya dahil etmek isteyip istemediği sorularak kesin süre verildikten sonra SGK’nın davaya dahil edildiği, SGK’nın davaya dahil edilmesinin usul hükümlerine aykırı olduğu; SGK davalı olmadığından hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek ve Y. 4. HD’nin 13/12/2021 tarih ve 2021/16611 -2021/10174 sayılı ilamında işaret edildiği üzere lehine vekalet ücretine hükmetmemek gerekirken vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu kabul edilmiştir.
Davacı vekili, kaldırma öncesi ve istinafa konu iş bu karara yönelik maluliyet tespitinin hatalı olduğunu ileri sürmüş, ilk kaldırma kararında bu hususa ilişkin değerlendirme yapılmadığından kazanılmış hak söz konusu olmayacağı değerlendirilmiştir.
Bu kapsamda, kural olarak maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir (Yargıtay 4 HD, 2021/6772 E- 2021/9565 K sayılı ilam).
Somut uyuşmazlıkta, kazanın 30/08/2014 tarihinde meydana geldiği, göz önüne alındığında davacı hakkında düzenlenecek maluliyet raporunun Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında düzenleneceği açık olup, dosyaya kazandırılan 13/10/2017 tarihli ATK raporuna davacının itirazına rağmen kaza tarihindeki yönetmeliğe göre rapor alınmaması usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece, Üniversitesi Hastaneleri Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan veya ATK 2. İhtisas Kurulu’ndan kaza tarihinde uygulanması gereken Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında davacının kaza nedeniyle maluliyeti bulunup bulunmadığı, maluliyeti bulunması halinde maluliyet oranı ve iyileşme süresini gösterir rapor alınmalı, hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir. Bu sebeple davacı vekilinin tazminata esas maluliyete ilişkin istinaf sebebi yerindedir.
6100 sayılı HMK 355 maddesi gereğince istinafa başvuranın sıfatı, istinaf konusu yapılan nedenler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, davacı ve dahili davalı vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1. fıkrası (a-6) bendi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ile dahili davalı vekilinin istinaf taleplerinin KABULÜ ile Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/03/2022 tarih ve 2020/704 esas – 2022/198 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 80,70-TL harcın talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Dahili davalı harçtan muaf olduğundan, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
5-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yargılama sonunda verilecek gerekçeli kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 06/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.