Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1094 E. 2023/1566 K. 12.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1094 – 2023/1566
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2022/1094
KARAR NO : 2023/1566

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 12/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/09/2023

Davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen karara süresi içinde davacı vekili ve birleşen davalı Yılnak … A.Ş. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili asıl dava dosyasındaki dava dilekçesinde, davacı …’ın oğlu Gökhan Göraltay’ın 16 EJF 45 plaka nolu davacının aracı ile Yalıntaş Mah. Atatürk Cad. Üzerinde ilerlerken ve Devecikonağı caddesine katılmak isterken bu cadde üzerinde kontrolsüzce ilerleyen, sürat limitlerini aşan 06 JUM 36 plaka saylı harfiyat kamyonu ile çarpıştığını, 06 JUM 36 plakalı aracın sürücüsünün kusurlu olduğunu, müteveffaya atfedilen kusur oranının kabul edilemez olduğunu, ATK trafik İhtisastan yeniden rapor aldırılması taleplerinin olduğunu, çarpma sonucu sürücü Gökhan Göraltay’ın vefat ettiğini, müvekkilinin aracının davalı sigorta şirketine kasko sigortası ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin geniş çapta çiftçilik yapan ziraatçı olduğunu, bu işleri müteveffa Gökhan Göraltay’la birlikte yaptıklarını, müvekkilinin oğlunu kazada kaybedince desteğinden yoksun kaldığını ve evlat kaybetmenin üzüntüsünü yaşadığını belirterek fazlaya dair haklarını saklı tutarak 2.500-TL maddi (destekten yoksunluk) ve 100. 000-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan tahsiline ve yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili birleşen dava dosyasındaki dava dilekçesinde, davacı …’ın oğlu Gökhan Göraltay’ın 16 EJF 45 plaka nolu davacının aracı ile Yalıntaş Mah. Atatürk Cad. Üzerinde ilerlerken ve Devecikonağı caddesine katılmak isterken bu cadde üzerinde kontrolsüzce ilerleyen, sürat limitlerini aşan 06 JUM 36 plaka saylı harfiyat kamyonu ile çarpıştığını, çarpma sonucu sürücü Gökhan Göraltay’ın vefat ettiğini, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesinin verdiği kusur raporuna göre 06 JUM 36 plaka sayılı aracın sürücüsü …’ün asli derecede kusurlu, müteveffa sürücü Gökhan Göraltay’ın tali derecede kusurlu olduğu kanaatine varıldığını, müvekkilinin geniş çapta çiftçilik yapan ziraatçı olduğunu, bu işleri müteveffa Gökhan Göraltay’la birlikte yaptıklarını, müvekkilinin oğlunu kazada kaybedince desteğinden yoksun kaldığını belirterek fazlaya dair hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.500-TL maddi (destekten yoksunluk) ve 100. 000-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile araç sahibi Yılnak Proje ve Ağır Taşıma Servisi A. Ş, 06 JUM 36 plaka sayılı aracın sürücüsü …’ den maddi ve manevi, Zorunlu Mali Sorumluluk sigorta şirketi HDI Sigorta A. Ş.’den limitleri dahilinde maddi ve manevi tazminatın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla müteselsilen sorumlu olan davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 22/03/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi-iş görmezlik tazminatı olarak ıslah yoluyla arttırılmış hali olan toplam 104 565,43 TL’nin 78 424,07 TL’sini Yılnak Proje Ağır Taşıma Servisi A.Ş. ve … ile limitleri dahilinde HDI Sigorta A.Ş.’den, 26 141-TL’yi de AXA Sigorta A.Ş.nin 166358915 Poliçe No.lu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasından ; 100 000-TL manevi tazminatı Yılnak Proje Ağır Taşıma Servisi ve … ile limitleri dahilinde HDI ve AXA Sigorta A.Ş.nin 165900602 poliçe no.lu Kasko sigortasından, Yılnak A.Ş. Ve …’e olay tarihinden Sigorta şirketlerine de dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Axa Sigorta AŞ vekili 08/05/2018 tarihli beyan dilekçesinde; dava dilekçesinde bahsi geçen 19/11/2017 tarihli kazaya karıştığı belirtilen 16 EJF 45 plakalı aracın müvekkili şirkete 23/08/2017-2018 tarihleri arasında geçerli olmak üzere İhtiyari mali sorumluluk poliçesi ile sigortalı olduğunu, söz konusu poliçede teminat limitinin kaza tarihi itibariyle kişi başı 100.000 TL olduğunu, KTK’a göre kendi kusuru ile kendi ölümüne neden olan sürücünün yakınlarının talebinin teminat kapsamında olmadığını, bu nedenle söz konusu trafik kazasına %100 kusuru ile sebebiyet veren sigortalı araç sürücüsü müteveffanın yakınlarının yapmış olduğu başvurunun reddini talep ettiklerini, sigortanın kapsamının üçüncü şahıslara verilen zararları karşılamak olduğunu, ancak somut olayda davacının üçüncü kişi konumunda değil, bizzat sigortalı araç işleteni olduğunu, bu nedenle söz konusu taleplerin teminat kapsamı dışında olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı Yılnak Proje ve Ağır Taşıma Servisi A.Ş. vekili cevap dilekçesinde, müvekkil şirketin işleten sıfatı olmadığından, uzun süreli araç kiralama yapılmasından dolayı davanın müvekkil şirket yönünden husumet nedeniyle reddi gerektiğini, davaya konu cismani zarar ve ölümlü kaza nedeni ile ceza davası ikame edilmiş olmakla birlikte bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, davacının maddi tazminat talebine dayanak olan iddialarını ispatlaması ve müteveffanın çiftçilikte kendisine yardımcı ve destek olduğunu ortaya koyması gerektiğini, diğer davalı HDI tarafından da beyan edildiği üzere müteveffanın anne ve kız kardeşlerine bir ödeme yapıldığını, talep olunan manevi tazminat tutarının bu ödemelere rağmen fahiş olmakla zenginleşme amacı taşıdığını, kazaya karışan 06 JUM 36 plakalı araç Punj Lloyd-Limak-Kalyon adi ortaklığına uzun süreli olarak kiralandığını, davanın ivedilik ile her bir ortağa ayrı ayrı ihbar edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada Davalı … vekili cevap dilekçesinde, dava dilekçesinde her ne kadar dava şartı olan arabuluculuk faaliyetinin gerçekleştirildiği beyan edilmişse de arabuluculuk faaliyetinin müvekkili olmaksızın yürütüldüğünü, arabuluculuk anlaşma tutanağında müvekkiline tebligat yapılamadığının belirtildiği, ancak tutanaktan da görüleceği üzere müvekkil usulüne uygun olarak görüşmelere davet edilmediğini, müvekkilinin T.C. Kimlik numarası ile mernis adresine rahatlıkla ulaşılabilecekken bu hususa riayet edilmeksizin arabuluculuk faaliyetiyeti tamamlandığından davanın usulden reddi gerektiğini, görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan davanın görev yönünden usulden reddi gerektiğini, talebin zamanaşımına uğradığını, dava konusu kaza ile alakalı olarak Bursa 7. Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde 2019/131 E sayılı dosyasının beklenmesi gerektiğini, müteveffanın olayın yaşanmış olduğu gün alkollü olup olmadığına dair bir araştırmanın yapılması gerektiğini, destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminatın fahiş olup sebepsiz zenginleşme boyutunda olduğuni, müvekkilinin herhangi bir şekilde sorumluluğu bulunduğunu kabul etmemekle birlikte, bir motorlu aracın karayolunda işletilmesi neticesinde bir ölüm veya yaralanma meydana gelmiş ve bu sebeple manevi tazminat talep edilmişse, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ortaya koyduğu sistematik gereği zararı ve kusuru zarar gördüğü iddiasında olan ispatla mükellef olduğunu, kabul anlamına gelmemekle beraber, davalı HDI Sigorta A.Ş. tarafından müteveffanın annesi davadışı Zehra Zerrin Süzer’e 71.871,85-TL tutarında destekten yoksun kalma tazminatı, 25.000,00 TL manevi tazminat, müteveffanın kardeşleri Güven Göraltay ve Berna Temirhan’a 10.000,00’er TL manevi tazminat ödemesi yapıldığını, kusura ilişkin itirazlarının yerinde görülmemesi halinde dahi yapılan iş bu ödemelerin tazminat hesabında dikkate alınması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen davada Davalı HDI Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde, müteveffanın annesi dava dışı Zehra Zerrin Süzer’e 71.871,85-TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 80.127,75-TL tutarında destekten yoksun kalma tazminatı ödendiğini, yapılan işbu ödemenin ve annenin payının yapılacak tazminat hesabında dikkate alınmasını talep etiğini, müvekkil şirketin sorumluluğu sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davanın reddi talebi esas olmakla; destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamasında esas alınacak unsurların genel şartlar’ da açıkça belirlenmiş olup, yapılacak hesaplamada genel şart hükümlerinin esas alınması gerektiğini, zarar hesabı için seçilecek bilirkişinin aktüerler siciline kayıtlı kişilerden olması gerektiğini, davacı tarafın söz konusu olaydan dolayı sosyal güvenlik kurumundan herhangi bir ödeme alıp almadığının tespiti gerekeceğini, müvekkil şirket tarafından tanzim edilen poliçenin manevi tazminata ilişkin limiti 50.000,00-TL olup, müteveffanın vefatı sebebiyle arabuluculuk aşamasında müteveffanın annesi davadışı Zehra Zerrin Süzer için 25.000,00-TL, müteffanın kardeşleri Güven Göraltay için 10.000,00-TL, Berna Temirhan için 10.000,00-TL olmak üzere, avukatları Özlem Bayraktar’a 45.000,00-TL tutarında manevi tazminat ödemesi yapıldığını, bu kapsamda, müvekkil şirketin manevi tazminata ilişkin bakite poliçe limiti 5.000,00-TL olduğu, ayrıca hiçbir şekilde kabul manasına gelmemek kaydıyla, sigortacı olan müvekkil şirketten olay tarihinden itibaren faiz talebinde bulunulmasının hatalı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davalı Axa Sigorta A.Ş.’ye davacı tarafça kasko poliçesi kapsamında talepte bulunulmuş olup İMM sigortasının Zorunlu trafik sigortası limitleri üzerinde kalan kısım için koruma sağlandığını, kaza tarihi itibariyle zorunlu trafik sigortası teminat limiti 330.000,00 TL olduğundan davacının teminat limiti üzerinde kalan bir zararı bulunmadığından davalı Axa Sigorta A.Ş. Yönünden maddi tazminat isteminin reddi ile, davalı HDI Sigorta AŞ ile davacı arasında imzalanan ibraname ve feragatname incelendiğinde birleşen dosya davalılarının müteselsilen sorumlu olduğu belirlenen 78.424,08 TL tutarındaki maddi tazminatın davacıya ödendiğinden diğer birleşen dosya davalıları Yılnak Proje ve Ağır Taşıma Servisi AŞ ve …’ün de maddi tazminat talepleri yönünden bir sorumluluğu kalmayacağından birleşen davada, davalılardan HDI sigorta A.Ş. yönünden feragat nedeniyle reddine ve yapılan feragat davalılar Yılnak Proje Ağır Taşıma Servis A.Ş ile …’e de sirayet edeceğinden bu davalılar yönünden de reddine ve manevi tazminat yönünden, davalı HDI Sigorta AŞ’nin bakiye 5.000,00 TL limit dahilinde manevi zarardan sorumluluğu kapsamında bu miktarın davacı tarafa ödendiği anlaşılmakla manevi tazminatın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereğince manevi zarar karşılığı olarak istenebilecek manevi tazminat bölünerek istenemeyeceğinden ve uğranılan manevi zarar, nakdi tazminatın bir bölümü ile karşılandığından, artık aynı olay nedeniyle yeniden manevi tazminat istenemeyeceğinden manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, müvekkilinin destekten yoksun kalma tazminatını ölenin salt mirasçısı sıfatıyla talep edilmemesi nedeniyle murisin kusurunun müvekkiline yansıtılamayacağını, bu nedenle Axa Sigorta A.Ş ye karşı maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, manevi tazminat talebinin müteselsil sorumluların tamamından talep edildiğini, manevi tazminatın bölünerek talep edilmediğini, HDI sigorta tarafından manevi tazminat olarak 5.000,00 TL ödendikten sonra kalan bakiye miktarın diğer davalılardan tahsilinin talep edildiğini, manevi tazminat bakımından bakiye miktar yönünden diğer davalılardan feragat etmelerinin söz konusu olmadığını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı Yılnak Proje Ağır Taşıma Servisi A.Ş vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, müvekkilinin kazaya karışan aracı ihbar olunan adi ortaklığı uzun süreli kiraladığını bu nedenle işleten sıfatı ile sorumluluğu bulunmadığını, bu hususta ihbar olunan şirketlerinin de beyanları bulunduğunu beyanla müvekkili hakkında açılan davanın öncelikle husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava; ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının birleşen dosya davalısı sigorta şirketi tarafından manevi tazminat için yapılan ödeme nedeniyle sigorta şirketinden feragatinin manevi tazminatın bölünmezliği ilkesi gereği diğer davalılara sirayet edip etmeyeceği, davalı Axa Sigorta Şirketinin maddi tazminattan sorumluluğu bulunup bulunmadığı ile davalı Yılnak Proje Ağır Taşıma Servisi A.Ş.’nin işleten sıfatı ile zarardan diğerleri ile birlikte müteselsilen sorumlu olup olmadığı hususudur.
Davacı vekili müvekkilinin işleteni olduğu araç ile meydana gelen kazada müvekkilinin oğlunun vefat etmesi üzerine asıl davada kendi aracının kasko şirketi olarak davalı Axa Sigorta A.Ş.’ye karşı, birleşen dava ile de karşı aracın sürücüsü, işleteni ve zmm sigortacısı olan HDI Sigortaya karşı maddi ve manevi tazminat istemi ile dava açmıştır.
Kazaya karışan 06 JUM 36 plakalı aracın ZMM sigortacısı HDI sigorta poliçesinin limitinin 330.000,00 TL olduğu ve aynı kaza ile ilgili vefat edenin dava dışı yakınlarına müracaat üzerine bir kısım ödemede bulunduğu anlaşılmıştır. ZMM poliçesinde manevi tazminat klozu ile ilgili 50.000,00 TL limit bulunup dava dışı yakınlara 45.000,00 TL ödeme yapıldığı ve manevi tazminat yönünden poliçe limitinin 5.000,00 TL kaldığı görülmüştür. Dava devam ederken HDI sigorta tarafından davacı tarafa, kendisine sigortalı aracın kusuru nispetinde maddi tazminat ödemesi ile manevi tazminatın kalan bakiye 5.000,00 TL’sinin ödendiği ve davacının sigorta şirketi ibra ile mahkemeye ibraz edilen dilekçesinde sigorta şirketi tarafından ödeme nedeniyle sigorta şirketine karşı her hangi bir alacaklarının kalmadığı belirtilerek sigorta şirketi hakkında açılan davadan feragat edildiğinin beyan edildiği görülmüştür. Davacı vekili aynı dilekçesi ile müvekkilinin oğlunun kusuruna denk gelen maddi tazminat talebi yönünden asıl dosya davalısı olan Axa Sigorta Şirketinden ve bakiye manevi tazminat talebi ile ilgili olarak HDI sigorta dışındaki tüm davalılardan taleplerinin devam ettiğini beyan etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama neticesinde davacının dava dilekçesi ile Axa sigorta şirketine kasko poliçesi kapsamında dava açmış olduğu ve kasko poliçesindeki imm teminatı yönünden sorumluluğun zmm poliçesinin limiti üzerinde kalan miktardan sıralı sorumluluk olduğu kabul edilerek davacının maddi zararının kaza tarihindeki zmms poliçesi limitin altında kalması nedeniyle maddi tazminat yönünden Axa Sigorta yönünden davanın reddi ile birleşen sigorta şirketinin yaptığı ödeme ile yapılan feragatin diğer davalılara sirayet etmesi neticesinde diğer davalılar yönünden de maddi tazminat isteminin reddi ile manevi tazminat ile ilgili birleşen sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme ile manevi tazminatın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereği diğer davalılardan talepte bulunma hakkı bulunmadığından manevi tazminat isteminin reddine karar verildiği görülmüştür.
Öncelikle davacının asıl dosyada davalı Axa Sigorta şirketinin maddi tazminattan sorumlu tutulması gerektiğine ilişkin istinaf talebinin incelenmesine geçilmiş olup;
Davacı vekili her ne kadar istinaf dilekçesi ile müvekkilinin destekten yoksun kalma talebinin mirasçılıktan ayrı üçüncü kişi sıfatıyla talep edilmesi nedeniyle murisin kusurunun müvekkiline yansıtılamayacağını savunmuş ise de, davacı vekilinin birleşen sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme sonrasında 22/06/2021 tarihinde ibraz ettiği dilekçesi ile dava Axa Sigorta Şirketinden maddi tazminat talebinin murisin kusuruna denk gelen % 25′ i olan 26.141,00 TL olduğunu beyan etmesi karşısında taleple bağlılık ilkesi gereği murisin kusurunun müvekkiline yansıtılmaması gerektiğine ilişkin istemi yerinde olmadığı gibi, ayrıca kaza tarihinin 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren genel şartlardan sonra olması ve gelen şartlarda murisin kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin teminat kapsamında olmaması nedeniyle bu yönüyle murisin kusurun müvekkiline yansıtılmaması gerektiğine ilişkin istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Davacı vekili tarafından açılan asıl dava ile davalı sigorta şirketine yönelik talebin kasko poliçesi kapsamında olduğu anlaşılmakta olup poliçenin yapılan incelemesinde ihtiyari mali mesuliyet teminatı bulunduğu ve teminatın kapsamının aracın zmm poliçesi limiti ile karşılanamayan zararları kapsadığı, bu yönüyle zmm poliçesi ile aralarında sıralı sorumluluk bulunduğu anlaşılmakla; aktüerya bilirkişi tarafından yapılan hesaplama ve yargılamanın devamı sırasında karşı aracın sigorta şirketin tarafından maddi tazminat olarak yapılan ödemenin zmms poliçesi dahilinde olması nedeniyle asıl dava davalı Axa Sigortanın maddi tazminattan sorumluluğu bulunmadığı anlaşılmakla mahkemenin bu husustaki takdirinde isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin Axa Sigorta şirketinin maddi tazminattan sorumlu tutulmasına ilişkin istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Davacı vekilinin manevi tazminatın bölünmezliği ilkesine ilişkin istinaf isteminin yapılan incelemesinde;
Zarara sebebiyet veren sürücüler, işleten ve trafik sigortacısı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 61. Maddesi gereğince zararlardan müteselsilen sorumludur. Müteselsil sorumlulukta, kural olarak borçlulardan her biri TBK’nın 162/2 ve 163. Maddelerine göre borcun tamamından sorumludur.
Müteselsil borçlularda borcun sona ermesini düzenleyen TBK’nın 166. Maddesinde “(1)Borçlulardan biri, ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmişse, bu oranda diğer borçluları da borçtan kurtarmış olur. (2) Borçlulardan biri, alacaklıya ifada bulunmaksızın borçtan kurtulmuşsa, diğer borçlular bundan, ancak durumun veya borcun niteliğinin elverdiği ölçüde yararlanabilirler. (3) Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra sözleşmesi, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun iç ilişkideki borca katılma payı oranında borçtan kurtarır.” düzenlemesine yer verilmiş, bu doğrultuda Müteselsil borç nedeniyle alacaklıya halef olmayı düzenleyen TBK’nın 168/2 maddesinde de “Alacaklı diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirirse, bunun sonuçlarına katlanır.” denilerek, bir borçlu lehine yapılacak olan iyileştirmenin, diğer borçluların aleyhine olması halinde, iyileştirmenin aleyhine olduğu, diğer borçlularında bundan istifade edeceği kabul edilmiştir.
Davadan feragat, öncelikle bir usul işlemidir. Dava konusu olayda, davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan davacı tarafın davalılardan birisi hakkındaki feragati usul hukuku bakımından diğer davalı aleyhine bir sonuç doğurmaz ise de, davadan feragat aynı zamanda bir maddi hukuk işlemi olduğundan, müteselsil borçlulardan bir borçlu hakkındaki davadan feragat TBK’nın 166/2 ve 168/2 maddesi gereğince diğer borçluların zararına olacak şekilde yapılması halinde alacaklının diğer borçlulardan alacağını da etkileyebilir.
Kazaya kusuru ile neden olan araç sürücüsü, haksız fiilden kaynaklanan davada, işleten ile birlikte müteselsil sorumlu olsa da, müteselsil sorumlular arasındaki iç ilişki de zarardan nihai olarak sorumlu olduğundan, sürücü tarafından ödeme yapılmamış olsa dahi sürücü hakkındaki davadan feragat edilmesi, bu davalının durumunu iyileştirirken diğer müteselsil borçlu konumundaki davalıların iç ve dış ilişkideki durumunu ağırlaştıracaktır. Ancak sigorta şirketinin diğer borçlularla müteselsil sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlıdır.
Dava konusu olayda kazaya karışan 06 JUM 36 plakalı aracın ZMM sigortacısı HDI sigorta tarafından poliçedeki manevi tazminat limitinin 50.000,00 TL olduğu ve müteveffanın dava dışı yakınlarının müracaatı üzerine 45.000,00 TL ödeme yapıldığı ve manevi tazminat ile ilgili bakiye limitin 5.000,00 TL kaldığı anlaşılmaktadır. Davalı sigorta şirketi tarafından maddi tazminat ile birlikte manevi tazminat kapsamında bakiye 5.000,00 TL olmak üzere tüm tutarın davacı tarafa ödenerek sigorta şirketinin ibra edilmesi üzerine davalı sigorta şirketi hakkında manevi tazminat davasından feragat edilmiştir. Dava dışı mirasçılara yapılan ödeme neticesinde kalan bakiye tutar itibariyle sigorta şirketinin diğer davalılar ile birlikte müteselsil sorumluluğu 5.000,00 TL’dir. Bu yönüyle yapılan ödeme nedeniyle davalı sigorta şirketi hakkındaki feragat ancak ödeme miktarı itibariyle diğer davalıları sirayet edecektir. Davacı vekilinin kaza nedeniyle aynı manevi tazminatı müteselsil borçlulardan tahsilde tekerrür olmamak üzere ayrı zamanlarda ayrı ayrı talep etmesinde engel bulunmayıp yargılama sırasında davalı sigorta şirketi tarafından yapılan bakiye limit ödemesinin manevi tazminatın tekliği ve bölünmeliği ilkesini aykırılık teşkil etmediğinden mahkeme tarafından manevi tazminat isteminin koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirilerek manevi tazminat koşullarının oluştuğunun anlaşılması halinde takdir edilecek manevi tazminat miktarından yapılan ödeme miktarı dikkate alınarak HDI sigorta şirketi dışındaki davalıların sorumluluk miktarlarının tespitine karar verilmesi gerekirken manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan davacı vekilinin bu husustaki istinaf isteminin kabulü gerekmiştir.
Davalı Yılnak Proje Ağır Taşıma Servisi A.Ş vekili müvekkilinin aracı ihbar olunan adi ortaklığa uzun süreli kira sözleşmesi ile kiralamış olması nedeniyle işleten sıfatıyla müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını beyanla istinaf isteminde bulunmuştur.
2918 sayılı KTK hükümlerine göre, trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur (Yargıtay 17 HD 2019/4255 E-2020/3307 K sayılı ilam). Aynı yasanın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir.
2918 sayılı KTK 3 maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek öğretide, gerekse Yargıtay uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Ancak bu konuda, getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır (Yargıtay 17 HD 2020/8228 E-2021/190 K sayılı ilam).
Davalı davalı Yılnak Proje Ağır Taşıma Servisi A.Ş vekilince, 06 JUM 36 plakalı aracın üçüncü kişiye kiralandığı ileri sürülmüş olduğuna göre, bu husus bir ön sorun olarak görülerek, taraflar arasında yapılan kira sözleşmesinin uzun süreli ve üçüncü kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesi olup olmadığı, aracın teslim edilip edilmediği, araç üzerinde fiili hakimiyeti ve ekonomik yararlanmanın olup olmadığı, kira sözleşmesinin ve kira bedelinin maliye ve vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği, ibraz edilen sözleşme yükümlülüklerinin kim tarafından yerine getirildiği incelenmeli, sunulan delillerin sıhhatini incelemek için gerektiğinde işleten ve kiracının varsa ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin, fatura, ruhsat, cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği araştırılmalı, tarafların delil listesinde bulunan diğer deliller de toplanmalı ve davalı şirketin işleten sıfatının (dolayısıyla taraf sıfatının) bulunup bulunmadığı hususları denetime elverişli bir biçimde tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekecektir. (Yargıtay HGK 2017/(17)4-1710 E- 2021/817 K sayılı ilam)
Somut olayda, davalı Yılnak Proje Ağır Taşıma Servisi A.Ş vekilince, müvekkili şirketin maliki bulunduğu 06 JUM 36 plakalı aracın uzun süreli olarak dava dışı (ihbar olunan) Punj Lloyd Ltd.-Limak İnşaat San. Ve Tic.Şti-Kalyon İnşaat San. Ve Tic.Şti Adi Ortaklığına kiralandığının ileri sürüldüğü ve ihbar olunan ortaklık vekili tarafından da bu husus doğrulanmış ve Yılnak Proje Ağır Taşıma Servisi A.Ş vekilince ibraz edilen 16/12/2021 tarihli dilekçe ekinde kira sözleşmesinin ibraz edildiği beyan edilmiş ise de dilekçe ekindeki sözleşmenin yabancı dilde olduğu ve tercümenin olmaması nedeniyle kapsamını ve tarafların sorumluluklarının belirlenmediği anlaşılmakla bu yönüyle mahkeme tarafından ilgili evrak ve belgelerin tercümeli ve onaylı suretlerinin celbi ile kazaya karışan aracın uzun süreli kira sözleşmesi ile davalı şirket tarafından ihbar olunana kiralanıp kiralanmadığı ile davalı şirketin işleten olarak pasif husumet ehliyeti bulunup bulunmadığının tartışılması gerekirken eksik inceleme ile (Yargıtay 17 HD 2018/1002 E-2018/12579 K sayılı ilam) davanın şirket yönünden diğer davalılarla birlikte esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan davalı Yılnak Proje Ağır Taşıma Servisi A.Ş vekilinin bu husustaki istinaf isteminin kabulü gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalı Yılnak Proje Ağır Taşıma … A.Ş. vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (a-6) bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı ve davalı Yılnak … A.Ş. vekilinin istinaf taleplerinin KABULÜ ile Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/12/2021 tarih ve 2018/287 – 2021/1198 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
a)Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
b)Davalı Yılnak Proje …. A.Ş. tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
2-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı ve davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yargılama sonunda verilecek gerekçeli kararda dikkate alınmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 12/09/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.