Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1092 E. 2023/1671 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1092 – 2023/1671
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2022/1092
KARAR NO : 2023/1671

NUSU : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 21/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/09/2023

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahal mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde, 14/09/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında araçların birinde yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, vücudunda kemik kırıkları oluştuğunu tedavi sonrasında sürekli sakaltlık meydana geldiğini, kaza sebebiyle Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu tarafından 33.522,41 TL tutarında ödeme yapıldığını ancak bu ödemenin zararı karşılamaya yetmediğini ileri sürerek şimdilik 100 TL geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının davalı Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu ile kazaya karışan kusurlu araç sürücüsü İhsan Beki’den müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu cevap dilekçesinde; davacı tarafın taleplerini belirginleşmesi gerektiğini, davacıya bedensel kazanma gücü kaybından doğan tazminat alacağının ödendiğini ancak bedensel maluliyetin Adli Tıp Kurumundan alınacak bir raporla tespiti gerektiğini, davanın 34 VY 840 plakalı aracın sigortacısına ihbarını istediklerini, davacının bu sigortacıdan ödeme alıp almadığını belirginleşmesi gerektiğini, ayrıca davacının bir sosyal güvenlik kuruluşundan tazminat alıp almadığınında tespiti gerektiğini, bundan sonra tazminatın aktüer bilirkişiye hesaplattırılması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 188.571,00 TL maddi tazminat alacağının davalı Türkiye Motorlu Taşıt Bürosundan dava tarihi olan 30/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, mahkemece verilen hükümde müvekkili lehine hükmedilen tazminata dava tarihinden itibaren faiz uygulanması kararının hatalı olduğu, 188.571,00.-TL’lik sürekli iş göremezlik tazminatının tümüne haksız eylem (olay) tarihi olan 14/09/2016 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği, ayrıca yine mahkemece dosyada mevcut aktüer bilirkişi raporunun da hatalı olduğu, hüküm tarihine en yakın asgari ücret dikkate alınarak aktüer hesaplaması yapılması gerektiği, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak, müvekkilinin hak ettiği tazminata haksız eylem tarihi olan 14/09/2016 tarihinden itibaren faiz uygulanmasına, müvekkilinin maluliyet ve kusur durumu dikkate alınarak hüküm tarihine en uygun asgari ücret tarifesi dikkate alınarak aktüer hesabı yapılmasına karar verilmesini, talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE
Dava, haksız fiil sebebiyle maddi tazminat talebine yöneliktir.
Uyuşmazlığın çözümü bakımından usuli müktesep hak kavramının tartışılması gerekecektir:
Usuli müktesep hak; bir davada, mahkemenin veya tarafların yapmış oldukları bir usul işlemi sebebiyle taraflardan biri lehine doğan ve gözetilmesi zorunlu olan haktır. Usuli müktesep hak,kanunda düzenlenmemiş olup, Yargıtay 1960/21-9 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile hukukumuza girmiştir. 2797 Sayılı Yargıtay Kanunu 45/4 maddesi gereği, içtihadı birleştirme kararlarının mahkemeler açısından bağlayıcıdır.
6100 sayılı HMK 281/1 maddesi gereği, taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebileceklerdir.
Bir tarafın bilirkişi raporuna itiraz etmemesi ile diğer (bilirkişi raporuna itiraz eden) taraf lehine usuli müktesep hak doğar . Başka bir ifadeyle, bir taraf bilirkişi raporuna itiraz etmez, diğerinin itirazı (veya mahkemenin kendiliğinden gerekli görmesi) üzerine yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılır (veya aynı bilirkişiden ek rapor alınır) ve ikinci bilirkişi raporu (veya ek rapor) birinci rapora itiraz edenin daha da aleyhine olursa, ilk rapora itiraz etmeyen taraf bakımından ilk bilirkişi raporu kesinleştiğinden ve bununla diğer (itiraz eden) taraf lehine usuli müktesep hak doğduğundan, mahkemenin ilk bilirkişi raporuna göre karar vermesi gerekir (Kuru, B., Medeni Usul Hukuku Cilt I,Yetkin Yayıncılık, Ankara: 2020, s.807).
Somut olayda, aktüerya bilirkişi Dilek Özdemir Mutlu’nun 29/04/2021 tarihli raporunun, 04/05/2021 tarihinde (e tebligat) davacı vekiline tebliğ edildiği, 2 haftalık yasal süre içinde davacı vekilince bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi ibraz edilmediği gibi, takip eden 31/05/2021 tarihli celsede de yalnızca davalı vekilince bilirkişi raporuna itiraz edilmiş olduğunun duruşma tutanağında belirtilip, ek rapor alınmasına karar verildiği, 02/07/2021 tarihli ek raporda davacı lehine daha yüksek miktarda tazminat hesaplaması yapıldığı, ek raporun, kök rapora itiraz eden davalının aleyhinde olduğu halde davalı lehine oluşan usuli müktesep hakkı gözetmeksizin ( Yargıtay HGK 2018/10(21)-94 E- 2021/111 K sayılı ilam, Yargıtay 3 HD 2022/5976 E- 2022/7825 K sayılı ilam) ek rapora göre karar verilmesi isabetsiz ise de davalı tarafça istinaf yoluna başvurulmamakla yanlışlığa değinilmiş, davacı vekilinin daha yüksek miktarda tazminata hükmedilmesi yolundaki istinaf sebebinin reddi gerekmiştir.
Türkiye Motorlu Taşıt Bürosunun Çalışma Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmeliği 5 maddesinde “Büro motorlu araçların işletilmesi nedeniyle tabi olunan mali sorumluluğu karşılamak üzere yurtdışında geçerli sigorta belgelerinin basım, denetim ve düzenlenmesi ile bu sigorta belgeleri kapsamında motorlu araçların sebep olduğu hasarların ödenmesini ve motorlu araçların işletilmesi nedeniyle tabi olunan mali sorumluluğu karşılamak üzere yurtdışında düzenlenen ve ilgili mevzuat uyarınca ülkemizde geçerli bulunan sigorta sözleşmeleri kapsamında bu araçların sebep olduğu hasarların tedvir ve tasfiyesini temin eder.” hükmüne yer verilmiştir.
Söz konusu yönetmeliğin “Büronun amacı” başlığını taşıyan 5/3 maddesi uyarınca, yurt dışında sigortalanmış bulunan ve geçerli olan sigorta sertifikası taşıyan motorlu kara taşıt araçları sahipleri veya sürücüleri tarafından Türkiye’de sebebiyet verilmiş hasarların, doğrudan doğruya idare ve ödenmesi hususundaki işlemleri yapmak, büronun amaçları arasında sayılmıştır. Bu nedenle yabancı plakalı araçların Türkiye’de karıştıkları kazalarda, şayet geçerli bir yeşil kart sigortaları varsa, bunların sigorta yaptırmalarına gerek olmaksızın araçlarının neden olacağı zararlar karşılanacaktır. Bir başka deyişle, yeşil kart poliçesi o ülkede düzenlenmiş zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi gibi kabul edilecektir. Buna göre yeşil kart sigortası, anlaşmaya dahil yabancı ülkelerin zorunlu mali sorumluluk sigortalarını bir araya getiren üniform ve beynelminel bir sigorta poliçesi olarak tanımlanmaktadır. Memleketimizin de üyesi bulunduğu Avrupa Konseyi mensuplarının 20 Nisan 1959 tarihinde imzaladıkları “Beynelminel Mecburi Mesuliyet Sigortasına dair Avrupa Sözleşmesi” gereğince ülkemizde de tüzel kişiliği haiz Türkiye Sigorta ve Reasünans Şirketleri Birliği Motorlu Taşıt Bürosu kurulmuş olup, yeşil kart sistemi uygulanmaktadır.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi ile Ülkemizin de üyesi bulunduğu Avrupa Konseyi mensuplarının 20 Nisan 1959 tarihinde Strazburg şehrinde imzaladıkları “Beynelminel Mecburi Mesuliyet Sigortası İhdası” ile ilgili anlaşma hükümleri uyarınca, yabancı plakalı motorlu araçların, şayet milletlerarası geçerli olup Türkiye’de de kabul edilen sigortaları varsa, bunların sigorta yaptırmalarına gerek olmaksızın araçlarının neden olacağı zararlar, zorunlu trafik sigorta güvencesinde olacaktır. Şayet böyle bir sigortası yoksa, bu araçlar için Türkiye sınırlarına girişlerinde, zorunlu trafik sigorta sözleşmesi yapılacaktır. Yine bu hükümler uyarınca Ülkemizde de geçerli bulunan “Yeşil Kart Sistemi”ne göre faaliyette bulunmak üzere “Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği Motorlu Taşıt Bürosu” kurulmuştur ( Yargıtay 17 HD 2016/7060 E- 2017/7063 K sayılı ilam) .
2918 sayılı KTK 99/1 maddesi ve Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları B.2 maddesi gereği, sigortacının zarar giderim yükümlülüğü, zararın ihbarı ve gerekli belgelerin sigortacıya bildirildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde zorunlu mali mesuliyet sigortasının poliçe limiti dahilindedir. Başka bir ifade ile sigortacının temerrüdü, bu süre içinde ödeme yapılmaması halinde başlayacaktır.
Somut olayda, davalının zorunlu mali mesuliyet sigortacısı gibi sorumlu olacağı, hasar dosyasının incelenmesinde, davacının, zararın karşılanması talebiyle davacıya başvurduğu tarih anlaşılamamış olup, bu tarih tespit edilerek, davalı temerüdünün başladığı tarihten itibaren faize hükmedilmelidir. Davacı vekilinin faiz başlangıç tarihine yönelik istinaf sebebi yerindedir.
HMK 355maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına, kamu düzenine ve istinaf konusu yapılan nedenlerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, hükmün esasını etkileyecek tüm deliller toplanmadan karar verilmesi nedeniyle karar usul ve yasaya aykırı olup davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu sebeplerle kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/02/2022 tarih, 2018/1630 Esas, 2022/189 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince ilgilisne iadesine,
3-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 21/09/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.