Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1047 E. 2023/1577 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1047 – 2023/1577
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2022/1047
KARAR NO : 2023/1577

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 14/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/09/2023

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahal mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karara süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde, müvekkilinin annesi Lamia Avşar’
ın 27/10/2017 tarihinde … isimli şahsın kullandığı 16DH273 plakalı kamyonetin
çarpması sonucu vefat ettiğini, bu kazada araç sürücüsünün kusurlu bulunduğunu, davalı
… kullanımındaki 16 DH 273 plakalı aracın Ray Sigorta Şirketine Trafik sigortalı
olduğunu, Bülent Birden vefat eden Lamia Avşar’ın tek mirasçısı olduğunu, Lamia Avşar’ın vefatı ile
destekten yoksun kaldığını, bu nedenle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak üzere
şimdilik 100 TL maddi tazminatın sürücü yönünden olay tarihi olan 30/10/2017 tarihinden, sigorta
şirketi yönünden de 27/12/2017 (ret tarihi) tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ortaklaşa ve zincirleme davalılardan tahsilini, 50.000,00.-TL manevi tazminatın da 30/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sürücüden tahsiline karar verilmesini, talep etmiştir.
Davacı vekili 20/10/2021 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat taleplerini 336.540,00.-TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı Ray Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde, kazaya karıştığı belirtilen 16 DH 273 plakalı aracın 07.08.2017- 07.08.2018 vadeli 61151254
numaralı ZMMS poliçesi ile müvekkili şirkete sigortalı olduğunu, poliçede
şahıs başı sakatlık ve ölüm azami teminat tutarının 330.000,00TL olduğunu, sigortacının, sigortalısının kusur oranına isabet eden zarardan sorumlu olduğundan, izafe edilecek
kusur oranının tespiti gerektiğini, davacının gelire yönelik beyanlarını kabul etmediklerini, davacının yetişkin olması nedeniyle
davanın reddinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … davaya cevap vermemiş ise de davalı vekilinin ibraz ettiği bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, aleyhe olan hususları kabul etmediklerini, davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
Mahkemece, davanın maddi tazminat talepleri yönünden kabulü ile 336.540,00.-TL maddi tazminatın … yönünden haksız fiil tarihi olan 30/10/2017 tarihinden, davalı sigorta yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla ve 27/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına, davanın manevi tazminat talepleri yönünden kısmen kabulü ile 10.000,00.-TL manevi tazminatın davalı …’ndan 30/10/2017 haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, kazanın meydana gelmesindeki davalı kusurunun %75 olduğu ve kaza sonucunda müvekkilinin annesinin vefat ettiği, davalının kusurunun ağırlığı ve ülkemizdeki paranın satın alma gücü göz önüne alındığında hükmedilen tazminat miktarının az olduğu, yerel mahkemenin hükme esas aldığı %75 kusur oranının hatalı olduğu gibi maddi tazminat hesaplamasının da hatalı yapıldığı, dava konusu kazanın meydana gelmesinde tüm kusurun davalı araç sürücüsünde olmasına rağmen yerel mahkemece %75 oranında kusur oranı üzerinden hesaplama yapılmasının hatalı olduğu, mahkemece hesaplamaya esas alınan ücretin eksik olduğu, bilirkişi tarafından kredi kartları ve banka ödemeleri üzerinden hesaplama yapılmış ise de bu miktarların üzerinde murisin katkısının bulunduğu, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini, talep etmiştir.
Davalı Ray Sigorta A.Ş. vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, mahkemece hükme esas alınan hesap raporunun hatalı olduğu, Yargıtay yerleşik içtihatlarına göre davacının destekten yoksun kalma zararının oluşmadığı, müteveffanın pasif dönem gelirinin hatalı hesaplandığı, müteveffanın 60 yaş sonrası yani pasif dönemdeki zararı hesaplanırken AGİ hariç asgari ücret yerine, tespit edilen gelir üzerinden hesaplama yapılmasının hatalı olduğu, müteveffanın gelirinin hatalı ve fahiş olarak belirlendiği, bilirkişi tarafından maddi hata yapılarak 5407097493593036 nolu Garanti Bankasına ait kredi kartı harcamalarının mükkerrer hesaplandığı, destek paylarının hatalı belirlendiği, sigortalı araç sürücüsüne atfedilen kusur oranının fahiş olduğu, trafik kazası tespit tutanağı ve soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporlarında sigortalı araç sürücüsü ve müteveffa Lamia Avşar’ın eşit oranda birlikte kusurlu bulundukları, Mahkemece raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek mahiyette rapor alınması gerektiği, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
Davalı … istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, hükme esas alınan raporun dosyadaki mevcut kaza tespit tutanakları ve soruşturma aşamasında alınan raporlarla çelişkili olduğu, olayın meydana geldiği esnada müteveffanın bir yayanın uymakla yükümlü olduğu birden fazla kuralı göz ardı ederek, sağını ve solunu kontrol etmeksizin yola fırladığı, müvekkilinin azami hız sınırının çok altında seyretmekte olduğu ve ani fren yapmasına rağmen kazaya engel olamadığı, müteveffanın kazanın oluşumunda asli kusurlu olduğu, müteveffanın olay tarihinde yaşı 65 olup, pasif dönem içerisinde yer aldığı, raporda bu hususun nazara alınmadığı, davacının yaşı itibariyle destekten yoksan kalmasını gerektirecek bir durum içerisinde olmadığı, kendisinin 38 yaşında olup, hayatını iademe edebilecek seviyede olduğu, hükmedilen manevi tazminatın da davacının kusuru ve müvekkilinin ekonomik durumu nazara alındığı takdirde fahiş bir bedel olduğu, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın İstinaf Mahkemesi’nde yeniden görülerek usulüne ve yasaya uygun karar verilmesini, talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE:
Dava, haksız fiil sebebiyle maddi ve manevi tazminat talebine yöneliktir.
Davacının annesi Lamia Avşar’ın, davalı …’nun sevk ve idaresinde olan 16 DH 273 plakalı aracın neden olduğu 27/10/2017 tarihli kazada vefat ettiği ihtilaf konusu değildir.
Bursa 12 Asliye 2017/937 E-2019/169 K sayılı dosyasında, davalı(sanık) Hüseyin hakkında 5237 sayılı TCK 85/1 maddesi gereği ceza tayin edildiği, istinaf başvurusu üzerine Bursa BAM 10 CD 2019/840 E-2020/727 K sayılı ilamıyla düzeltilerek esastan red kararı (hak yoksunluğu yönünden) verilip kararın kesinleştiği, hükme esas alınan ATK Trafik İhtisas Dairesi 20/11/2018 tarihli raporunda, kazanın meydana gelmesinde davalı (sanık) Hüseyin’in asli, müteveffa Lamia’nın tali kusurlu olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır.
6098 sayılı TBK 74 maddesi gereği hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Hukuk hakimi ancak ceza mahkemesinde tespit edilen maddi vakıa ile bağlı olup, zarar verenin kusurunun bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı hukuk hakimini bağlamaz.
Mahkemece alınan 21/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda, kazanın meydana gelmesinde davalı (sanık) Hüseyin’in %75 oranında, müteveffa Lamia’nın %25 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği, bilirkişi raporunun ceza dosyasında hükme esas alınan raporla ve kaza tespit tutanağı ile örtüştüğü, davalı sürücünün 2918 sayılı KTK 52 maddesi ve KTK Yönetmeliği 109 ve 145 maddelerine aykırı davranmakla asli kusurlu, müteveffanın da 2918 sayılı KTK 68 maddesi ve KTK Yönetmeliği 138 maddesine aykırı davranıp tali kusurlu olduğunun kabulü gerekmekle davalı sürücünün kazanın meydana gelmesinde %75 oranında kusurlu olarak değerlendirilmesinde isabetsizlik yoktur. Taraf vekillerinin kusura yönelik istinaf sebepleri ayrı ayrı yerinde değildir.
Davacının maddi tazminat talebi, destekten yoksun kalma alacağından oluşmaktadır. Destekten yoksun kalma tazminatı, maddi tazminat türü olup, hukuka aykırı fiil sonucunda ölen kişinin destek verdiği kişilerin; ölen kişinin yokluğunda alacağı destekten mahrum kalması ve sonucunda hayat kalitelerinin düşmesi vs. sebeplerle, bu ölümden kusurlu olarak sorumlu olan kişiden alacakları tazminattır.
Desteğin çocuksuz olması durumunda desteğin gelirini eşi ile ortak paylaşacağı varsayımına dayalı olarak, gelirden desteğin %50 ve eşin %50 pay alacağı kabul edilmektedir. Çocukların, eş ile birlikte destek payı alacağı durumda ise destek gelirden eşi ile birlikte 2’şer pay alırken çocuklara birer pay verileceği, yine eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay, eşe 2 pay, çocukların her birine 1’er pay, ana ve babaya 1’er pay ayrılarak böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esasına dayalıdır. Çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay, hem de eş ve çocuklar ile ana ve babaya ayrılacak paylar düşecektir. Çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun payları destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılacak, anne ve babaya verilmeyecektir. Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payı artacaktır. Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payı diğerine aktarılacak, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay, eşe 2 pay esasına göre %50 pay desteğe, %50 pay eşe verilerek varsayımsal olarak gelir paylaştırılarak tazminat bu ilkelere göre hesaplanmalıdır (Yargıtay 17 HD 2020/3231 E- 2021/2851 K Sayılı ilam).
Desteğin, küçük çocuklarının bakım ihtiyacından ne zaman kurtulacağını tayin etmek çocuğun yaşadığı yöreye, sosyal çevreye, çocuğun özelliklerine, cinsiyetine, ailenin sosyal ve ekonomik durumuna göre değişmektedir. Hakim, her somut olayda, destek ölmeseydi, ne kadar süre ile destek olacak idiyse bu süreyi destek süresi olarak kabul eder. Ana-babaya yardımda, onların yaşama süreleri; çocuklara yardımda ise, çocukların çalışmaya başlama süresi esas alınır. Çocuklarda, kız veya erkek olmalarına, yüksek öğrenim yapıp yapmamalarına göre farklı süreler kabul edilmektedir. Bunun dışında kız çocukları için genellikle, çalışmaya başlama veya evlenme ile destek ihtiyacı ortadan kalkar. Çocuklar için destekten yoksun kalacakları sürenin belirlenmesinde yaşları, okuldaki eğitim durumları, içinde yaşadıkları sosyal ve ekonomik koşulların ayrı ayrı değerlendirilmesi, yüksek öğrenim yapacaklar ise, 25 yaşının doldurulmasına kadar; yüksek öğrenim yapmamakta ise yerleşik ve kabul gören uygulamaya göre, erkek çocukları için 18 yaşın, kız çocukları için 22 yaşın desteğin sona ereceği yaş olarak kabul edilerek hesaplama yapılması gerekmektedir.
Destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir. Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu 1978/1 E- 1978/3 K sayılı kararının gerekçesinde de, destekten yoksun kalma tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmıştır.
Somut olayda, müteveffa tarafından davacıya belli dönemlerde banka havalesi yapılıp, belli dönemlerde de davacının çocuklarının eğitim gördüğü özel okul taksitlerinin müteveffaya ait kredi kartları ile ödendiği, müteveffanın ölüm tarihinde, davacının 38 yaşında olduğu, davacının olağan destek yaşını geçtiği, davacının destek almadan yaşamını sürdürebileceğinin kabulünün gerektiği, başka bir ifadeyle müteveffanın ölüm tarihindeki yaşı itibariyle davacının, mütevefanın desteğine ihtiyaç duymadan hayatını devam ettirmesi asıl olup, davacının çalışmasını engelleyen bir özrü ya da sağlık problemi olduğu konusunda her hangi bir delil de bulunmamakla, olağan destek yaşını geçmiş olan davacı lehine destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi isabetsiz olmuştur (Yargıtay 4 HD 2021/13822 E-2022/10501 K sayılı ilam). Davalılar vekillerinin bu yoldaki istinaf sebepleri ayrı ayrı yerindedir.
6098 sayılı TBK 56/2 maddesi gereği, haksız fiil sebebiyle bedensel zarar ya da ölüm halinde, zarar gören veya ölenin yakınları da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesini isteyebilir. Manevi tazminat, kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın manevi dengesindeki bozulmanın giderilmesi için yasanın öngördüğü telafi şeklidir. Meydana gelen kazada kusur durumu, kazanın meydana geliş şekli, kaza tarihinde paranın alım gücü göz önüne alındığında, davacı lehine hükmedilen manevi tazminat az olmuştur. Davacı vekilinin bu yoldaki istinaf sebebi yerindedir.
6100 sayılı HMK 355 maddesi gereğince istinafa başvuranın sıfatı, istinaf konusu yapılan nedenler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırı olup taraf vekillerinin istinaf başvurularının bu sebeplerle esas bakımından ayrı ayrı kabulü ile bu durum yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince mahkeme kararının düzeltilerek ve kazanılmış haklar da gözetilerek yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/03/2022 tarih ve 2019/25 – 2022/322 sayılı kararı hakkındaki taraf vekillerinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı KABULÜNE,
2- HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince KARARIN DÜZELTİLEREK ESAS HAKKINDA YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
a) Davacının maddi tazminat talebinin REDDİNE,
b) Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile 40.000,00.-TL manevi tazminatın davalı …’ndan haksız fiil tarihi olan 30/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine,
c) Alınması gereken 2.732,40.-TL harçtan davacı tarafça peşin olarak yatırılan (peşin + ıslah) 1.185,90.-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.546,50.-TL harcın davalı …’ndan alınarak hazineye gelir kaydına,
d) Davacı tarafça yapılan 2,172,20,-TL yargılama giderinin davanın kabul / ret oranına göre 449,65.-TL’si ile davacı tarafça peşin olarak yatırılan (peşin + ıslah) 1.185,90.-TL harç ve 35,90.-TL başvurma harcı toplamı 1.671,45.-TL’nin davalı …’ndan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı uhdesinde bırakılmasına,
e) Maddi tazminat davasında davalılar kendilerini vekil ile temsil ettiklerinden AAÜT uyarınca 9.200,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
f) Manevi tazminat davasında davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 9.200,00.-TL vekalet ücretinin davalı …’ndan alınarak davacıya verilmesine,
g) Manevi tazminat davasında davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 9.200,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’na verilmesine,
h) Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
3- İstinaf kanun yoluna başvuran tarafların istinaf başvurusu nedeniyle yatırdıkları istinaf karar harçlarının istem halinde kendilerine iadesine,
4- İstinaf başvuru aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin gideri yapan taraf üzerinde bırakılmasına,
5- Karar tebliğ işlemlerinin Dairemizce yapılmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde, Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere 14/09/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.