Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/606 E. 2022/65 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/606
KARAR NO : 2022/65

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/85
KARAR NO : 2019/1514
KARAR TARİHİ : 19/11/2019
İS
R YAZIM TARİHİ : 24/01/2022

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara süresi içinde davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı ile müvekkili şirket arasında LVYPS68BCJP034375 şaşi seri nolu D4204T232142041 motor seri nolu, 06 MSS 34 plakalı Volvo marka S 90 D5 AWD model araca ilişkin 25/06/2018 tarihli satış vaadi sözleşmesi ve Arkas Otomotiv Servis ve Ticaret A.Ş ödünç araç kullanım sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme uyarınca aracın satış bedeli 420.000 TL olarak kararlaştırıldığını, satış vaadi sözleşmesinin 6. Maddesi uyarınca da aracın müvekkiline teslim edildiğini, satış bedeli olarak belirlenen tutarın da 70.000 TL’sinin Arkas Otomotiv adına kayıtlı banka hesabına müvekkili tarafından ödendiğini, yine sözleşmenin aynı maddesi uyarınca da kalan satış bedeli 350.000 TL’ye ilişkin olarak da müvekkili adına onaylı kredi yazısı TEB Yalova Şubesince düzenlendiğini ve müvekkili şirket tarafından da davalı yana sunulduğunu, bu hususların sözleşmede karşılıklı olarak hüküm altına alındığını, müvekkili şirket tarafından sözleşme gereği üzerine düşen yükümlülüklerin yerine getirildiğini, müvekkili davalı şirket tarafından Volvo Car Türkiye otomobil Ltd.’den deneme aracı alınıp 3000 km yol yaptırılması kaydı ile satış yapılacağı bildirildiğini, ayrıca dava konusu aracın müvekkilinin kullanımında olduğu, zira taraflar arasında işbu uyuşmazlığa ilişkin ihtarnamelerin gönderildiği ve aracın hasar, onarım ve servis kayıtları ile ilgili de 19//1/2018 tarihinde Bursa 5. SHM 2018/118 değişik iş sayılı dosyası ile de tespit talep edildiğini, yapılan tespitte aracın tespit tarihi itibari ile halen serviste olduğu ve ayıpsız olarak tamir ve onarımının 10 – 15 gün içinde tamamlanabileceğinin belirtildiğini, dava konusu aracın halen davalı yan servisinde olup, kazadan kaynaklanan onarım bedeli davalı yan tarafından müvekkili şirkete fatura edildiğini ancak müvekkili şirket tarafından da haksız ve hukuki dayanaktan yoksun işbu fatura davalı yana iade edildiğini, tüm bu hususlar dikkate alındığında dava konusu aracın müvekkili için artık hiçbir faydasının kalmadığını, taraflar arasında akdedilen satış vaadi sözleşmesi uyarınca müvekkili tarafından karşı yana ödenmiş olan 72.500 TL’nin 25/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek bankalarca mevduata uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte nakden müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı tarafından dava konusu aracın bedeli tamamlanmadığından araç satış işlemleri gerçekleştirilmediğini, davacı tarafından başka bir bankadan kredi kullanılacağı bilgisinin iletildiğini, yaklaşık 3 haftalık bir süreçte banka kredi bilgilerini beklediğini, 12/10/2018 tarihinde 250.000 TL bedelli kredi için onay geldiğini, ancak bakiye 100.000 TL’nin eksik onaylanması nedeniyle ve davacı tarafından nakit ödemesinin de yapılamadığında satış işleminin gerçekleştiğini, satış vaadi sözleşmesi kapsamında araç satış bedelini tamamlamayan davacıdan kaynaklanan nedenlerle satış işlemi gerçekleşmediğinden sözleşmenin 6. Maddesi kapsamında kaporanın müvekkili şirkette kalması gerektiğinden haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu araç bedelini nakit veya kredi ile tamamlamayan davacı tarafından aracı mesnetsiz şikayetlerle servise getirildiğini, yapılan tespitlerde araçta somut bir problem olmadığı tespit edildiğini, davacının bu iddiası satış vaadi sözleşmesi şartlarını yerine getirmeyen davacının ileri süreceği iddiaların olmayıp, ancak ayıplı araç iddiasına konu edilebilecek hussular olduğunu, davacının aracının sürekli arızalandığını, serviste kaldığı bu nedenle araçtan istediği menfaati elde edemediği yönündeki iddialarının, kendisinin satış vaadi sözleşmesinden doğan, araç satış bedelini ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmadığını, davacı tarafından Bursa 5. Sulh Hukuk Mahkemesi 2018/118 değişik iş sayılı dosyası ile yaptırılan delil tespitine ilişkin bilirkişi raporunun sonuç kısmında dava konusu araçta 50.169,20 TL KDV hariç 59.199,66 TL KDV dahil hasarın oluştuğu, araçta 45.000 Tl değer kaybı olduğunun sabit olduğunu, bu nedenlerle davacı tarafından araç bedeli tamamlanmadığından araç satış işlemlerinin gerçekleşmediği, işbu hususun banka yazışmaları ve ikinci kredi başvurusuna ihtiyaç duyulmasıyla da sabit olduğu, araç bedelini tamamlamayan davacının zaman kazanmak amacıyla aracı servise getirdiği işbu hususun iş emirleri ile de sabit olduğu, kaldı ki işbu durumunun davacının satış sözleşmesinden kaynaklanan araç bedelini de ödeme borcunu ortadan kaldırmayacağını, dava konusu aracın 3000 km yol yaptırılması kaydıyla satış işleminin yapılacağı iddiasının satış vaadi sözleşmesi ve aracın davacının yaptığı kaza sonrası müvekkili şirkete getirildiğide 4785 km de olması ile sabit olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 29. Maddesine göre: Bir sözleşmenin ileride kurulmasına ilişkin sözleşmeler geçerli olacağı ve kanunlarda öngörülen istisnalar dışında, önsözleşmenin geçerliliği, ileride kurulacak sözleşmenin şekline bağlı olduğu, yine trafikte kayıtlı araçların satışı sözleşmesinin KTK 20/d’ye göre noterlikçe yapılmasının geçerlilik şartı olduğu, harici adi yazılı sözleşmesi “araç satış vaadi” şeklinde nitelendirilemeyeceğini, alıcının yapılan bu sözleşmeye göre aracın kendi üzerine tescilini talep edemeyeceği gibi satıcının da satım bedelinin ödenmesini talep edemeyeceği, herkesin sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince verdiğini geri isteyebileceği, davalının, 25/06/2018 tarihli adi yazılı satış vaadi ve ödünç araç kullanım sözleşmesinin geçersiz olduğundan, sözleşmenin 6. Maddesine dayalı olarak araç bedelinin ödenmediğinden kapora bedelinin iade edilmeyeceği hükmüne dayanamayacağından, davacının verdiği 70.000 TL’nin davalıya Noter ihtarnamesinin tebliğ edildiği 02/11/2018 tarihinden 7 gün sonra 10/11/2018 tarihinden itibaren, tarafların tacir olduğundan avans faizi ile birlikte davacıya iadesine, davalının aracın davacının zilyetliğinde iken kaza yapmış olduğundan hasar, zarar ve değer kayıpları savunması yönünden cevap dilekçesinde ifade edildiği üzere bu taleplerin ıslah, karşı dava haklarının saklı tutulduğu, cevap dilekçesi ile birlikte karşı dava açılmadığı, herhangi bir takas- mahsup savunmasında bulunulmadığı, davanın konusu olmadığı anlaşılmakla bu savunmaları üzerinde değerlendirme yapılmasında hukuki yararın olmadığına ve davacı tarafından araç için yapılan 2.500 TL otokuaför paket ücretinin iadesi talebinin, bu ücretin araç için yapıldığı, davalıya ödenmediği, davacının aracın, sözleşmenin kurulmasından sonra davalıdan teslim alarak araçtaki otokuaför hizmetinden yararlandığı ve aracın 4286 km’ de iken trafik kazasına karıştığı anlaşılmakla, bu ücretin davalıya ödenmediğinden ayrıca otokuaför paket hizmetinden davalının faydalanmadığından davacının bu ücreti isteyemeyeceğinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, dava dilekçesi ile talep ettikleri oto kuaför paketi yönünden bunun araca özel olarak eklen bir paket olması ve satış sözleşmesine konu edilmesi ve halen araçta olması nedeniyle davalının kullanımında olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, müvekkili ile davacı arasında düzenlenen araç satış vaadi sözleşmesinin Noterden yapılması gerektiğine ilişkin hüküm bulunmadığından geçerli olduğunu, araç devrinin davacının satış bedelini tamamlayamaması nedeniyle gerçekleşmediğini, sözleşmenin 6.maddesine göre satış işleminin en geç 29/06/2018 tarihinde gerçekleşeceği aksi takdirde ödenen kapora bedelinin de iade edilmeden aracın vaadi kabul edene ARKAS otomotive iade edileceğini bu nedenle kaporanın müvekkilinde kalması gerektiğini, aracın kullanım sözleşmesinde göre araç davacıda iken kaza yapması nedeniyle araçta meydana gelen zarardan ve değer kaybından davacının sorumlu olduğunu, bu hususta ıslah ve karşı dava haklarını saklı tutmalarına rağmen mahkeme tarafından bu taleplerin değerlendirilmediğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava; araç satış bedeli olarak ödenen kaporanın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi istemidir.
HMK’nın “İstinaf Yoluna Başvurulabilen Kararlar” başlıklı 341. maddesinin (2) no’lu bendinde, miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararların kesin olduğu belirtilmiştir. 01/01/2019 tarihinden itibaren verilen kararlarda miktar ve değeri 4.400,00.-TL’yi geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir (HMK’nın 341/2.m.). Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir (HMK’nun 341/3.m.). Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebin kabul edilmeyen bölümü kesinlik sınırını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz (HMK’nun 341/4.m.).
Davacı yönünden reddedilen miktar 2.500,00-TL
olup mahkeme karar tarihi itibariyle söz konusu miktar kesinlik sınırları içindedir.
HMK’nın 346. maddesi gereğince kesin olan karara ilişkin istinaf başvurusunda bulunulması halinde kararı veren mahkeme tarafından istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi istinaf incelemesi sırasında da istinaf isteminin reddine karar verilebilir.
Bu durumda, HMK’nın 341/2. maddesinde açıklanan 4.400,00.- TL’nın altında kalan miktar yönünden davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin HMK 352/1-b bendi gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Taraflar arasında, davalıya ait 06 MSS 34 plakalı aracın satışına ilişkin 25/06/2018 tarihli adi yazılı satış vaadi ve ödünç araç kullanım sözleşmesi düzenlendiği, davacı tarafından 70.000 TL kapora bedelinin davalıya ödendiği, aracın sözleşmenin kurulmasından sonra davacıya teslim edildiği hususunda dosyada mevcut bulunan ve taraflarca imzası inkar edilmeyen sözleşme ve tarafların dilekçeleri sabittir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık ise, tanzim edilen araç satış vaadi sözleşmesi kapsamında davacı tarafından ödenen kapora bedeli 70.000 TL’nin iade edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 20/d bendi gereğince; tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri (…)araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılır. Noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir.
Anılan düzenleme gereğince,harici araç satışına ilişkin sözleşme noterde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz ve satın alana herhangi bir hak bahşetmez.
Geçersiz sözleşmeye göre bir bedel ödenmiş ise, 10.07.1940 tarih ve 1939/2 E.,1940/77 K. Sayılı Yargıtay İBK’na göre, taraflar kanıtlanması durumunda verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca isteyebilirler. Bu sözleşmeler geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz.Herkes aldığını iade etmekle yükümlüdür.
Taraflarca tanzim edilen yazılı araç satış vaadi sözleşmesi araç satış sözleşmesinin ön sözleşmesi olması nedeniyle TBK 29. maddesi uyarınca ileride kurulacak araç satış sözleşmesinin şekline bağlı olup bu durumda satış vaadi sözleşmesinin Noterde yapılmamış olması nedeniyle geçersiz olduğu anlaşılmaktadır.
Cezai şart; asıl borca ilişkin fer’i bir hak olup, geçersiz sözleşmelerde yer alan cezai şartlar da geçersizdir. Adi yazılı araç satış vaadi sözleşmesine dayanak taraflar birbirlerinden cezai şart isteyemezler.(Yargıtay 3.HD 21/03/2016 tarih 2015/6478 E 2016/4224 K )
Yukarıdaki açıklamalar ışığında taraflar arasında tanzim edilen araç satış vaadi sözleşmesinin şekle uygun olmaması nedeniyle geçersiz olmasından dolayı taraflar geçersiz sözleşme kapsamında aldıklarını iade ile mükellef olduğundan davalı tarafça da kabul edildiği üzere davacı tarafından satış bedeli olmak üzere davalıya ödenen 70.000,00 TL’ nin davacıya iadesine dair kararda isabetsizlik bulunmadığı ayrıca taraflar arasındaki sözleşmenin ve cezai şartın geçersiz olması nedeniyle aracın devrinin hangi tarafın kusurlu eylemi ile gerçekleşip gerçekleşmediğinin önem arz etmediği anlaşılmakla davalı vekilinin bu husustaki istinaf isteminin yerinde olmadığı görülmüştür.
Davacı tarafından açılan dava ile satış bedeli olarak ödenen kapora ve oto kuaför bedelinin davalıdan talep edildiği ve davalının süresi içerisinde ibraz ettiği cevap dilekçesi ile aracın kazaya karışması nedeniyle onarım bedeli ve değer kaybına ilişkin talebine dair karşı dava açmadığı ve buna ilişkin dava ve ıslah hakkını saklı tuttuğu görülmekle bu talepler hakkında açılan bir karşı dava ve takas mahsup talebi bulunmadığından mahkemenin bu husustaki takdirinde isabetsizlik bulunmadığı ve davalı vekilinin istinaf isteminin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına ve istinaf konusu yapılan nedenlere ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya uygun olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.fıkrası (b-1) bendi gereğince esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun ise, HMK 352/1.b maddesi gereğince usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/11/2019 tarih ve 2019/85 – 2019/1514 sayılı kararına yönelik davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun HMK 352/1-b bendi gereğince USULDEN REDDİNE,
a)Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
b)İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından karşılanan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, artan kısmın talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
B)1-Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/11/2019 tarih ve 2019/85 – 2019/1514 sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
a)İstinaf kanun yoluna başvuran davalı yönünden alınması gerekli 4.781,70.-TL harçtan peşin alınan 1.195,42.-TL’nin (1.141,02 TL nisbi ve 54,40 TL maktu) mahsubu ile bakiye 3.586,28.-TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat olarak kaydına,
b)İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından karşılanan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, artan kısmın talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
2-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3-Karar tebliği, harç tahsil ve harç iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a. hükmü uyarınca kesin olmak üzere 19/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır