Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/510 E. 2022/45 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/510 – 2022/45
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/510
KARAR NO : 2022/45

: 13/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/02/2022

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının maliki olduğu 34 JD 9462 plakalı sayılı aracın müvekkili tarafından sigortalandığını, sigortalı aracın 22.05.2016 tarihinde 33 P 9998 plakalı aracın hasar görmesine sebebiyet verdiğini, karıştığı trafik kazası sonrasında araç sürücüsünün olay yerini terk ettiğini, kaza sonucu müvekkili tarafından kazaya karışan karşı taraftaki 33 P 9998 plakalı araç malikine yapılan ödemenin tahsili için yapılan Bursa 11. İcra Müdürlüğü’nün 2018/10591 sayılı dosyasına itirazın iptaline takibin devamına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin rent a car işi yaptığını, Sude Rent A Car isimli araç kiralama firması olduğunu, işyerinin müvekkilinin verdiği vekalete istinaden eşi Yaşar Özdemir tarafından işletildiğini, aracın kiraya verildiği Ahmet Şen’in karıştığı kaza sonucu olay yerini terk etmesi nedeniyle verdiği zarardan işleten sıfatıyla müvekkilinin sorumlu tutulmaması gerektiğini davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, Bursa 11. İcra Müdürlüğünün 2018/10591 sayılı dosyasında davalı borçluların ödeme emrine itirazlarının iptaline, takibin 14.899,00-TL asıl alacak, 2.075,66-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 16.974,66-TL üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile devamına karar verilmiştir.
Davalı vekili istinafa başvuru dilekçesinde, olay yerini terk sebebiyle rücuen tazminat sadece bedeni hasara neden olan trafik kazaları ile sınırlı tutulmakta olduğunu, işleten sıfatı açısından davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde, somut olayda rücu şartlarının oluştuğunu, iş bu davanın sigortacının sigorta ettirene rücu talebi olduğunu, somut uyuşmazlıkta uygulanacak olan 01/06/2015 tarihinde yürürlükte olan karayolları motorlu araçlar ZMSS genel şartları olay yerini terk etmeyi rücu sebebi olarak açıkca belirttiğini belirterek davalının istinaf isteminin reddini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava, ZMM sigortacısının kendi sigortalısına yönelik rücuen tazminat talebine ilişkindir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; dava, Karayolları Zorunlu Sorumluluk Sigortası kapsamında sigortalı aracın üçüncü kişilere verdiği zarar nedeniyle davacı tarafça yapılan ödemenin, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre sigortalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Davacı sigorta şirketi, davalı sigortalı adına kayıtlı araç sürücüsünün meydana gelen kaza sonrasında olay yerini terk ettiğinden sözleşmeye dayalı olarak, üçüncü kişiye ödediği hasar bedelinin rücuen tahsilini istemiştir.
Davacı sigorta şirketinin, davalıya ait aracın ZMSS poliçesini tanzim ettiği ve kaza sonrasında araç sürücüsünün kaza mahallini terk ettiğine ilişkin taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davalı sigortalıya ait araç sürücüsünün kaza mahallinden ayrılmış olmasının tek başına rücu için yeterli olup olmadığı, terkin yanında alkollü araç kullanmak yahut ehliyetsiz araç kullanmak ve yahut kasıtlı olarak zararı getirmiş olmak gibi şartların gerekip gerekmediğine ilişkindir.
KTK’nun 95. maddesinde, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hallerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği, ödemede bulunan sigortacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabileceği öngörülmüş olduğundan, sigorta sözleşmesinin tarafı (akidi) olan sigorta ettiren davalı, sigorta poliçesinin ve sigorta genel şartlarının kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmekle yükümlüdür.
Sigorta sözleşmesine dayalı rücu davalarında, tarafların yükümlülüklerinin belirlenmesinde, taraflar arasındaki ilişkinin sözleşme ilişkisi olması nedeniyle, poliçe ve poliçenin tanzim tarihinde yürürlükte bulunan sigorta genel şartları nazara alınır.
Somut olayda, davacı ile davalı arasında tanzim edilen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası 01/04/2016 tanzim tarihlidir. Bu nedenle rücu şartlarının belirlenmesinde 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının nazara alınması gereklidir.
Sigorta Genel Şartlarında Sigortanın, sigortalıya rücu hakkı “B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortanın Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinde düzenlenmiş, ilgili maddede; “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigortalıya rücu edebilir.
Sigortalıya başlıca şu nedenlerle rücu edilir:
a) Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise,
b) Tazminatı gerektiren olay, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyet ameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ihlali sonucunda meydana gelmiş ise,
c) Aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar,
ç) Tazminatı gerektiren olay, yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması veya yetkili makamlarca tespit edilmiş olan istiap haddinden fazla yolcu veya yük taşınması veya patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama, tutuşma ve infilakı yüzünden meydana gelmiş ise,
d) Sigortalının rizikonun gerçekleşmesi halinde bu genel şartların B.1. maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesinden dolayı zarar ve ziyan miktarında bir artış olursa,
e) Tazminatı gerektiren olayın aracın çalınması veya gasp edilmesi sonucunda olması halinde, çalınma veya gasp edilme olayında sigortalının kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olduğu tespit edilirse,
f) Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde,
Sigortacı rücu sebeplerine dayanarak tazminat sürecini geciktiremez ve bu sebeplere dayalı bilgi ve belgeyi hak sahibinden talep edemez.” denilerek, sigortacının sigortalıya rücu edebileceği durumlar belirlenmiştir. İlgili maddede sayılan rücu sebepleri birbirinden bağımsız sebepler olup, rücu sebeplerinden birinin bulunması halinde sigorta şirketi yapılan hasar ödemesinin rücuen tazminini sigortalısından talep edebilir.
Bu çerçevede, 01.06.2015 tarihinden önceki sigorta genel şartlarında olay yerini terk, kaza tutanağı ve alkol vb. belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranılması rücu şartı olarak öngörülmemişken, ilgili maddenin (f) bendinde, belirli durumların haricinde olay yerinin terk edilmiş olması, kaza tutanağı ve alkol v.b. belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranılması da, rücu şartı olarak düzenlemiştir. Genel Şartlar B4-f maddesi kapsamında sigortanın, sigortalısına rücu edebilmesi için ilgili yükümlülüklerin yerine getirilmemesi yeterli olup, sigortacının, sigortalısına rücuu için sürücünün alkollü olduğunu yahut kasti eyleminin varlığını kanıtlaması istenemez.
Sigorta genel şartları B4-f maddesi kapsamında sigortalı, sürücünün olay yerini terk etmiş olması durumunda ancak;
-Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitmesi,
-Bedeni hasara neden olsun veya olmasın can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu hallerde, ilgili maddeden kaynaklanan sorumluluklardan kurtulur.
Davacının talebi genel şartlar “B4-f” maddesi gereğince sürücünün olay yerini terkine dayalı olup, ispat yükü davalıdadır. Davalı taraf ZMSS genel şartlarında öngörülen haklı sebeplerin varlığını ve haklı sebebe dayanılarak olay yerinin terk edildiğini somut şekilde ispatlayamamıştır.
Öte yandan, davalı dava konusu aracın 30/04/2016 tarihinde dava dışı Ahmet Şen isimli kişiye kiralandığını belirtmiş olup, bu kiralama uzun süreli bir kiralama olmadığından yerleşik Yargıtay uygulaması uyarınca işleten sıfatının devam ettiği görülmüştür.
Bu açıklamalar çerçevesinde, araç sürücüsünün olay yerini terk ettiği, bu terkin genel şartlarda belirtilen haklı sebebe dayandığının davalı sigortalı tarafından ispatlanamadığı, davacının Sigorta Genel Şartları “B4-f” maddesi gereğince yapmış olduğu ödemeyi, davalı sigortalısından talebinde haklı olduğu, davacı sigorta şirketine sigortalı aracın sürücüsünün olay yerini terk ettiği hususunun sabit olduğu, davacı sigorta şirketinin ödediği gerçek zarar bedelini davalı sigortalısına rücu şartlarının oluştuğu, anlaşılmakla, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun (HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda) esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına ve istinaf konusu yapılan nedenlere ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesin kararı usul ve yasaya uygun olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/02/2020 tarih ve 2019/434-2020/104 sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılması gereken 1.159,54.-TL istinaf karar harcından peşin alınan 254,40-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 905,14.-TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Karar tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderinin istinafa başvuran taraflar üzerinde bırakılmasına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a. hükmü uyarınca kesin olmak üzere 13/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.