Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/455 E. 2022/485 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/455 – 2022/485
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/455
KARAR NO : 2022/485

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 23/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/03/2022

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahal mahkemesince davanın reddine dair verilen karara süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde, müvekkilinin kızı müteveffa Aliye Keskin’in 24/10/2009 tarihinde trafik kazası neticesinde hayatını kaybettiğini, kazalı 34 TJ 7196 plaka sayılı aracın davalı sigorta şirketine 12/10/2009-12/10/2010 tarihleri arasında olmak üzere 8125/ 18580701/0 numaralı poliçe ile sigortalı bulunduğunu, Pamukova Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/91 esas sayılı dosyasında görülen dava sonucu davacı müvekkilinin hak ettiği tazminat miktarının 81.889,42.-TL olduğunun tespit edildiğini, ilamın infazı için Bursa 9.İcra Müd.’nün 2016/11940 esas sayılı icra takibine başlandığını ve dosya borcunun davalı sigorta şirketi tarafından ödendiğini, davalı sigorta şirketinin Pamukova Asliye Hukuk Mah’nin 2015/91 esas sayılı ilamını temyiz etmediğini, bu itibarla mahkeme kararının davalı sigorta şirketi açısından kesinleştiğini ve lehlerine usuli kazanılmış hak oluşturduğunu, davanın kabulü ile davalı tarafından yapılan borca itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına; fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 22.932,78.- TL anapara alacağı ile 14.317,59 TL faiz alacağının (davalı sigorta şirketine müracaat tarihi olan 25/11/2009 tarihinden itibaren takip tarihine kadar işlemiş) olarak toplam 37.250,37 TL’sının tahsiline karar verilmesini, davalının itirazının haksız ve kötüniyetli alacağın alınmasını geciktirmeye matuf olmasından dolayı %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, itirazları baki kalmak ve hiçbir surette kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirket tarafından Pamukova Asliye Hukuk Mah’nin 2010/132 E/2011/365 karar sayılı ilamı gereğince aleyhlerine başlatılan Bursa 19.İcra Müd.’nün 2011/14972 esas sayılı dosyasına 50.943,00 TL.anapara ve ferileri olmak üzere toplamda 68.105,00 TL.ödeme yapıldığını, yine müvekkili şirket tarafından Pamukova Asliye Hukuk Mah’nin 2015/91E/2019/116 Karar sayılı ilamı gereğince başlatılan Bursa 9.İcra Müd.’nün 2016/11940 esas sayılı dosyasına müvekkili şirket tarafından 20.920,04 TL.ödeme yapıldığını, müvekkili şirket tarafından yapılan ödemeler neticesi poliçeden doğan sorumluluğun tamamen yerine getirilmiş olduğunu, Pamukova Asliye Hukuk Mah’nin 2015/91 E, 2016/116 karar sayılı dosya kapsamında aldırılan 29/01/2016 tarihli hesap bilirkişi raporunun, mahkemece hükme esas alınmadığını, raporda bildirilen 81.889,00 TL. yönünden usulü kazanılmış hak oluştuğu yönündeki iddialarının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirket tarafından yapılan işbu ödemenin nemalandırılmak suretiyle davacı yanca uğradığı iddia olunan destek zararından mahsup edildiğinde davacı yanın destek zararının kalmadığının açık olduğunu, davacının müteveffadan sürekli ve eylemli olarak destek gördüğünün ispatı gerektiğinin, SGK ödemelerinin tevsiki için ilgili kuruma müzekkere yazılarak ödeme miktarının sorulması, davacı yanca iddia olunan tazminattan yüksek mahkeme içtihatları doğrultusunda hatır taşımacılığı indirimi yapılması gerektiğinin, davanın öncelikle zamanaşımı ve hak düşürücü süre sebebiyle reddine, davanın esastan dahi reddine, sorumluluğu kabul etmemekle beraber davacı yanın icra inkar tazminatı taleplerinin dahi reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı tarafın 58.956,64 TL olarak gerçek zararını tespit eden 02/03/2013 tarihli aktüer bilirkişinin raporuna karşı itiraz etmediği gibi bu raporu hükme esas alan Pamukova Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/249 Esas ve 2014/13 Karar sayılı Kararının onanmasını, davacı vekilinin 26/02/2014 tarihli temyiz dilekçesine karşı cevap dilekçesinde talep ettiğinden, davacı yönünden 58.956,64 TL gerçek zararın kesinleştiği ve davalı lehine usuli kazanılmış hakkın doğduğundan bu miktardan fazlasının davalıdan isteyemeyeceği, Pamukova Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/91 Esas ve 2016/116 Karar sayılı karar ile bu alacağa karar verildiğinden, açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, davalı sigorta şirketinin, Pamukova Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015 / 91 E. ve 14.04.2016 tarih ve 2016 / 116 K. sayılı mahkeme ilamını temyiz etmediği, bu itibarla, mahkeme kararı davalı sigorta şirketi açısından kesinleştiği ve müvekkili lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu, bu nedenle davalı sigorta şirketinin söz konusu icra takibine itirazı haksız, kötü niyetli ve alacağı almayı geciktirmeye matuf olduğu, ayrıca HMK gereği açıkça feragat anlamı taşımayan hiç bir durumun feragat olarak değerlendirilmeyeceği, dolayısıyla, müvekkili aleyhine usuli kazanılmış hakkın varlığından bahsedilemeyeceği, müteveffanın babası Rüstem Keskin’in yukarıda anılan dava sürecinde vefatı ile yeni duruma ilişkin alınan bilirkişi raporlarında oluşan fazlaya dair dava ve talep haklarının saklı tutulduğu, bu bağlamda davalı sigorta şirketi lehine kazanılmış usuli bir hak oluşamayacağı, yerel mahkeme kararının davacı lehine bozularak ortadan kaldırılmasını ve talebi gibi fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik; 22.932,78.-TL. ana para alacağı ile 14.317,59 TL. faiz alacağı (davalı sigorta şirketine müracaat tarihi olan 25.11.2009 tarihinden itibaren takip tarihine kadar işlemiş) olarak toplam 37.250,37.-TL.sının tahsiline karar verilmesini; davalının itirazının haksız ve kötü niyetli, alacağın alınmasını geciktirmeye matuf olmasından dolayı % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE
Dava,2004 sayılı İİK 67 maddesi kapsamında itirazın iptali talebine yöneliktir.
Uyuşmazlığın çözümü bakımından usuli müktesep hak kavramının tartışılması gerekecektir:
Usuli müktesep hak; bir davada,mahkemenin veya tarafların yapmış oldukları bir usul işlemi sebebiyle taraflardan biri lehine doğan ve gözetilmesi zorunlu olan haktır,kanunda düzenlenmemiş olup,Yargıtay 1960/21-9 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile hukukumuza girmiştir.2797 Sayılı Yargıtay Kanunu 45/4 maddesi gereği, içtihadı birleştirme kararları mahkemeler açısından bağlayıcıdır.
İş bu davaya dayanak Pamukova Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/91 E-20167116 K sayılı dosyasında, daha önce yargılamaya konu edilere davalının temyizi üzerine bozma kararı verilen, Pamukova Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/132 E sayılı dosya ile davacı Saadet ve dava dışı(yargılama aşamasında vefat eden) Rüstem adına, müteveffa Aliye’nin desteğinden yoksun kaldıklarından alınan bilirkişi raporu üzerine, davacı Saadet için 33.345,00 TL, dava dışı Rüstem için 30.334,28 TL olarak ıslah ile toplam alacak talep edildiği, 2010/132 E-2011/365 K sayılı, 20/10/2011 tarihli ilamla, hatır taşıması indirimi yapılmak suretiyle davacı Saadet için 26.676,01 TL, dava dışı Rüstem için 24.267,43 TL maddi tazminata hükmedildiği, davacı tarafça temyiz yoluna başvurulduğu, Yargıtay 17 HD, 2012/3849 E-2013/3274 K sayılı ilamıyla davacılar lehine bozma kararı verildiği, Bozma kararı üzerine dosyanın Pamukova Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/249 E sırasına kaydedildiği, aynı mahkeme nezdinde açılan 2013/441 E sayılı ek davanın, bu dosya birleştirildiği, alınan ek raporda davacı Saadet’in 58.956,64 TL, dava dışı Rüstem’in 53.562,99 TL destek zararı bulunduğunun belirlendiği, 2013/249 E-2014/13 K sayılı, 09/01/2014 tarihli ilamla, asıl dava yönünden davanın kabulü ile, davacı Saadet için 33.345,01 TL,dava dışı Rüstem için 30.334,28 TL maddi tazminata; birleşen davanın kabulü ile 48.840,34 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verildiği, bu kez, yerel mahkeme kararına yönelik yalnızca davalı sigorta şirketinin temyiz yoluna başvurulduğu, davacı vekilinin hazır bulunduğu, 07/11/2013 tarihli celsede bilirkişi ek raporunun davacı vekiline tebliğ edildiği, davacı vekilince 6100 sayılı HMK 281 maddesinde öngörülen yasal süre içinde itiraz etmediği gibi, müteakip 26/12/2013 tarihli celsede de ek rapora karşı itiraz sunulmayıp, davanın kabulünün talep edildiği, davalının temyiz başvurusuna karşı da 26/02/2014 tarihli dilekçe ile hükmün onanmasının talep edildiği, temyiz incelemesi yapan Yargıtay 17 HD,2014/12906 E-2014/15481 K sayılı ilamla temyiz itirazlarının bir kısmının kabulü ile bozma kararı verildiği;
İkinci kez verilen bozma kararı üzerine dosyanın Pamukova Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/91 E sırasına kaydedildiği, 29/01/2016 tarihli bilirkişi ek raporunda davacı Saadet Keskin’in destek zararı 81.889,42 TL, dava dışı Saadettin’in vefat tarihine kadar destek zararı 3.458,58 TL olarak belirlendiği, davalı tarafça rapora itirazda bulunulduğu, 2015/91 E-2016/116 k sayılı, 14/04/2016 tarihli ilamla, ilk bozma ilamı sonrası davacı Saadet lehine destek zararının bilirkişi ek raporunda 58.956,64 TL olarak hesaplanmasına davacının itirazının bulunmaması ve kararı da temyiz etmemesi, ayrıca davacı Saadet yönünden destek zararının bozma kapsamı dışında kalması nedeniyle 29/01/2016 tarihli bilirkişi ek raporunda destek zararının 81.889,42 TL olarak belirlenmesi değerlendirmeye alınmayarak, neticeten asıl dava yönünden, davacı Saadet lehine 33.345,01 TL, dava dışı Rüstem lehine 3.458,58 TL (mirasçılarına veraset ilamındaki paylara göre ödenmek üzere), birleşen (ek) dava yönünden davacı Saadet lehine 25.611,63 TL destek tazminatına hükmedildiği, davacı tarafça temyiz yoluna başvurulduğu, Yargıtay 17 HD,2016/10466 E-2017/9031 K sayılı ilamla onama kararı verildiği, hükmün 22/12/2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK 281 maddesine göre taraflar,bilirkişi raporunun,kendilerine tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde,raporda eksik gördükleri hususların,bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler. Pamukova Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/249 E-2014/13 K sayılı dosyada 02/10/2013 tarihli bilirkişi ek raporu,davacı vekilinin hazır bulunduğu, 07/11/2013 tarihli celsede davacı vekiline tebliğ edilmiş olup,davacı vekilince 6100 sayılı HMK 281 maddesinde öngörülen yasal süre içinde itiraz edilmemiş,müteakip 26/12/2013 tarihli celsede de ek rapora karşı itiraz sunulmamıştır. Bu durumda 02/10/2013 tarihli ek rapor davalı lehine usuli müktesep hak doğurmuştur.(Yargıtay 4 HD 2021/24239 E-2021/10227 K sayılı ilam)
Kaldı ki, Pamukova Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/249 E-2014/13 K sayılı ilamına yönelik, davalı tarafın temyiz başvurusuna karşı, davacı tarafça 26/02/2014 tarihli dilekçe ile hükmün onanması talep edilmiş olup, Yargıtay 17 HD,2014/12906 E-2014/15481 K sayılı ilamla bozma kararı verildiği, taraflardan yalnız birinin temyizi halinde hüküm, temyiz edenin aleyhine bozulamayacağı gibi Yargıtay’ın temyiz eden tarafın lehine verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme de temyiz eden tarafın bozulan karara oranla daha aleyhine bir hüküm veremeyecektir. (aleyhe hüküm verme yasağı-Yargıtay 3 HD. 2020/11304 E- 2021/9809 K sayılı ilam).
Davacı vekilince, müteveffa Aliye’nin babası Rüstem’in dava sürecinde vefatı ile yeni duruma ilişkin alınan bilirkişi raporlarında oluşan fazlaya dair dava ve talep haklarının saklı tutulduğu, bu bağlamda davalı lehine usuli kazanılmış hak doğmadığı ileri sürülmüş olup, Yargıtay 17 HD 2014/12906 E-2014/15481 K sayılı bozma ilamında davacı Rüstem’in dava sürecinde (29/04/2011 tarihinde) vefat ettiği, vefat ile destekliğin sona ereceği, ölüm tarihine kadar destek alacağının hesaplanması gerektiğine işaret edildiği, destek tazminatı hesaplanırken ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payının diğerine aktarılacağı, 02/10/2013 tarihli bilirkişi ek raporunun davacı vekiline 07/11/2013 tarihli celsede tebliğ edildiği, davacı vekilince yasal süre içinde itiraz edilmediği göz önüne alındığında davanın reddedilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı vekilinin istinaf talebi yerinde değildir.
6100 sayılı HMK 355. maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına ve istinaf konusu yapılan nedenlere ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda,ilk derece mahkemesin kararı usul ve yasaya uygun olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/10/2019 tarih ve 2017/1334 – 2019/1369 sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılması gereken 80,70.-TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 26,30.-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Karar tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderinin istinafa başvuran taraf üzerinde bırakılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK 362/1-a. hükmü uyarınca kesin olmak üzere 23/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.