Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/438 E. 2022/24 K. 12.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/438 – 2022/24
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/438
KARAR NO : 2022/24

KARAR YAZIM TARİHİ : 19/01/2022

Davacılar tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın reddine dair verilen karara süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde, müvekkillerinin murisi babaları Enver Yılmaz, 31/08/2008 tarihinde davalı Mustafa Uğur’un maliki ve sürücüsü olduğu 34 VP 1146 plaka sayılı motosiklet ile çarpması sonucu ağır şekilde yaralanmış olduğunu, kaza nedeniyle Enver Yılmaz’ın vücudunda birden fazla kırık meydana geldiğini, hareketlerinde tama yakın kısıtlılık meydana geldiğini, şuurunu kaybettiğini, kaza tarihinden (31/08/2008), 26/11/2012 ölüm tarihine kadar, müteveffa hayatını yatağa bağımlı ve sürekli başkasının bakımına muhtaç halde geçirdiğini, bu dönemde gerekli bakımlar ve bakım masrafları ile her türlü zorunlu hayati fonksiyonlarına destek olma, müvekkilleri tarafından yerine getirilmiş olduğunu, davanın kabulü ile fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile 20.000,00.-TL maddi tazminatın davalılardan Mustafa Uğur için kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, diğer davalı Güneş Sigorta A.Ş. için dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, 30.000,00.-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Mustafa Uğur’dan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde, davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesini, ilgili yasa gereği davacının dava açmadan evvel müvekkili şirkete talebi ile ilgili yazılı başvuru yapması gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacı yanın tedavi masraflarına ilişkin taleplerinin SGK tarafından karşılanacağını, müterafik kusurun tazminattan düşülmesi gerektiğini, dava konusu olaya uygulanması gereken faiz yasal faiz olduğunu, kusur, maluliyet durumu ve tazminat miktarı yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasına, tedavi masrafları ve bakım giderleri taleplerinin reddine, SGK’ya müzekkere yazılarak davacıya ödeme yapılıp yapılmadığının ve yapılmış ise hang iş kolundan olduğunun araştırılmasına, davacılar murisinin müterafik kusurunun araştırılmasına ve var ise tazminattan indirilmesine, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Mustafa Uğur’a usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
Davacılar 28/09/2016 tarihinde ibraz edilen dilekçe ile manevi tazminat talebi yönünden davadan feragat ettiklerini bildirmişlerdir.
Mahkemece, davacının maddi tazminat talebinin reddine, davacının manevi tazminat talebinin feragat nedeniyle reddine, karar verilmiştir.
Davacılar vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, talep edilen maddi tazminat alacağının, bakım masrafları ve efor tazminatı alacağı olduğu, bakım masraflarının zaten davacılar tarafından yapıldığı, bu masrafların kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğunun değerlendirilemeyeceği, ayrıca efor tazminatı alacağının mal varlığı haklarından olduğu yönünde görüşler bulunduğu, dosyadan alınan bilirkişi raporunda ayrı ayrı efor alacağı ve bakım masrafları alacakları belirlendiği, dava aşamasında maddi tazminat olarak hem efor tazminatı alacağı hemde bakım masraflarının talep edildiği, özellikle bakım masraflarına ilişkin alacak talebinin reddine karar verilmesinin hukukun temel ilkelerine aykırı olduğu, bakım masraflarının hiç bir şekilde ve durumda kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olamayacağı, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne, olmadığı takdirde bakım masrafları bakımından davanın kabulüne karar verilmesini, talep etmiştir.
Davalı Güneş Sigorta A.Ş.vekili istinafa cevap dilekçesinde, davacıların murisi tarafından ölmeden önce açılmış cismani zarara dayalı dava bulunmadığı, davacının ölümü üzerine davacının mirasçıları tarafından açılan davada, murisin bu kaza nedeniyle maluliyetine ilişkin muris adına tazminat talebinde bulunulmadığı, murisin tarafından sağlığında davalı müvekkile karşı açılmış bir dava bulunmadığından, açılan davanın Yerel Mahkemece reddine karar verilmesinin yerinde olduğu, davacı yanın bakıcı gideri talepleri maluliyet teminatından ödendiği, davalı tarafın taleplerinin ve istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE
Dava, haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine yöneliktir.
Davacılar murisi Enver Yılmaz, 31/08/2008 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde yaralanmış olup, 26/11/2012 tarihinde vefat ettiği, müteveffa tarafından ölmeden önce açılmış cismani zarara dayalı dava bulunmadığı, müteveffanın ölümü sonrasında, mirasçıları tarafından açılan davada, Enver Yılmaz’ın kaza nedeniyle maluliyetinden kaynaklı bakım alacağına yönelik tazminat talebinde bulunulduğu, kişilik haklarının kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğu, muris tarafından sağlığında davalılara karşı açılmış bir dava bulunmadığından, davanın usulden reddine karar verilmesinin gerektiği (Yargıtay 17 HD, 2014/23517 E-2017/4741 K sayılı ilam), kararda isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, bu sebeple davacılar vekilinin istinaf talebi yerinde değildir.
6100 sayılı HMK 355. maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına ve istinaf konusu yapılan nedenlere ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesin kararı usul ve yasaya uygun olması nedeniyle davacılar vekilinin istinaf taleplerinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/10/2019 tarih ve 2016/1123 – 2019/1447 sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davacılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacılar tarafından harç peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Karar tebliğ işlemlerinin Dairemizce yapılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderinin istinafa başvuran taraflar üzerinde bırakılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK 361/1 maddesi gereği, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere 12/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.