Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/404 E. 2022/140 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/404
KARAR NO : 2022/140

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/187
KARAR NO : 2020/323
KARAR TARİHİ : 16/07/2020
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 23/10/2020
DAVACILAR : 1-… – …
2-… – …
3-… – …
4-… – …
VEKİLİ : Av. … – [16724-27374-88155]-UETS
DAVALI : 1 -… – … – …
DAVALI : 2 -… – …
VEKİLİ : Av. … – [16219-12235-50795]-UETS
DAVALI : 3 -AXA SİGORTA A. Ş.-
VEKİLİ : Av. … – [16848-48633-18981]-UETS
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 27/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/02/2022

Davacılar tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara süresi içinde davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, 21/03/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müvekkili …, Davalı …’ in sevk idaresinde bulunan davalı … adına kayıtlı 16 CGT 65 Plalı aracın davalı …’in dikkatsiz ve özensiz kullandığı aracın kaza yapması sonucunda yaralandıklarını,davalı araç sahibi …’un araç sahibi olması nedeni ile Trafik Kanunun 85. Maddesi gereği davacının maddi ve manevi zararından sorumlu olduğunu, davalı … şirketin aracın zorunlu sigortasını yapan şirket olduğunu Karayolları Trafik kanunu gereği aracın işletilmesi sebebi ile 3. kişiler üzerinde doğan zararların tazmininden Sigorta şirketi Poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydı ile sorumlu olduğunu, müvekkilinin vücut bütünlüğü ağır şekilde sarsıldığını maluliyeti ve iş gücü kaybı oluştuğunu, bu nedenle maddi zararının doğduğunu belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 2.000,00.-TL maddi tazminatın tüm davalılardan(davalı … için dava tarihinden) ve 45.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tüm davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini, ayrıca müvekkilinin eşi ve çocuklarının da bu süreçten olumsuz etkilendiklerini, çocuklarının yanında eşinin altını bezlemek zorunda kaldığını müvekkilinin hem eşini hem çocuklarını derinden üzdüğünü, bu nedenle müvekkilinin eşi Çiğdem için 20.000,00.-TL çocuklarının her biri için 15.000,00-TL’şer binden 30.000,00.-TL manevi tazminatın davalılar Ömer Yahya’ dan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 03/09/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile 2.000,00-TL maddi tazminat talebini ıslah ederek 28.877,30-TL’nin davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı …Ş. vekili cevap dilekçesinde, dava konusu kazaya karışan 16 CTG 65 plakalı araç, 55592390 poliçe numarası ile 26.07.2012-26.07.2013 tarihleri arasında geçerli olmak üzere müvekkil şirket nezdinde Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk poliçesi ile teminat altına alındığını, poliçede yer alan teminat tutarının müvekkili şirket tarafından doğrudan davacılara ödeneceği anlamını taşımadığını, sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunduğunun ispat edilmesi gerektiğini, davacı yan sigortalı araç sürücüsünün arkadaşı olup dava konusu kaza meydana geldiği esnada hatır taşıması kapsamında taşındığını, sigortalı araç sürücüsünün alkollü içki etkisi altında olduğunun ya da geçerli sürücü belgesinin bulunmadığının tespiti halinde de var ise ödenecek tazminat tutarı üzerinden birlikte kusur indirimine gidilmesi gerektiğini, müvekkil şirketin sorumluluğu poliçede belirtilen limit ile sınırlı olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılara usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ edilmiş ancak davalı tarafından savunmada bulunulmamıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, davacı tarafından davalı …Ş. hakkında açılan maddi tazminat davasının feragat sebebiyle reddine, davacının davalı … hakkında açılan maddi tazminat davasının reddine, davacı tarafından davalı … hakkında açılan maddi tazminat davasının kabulü ile 28.877,30-TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 21/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ten alınarak davacıya verilmesine, davacı …’nun manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 25.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 21/03/2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafın fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde, mahkemenin eksik inceleme yapması neticesinde kazaya sebep olana 16 CGT 65 plakalı araç ile kazaya sebep olan … ile yapılan kiralama sözleşmesini göz önünde bulundurmadan başkaca sebepler araştırılmadan aracın sırf maliki olduğu için tazminat sorumluluğunun kabul edilmesinin hukuk aykırı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava trafik kazasından ötürü maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece. Sürücü yönünden maddi tazminatın kabulüne, işleten ve sürücü yönünden ise, manevi tazminat sorumluluğunun bulunduğu kabulüyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf isteminde bulunan davalı davaya cevap vermemiş, istinaf dilekçesinde işleten sıfatının bulunmadığını ileri sürmüştür.
6100 s. HMK’ nun 357/1. maddesinde ise; ” Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinde karşı dava açılamaz, davaya müdahale talebinde bulunulamaz, davanın ıslahı ve 166 ncı maddenin birinci fıkrası hükmü saklı kalmak üzere davaların birleştirilmesi istenemez, bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz.” hükmü gereğince sınırlı olarak ve re’sen kamu düzeni yönünden inceleme yapılmıştır.
Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle davada sıfat kavramı üzerinde kısaca durulması yararlı olacaktır.
Sıfat, dava konusu subjektif hak ile taraflar arasındaki ilişkidir. Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen kişiler şekli taraf kuramına göre o davanın tarafları iseler de, bu her zaman o kişilerin taraf sıfatına sahip oldukları anlamına gelmez. Taraf sıfatı dava şartı değildir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır (Pekcanıtez, H./Atalay, O./Özekes M.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2012, s. 248-249).
İşleten tanımı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatını belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçütten yararlanılmıştır. Şekli ölçüte göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüte göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüttür.
2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi ise “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmünü içermektedir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır.
Somut olayda, istinaf aşamasında maliki olduğu araca dair kira sözleşmesinin istinaf dilekçesi ekinde ibraz etmişse de; HMK md 357/1-c.1 fıkra bendine göre, davalı araç maliki, davaya cevap vermemiş, araç kiralama sözleşmesi nedeni ile işleten sıfatının ortadan kalktığına dair bir savunma yapmadığı için istinaf aşamasında bu savunmayı ileri sürmesi mümkün olmadığı gibi, araç maliki olan istinaf eden davalı, işleten sıfatının ortadan kalktığına ilişkin ispat külfeti gereği, davaya cevap vermeyerek, buna ilişkin delil bildirme hakkını yitirdiği gibi, davalının işleten sıfatının ortadan kalktığına dair bir delil ya da emarenin ilk derece yargılaması sırasında tespit edilmediğinden davalı … vekilinin işleten sıfatının bulunmadığına yönelik istinaf isteminin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına ve istinaf konusu yapılan nedenlere ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesin kararı usul ve yasaya uygun olması nedeniyle davalı … vekilinin istinaf taleplerinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/07/2020 tarih ve 2014/187- 2020/323 sayılı kararının, istinaf sebep ve gerekçeleri kapsamında, usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davalı … vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılması gereken 1.707,75.-TL istinaf karar harcından peşin alınan 325,37-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 1.382,38-TL istinaf karar harcının davalı …’dan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Karar tebliğ, harç tahsil ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderinin istinafa başvuran taraf üzerinde bırakılmasına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a. hükmü uyarınca kesin olmak üzere 27/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

E-imzalıdır.

Üye

E-imzalıdır.

Üye

E-imzalıdır.

Katip

E-imzalıdır.