Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/392 E. 2021/400 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO :…..
KARAR NO : ……….

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : ………..
KARAR NO : …………
KARAR TARİHİ : 17/12/2019
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 14/05/2020
DAVACILAR : 1 -… – …
: 2 -… – …
: 3 -… – …
: 4 -… – …
: 5 -… – …
VEKİLLERİ : Av. ………
DAVALI : 1 -……
VEKİLİ : Av. …….
DAVALILAR : 2 -… – … – …
: 3 -… – … …………..
4 -… – … – …
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 10/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/11/2021

Davacılar tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahal mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karara süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, 02/05/2016 tarihinde meydana gelen kaza sonucu davacıların çocuğu / kardeşi …’ in hayatını kaybettiğini, kaza sonucu davalı sanığın taksirle ölüme sebep vermek suçundan hakkında Bursa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin ……esas sayılı dosyasıyla dava açıldığını, İstanbul ATK tarafınca düzenlenen 26/07/2016 tarihli raporunda davalının %100 oranında kusurlu olduğunu, yargılama sonunda 3 yıl 9 ay cezalandırılmasına karar verildiğini, davalılardan … kazaya karışan aracın maliki olması, … ise kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu bulunması, …’nün ise aracı elinde bulunduran sıfatıyla müvekkilin kaza nedeniyle müvekkilin maddi ve manevi zararlarından sorumlu olduklarını, Davacı baba … için oğlunu kaybetmesinden dolayı yoksun kalacağı destek sebebiyle şimdilik 100,00.-TL, davacı anne … için; oğlunu kaybetmesinden dolayı yoksun kalacağı destek sebebiyle 100,00.-TL maddi tazminat talep ettiğini,davacılardan; baba … için, 75.000,00.-TL, anne … için; 75.000,00.-TL, kardeş … için; 60.000,00.-TL, kardeş … için; 40.000,00.-TL olmak üzere toplamda 280.000,00.-TL manevi tazminatın davalılar …, … ve …’den alınarak davacılara verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Ş. vekili cevap dilekçesinde, davacı dava dilekçesinde talebini belirsiz alacak davası olarak açtığını, davacıların haricen tespit edebileceği kalıcı sakatlık tazminatı tutarı belirlenebilir iken belirsiz alacak dava açmasında hukuki yararı bulunmadığını, davacıların dava konusu talep nedeniyle müvekkili şirket nezdinde 9299394 nolu hasar dosyası açılarak sigortalı araç sürücüsü …’nün %100 kusur oranına istinaden 31/10/2016 tarihinde toplam 139.441,31.-TL tazminat tutarı davacıların vekili hesabına ödendiğini, buna göre trafik poliçesinin bakiye teminatı 170.558,69.-TL olduğunu, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe girerek kaza tarihinde poliçenin tanzim tarihinde yürürlükte olan yeni Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında destekten yoksun kalma tazminatının nasıl hesaplanacağına ilişkin açıklık geterildiğini, TRH 2010 yaşam tablosu esas alınacağını,… plaka sayılı aracın ZMMS poliçesi 19/11/2015 tarihinde tanzim edildiğini, dava konusu kazanın da 02/05/2016 tarihinde meydana geldiğini, hem poliçenin tanzim tarihnide, hem de kaza tarihnide yürürlükte olan genel şartlar yeni genel şartlar olduğunu, dava konusu zarara ilişkin olarak mevzuatta belirtildiği şekilde üzerine düşen tüm tazminat sorumluluğunu yerine getiren müvekkili şirketin başkaca bir tazminat sorumluluğu kalmadığından işbu davanın müvekkili şirket adına reddine karar verilmesi gerektiğini, davacılara sgk taraından ödeme yapılıp yapılmadığı, rücuya tabi gelir bağlanıp bağlanılmadığının tespit edilmesi gerektiğini, müvekkili şirket tarafından davacı yana sigortalının %100 kusur oranına göre 31/10/2016 tarihinde 139.441,31.-TL tutarında ödeme yapılması sebebiyle davacıların dava konusu kazaya ilişkin tüm maddi zararı karşılandığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar tarafından cevap dilekçesi ibraz edilmemiştir.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulü ile davacı … ve Sevilan’ın destekten yoksun kalma tazminatı talebinin reddine, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile davacı … için 50.000,00.-TL manevi tazminat, davacı … için 50.000,00.-TL manevi tazminat, davacı … için 40.000,00.-TL manevi tazminat, davacı … için 30.000,00.-TL manevi tazminat, davacı … için 20.000,00.-TL manevi tazminat olmak üzere toplam 190.000,00.-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 02/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … yönünden müşterek ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, ilk derece mahkemesince, tüm talepler yönünden kabulüne karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi kanuna ve hukuka aykırı olduğunu, davalı sürücünün tam kusurlu olduğunun sabit olduğunu, müteveffanın inşaat teknolojisi bölümünde öğrenci iken vefat ettiğini, anne ve babasının, müteveffanın desteğinden yoksun kaldıklarını, bilirkişi raporuna göre yalnızca müteveffanın değil, tüm kardeşlerin anne babaya destek olacağını varsayarak yapılan hesaplamaya itibar ettiğini, tüm kardeşlerin anne babaya destek olacağını varsayarak yapılan hesaplama ve değerlendirmenin hiçbir yasal dayanağı bulunmadığını, müteveffanın mesleği karşılığı ücreti üzerinden ve sadece müteveffanın anne ve babaya destek yükümlülüğü bulunduğu varsayımı ile yapılan hesaplamanın doğru ve Yargıtay kararlarına uygun olacağını, meslek sahibi olacağı kesin olan ve yaşasaydı nitelikli, kalifiye çalışan olacağı açıkça belli olan müteveffanın asgari ücretle çalışmayacağı açık olduğunu, hesaplamanın hatalı olduğunu, kaza tarihinde müteveffanın gelirinin asgari ücretin 3,17906 katı olduğu saptandıktan sonra geçmiş devrenin tazminat hesaplama ilkelerine uygun olarak, Yargıtay kararları gereği bilinen veriler varken bunlara itibar edilmesi gerekmesi nedeniyle 31/12/2019 tarihine kadar bilinen asgari ücretlerin esas alınarak, bu ücretlerin 3.17906 katı üzerinden hesap yapılması gerektiğini, ancak ek raporda 2016 yılı asgari ücreti esas alınmış, ondan sonraki dönemlerde de bu ücret sabitlenerek (asgari ücret 2016 tarihinden sonra artmamış gibi) hesaplama yapıldığını, manevi tazminat miktarının davacıların yaşadığı, üzüntü ve manevi acıyı karşılamaktan uzak olduğunu, davacılarda huzur duygusu uyandırmayacağını, davalı … yönünden davanın reddinin hatalı olduğunu, zira aracı elinde bulunduran sıfatıyla kazadan, maddi ve manevi zararlarından sorumlu olduğunu, kaza anında aracı kullanan Onur’un, davalı …’un oğlu olup; araç üzerinde fiili tasarruf yetkisi bulunduğunun açık olduğunu beyanla, ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararın aleyhe hususlarının ortadan kaldırılarak tüm talepleri yönünden davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Ş. vekili istinafa cevap dilekçesinde, 06/05/2019 tarihli ek bilirkişi raporunda, müvekkil şirketin 31/10/2016 tarihinde yapmış olduğu 139.441,31.-TL tutarındaki ödeme ile davcıların zararının karşılanıp karşılanmadığının tespiti için ödeme tarihi verilerine göre hesaplama yapıldığını, ödeme tarihi verilerine göre ve asgari ücret esas alınarak yapılan hesaplama sonucunda, müvekkil şirket tarafından 31/10/2016 tarihinde yapılan ödeme ile davacıların tüm zararının karşılandığı ve bakiye tazminat alacaklarının bulunmadığının tespit edildiğini, müteveffanın tek başına davacı anne ve babasına destek olduğu kabulüyle yapılan hesaplama ile müteveffanın diğer kardeşlerinin de anne ve babasına destek olduğu kabulüyle yapılan hesaplamanın vardığı sonuç arasında davanın seyrine etki edecek herhangi bir fark bulunmadığını, her iki alternatifte de davacıların tüm zararının müvekkil şirket tarafından 31/10/2016 tarihinde yapılan ödeme ile karşılandığının tespit edildiğini, kaldı ki her ne kadar davacıların tüm zararının karşılandığı sonucunu etkilemeyecekse de müteveffanın diğer kardeşlerinin davacı anne ve babaya destek olduğunun kabulüyle yapılan ve çocukların bakım yükümlülüğünün çocuklar arasında eşit miktarda paylaştırıldığı hesaplamaya itibar edilmesi gerektiğini, müteveffanın mezun olur olmaz devlet kurumunda işe başlayacağı hayatın genel akışında mümkün olmadığını, ülkemizde, mühendislik fakültesinden mezun olan gençler dahi çoğu zaman sözü edilen ücretle işe başlayamadığını, kişinin mezun olduktan sonra kamu alanında çalışabilmesi son derece düşük bir ihtimal olduğunu, bu bölüm mezunlarının büyük çoğunluğunun özel sektörde çalışma alanı bulduğunu, asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamaya itibar edilmesinin hukuka ve hayatın olağan akışına uygun olduğunu, Yerel Mahkeme kararı usul ve esasa uygun olduğundan, davacı tarafın haksız ve mesnetsiz istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE
Dava, haksız fiil sebebiyle maddi ve manevi tazminat talebine yöneliktir.
Mahkemece, ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden, meydana gelen kazada taraflara izafe edilecek kusur oranının tespiti hususunda rapor alınmış, 28/08/2018 tarihli raporda, meydana gelen kazada davalı … Onur’un %100 kusurlu olduğu, müteveffa Ferhat’ın kusurlu olmadığı belirtilmiş, ATK kusur raporu mahkemece hükme esas alınmış olup, 6098 sayılı TBK 56/2 maddesi gereği, kaza sebebiyle oğulları ve kardeşlerini kaybeden davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarına ilişikin yalnızca davacılarca isitinaf yoluna başvurulmuş olup, olayın meydana geliş şekli, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları nazara alındığında takdir edilen manevi tazminattan daha fazla takdiri gerektirecek koşullar bulunmadığından istinafa gelenin sıfatına göre takdir edilen manevi tazminata yönelik istinaf nedenleri kabul edilmemiştir.
Davalı …’nün, kazaya sebebiyet veren davalı …’un babası olduğu, araç üzerinde fiili tasarruf yetkisi bulunduğu ve zarardan sorumlu tutulması talep edilmiş ise de, araç malikinin davalı … olduğu, davalı …’in 2918 sayılı KTK 85 maddesi kapsamında işleten olduğu, davalı …’un işleten sıfatı bulunduğunun ispatlanamadığı göz önüne alındığında davalı … yönünden davanın reddedilmesinde isabetsizlik yoktur.
Mütevveffa Ferhat’ın, Uludağ Üniversitesi İnegöl Meslek Yüksek Okulu 2. sınıf 3. yarı yıl dönemi öğrencisi olduğu, göz önüne alındığında, okulu bitirdiği dönemdeki muhtemel ücreti emsallerine göre belirlenip, tazminatın buna göre hesaplanması gerekecektir. Aktüerya bilirkişi rapor ve ek raporunda 10 derece 1 kademeye eş değer ücretle işe başlayacağı düşüncesinden ve bu miktarı asgari ücrete uyarlayarak hesaplama yapılmış ve işleyecek kazanç dönemi için TRH 2010 tablosu ve 1,8 teknik faiz esas alınmıştır. Aktüerya bilirkişi raporunda, müteveffanın 10 derece, 1 kademeye ilk atanan memur ücreti üzerinden işe başlayacağı varsayımının her hangi bir dayanağı bulunmamaktadır. Mütevveffanın muhtemel mezuniyet tarihinin 2017 yılı yaz dönemi olduğu göz önüne alındığında, ilgili meslek odasından, ticaret odasından sorularak müteveffanın okul bitimi sonrası iş arama süresi ve iş bulduğunda alabileceği muhtemel ücret belirlenmelidir (Yargıtay 17 HD. 2014/19473 E.- 2017/1723 K. sayılı ilam).
Aktüerya bilirkişice yapılan hesaplama hukuka aykırıdır. Zira, mahkemece hükme esas alınan aktüerya raporunda; kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresinin belirlenmesinde TRH 2010 yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplama yapılmış ise de, Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih ve 2019/40 – 2020/40 sayılı kararı ile; 2918 sayılı KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; tazminat hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz ile devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü uygulaması anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, TRH 2010 yaşam tablosu, Yargıtay uygulamaları ile kabul edilen progresif rant yöntemi kullanılarak, bilinmeyen devirdeki gelirlerin her yıl için %10 artırılıp, %10 iskonto edilmesi suretiyle, teknik faiz dikkate alınmaksızın, tazminatın hesaplanması gerekecektir (Yargıtay 17 HD. 2019/3292 E.-2021/1848 K. sayılı ilam). Davacı vekilinin bu yoldaki istinaf sebebi yerindedir. Davalıların istinaf talebi bulunmadığı göz önüne alınarak hüküm verilirken ”usuli müktesep hak” gözetilmelidir.
Davacılardan … yargılama devam ederken reşit olmuştur. Dava açılırken anne ve babasının velayeti ile düzenlenen vekaletnamedeki vekilin görevi sona ermesine rağmen, bu davacıya usulüne uygun duruşma günü bildirilmeksizin yargılamaya yokluğunda devam edilerek karar verilmesi kamu düzenine aykırılık oluşturmaktadır.
HMK 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına, kamu düzenine ve istinaf konusu yapılan nedenlerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, hükmün esasını etkileyecek tüm deliller toplanmadan karar verilmesi nedeniyle karar usul ve yasaya aykırı olup taraf vekillerinin istinaf başvurusunun bu sebeplerle kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 2 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 17/12/2019 tarih ve…………… sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2- İstinaf kanun yoluna başvuran davacılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,
3-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 10/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza