Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/362 E. 2021/486 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : ……..
KARAR NO : ……………

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …

KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : ………….
KARAR NO : ………….
KARAR TARİHİ : 30/09/2019
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : ………..
DAVACILAR : 1-… – …
2-… – …
3-… – …
VEKİLİ : Av. … ……….
DAVALI : 1 -… – …
VEKİLİ : Av. … -………
DAVALI : 2 -……….
VEKİLİ : Av. ………………
DAVALI : 3 -… –

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 24/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/12/2021

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahal mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karara süresi içinde davalılar… vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde, davalı… adına kayıtlı olan ve diğer davalı …’ın sevk ve idaresindeki otobüs ile müvekkili …’a çarparak sürüklenmesine neden olduğunu, müvekkilinin bu kaza neticesinde basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek düzeyde yaralandığını, olayın meydana gelmesinde davalının kusurlu olduğunu, kaza nedeniyle maddi ve manevi zararların meydana geldiğini, müvekkilinin sağ kolunun kopma noktasına geldiğini, kolunu ve bacağını kaybetme tehlikesinin sürmekte olduğunu ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL maddi tazminat ile 70.000,00.-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, müvekkil … Sevk ve idaresindeki …….. plakalı Temenyeri Heykel hattında çalışan halk otobüsü 08/10/2015 tarihinde iki yönlü yolda Temenyeri İstikametine doğru giderken ………… Otobüs durağında yolcu indirdikten sonra, gerekli yol kontrollerini yapıp hareket ettiği sırada davacının yaralandığı kazanın meydana geldiğini, davacı yaya olarak, kontrolsüz şeklilde, yolcu indirmek için durakta durmuş olan aracın önünden ve yolu kontrol etmeden karşıya geçmek istediği sırada müvekkilin otobüs sürücüsünün göremeyeceği şekilde kör noktadan geçiş yaptığı için kaza meydana geldiğini, olayın oluşumunda ağırlıklı olarak davacının kusurlu olduğunu, davacının mali ve sosyal koşullarına göre maddi tazminat koşulları oluşmadığını, manevi tazminat taleplerinin fahiş olduğunu, öncelikle görevsizlik kararı verilmesini, tarafların kusur durumları gereğince davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar yasal süresi içinde davaya cevap vermedikleri, aşamalardaki beyanlarında davanın reddini talep ettikleri görülmüştür.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 59.254,93.-TL işgöremezlik maddi zararı, 50.640,00.-TL bakıcı gideri, 74.637,06.-TL gerçekleşecek bakıcı gideri bedelinin davalılar…………… ve … yönünden kaza tarihi olan 08/10/2015 tarihinden itibaren davalı … şirketi yönünden 23/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınararak davacıya verilmesine, (davalı … şirketinin poliçe limiti dahilinde sorumlu olduğu dikkate alınarak), 15.000,00.-TL manevi zarar miktarının davalılar…………. ve …’dan kaza tarihi olan 08/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınararak davacıya verilmesine, davalı … şirketi yönünden manevi tazminat isteminin reddine, karar verilmiştir.
Davalı ………… vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, kabul edilen maddi tazminat miktarı ile manevi tazminat miktarının fahiş olduğu, yerel mahkemenin davanın esasıyla ilgili olarak dosyaya celp edilen delilleri değerlendirmeden karar verdiği, davacının yaşının 75 olduğu ( davacı 11.02.1940 doğumlu olup, kaza tarihi olan 08.10.2015 tarihinde 75 yaşındadır.), davacının kendi beyanıyla da açıkça kabul ettiği üzere kaza tarihinden önce belinden ameliyat olması sebebiyle bastonla yürümesi, sağlık sorunlarının olması, kaza tarihinden öncesine ait davacının sağlık sigortasından görmüş olduğu tedaviler ile kullandığı ilaçlar ve hastane protokolleri SGK’dan dosyaya celp edilmesine rağmen, adli raporlarda bu hususların hiçbirinin değerlendirilmeksizin davacının meslekte kazanma gücünün kayıp oranı fahiş olacak şekilde tespit edildiği, bilirkişi raporunda gerçekleşen evde bakım ödemeleri adı altında yapılan hesaplamada, davacının evde bakım ücretlerine ilişkin ödeme makbuzu adı altında dava dosyasına sunduğu toplam 10.800,00 TL tutarındaki makbuzlara ve davacı vekilinin 25.12.2018 tarihli 03.07.2016- 26.12.2018 tarih aralığına ilişkin olduğunu söyleyerek sunduğu 30 adet para makbuzunda yazılı toplam 63.300,00 TL karşılığı, bu ödemelerin belgeli ödeme olduğu kabul edilerek yapılan hesaplamayı kabul etmediği, sunulan makbuzların haricen her zaman düzenlenmesi mümkün nitelikte belgeler olduğu, mahkemece davacının başkasının yardımına muhtaç olduğunun kabul edilmesi halinde dahi bilirkişi tarafından bakıcı gideri hesaplaması yapılacak olduğunda bu hesaplamanın brüt asgari ücret üzerinden yapılması gerektiği, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Ş. vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, geçici iş göremezlik tazminatı ve geçici bakıcı gideri tazminatı poliçe kapsamında olmadığı, adli tıp maluliyet raporunda iyileşme sürecinin devam ettiği ve maluliyetin tedavi ile giderilebileceğinin tespit edildiği, iyileşme sürecinin sonunda yeni bir rapor alınması gerektiği, iyileşme ihtimali bulunan bir sakatlığa, sürekli sakatlık tanısı konulmuşcasına hesaplama yapılmasının hukuka aykırı olduğu, adli tıp raporunda mağdurun yaşam boyu bakıma muhtaç olup olmadığı tespit edilmeksizin yaşam boyu “muhtemel” bakıcı gideri tazminatına hükmedildiği, buna ilaveten, yalnızca 9 ay geçici işgöremezlik tespit edilen mağdurun ne kadar bakıcıya muhtaç olup olmadığı tepsit edilmeden hem geçmiş dönem hem de “muhtemel” bakıcı gideri tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğu, hesaplamaya trh tablosu esas alınması gerektiği, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE
Dava, haksız fiil sebebiyle maddi ve manevi tazminat talebine yöneliktir.
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, kazanın meydana gelmesinde davacı …’nin %20, davalılardan sürücü İsmet’in %80 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş, kusur raporu hükme esas alınmış, mahkemenin kusura yönelik değerlendirmesi istinaf konusu yapılmamıştır.
ATK 2. İhtisas Kurulu 07/09/2018 tarihli raporunda, davacının E cetveline göre %60 oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceği mütalaa edilmiş ve ATK raporu hükme esas alınmış ise de, usulüne uygun rapor alındığından söz edilme olanağı bulunmamaktadır (Yargıtay 17 HD. 2020/7786 E. – 2021/2556 K. sayılı ilam). Kazanın 08/10/2015 tarihinde meydana geldiği göz önüne alındığında, 30/03/2013 tarihli Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri kapsamında, davacının maluliyet oranının, iyileşme süresinin, bakım ihtiyacı bulunup bulunmadığının , bu ihtiyacı varsa hangi sebeple ve hangi yaşamsal faaliyetleri için bakım ihtiyacının olduğu, bu ihtiyacın günlük kaç saatlik süre için söz konusu olduğu ve süresi hususlarında ATK 2. İhtisas Kurulu’ndan yeniden rapor alınmalıdır. Davalı … AŞ vekili ve……………..Ltd. Şti temsilicisinin bu yoldaki istinaf sebepleri ayrı ayrı yerindedir.
Aktüerya bilirkişice kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresinin belirlenmesinde PMF 1931 yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplama yapılmış olup, Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih ve 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; 2918 sayılı KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; tazminat hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz ile devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü uygulaması anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, TRH 2010 yaşam tablosu, Yargıtay uygulamaları ile kabul edilen progresif rant yöntemi kullanılarak, bilinmeyen devirdeki gelirlerin her yıl için %10 artırılıp, %10 iskonto edilmesi suretiyle, teknik faiz dikkate alınmaksızın, tazminatın, aktüerya bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle ve davacının istinaf talebi bulunmadığından usuli kazanılmış hak gözetilerek belirlenmesi gerekecektir. ( Yargıtay 17 HD. 2019/3292 E. – 2021/1848 K. sayılı ilam). Ancak, davacı …’nin 07/11/2019 tarihinde vefat ettiği somut gerçeğinin bulunduğu durumda varsayımlara dayalı hesaplama yapılamayacağı, başka bir ifade ile tazminat hesabının, kaza tarihi olan 08/10/2015 tarihi ile davacının ölüm tarihi olan 07/11/2019 tarihi aralığı için tazminata hak kazanılabileceği gözetilip hesaplama yapılmalıdır. Davalı … AŞ vekili ve……… Ltd. Şti temsilicisinin bu yoldaki istinaf sebepleri ayrı ayrı yerindedir.
6098 sayılı TBK 56/2 maddesi gereği, haksız fiil sebebiyle bedensel zarar ya da ölüm halinde, zarar gören veya ölenin yakınları da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesini isteyebilir. Manevi tazminat, kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın manevi dengesindeki bozulmanın giderilmesi için yasanın öngördüğü telafi şeklidir. Davacı …’nin maluliyet oranının, iyileşme süresinin, iyileşme süresi için ve iyileşme süresi sonrası sürekli bakıma ihtiyacı bulunup bulunmadığının tespiti bakımından rapor alındıktan sonra manevi tazminat talebi yeniden değerlendirilmelidir. Bu aşamada, davalı ……….. Ltd. Şti temsilicisinin bu yöndeki istinaf başvurusu yerindedir.
6100 sayılı HMK 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına, kamu düzenine ve istinaf konusu yapılan nedenlerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, hükmün esasını etkileyecek tüm deliller toplanmadan karar verilmesi nedeniyle karar usul ve yasaya aykırı olup davalılar ……….. A.Ş. vekili ve …………. temsilcisinin istinaf başvurularının bu sebeplerle kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalı …Ş. vekili ve ……….. Ltd. Şti temsilicisinin istinaf talebinin ayrı ayrı KABULÜ ile Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/09/2019 tarih ve……… -………….. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalılar tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
3-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 24/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza