Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/36 E. 2021/228 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/36 – 2021/228
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/36
KARAR NO : 2021/228

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1460
KARAR NO : 2019/537
KARAR TARİHİ : 01/04/2019
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 24/05/2019 (Davacı), 31/05/2019 (Davalı)

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 13/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/10/2021

Davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın Allianz Sigorta A.Ş. yönünden açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, maddi tazminat talebi yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, Dahili Davalı Axa Sigorta A.Ş. Hakkında usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne dair verilen karara süresi içinde davacı ve davalı Mapfre Sigorta tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin 01/08/2016 tarihinde yolcu olarak bulunduğu 3akalı motorsiklete, davalı Mahsum Sevimli’nin malik ve sürücüsü olduğuniyle okula gidemeyerek sınıfta kaldığını, fazlaya ait hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan, 30.000,00 TL manevi tazminatın Mapfre Sigorta A.Ş. hariç diğer davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Mahsum Sevimli vekili cevap dilekçesinde, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini belirterek görevsizlik ve dava konusu kazanın Bursa ile ilgisi bulunmadığını, kendisinin ikamet adresinin Bursa olmadığını belirterek yetkisizlik kararı verilmesini, esasa ilişkin ise, kazanın oluşumunda kusurun kendisinde olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Mapfre Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde, maddi tazminat bakımından, davalı müvekkili sigorta şirketinin iş bu poliçeden doğan sorumluluğunun üst limiti olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunu yerine getirdiği ve temerrüde düşmediği kanaatinde olduklarını bildirmiştir.
Davalı Allianz Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde, müvekkili şirketin poliçesinin kaza tarihini kapsamadığından şirketlerinin söz konusu kaza nedeniyle herhangi bir tazminat sorumluluğunun bulunmadığını, davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini, poliçe tarihi hasar tarihini kapsasa dahi şirketlerinin sorumluluğunun zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesinin üzerinde kalan zararların poliçe limitleri dahilinde olan kısmı olduğunu, zorunlu trafik sigorta poliçesi teminatı kapsamında kalan hasarlardan şirketlerinin sorumluluğu bulunmadığını, davacının müvekkili şirkete dava öncesinde başvurusu bulunmadığından temerrüt faizi başlangıcı olarak dava tarihinin dikkate alınması gerektiğini bildirmiştir.
İhbar Olunan Axa Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde, sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında olmak üzere poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, manevi tazminat taleplerinin özel şart ile poliçe teminatı içerisine alındığını bildirmiştir.
Mahkemece, davalı araç maliki ile davalı Allianz Sigorta A.Ş. arasında imzalanan poliçenin kaza tarihini kapsamadığından, davalı Allianz Sigorta A.Ş. yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, maddi tazminat alacağının, dava tarihinden sonra, davalı Mapfre Sigorta A.Ş. Tarafından ödendiğinden, bu alacak kalemi yönünden dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dahili davalı Axa Sigorta A.Ş.’ye harcı yatırılmak suretiyle usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 15.000,00-TL manevi tazminatın davalı Mahsum SEVİMLİ’den alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, mahkeme tarafından takdir edilen manevi tazminat miktarının az olduğunu ayrıca davalı kasko şirketinin manevi tazminatın teminat dahilinde olması sebebiyle manevi zarardan sorumlu olduğunu, davalı Mapfre Sigorta ile önceki vekil arasında yapılan ibra sözleşmesinin Yargıtay içtihatlarına aykırı olması nedeniyle iptalinin gerektiği, yapılan ibranamenin geçerli olduğu kabul edilse dahi gerçek kişi hakkında da maddi tazminat taleplerinden feragat edilmesi nedeniyle yasalara aykırı olduğunu ve bu nedenle KTK 111. Madde kapsamında iptalinin gerektiğini, sigorta şirketleri ile imzalanan geniş kapsamlı ibranamelerin yalnızca sigorta şirketi açısından geçerli olup işleten ve sürücüden zararın geri kalanını talep etme haklarının devam ettiğini, sigortadan alınan para yetersiz olduğundan alınan kusur ve maluliyet raporu kapsamında maddi tazminat miktarının tespiti gerekirken, ibranameye dayalı olarak davanın reddinin doğru olmadığını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı Mapfre Sigorta vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, davacının müvekkili hakkında açtığı maddi tazminat davasından feragat etmesine rağmen mahkeme tarafından feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen kararın hatalı olduğunu bildirerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Uyuşmazlığa konu trafik kazası 01/08/2016 tarihinde Mersin ili Yenişehir ilçesi, Emirler mahallesinde gerçekleşmiş olup, davacı vekaletnamedeki adresi itibariyle Samsun Atakum ilçesinde ikamet etmekte, davalı gerçek kişi Mersin ili Mezitli ilçesinde ikamet etmekte olup, tüzel kişi davalıların ise, şirket merkezi ve tebligat adresi İstanbul ilindedir.
Davalı Mahsum Sevimli tarafından süresi içerisinde yetki itirazında bulunularak yetkili mahkemenin Mersin Mahkemeleri olduğunu bildirmiştir. Ancak İlk Derece Mahkemesi tarafından yetki itirazı hakkında karar verilmemiş ise de, yetki itirazında bulunan davalının istinaf başvurusunda bulunmadığı anlaşıldığından yargılamadaki bu usule aykırılık eleştirilmekle yetinilmiştir.
Davacı vekilinin, davalı Mapfre Sigorta şirketi ile yapılan ibranamenin geçerli olmadığı ve KTK 111. maddesi kapsamında iptalinin gerektiği ancak geçerli kabul edilse dahi sadece sigorta şirketi hakkında hüküm ifade etmesi nedeniyle ibraname ile sürücü hakkında maddi tazminat taleplerinden vazgeçmemiş olup gerçek maddi zararın belirlenmesi ile sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme dikkate alınarak bakiye miktar yönünden davalı sürücü hakkındaki taleplerinin devam ettiğini belirterek mahkeme tarafından gerçek maddi zararın belirlenmesini talep ettiği, davalı Mapfre Sigorta vekili ise, davacının müvekkili hakkında açılan davadan feragat etmesi nedeniyle davanın feragat nedeniyle reddi yerine konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen kararın kaldırılması gerektiğini savunmuştur.
Davacı vekili 27/10/2018 tarihli dilekçesi ile davalı sigorta şirketi ile sulh olmaları nedeniyle davalarından feragat ettikleri ve karşılıklı birbirlerinden yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını beyan etmiş ve vekilin vekaletnamesinde davadan feragat yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
Feragat HMK 307. maddesinde düzenleme altına alınmış olup ilgili madde uyarınca feragatin, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olduğu ve HMK 309/2. Maddesinde feragatın karşı tarafın ve mahkemenin kabulüne bağlı olmadığı ve HMK 311. Maddesinde ise feragatın kesin hüküm gibi sonuç doğurduğu düzenleme altına alınmıştır.
Açık yasal düzenleme gereği, davacının, davalı sigorta şirketine karşı açtığı davadan feragat ettiği ve feragatın geçerli olduğu görülmüştür. Mahkemece, davalı Mapfre Sigorta hakkında açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği görülmekle bu yönüyle davalı vekilinin istinaf isteminin yerinde olduğu mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin ibranamenin geçersizliği ve feragatın sürücü yönünden geçerli olmadığı yönündeki istinaf istemi ile ilgili olarak; davalıların ihtiyari dava arkadaşı olmaları nedeniyle biri hakkındaki feragatin diğerini etkileyip etkilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan iş bu davada davalılar arasındaki ilişki HMK 57/1-a maddesi uyarınca ihtiyari dava arkadaşlığı olup, HMK 58. Maddesi uyarınca ihtiyari dava arkadaşlığında, davaların birbirinden bağımsız olduğu ve dava arkadaşlığından her birinin diğerinden bağımsız hareket ettiği düzenlenmiştir. Bu nedenle dava arkadaşları, davada ötekinden bağımsız olarak usuli işlemleri yapabilir ve her dava arkadaşının ikrar, feragat,kabul ,yeminin kabulü ve yemin gibi işlemleri yalnızca onun hakkında geçerlidir.
Somut olayda davacı davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme nedeniyle sulh olduklarını beyanla sadece sigorta şirketi hakkında açılan davadan feragat ettiklerine dair iradesini ortaya koymuş olup bu yönüyle feragat beyanının diğer davalı Mahsum Sevimli hakkında geçerli olduğundan söz edilmez. Ancak davalılar arasında müteselsil borçluluk durumu mevcut olduğundan bu yönüyle feragatin değerlendirilmesi gerekmektedir.
BK 162 ve devamı maddelerinde düzenleme altına alınan müteselsil borçluluk hallerinde birden çok borçludan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olup alacaklı borcun tamamını dilerse borçluların hepsinden dilerse yalnızca birinden isteyebileceği esastır. Borçluların sorumluluğu borcun tamamı ödeninceye kadar devam eder.
BK 166.maddesi uyarınca borçlulardan biri, ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmişse, bu oranda diğer borçluları da kurtarmış olur hükmü mevcuttur. Aynı maddenin 3.fıkrasında alacaklının borçlulardan biri ile yaptığı ibra sözleşmesi diğer borçluları da ibra edilen borçlunun iç ilişkideki borcu katılım payı oranında borçtan kurtarır.
Sigorta şirketine verilen ibranamedeki irade açıklaması hem sigortacı hem de sigortalı işleten yönünde poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere sonuç doğurur. Davalı sigorta şirketi ile birlikte davalı işleten de poliçe limiti kadar borçtan kurtulmuş sayılır. Ancak aracın sürücüsünün işleten dışında başka bir olması halinde sürücünün sorumluluğu sigorta şirketi tarafından ibranamedeki ödenen tutarla sınırlı olacaktır. Somut olayda davalı olarak sigorta şirketi ve sigortacı işleten bulunduğundan ödeme nedeniyle poliçe limiti kadar sorumluluktan kurtuldukları kabul edilmelidir. Bu durumda İlk Derece Mahkemesi tarafından gerçek zararın belirlenmesi gerekmektedir.
Her ne kadar davacı vekili KTK 111. Madde kapsamında ibranamenin geçersiz olduğunu savunmuş ise de; davalı sigorta şirketine karşı açılan davanın feragat edilmesi nedeniyle artık ibranamenin geçersizliğinin, davalı sigorta şirketi açısından hüküm ifade etmeyeceği alınacak rapor ile belirlenen gerçek zarardan ibraname ile ödenen miktarın güncellenmiş değeri düşüldükten sonra kalan bakiyenin diğer davalı Mahsum Sevimli’den tahsili gündeme gelecektir.
Tazminat hesabına esas alınan maluliyet raporunda, kaza tarihi itibariyle KTK 94. maddesi uyarınca 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı resmi gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkında Yönetmelik çerçevesinde rapor hazırlanması gerekirken, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı sayılı resmi gazetede yayımlanan çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işleri yönetmelik çerçevesinde değerlendirme yapıldığını beyanla rapora itiraz edilmiş, ancak mahkeme tarafından itiraz değerlendirilmemiştir.
”Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Y. 17.H. D. 16/06/2020 tarih 2018/3614 esas 2020/3544 karar sayılı ilamı)
Somut olayda kaza 01/08/2016 tarihinde gerçekleşmiş olup, kaza tarihi itibariyle, yürürlükte bulunan yönetmelige göre tespit yapılmamış ise de, istinaf sebebi olarak ileri sürülmediğinden kaldırma nedeni olarak görülmemiş sadece eleştiri konusu yapılmıştır.
Davacı vekili manevi tazminattan kasko şirketinin sorumlu tutulması gerektiğinden bahisle istinaf isteminde bulunmuş ise de mahkeme tarafından kasko şirketi olan Axa Sigorta Aş. Ye karşı açılmış bir dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup davacının dava dilekçesi ile kasko şirketine karşı dava açılmadığı ve ihtiyari dava arkadaşlığında dahili dava dilekçesi ile davaya taraf eklenmesi mümkün olmadığından bu yönüyle mahkemenin değerlendirmesinin isabetli olduğu ve davacı vekilinin istinaf isteminin yerinde olmadığı görülmüştür.
Davacı tarafın manevi tazminat miktarının az takdir edildiği hususundaki istinaf istemi bakımından da, olay tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre hakim bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumda olayın özelliklerini göz önünde bulundurarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği husus düzenleme altına alınmış olup takdir edilecek para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 tarihli ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

Somut olayda gerçekleşen trafik kazası nedeniyle yaralanan müteveffanın vücut bütünlüğünün bozulması nedeniyle manevi zarara uğradığı kabul edilerek kazanın gerçekleşme şekli, tarafların sosyal ekonomik durumları ve müteveffanın yaralanma derecesi dikkate alınarak takdir edilen 15.000,00 TL manevi tazminatın yeterli olduğu anlaşılmakla davacının bu husustaki istinaf istemlerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkeme tarafından yapılması gereken davalı Mahsum Sevimli’nin sorumlu olduğu tazminat miktarına esas olarak, dava tarihinde davacının tercümanlık bölümünde okuyan üniversite öğrencisi olduğu dikkate alınarak mezun olup olmadığının ve çalışıp çalışmadığı, mezun olduktan sonra ortalama iş bulma süresi, elde edebileceği kazanç miktarının tespiti yönünde araştırma yapılarak muhtemel gelirine dair emsallerin ilgili meslek odalarından ve çeşitli kuruluşlardan araştırılarak muhtemel gelirin belirlenmesi sonrasında, Hazine Müşteşarlığı aktüerya siciline kayıtlı bilirkişiden Yargıtay’ın son içtihatları doğrultusunda TRH 2010 yaşam tablosu dikkate alınarak 1,8 teknik faiz uygulanmaksızın progresif rant yöntemi uygulanarak, sigorta tarafından ödenen bedelin güncellenmiş değeri de dikkate alınarak davacının talep edebileceği bakiye maddi tazminat miktarının tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
HMK’nun 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına, kamu düzenine ve istinaf konusu yapılan nedenlerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, istinafa gelen Mapfre Sigorta yönünden feragat edilmesine rağmen davanın konusuz kaldığı şeklindeki hüküm usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, davacının istinaf başvurusu bakımından da, hükmün esasını etkileyecek tüm deliller toplanmadan karar verilmesi nedeniyle karar usul ve yasaya aykırı olup davacı ve davalı Mapfre Sigorta vekilinin istinaf başvurusunun bu sebeplerle kabulü ile mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı ve davalı Mapfre Sigorta vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/04/2018 tarih ve 2016/1460 – 2019/537 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde yatıranlara iadesine;
3-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yargılama sonunda verilecek gerekçeli kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 13/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.