Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/351 E. 2022/48 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/351 – 2022/48
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/351
KARAR NO : 2022/48

B

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 13/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/02/2022

Asıl ve birleşen davada, davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen karara süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili asıl davada dava dilekçesinde, davalıların olay tarihinde Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi bulunmadığından müvekkili kurum kazada yaralanan Hüseyin Esmer’in malul kalmasından ötürü mahkeme kararı ile belirlenen tazminatı sigortacılık kanunu 14. maddesi ve Güvence Hesabı yönetmeliğinin 16. maddesi gereğince, 10.04.2012 tarihinde toplam 17.307,00-TL ödeme yapıldığını, ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 16 ZG 601 plakalı aracın maliki ve sürücüsünden tahsili için Gemlik İcra Müdürlüğü 2013/699 E.Sayılı dosyası üzerinden yapılan icra takibine yapılan haksız itirazın iptali ile takibin ferileriyle devamına, karar verilmesini talep etmiştir.
Gemlik 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/333 esas 2014/482 karar sayılı dosyası Gemlik 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/892 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekili birleşen dosya, dava dilekçesinde, olay tarihinde karayolları zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi bulunmadığından müvekkil kurum kazada yaralanan Hüseyin Esmer’in malul kalmasından ötürü mahkeme kararı ile belirlenen tazminatı sigortacılık kanunu 14 maddesi ve güvence hesabı yönetmeliğinin 16 maddesi gereğince Hüseyin Esmer vasisi Mehmet Esmer’in yapmış olduğu ilamlı takip dosyasına ödendiğini, kazaya kusuru ile sebebiyet veren 16 ZG 601 plakalı aracın maliki ve sürücüsüne, ödenen 164.293.71.-TL’nin 10/03/2014 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili için Gemlik İcra Müdürlüğünün 2014/1292 esas sayılı dosyasına davalıların haksız olarak yaptığı itirazın iptali ile takibin ferileriyle birlikte aynen devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Ali Cemil Kanmaz vekili cevap dilekçesinde, meydana gelen olayda kendisinin herhangi bir kusurunun ve kabahatinin bulunmadığını, alacaklının alacağına dayanak gösterdiği belgelerin İİK madde 58’e aykırı olarak kendisine gönderilmediğini, icra dosyasına da sunulmadığını, dava dilekçesi yasanın emredici hükmüne aykırı olduğundan yasal cevap süresinin işlemesi söz konusu olamayacağını, davacının iddiasına dayanak olarak gösterdiği belgelerin tarafına gönderilmesi halinde davaya cevaplarını yasal süresi içinde sunulacağını, bu nedenlerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, davanın hak düşürücü süre yönünden reddine esasa girilmesi halinde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Taşkın Çelikler vekili cevap dilekçesinde; davacının rücuen tazminat talebinin zamanaşımı ve hakdüşürücü süreler yönünden düştüğünü, davacının talep hakkı zamanaşımına uğradığını, davacının iddialarının aksine iş bu kazada tarafına yükletilecek herhangi bir kusurun söz konusu olmadığını, tarafına düşen kusur oranlarının belirlenmesi gerektiğini, bu taraflar arasında Hüseyin Esmer’in de bulunduğunu, davacının iddialarının aksine tarafından talep hakkı var ise bu hak Hüseyin Esmer’e ödenmiş olduğu miktar ile sorumluluğunun bulunmadığını, Hüseyin Esmer’in kaza nedeniyle malul hale gelmediğini öncelikle davanın zamanaşımı ve hakdüşürücü süreler yönünden reddine, aksi kanaat halinde davanın esastan reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, asıl davanın kabulü ile davalıların Gemlik İcra Müdürlüğünün 2013/699 sayılı dosyasında ödeme emrine yaptıkları itirazlarının ayrı ayrı iptaline, takibin 17.307,00-TL asıl alacak, 652,92-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 17.959,92-TL üzerinden takip talebinde talep edilen kayıtlarla devamına, güvence hesabının yaptığı ödemenin kusur indirimi yapılmadan itirazın iptaline karar verilmesinin gerekçe yazılırken farkedildiği, birleşen 2014/333 esas sayılı dava dosyası yönünden, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davalı Gemlik İcra Müdürlüğünün 2014/1292 sayılı icra dosyasında ödeme emrine yaptıkları itirazlarının ayrı ayrı kısmen iptallerine, takibin 65.717,48-TL asıl alacak, 492,88-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 66.210,36-TL üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren %9 yasal faiz uygulanmak üzere icra giderleri vekalet ücreti ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinafa başvuru dilekçesinde, kesinleşmiş mahkeme ilamı mevcut iken dosyada alınan bilirkişi raporuna itirazlarda belirtildiği üzere kusur oranı açısından tekrar hesap yapılması usule ve kanuna aykırı olduğunu, bilirkişi tarafından yapılmış olan kusur oranları da hatalı olup hesaplamanın yapılış şekli de hatalı olduğunu savunarak birleşen dava bakımından verilen yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğundan kaldırılarak davanın tam kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Taşkın Çelikler vekili istinafa başvuru dilekçesinde, Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesi’nce dosyada vekaleti olmasına rağmen hiçbir şekilde yargılamadan taraflarının haberi olmadığını, tebligat yapılmadığını ve kusur incelemesine dair keşif ve bilirkişi incelemesinde de taraflarınca delilleri toplanmadığını, davacı taraf, kazazedeye ödeme yapmasına rağmen ibraname almayarak üçüncü kişinin tekrar dava açmasına müsaade ederek açıkça kusurlu davrandığı,, ‘Hiçkimse kendi kusurundan yararlanamaz’ ilkesi gereği kusurlu davacının müvekkilinden bu şekilde bir talep hakkı bulunmadığını, işbu davanın dayanağı olarak gösterilen Bursa 5.Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/307Esas – 2014/6 Karar sayılı kararı Güvence Hesabı tarafından temyiz edilmeyerek ortaya çıkan zarardan kendisi sorumlu olduğunu, red sebebi ayrı olduğundan reddedilen miktar üzerinden ayrı bir vekalet ücreti takdir edilmediğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı Ali Cemil Kanmaz vekili istinafa başvuru dilekçesinde, kazaya karışan dava dışı Hüseyin Esmer dosyaya sunulan belgelerle sabit olduğu üzere Şanlıurfa Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/132 E, 2005/364 K, 23/03/2005 tarihli kararıyla vesayet altına alındığını, Hüseyin Esmer’in vasisi olan baba Mehmet Esmer olay sebebiyle müvekkilinden davacı ve şikayetçi olmadığını beyan ettiğini, bu beyanın maddi anlamda herhangi bir talebi olmadığı anlamına geldiği, dolayısıyla asilin dava açma hakkı yokken, davacının da rücuya dayanarak dava açma hakkı olmadığını, işbu davanın dayanağı olarak gösterilen Bursa 5.Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/307Esas – 2014/6 karar sayılı kararı Güvence Hesabı tarafından temyiz etmeyerek ortaya çıkan zarardan kendisi sorumlu olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava, asıl ve birleşen dava trafik kazası sonucu davalının kusuruyla maluliyet oluştuğu belirtilen dava dışı kişiye ödenen tazminatların davalıdan rücuen tahsiline ilişkin itirazın iptali davasıdır.
Güvence Hesabı’nın hangi hallerde sorumlu tutulduğu ve Hesaba hangi şartların gerçekleşmesi halinde dava yöneltilebileceği 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi ve Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9. maddesinde belirtilmiştir.
Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9.maddesi uyarınca üçüncü kişiye ödenen tazminat, yönetmeliğin 16. maddesi gereğince sorumlulardan rücuan talep edilebilir. Güvence Hesabının rücu edebileceği tazminat tutarı, sürücünün kusur oranına ve zarar görenlerin gerçek zararına göre belirlenir.
Hak sahipleri karşısında, trafik kazası sonucunda meydana gelen zararlardan, Güvence Hesabı ile diğer zarar sorumluları (işleten, teşebbüs sahibi, sürücü ve diğer yardımcı kimseler vs.) müştereken ve müteselsilen sorumludur (BK m.51). Yani Güvence Hesabının sorumluluğunun doğmasıyla diğer zarar sorumlularının sorumlulukları ortadan kalkmaz. Hesapla birlikte devam eder.
Somut olayda, ilk derece mahkemesi gerekçeli kararında ”2017/1653 E. sayılı dosyada davacının dava dışı Hüseyin’e ödediği tutarlar kusur oranlarına göre davalılara rücu edilebileceği miktar belirlenmeden ödenen miktarın tümü kabul edilerek hüküm kurulması gerekçeli kararın yazımı sırasında hatalı olduğu görülmüştür.” denilmek suretiyle, yerel mahkemenin gerekçesiyle kurduğu hüküm çelişkili hale gelmiş olup bu nedenle hükmün kaldırılması gerekmiştir.
Kabule göre de, mahkemece, yukarıda belirtilen gerçek zararın tespiti bakımından yeterli araştırmayı yapmamıştır.
Şöyle ki, Gemlik İcra Müdürlüğü 2013/699 E. sayılı dosyasında rücuya esa alacak olan ve10.04.2012 tarihinde ödendiği bildirilen 17.307,00-TL’nin belirlenme ilkeleri, hesap yöntemi, kusur ve maluliyet tespiti yapılıp yapılmadığı belli olmadığı gibi, bu hususta deliller toplanmaksızın ve bilirkişi incelemesi suretiyle gerçek zarar belirlenmeksizin karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Dava dışı malul kaldığı belirtilen Hüseyin Esmer’in maluliyet durumuna ilişkin herhangi bir rapor alınmamıştır. Her ne kadar davalıların taraf olmadığı dava dosyasında Bursa Uludağ Tıp Fakültesinden alınan rapordaki tespitler davalıların taraf olmadığı dosyada alındığından, davalılara, itiraz imkanı tanınmadan hükme esas alınamaz.
Öte yandan, dava dışı hak sahibi Hüseyin Esmer bakımından doğacak maddi zararın hesaplanması için aktüerya bilirkişisinden rapor alınmamış, aktüerya uzmanlığı bulunmayan emekli icra müdüründen rapor alınmakla yetinilmiştir.
Mahkemece yapılması gereken, asıl ve birleşen dava dosyalarındaki tazminat rücu alacakları bakımından, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas dairesinden alınan kusur raporu muvacehesinde, gerçek zararın tespitine esa olmak üzere, dava dışı Hüseyin Esmer’in maluliyet oranının tespiti için, davacının yaralanmasına ilişkin tüm tıbbi belgeler dosyaya getirtilerek, Adli Tıp Kurumu ya da üniversitelerin adli tıp anabilim dalı başkanlıklarından kaza tarihinde yürürlükte olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre ve önceden var olduğu belirtilen vesayete esas rahatsızlıklarına ilişkin delillerde toplanmak kaydıyla, münhasıran kaza nedeniyle oluşan ve gelişen maluliyetinin tespiti gerekir.
Trafik kazasında cismani zarara uğrayan ve buna dayalı olarak işgücü kaybı tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; rücuya esas zararın tespiti için, dava dışı zarar gören Hüseyin Esmer’in TRH 2010 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve %1,8 teknik faiz uygulanmadan tazminatın hesaplanması; bilinmeyen/ işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması; suretiyle aktüer siciline kayıtlı bilirkişiden rapor alınarak davacının münhasıran birleşen dava bakımından istinaf başvurusu bulunduğu dikkate alınarak asıl dava bakımından davalıların kazanılmış hakları da korunarak karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davalı Taşkın Çelikler vekilinin dava sebebi ayrı olduğundan ayrı vekalet ücreti belirlenmesine yönelik istinaf sebebi, davanın tek bir trafik kazasından kaynaklanması, sürücü ve işletenin 2918 sayılı yasadan kaynaklanan müteselsil sorumluluk ilkesine göre, aynı sebepten doğan davada reddedilen alacak bakımından ayrıca vekalet ücreti talebi yerinde değildir. Ancak, 5237 sayılı TCK’nın 73/7. madde ve fıkrasında ”Kamu davasının düşmesi, suçtan zarar gören kişinin şikâyetten vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada şahsî haklarından da vazgeçtiğini ayrıca açıklamış ise artık hukuk mahkemesinde de dava açamaz.” hükmüne yer verildiği, bu durumda dava dışı, Hüseyin Esmer Vasisinin, ceza soruşturmasında, şikayetinden vazgeçip vazgeçmediği, vazgeçme halinde, şahsi haklarından ( maddi ve manevi tazminat ) açıkça vazgeçtiğine yönelik beyanı bulunup bulunmadığı ilk derece mahkemesi kararından anlaşılmadığından, ceza davasından vazgeçmesi şahsi haklarından vazgeçmesi olarak yorumlanamayacağından bu hususun da açıklıga kavuşturulması suretiyle rücu koşullarının değerlendirilmesi gerektiğinden davalının istinafı bu sebeple yerindedir.
Davalı Ali Cemil Kanmaz vekili, görevsizlik kararı verilmesine rağmen lehlerine vekalet ücretine hükmedilmediği gerekçesi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
6100 sayılı HMK’nın 331. maddesinin 2. fıkrası, “Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder.” hükmünü amir olup, “Yargılama giderlerinin kapsamı” başlıklı 323. maddesinin 1/ğ bendinde vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti, yargılama giderleri arasında sayılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlığı altında düzenlenen 331. maddesinin 2. fıkrası ile yargılamanın tekliği esası benimsenmiş ve görevsiz/yetkisiz mahkemece yargılama giderlerine hükmedilmeyeceği kabul edilmiştir. Görevsizlik ya da yetkisizlik hâlinde verilecek karar “usulden ret” kararıdır (HMK m.115/2). Diğer bir anlatımla görevsizlik ve yetkisizlik kararları ile mahkeme davadan elini çekmiş olsa da, söz konusu kararlar davanın esasını çözmeyip, davacı bu kararların kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde görevli veya yetkili mahkemeye başvurarak davaya kaldığı yerden devam olunmasını sağlayabilmektedir (HMK m. 20)( YHGK nun 28.2.2019 T, 2017/2-3004 E, 2019/217 K. sayılı ilamı; Y.3. HD. 27.3.2019 T, 2017/6542-2019/2620 sy.k). Verilen kararın niteliği ve bu husustaki yasal düzenleme dikkate alındığında, mahkemece vekalet ücreti ile ilgili bir karar verilmemesinde bir usulsüzlük bulunmadığından davalının istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilinin birleşen dava bakımından kusura itirazı, alınan adli tıp kurumu trafik ihtisas dairesi raporu ile görevsiz mahkemece alınan makine mühendisi trafik uzmanı bilirkişi raporlarının birbirini teyit etmesi nedeniyle yerinde bulunmamıştır.
HMK’nun 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına, kamu düzenine ve istinaf konusu yapılan nedenlerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf isteminin reddine, davalılar vekilinin istinaf isteminin ise yukarıda sayılan sebeplerle sınırlı olarak kabulü ile, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)1- Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/03/2019 tarih ve 2017/1653-2019/307 sayılı kararına yönelik davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
a)Alınması gerekli 80,70.-TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 44,40.-TL’nin mahsubu ile kalan 36,30.-TL ‘nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
b)İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından karşılanan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, artan kısmının talep halinde iadesine,
B)1-Davalılar vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/03/2019 tarih ve 2017/1653-2019/307 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,
3-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a hükmü uyarınca, davacı yönünden ise 362/1 maddesi gereğince kesin olmak üzere 13/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.