Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/350 E. 2021/371 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: ………..
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : …….
KARAR NO : ……..

BAŞKAN : ………..
ÜYE : ………..
ÜYE :………..

KATİP : ………………..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : …………
KARAR NO : …………………
KARAR TARİHİ : 19/09/2019
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 06/11/2019
DAVACI :…………..
VEKİLİ : ………….
DAVALI : …………..
VEKİLİ : ………………………
DAVANIN KONUSU : Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 03/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/11/2021

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahal mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, … plakalı aracın 24/03/2017 tarihinde kaza yaptığını, aracın pert duruma geldiğini, araç hasarlı olarak davacıya bırakılarak 19.000,00.-TL ödeme yapıldığını, pert bedelinin eksik olduğunu, araç piyasa rayiç bedelinin eksik belirlendiğini, ödenen bedelin KTK dikkate alındığında davalıyı tamamen ibra edilmiş saymaya elverişli olmadığını, bakiye pert bedelinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, meydana gelen hasar nedeniyle davacıya 21/04/2017 tarihinde 19.000,00.-TL tutarında hasar bedeli ödendiğini, davalının sigorta sözleşmesi kapsamında üzerine düşen sorumluluğu ve edimini yerine getirdiğini, davacının da, davalıyı ibra ettiğini, aksi kabul edilecek olursa aracın gerçek zararının ve tam hasara uğrayıp uğramadığının tespitinin gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 9.000,00.-TL maddi tazminat alacağının 14/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, davalı şirket tarafından tespit edilen “güncel değer” doğru veriler esas alınarak belirlendiği ve belirlenen tazminat bedelinin davacı sigortalıya ödendiği, aracın rayiç değeri 42.000,00.-TL olarak, sovtaj bedeli 23.000,00.-TL olarak tespit edildiği ve bu çerçevede 19.000,00.-TL ödeme yapıldığı, ödenen bu bedel ile müvekkili şirketin sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiği, sigortalının başkaca bir talep hakkı kalmadığı, davacının yapılan bu tazminat ödemesi ile ilgili olarak müvekkili sigorta şirketini gayri kabili rücu olmak üzere ibra ettiği, davacı tarafça talep edilen zararın oluşmadığı, onarım bedelinin aracın piyasa rayiç değerine yaklaşması halinde pert-total işlemi görmesi gerektiği, bilirkişi raporunda hangi somut delillere ve objektif hesaplama yöntemine dayanıldığının belirtilmediği, 51.000,00.-TL rayiç bedel tespitinin ne şekilde yapıldığı anlaşılamadığı ve son derece yüksek meblağda olduğu, tüm bu hususlar irdelenmeksizin, yetersiz ve eksik inceleme üzerinden kurulan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava, kaza nedeniyle meydana gelen zararın kasko sözleşmesinden kaynaklı alacak talebine yöneliktir.
2918 sayılı KTK 111 maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar, yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilir, bu hükümden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir.Söz konusu 2 yıllık süre, hak düşürücü süre olup mahkemece resen dikkate alınmalıdır. Ancak, 2918 sayılı KTK 111 maddesi hükümleri kasko sözleşmelerinde uygulama alanı bulamayacaktır(Yargıtay 17 HD,2016/14093 E.-2017/6940 K.sayılı ilam).
Davalı sigorta şirketi tarafından kazalı aracın değeri 42.000,00.-TL olarak belirlenmiş, aracın hasarlı halinin değeri 23.000,00.-TL olarak kabulüyle davacıya bırakılarak, bakiye zarar bedeli olarak davacıya 19.000,00.-TL ödeme yapılmıştır. Davacı tarafça ibraname başlıklı 14/04/2017 tarihli belge imzalanarak davalı taraf ibra edilmiş olup bu husus taraflar arasında ihtilaf konusu değildir.
Davacı tarafça dava öncesi, davalı şirkete, Türkiye Sigortalar Birliği kasko sorgulama sayfasında aracın kasko bedelinin 51.165,00.-TL olduğunun görüldüğünden bahisle, ödenen pert bedelinden eksik kalan kısmının ödenmesi yolunda müracaatta bulunulmuştur.
6098 sayılı TBK 28. (818 sayılı BK 21. maddesi) maddesinde aşırı yararlanma (gabin) düzenlenmiş olup, maddenin 1. fıkrasında “bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir” denilmek suretiyle, gabinin unsurları ile sonuçları hüküm altına alınmıştır.
Kanun metnindeki ifadelerden anlaşıldığı ve öğretide de kabul edildiği üzere, sözleşme hukukunda geçerli olan irade özerkliği ve sözleşme serbestisi ilkeleri gereğince, kişiler bir sözleşmedeki edim ve karşı edimi özgürce belirleyebilir, sözleşmenin şartlarını diledikleri gibi kararlaştırabilirler. Genel kural, sözleşme serbestisi ve irade özerkliği olmakla birlikte, sözleşmenin taraflarından güçsüz olanın korunması ile sözleşmenin tarafları arasındaki dengenin sağlanabilmesi, sözleşmenin yapılması sırasında iradesinin oluşumu sakatlanmış olan tarafın korunması bakımından ise, kanun koyucu gabine ilişkin düzenlemeyi getirmiş, sözleşme kurulumunda iradesinin oluşumu sakatlanan ve güçsüz konumda olan tarafı korumak amacıyla gabin (aşırı yararlanma) müessesesini düzenlemiştir.
Davacı taraf ibranamede fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmamış (üçüncü şahısların tüm zarar ve hasar talepleri saklı tutulmuş), dava dilekçesi ve ekindeki belgelerde, yaptıkları araştırmada aracın kaza tarihindeki kasko değerinin 51.165,00 TL olduğunun anlaşıldığı yolundaki beyanları, göz önüne alındığında, davacı vekilinin beyanlarının, gabini düzenleyen 6098 sayılı TBK 28 maddesi kapsamında değerlendirilmesine olanak bulunmamaktadır. Zira, 6100 sayılı HMK 25 maddesi gereğince kanunda gösterilen istisnalar dışında hakim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz. Taraflarca getirilme ilkesinin sonucu olarak hakim, tarafların ileri sürmediği vakıaları kendiliğinden araştıramaz. Bu durumun istisnası ise kamu düzenini ilgilendiren davalar olup, bu davalarda kendiliğinden araştırma ilkesi uygulanır. (Yargıtay 11 HD 2016/11397 E. – 2017/4177 K. sayılı ilam)
Somut olayda, kaza nedeniyle sovtaj bedeli mahsubu ve ödeme ibra işlemleri tamamlandıktan sonda davacı tarafça, yaptıkları araştırma neticesinde aracın kaza tarihindeki kasko değerinin 51.165,00.-TL olduğunun anlaşıldığından bahisle aradaki farkın ödenmesi talepli dava açıldığı, mahkemece alınan bilirkişi raporunda da aracın kaza tarihindeki değerinin 51.000,00.-TL olduğunun belirtildiği, 6098 sayılı TBK 132 maddesinde ifadesini bulan ibranın, borcu sona erdiren hallerden olup, edimi yerine getirme yükümlülüğümü hukuken ortadan kaldırdığı, genel kavram itibari ile dava sonucunda belirlenecek tazminatın birebir ve aynı miktarlarda ödenmesini içermeyip, tarafların karşılıklı özgür iradeleri ile anlaşmaları olduğu, davacı tarafça 6098 sayılı TBK 28 maddesinde düzenlenen gabin iddiasının da gündeme getirilmediği göz önüne alındığında davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Davalı vekilinin bu yoldaki istinaf sebebi yerindedir.
HMK’nun 355.maddesi gereğince istinafa başvuranın sıfatı, istinaf konusu yapılan nedenler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup davalının istinaf başvurusunun bu sebeple esas bakımından kabulü ile bu durum yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ………………tarih, ……………..sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
a) Davanın REDDİNE,
b) Alınması gerekli 59,30 TL harcın peşin harç ve ıslah harcından mahsubuyla 121,76 TL nin hüküm kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
c) Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
d) Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereği 4.080,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
3-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davalıya iadesine,
4-Davalı tarafça yapılan 11,00 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Karar tebliğ, harç tahsil, harç iade ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere 03/11/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

………
Başkan
…………

…………
Üye
………….

………..
Üye
…………

………
Katip
…………….