Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:………………….
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R
DOSYA NO : …………
KARAR NO : ………
BAŞKAN : ………….
ÜYE : ………….
ÜYE : ………..
KATİP : ………………….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : ………….
KARAR NO : ………….
KARAR TARİHİ : 10/05/2019
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : ……….
DAVACI : ………..
VEKİLİ : Av. ………..
DAVALI : 1 -………
VEKİLİ : Av………
DAVALI : 2 -……….
VEKİLİ : Av. ………..
DAVALI : 3 -………
VEKİLİ : Av. ……………
DAVANIN KONUSU : Alacak (hasar ve değer kaybı bedeli)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 04/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/11/2021
Davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karara süresi içinde davacı vekili ve davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili firmaya ait … plakalı araç ile sürücüsü …… olduğu halde seyir halindeyken sürücüsü …….. olan … plakalı aracın geçiş üstünlüğü kuralına uymayarak yanlış manevra yapması ve yola aniden çıkması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sebebiyle davacının aracının hasar gördüğünü, kazanın oluşumunda davalı …’ın tamamen kusurlu olduğunu, hasar ve değer kaybına ilişkin Bursa 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin …….. Dİş sayılı dosyası ile tespit yapıldığını, aracında 25.730,00-TL hasar olduğunun belirlendiğini, mahrumiyet zararının 1.500,00-TL olduğunu, değer kaybının ise 4.800,00-TL olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacıya ait araçta oluşan hasar, değer kaybı, mahrumiyet zararı ve tespit masraflarının kaza tarihi olan 19/10/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde, müvekkili şirket nezdinde … plakalı aracın kaza tarih ve saatini kapsayan poliçesi bulunmadığından müvekkili şirket yönünden davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı …vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin maliki bulunduğu … plakalı aracın tüp depolama tesisleri girişinde trafik kurallarına uygun olarak sinyal ve selektör ile uyarıda bulunarak geçişini tamamlamak üzereyken davacıya ait … plakalı aracın aşırı hızlı ve kontrolsüz gelmesi nedeniyle müvekkilinin aracına çarpması sonucu bu kazanın meydana geldiğini, kazada asli kusurlu tarafın davacı olduğunu, alınan tespit raporunun tek taraflı olarak yaptırıldığından kabulünün mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi 17/12/2018 günlü ek raporunda dava konusu araçta 14.734,66-TL KDV dahil hasar meydana geldiği, davalı taraf sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu dikkate gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 14.734,66.-TL hasar bedeli ile 5.000,00.-TL değer kaybı tazminatının davalı sigorta şirketinden dava tarihinden diğer davalılardan kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte mütesilsilen alınarak davacıya verilmesine, davalı sigorta şirketinin bu tutardan müteselsil sorumluluğunun 1.675,00.-TL ile sınırlı tutulmasına, 1.500,00.-TL iş gücü kaybı tazminatının davalılar …ve………..’dan kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte mütesilsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinafa başvuru dilekçesinde, tespit dosyasından alınan bilirkişi raporu ile , dava dosyasından alınan alınan bilirkişi raporu arasında çelişkinin giderilmesi için aynı bilirkişiden ek rapor alındığını fakat yine bu çelişkinin giderilemediğini, itirazlar karşılanmamış olup iş bu mahkeme kararına istinaf yolu ile yaptıkları itirazların karşılanmadığını belirterek yerel mahkeme kararını istinaf etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinafa başvuru dilekçesinde, davalıya ait aracın aracın kazadan önceki 4 aylık sürede trafik sigortası yapılmadığını, kazadan yarım saat sonra saat 16:21’de sigorta poliçesini yaptırıldığını, davalı…….nun kötü niyetli olduğunu, kaza, poliçe üretilmeden önce meydana gelmiş olduğundan müvekkil şirketin davacının taleplerinden herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı …vekili istinafa cevap dilekçesinde, davacının tek taraflı olarak yaptırmış olduğu hasar tespitinin mahkemece kabul edilmemesi usul ve yasaya uygun olup verilen karar yerinde olduğunu belirterek davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava, trafik kazası nedeniyle araçta meydana gelen hasar, değer kaybı ve mahrumiyet zararına ilişkin maddi tazminat davasına ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Davalı sigorta şirketinin kazaya kusuru ile neden olan davalı gerçek kişiye ait aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu ve zarardan bu sıfatla sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle, davalıya husumet yöneltmiş; davalı sigortacı, poliçenin kaza saatini kapsamadığını savunmuş; mahkeme ise, davalı tarafından düzenlenen poliçenin başlangıç tarihinin 19.10.2016 saat 12:00 ve kaza tarihinin aynı gün saat 15:50 olması nedeniyle, davacı zararının poliçe kapsamında olduğunu kabul ederek davalının sorumluluğuna karar vermiştir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir sorumluluk sigortası türüdür. Bu sigorta kapsamında sigortacının zarardan sorumlu tutulabilmesi için, rizikonun poliçe vadesi içinde gerçekleşmesi gerekir.
Davaya konu edilen kaza ve dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6. kitabında sigorta hukuku düzenlenmiş olup TTK’nun 1401- 1452. maddeleri arasında, tüm sigorta türleri bakımından uygulama alanı bulacak olan, sigorta sözleşmelerine ilişkin genel esaslar belirlenmiştir.
6102 sayılı TTK’nun 1405/1. maddesindeki “sigortacı ile sigorta sözleşmesi yapmak isteyen kişinin, sözleşmenin yapılması için verdiği teklifname, teklifname tarihinden itibaren otuz gün içinde reddedilmemişse sigorta sözleşmesi kurulmuş sayılır” düzenlemesi ile, sigorta sözleşmelerinin kuruluşu hüküm altına alınmış; sigortacının sorumluluğunun başlangıcı ise, TTK’nun 1421/1. maddesinde “aksine sözleşme yoksa, sigortacının sorumluluğu primin veya ilk taksidinin ödenmesi ile başlar” şeklinde düzenlenmiştir.
İyiniyet ve karşılıklı güven ilişkisine dayanan sigorta sözleşmelerindeki doğru beyan yükümlülüğü, TTK’nun 1435/1. maddesinde “sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir” denilerek düzenlendikten sonra; TTK’nun 1439/1. maddesinde, bu yükümlülüğe uyulmamasının yaptırımı “sigortacı için önemli olan bir husus bildirilmemiş veya yanlış bildirilmiş olduğu takdirde, sigortacı 1440 ıncı maddede belirtilen süre içinde sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir. İstenilen prim farkının on gün içinde kabul edilmemesi hâlinde, sözleşmeden cayılmış kabul olunur. Önemli olan bir hususun sigorta ettirenin kusuru sonucu öğrenilememiş olması veya sigorta ettiren tarafından önemli sayılmaması durumu değiştirmez” şeklinde düzenlenmiştir.
TTK’nun 1458/1. maddesinde ise, geçmişe etkili sigorta “sigorta, sigorta koruması sözleşmenin yapılmasından önceki bir tarihten itibaren sağlanacak şekilde yapılabilir. Ancak, rizikonun gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin ortadan kalkmış olduğu, sözleşmenin yapılması sırasında, sigortacı ile sigorta ettiren ve sigortadan haberi olmak şartıyla, sigortalı tarafından biliniyorsa sözleşme geçersizdir. Rizikonun gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin ortadan kalktığının sigorta ettiren veya sigortalı tarafından bilinip sigortacı tarafından bilinmediği durumlarda, sigortacı sözleşme ile bağlı olmamakla birlikte, ödenmesi gereken primin tamamına hak kazanır” denilmek suretiyle düzenlenmiştir. (Y.17 HD 10/12/2018 tarih ve 2016/2576 – 2018/11900 sayılı ilamı)
Davaya konu somut olay incelendiğinde; davaya konu kazanın tarih ve saatinin, kaza tespit tutanağında 19.10.2016 saat 15:50 olarak belirtildiği; davalıya husumet yöneltilmesine yol açan trafik sigorta poliçesinin tanzim tarihinin 19.10.2013 saat 16:21 ve poliçe başlangıç saatinin ise aynı gün saat 12:00 olduğu görülmektedir. Davalı adına, acentesi olan …….. Ltd. Şti. tarafından 16:22’da poliçe tanzim edilmiş olup sigorta prim tutarının peşin ödeneceği kararlaştırılmıştır. Anılan bu belgelere göre, poliçenin tanzim saati, davacının cismani zarara uğradığı kazanın saatinden sonraki bir zaman dilimine ilişkin görünmekte; sigortacının üstlendiği rizikonun gerçekleşmesinden sonra poliçenin tanzim edildiği izlenimi uyandırmaktadır. Bu itibarla; davalı sigortacının sigorta poliçesi gereği sorumluluğunun başlamasından sonra, davaya konu kazanın gerçekleşip gerçekleşmediğinin (rizikonun poliçe vadesi içinde olup olmadığının) saptanması önem kazanmaktadır. Yukarıda anılan yasal düzenlemeler gereği, sigortacının sorumluluğunun başlaması için, poliçede kararlaştırılan primin ödenmiş olması gerekliliği ile poliçenin tanzim saati dikkate alındığında, kaza saatinin netleştirilmesindeki zorunluluk açıkça ortaya çıkmaktadır. Mahkemenin bu hususta herhangi bir araştırma yapmadan ve davalı yanın bu savunması üzerinde durmadan karar vermesi, eksik inceleme mahiyetindedir.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; davalı sigortacının trafik sigorta poliçesi kapsamında davacının zararından sorumluluğunun doğması için, davalı poliçesinin vadesi içinde gerçekleşmiş bir kazanın olması gerektiği; davalı trafik sigortacısının sorumluluğunun, ancak poliçe priminin ödendiği andan itibaren başlayacağı hususları gözetilerek, kazaya ilişkin tüm belgeler incelenip kaza saatinin netleştirilmesi; davalı sigortacı ile acentesi sıfatıyla poliçe tanzim eden ………Hizm Ltd. Şti.’nin ticari kayıtları üzerinde yapılacak incelemeyle poliçe priminin tahsil edildiği saatin ve poliçenin davalı sigortacının sistemine girdiği saatin saptanması; bu belirlemelerden sonra, yukarıda anılan yasal düzenlemeler de dikkate alınıp davalı sigortacının hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken,bu hususta araştırma yapılmadan karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Davacının istinaf başvurusu bakımından ise; HMK’nın 266 ncı maddesi hükmüne göre; çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konuda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur.
Aynı kanunun 281 inci maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkemece, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır.
Somut olayda; dava öncesi Bursa 2. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından makine mühendisi bilirkişiden aldırılan 13/12/2016 tarihli tespit raporunda; yedek parçalar ve işçilik dahil tamir gideri 25.730,00-TL olarak hesaplanmıştır. Yapılan yargılama sırasında alınan makine mühendisi bilirkişisinin 10/07/2018 tarihli kök raporunda; yedek parçalar ve işçilik dahil tamir gideri 17.658,46-TL KDV hariç olup, (ilgili firmaca yedek parça tutarından 5.171,21-TL) indirim uygulandığı, toplam yedek parçalar ve işçilik dahil olmak üzere KDV dahil toplam 14.734,66-TL hesaplandığı, İşbu raporlara taraflarca itiraz edilmesi üzerine aynı bilirkişinin ek raporda ise; yedek parça ve işçilik dahil tamir gideri KDV hariç 17.658,46-TL, (ilgili firmaca yedek parça tutarında 5.171,21-tl) indirim uygulandığı, indirim sonra KDV dahil toplam 14.734,66-TL hesaplanmıştır.
Davacı vekili, tespit dosyasından aldırılan rapor ile mahkemece dava dosyasında aldırılan rapor arasında çelişki bulunduğu itirazına rağmen itiraz giderilmeden ikinci rapora göre karar verilmesinin hatalı olduğunu istinaf başvurusunda ileri sürmüştür.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince; önceki bilirkişiler dışında, konunun uzmanlarından oluşturulacak üç kişilik makine mühendisi bilirkişi kurulundan, gerek iki rapor arasındaki çelişkileri gideren gerekse davacı tarafın itirazlarını karşılayan bir rapor alınması ve ulaşılacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davacı tarafın itirazları karşılanmadan, birbiriyle çelişen bilirkişi raporlarından ikincisine itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırıdır.
HMK’nun 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına, kamu düzenine ve istinaf konusu yapılan nedenlerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, hükmün esasını etkileyecek tüm deliller toplanmadan karar verilmesi nedeniyle karar usul ve yasaya aykırı olup davacı vekili ve davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun bu sebeplerle kabulü ile mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ve davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/05/2019 tarih ve …………… sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf kanun yoluna başvuranlar tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,
4-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
5-İstinaf kanun yoluna başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 04/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
………..
Başkan
……….
……..
Üye
…………
……
Üye
……..
……..
Katip
………