Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2777 E. 2023/303 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/2777
KARAR NO : 2023/303

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BALIKESİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/17
KARAR NO : 2021/44
KARAR TARİHİ : 11/10/2021
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 10/11/2021
DAVACI : … -…
VEKİLİ : Av. … – [16868-68252-82314] UETS
DAVALI : 1 -… – …
VEKİLLERİ : Av. … – [16108-01388-09326] UETS
Av. … – [15746-47065-70718] UETS
Av. … – [16167-61274-85729] UETS
DAVALI : 2 -… –
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – [16261-62983-22282] UETS
Av. … – …
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Maddi-Manevi Tazminat)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 08/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/02/2023

Davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karara süresi içinde davalı Allianz Sigorta A.Ş. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı … adına kayıtlı 10 T 0171 sayılı aracın 10.05.2017 tarihinde motosikletle seyir halindeki davacıya çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının ağır yaralandığını, davalı …’in kullandığı aracın diğer davalı … şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk poliçesi ile teminat altına alındığını, Balıkesir 5.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/439 Esas sayılı dosyası ile ceza davasının sürdüğünü, davalı …’in % 100 kusurlu tespit edildiğini, davacının seramik fayans ustası olarak geçimini sağladığını, ancak kalıcı sakatlık oluştuğunu, ömür boyu sürecek iş gücü kaybının meydana geldiğini, davalı … şirketinden dava öncesinde 22.06.2018 tarihinde 44.057,24 TL ödeme yapıldığını, gerçek zararın ise dava ile ortaya çıkacağı belirtilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 5.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılarından, 15.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 15/08/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat taleplerini 15.442,17 TL ‘ye yükselterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporunu kabul etmediklerini, davacının da KTK 52. Maddesini ihlal ederek kazada kusurlu olduğunu, kusur incelemesi için dosyanın ATK Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesini, müvekkilinin kazadan sonra, davacıya elinden gelen maddi manevi desteği gösterdiğini beyan ederek davanın reddini mahkeme aksi kanaatte ise kaza sonrası yapılan yardım ve iyi niyet göstergesi bilgi ve belgelerin dikkate alınarak hüküm tesis edilmesini talep etmiştir.
Davalı Allianz Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde, kabul anlamına gelmemekle birlikte, 10 T 0171 plaka sayılı aracın müvekkili sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğunu, kişi başına azami sorumluluk limitinin sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve zarar oranında kaza tarihinde 330.000,00 TL olduğunu, davacının yaralanması nedeniyle sakatlık tazminatına ilişkin talep üzerine uzman aktüerler tarafından TRH tablosuna göre hazırlanan rapora istinaden 28/06/2016 tarihinde 44.057,24 TL ödendiğini, buna ilişkin talebin reddi gerektiğini, geçici iş göremezlik, tedavi gideri ve geçici bakıcı giderine ilişkin teminat kapsamında bulunmadığından bu taleplerinin de reddi gerektiğini, davacının kask takmaması sebebiyle müterafik kusur indirimi yapılmasını, gelirinin somut belgelerle ispat edilmesini, ödeme yapılmış olması nedeniyle müvekkili şirketin temerrüdünün söz konusu olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının davasının kısmen kabulü ile 15.442,17 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bu miktara davalı … yönünden kaza tarihi olan 10/05/2017 tarihinden itibaren, davalı … şirketi yönünden ise temerrüt tarihi olan 29/06/2017 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına ile 6.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ‘ dan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı Allianz Sigorta vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, müvekkil şirket tarafından dava tarihinden evvel davacıya yapılan ödeme ile zararın karşılandığını ve müvekkilinin sorumluluğunun kalmadığını, alınan her iki bilirkişi raporunda da ödeme tarihindeki verilere göre yapılan hesaplamaya göre davacının tazminat alacağı kalmadığının belirtilmesine rağmen dava tarafın mesleğinin fayans ustası olduğunu iddia etmesi karşısında sosyal güvenlik kayıtlarına yansıyan resmi nitelik kazanan asgari ücreti üzerinde bir geliri olmamasına rağmen asgari ücretin üzerinde gelir elde ettiğinin kabulü ile tazminat hesabı yapılmasının hatalı olduğunu, tazminat hesabının TRH 2010 yaşam tablosu ve 1,8 teknik faize göre yapılması gerektiğini, müvekkilinin ödeme tarihindeki tazminat hesabında genel şartların yürürlükte bulunduğu tarihte TRH 2010 yaşam tablosu ve 1,8 teknik faizin uygulanmış olması nedeniyle ödeme tarihindeki verilere göre yapılan hesaplamada da bu yöntemin kullanılması gerektiğini, hesaplamada genel şartların uygulanması gerektiğini, maluliyet oranının tespitinde özürlülük ölçütü, sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmelik hükümlerine göre tespit yapılması gerekirken hatalı yönetmelik hükümlerinin uygulandığını, geçici iş görmelik, bakıcı ve tedavi giderlerinin müvekkilinin sigorta teminatı kapsamında olmadığını beyanla kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık maddi tazminat hesabı, davacının aylık gelirinin asgari ücretin üzerinde olup olmadığı ve maluliyet raporunun usulüne uygun yönetmelik hükümlerine göre tanzim edilip edilmediği hususudur.
Yargılama sırasında yanlardan birinin bilirkişi raporuna itiraz etmemesi, itiraz eden taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşturur. Taraflardan biri bilirkişi raporuna itiraz etmez, diğer tarafın itirazı üzerine ya da mahkemece kendiliğinden yeni bir bilirkişi raporu alınır ve sonuncu rapor, önceki rapora itiraz edenin daha da aleyhine olursa, önceki rapor itirazda bulunmayan yönünden kesinleşeceğinden itiraz eden taraf lehine oluşan usuli kazanılmış hak gereği, mahkemece itiraz edenin lehine olan bilirkişi raporuna göre karar verilir. (Yargıtay 17 HD. 2014/17879 E.- 2017/2082 K. sayılı ilam).
Somut olayda, ATK 3.İhtisas Dairesince tanzim edilen 29/04/2019 tarihli maluliyet raporunun davalı Allianz Sigorta vekiline 10/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği ve davalı vekili tarafından süresinde maluliyet raporuna itiraz edilmediği görülmekle, her ne kadar raporda kazanın meydana geldiği tarih olan 10/05/2017 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri yerine Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre değerlendirme yapılması hatalı ise de, davalı vekilinin rapora süresinde itiraz etmemesi nedeniyle bu hususun davacı lehine kazanılmış hak teşkil etmesi ve kararın sadece davalı tarafça istinaf edilmesi nedeniyle bu husus kaldırma sebebi yapılmamış olup davalı vekilinin bu husustaki istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarihli 6111 Sayılı Yasa’nın 59.maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, Yasanın geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği,” öngörülmüştür.
Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu’na geçmiştir.
Somut olayda, davalı … şirketi geçici iş göremezlik tazminatından Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumlu olduğu iddia etmiş ise de yukarı da açıklandığı üzere geçici işgöremezlik talepleri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam ettiğinden davacının talep ettiği geçici işgöremezlik dönemi için davalı … şirketinin sorumlu olduğuna karar verilmesi hususunda mahkemenin takdirinde isabetsizlik bulunmadığından davalı … vekilinin bu husustaki istinaf isteminin reddi gerekmiştir. (Yargıtay 17 HD 04/02/2021 tarih 2020/11295 E 2021/780 K)
Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; tazminat hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz ile devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü uygulaması anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir.
Tazminat hesaplamasının, TRH 2010 yaşam tablosu, Yargıtay uygulamaları ile kabul edilen progresif rant yöntemi kullanılarak, bilinmeyen devirdeki gelirlerin her yıl için %10 artırılıp, %10 iskonto edilmesi suretiyle, teknik faiz dikkate alınmaksızın, tazminatın hesaplanması gerekmekte olup mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplamanın bu yönteme göre yapıldığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu husustaki istinaf isteminin de reddi gerekmiştir. (Yargıtay 17 HD. 2019/3292 E. – 2021/1848 K. sayılı ilam).
Bilirkişi tarafından öncelikle davalı … şirketi tarafından dava tarihinden önce davacıya bir miktar ödeme yapıldığının belirlenmiş olmasına göre; ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin davacının zararının karşılayıp karşılamadığının belirlenmesi için ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılarak, ödemenin yeterli bulunması yani ödemenin yapıldığı tarih itibarı ile geçerli verilere göre hesaplanan tazminatı yapılan ödeme tamamen karşılıyorsa zarar görenin zararının kalmadığı, ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmalı ve zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince davalı tarafından yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak, hesaplanan tutardan mahsup edilmelidir. (Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 19/12/2013 tarih 2012/12123 esas 2013/18083 karar sayılı emsal kararı )
Mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı … şirketinin dava tarihinden evvel ödeme yapması nedeniyle öncelikle ödeme tarihindeki verilere göre hesaplama yapılarak davacının tazminat alacağı bulunup bulunmadığının tespit edildiği ve hesaplama yapılırken ödeme tarihinden sonraki Anayasa Mahkemesi iptal kararı da dikkate alınarak genel şartlarla getirilen teknik faize göre hesaplama yapıldığı görülmüştür. Anayasa Mahkemesinin kararlarının geçmişe yürümezliği ilkesi devam eden davalar için uygulanamayacağından ödeme tarihindeki verilere göre hesaplama yapılırken Anayasa Mahkemesinin iptal kararı dikkate alınarak hesaplama yapılmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davalı vekilinin bu husustaki istinaf isteminin de reddi gerekmiştir.
Trafik kazası sonucu işgöremezlik nedeniyle ortaya çıkan zararın tayininde zarar görenin elde ettiği gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Kişinin herhangi bir işi yoksa, zarar gören kişinin geliri asgari ücret kabul edilerek bu miktar üzerinden hesaplanacaktır. Zarar gören kişi gelirinin asgari ücret üzerinde olduğunu, bir başka anlatımla herhangi bir işyerinde çalıştığı yada bir meslek icra ettiği ve asgari ücret üzerinde bir gelir elde ettiğini iddia ediyorsa bunu ispat etmesi gerekmekte olup yerel mahkemede bedensel zararların tazmini davalarında zarar görenin zararını resen belirlemek durumundadır. Bu nedenle zarar gören davacı asgari ücret üzerinde bir gelir elde ettiğini iddia etmiş ise çalıştığı iş yerinden trafik kazasının olduğu tarihteki ücret ve tüm gelirlerini gösterir ücret bordrolarını getirtilmelidir. Kişi belirli bir iş yerine bağlı olmaksızın, mesleğini icra eden kişilerden ise ekonomik ve sosyal durumu ile ilgili zabıta araştırması yanında o meslek odasından o mesleği icra edenlerin kaza tarihi itibarı ile ortalama ücretleri sorulmalıdır. Zarar görenin kaza tarihinde çalıştığı iş yerinde aldığı ücretler gelir olarak kabul edilebilir.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde davacının fayans ustası olarak çalıştığını belirtmiştir. Mahkemece tarafından davacının fayans ustası olarak çalıştığı kabul edilmek suretiyle sosyal ekonomik durum araştırması ile tespit edilen aylık kazancı dikkate alınarak asgari ücretin üzerinde gelir elde ettiğinin kabul edilerek bilirkişi tarafından yapılan terditli hesaplamada bu yönde yapılan hesaplama hükme esas alınarak karar verilmiş ise davacının gelirine yönelik yapılan araştırmanın yeterli olduğundan bahsetmek mümkün değildir. Mahkemece SGK’ya yazılan müzekkereye verilen cevapta davacının asgari ücretle çalıştığı bildirilmiş, yapılan zabıta araştırması tutanağında, davacının inşaat ustası olduğu ve aylık kazancının 3.500,00 TL olduğu tespit edilmiştir. Yargılama sırasında dinlenilen tanıklar davacının fayans ustası olduğunu belirtmişler ise de tanık beyanı tek başına davacının gelirinin belirlenmesi için yeterli kabul edilemez. Bu nedenle kaza tarihindeki gelirin tespitine yönelik tekrar araştırma yapılmalıdır. Davacının kaza tarihinden önceki dönemi de kapsayan hizmet döküm belgelerine ilişkin SGK kaydı getirtilerek, davacının usta olduğunu gösteren belge, sertifika vb var ise ibraz etmek üzere davacı vekiline süre verilerek dosya arasına alınmalı ayrıca meslek odasına müzekkere yazılarak fayans ustasının aylık emsal kazancının ne olduğunun sorulması ile davacının fayans ustalığı yapıp yapmadığı yeterli şekilde araştırılıp fayans ustalığı yaptığının ve asgari ücret üzerinde gelir elde ettiğinin tespit edilmesi halinde geliri tespit edilerek hüküm tarihine en yakın gerçek zararın belirlenmesi ile fayans ustası olarak asgari ücret üzerinde gelir elde ettiğinin belirlenememesi halinde asgari ücret dikkate alınarak yapılan hesaplama ile davalı … şirketi tarafından dava tarihinden evvel yapılan ödeme ile bakiye tazminat alacağı kalmadığının anlaşılması halinde davanın reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile davacının, sosyal ekonomik araştırma raporu ve 4 günlük SGK çalışmasına bildirilen kazancı dikkate alınarak asgari ücretin 2.047 katı gelir elde ettiği kabul edilerek hüküm kurulması nedeniyle davalı vekilinin bu husustaki istinaf isteminin kabulü gerekmiştir. ( Yargıtay 17.HD 03/10/2019 tarih 2016/19993E 2019/8923 K)
6100 sayılı HMK 355 maddesi gereğince istinafa başvuranın sıfatı, istinaf konusu yapılan nedenler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1. fıkrası (a-6) bendi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı Allianz Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Balıkesir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/10/2021 tarih ve 2021/17 – 2021/44 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-Davalı tarafından yatırılan 263,75 TL nisbi istinaf karar harcının talep halinde iadesine;
3-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yargılama sonunda verilecek gerekçeli kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 08/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan


Üye


Üye


Katip