Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/261 E. 2021/181 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/261 – 2021/181
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/261
KARAR NO : 2021/181

ENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/219
KARAR NO : 2019/494
KARAR TARİHİ : 22/03/2019
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 18/06/2019
D
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 14/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/10/2021

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde, dava dışı sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın seyir halinde önüne çıkan aracı sollamak üzereyken, Furkan Deveci sevk ve idaresindeki, davalı sigorta şirketine sigortalı 16 BTH 99 Plakalı aracın kontrolsüz bir şekilde park cebinden çıkarak karşı şeride geçmesi üzerine maddi hasarlı trafik kazası olduğunu, kazada davalı şirketçe sigortalanan aracın kaza tespit tutanağında belirtildiği gibi %100 kusurlu olduğunu, araç tamir edildiği halde aracın kaza geçirmesi sonucu araçta oluşan değer kaybının ödenmediğini, aracın tamiri için davalı sigorta şirketince sırf işçilik ücreti olarak 9.357,00-TL hesap çıkarıltıldığını, kazalı araçların ikinci el satışı sırasıda kazasız olanlara nispetle değeri daha düşük olduğunu, söz konusu aracın davalı Mapfre Genel sigorta A.Ş. tarafından 410600148592 poliçe nolu Karayolu Zorunlu Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, kaza sonucu meydana gelen maddi zarardan poliçe limitleri ile sorumlu olduğunu, bu nedenle fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak davanın kabulü ile 1.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, poliç limiti ile sınırlı olarak, davalıdan tahsiline, 24/01/2019 tarihli ıslah dilekçesiyle, , davayı 8.122,00 TL artırarak 9.122,00 TL nin avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalının yasal süresi içinde davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, 9.122,10-TL’nin 1.000,00-TL’si için dava tarihi olan 14/10/2018 tarihinden itibaren, 8.122,10-TL’si için ıslah tarihi olan 22/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinafa başvuru dilekçesinde, davacı yanın dava öncesi müvekkil şirkete davacının değer kaybı talepli başvurusu olmaması sebebiyle müvekkil şirket tarafından uyuşmazlık konusu araçtaki değer kaybına ilişkin herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığını, kusur raporunun 04/12/2018 tarihinde tebliğ edildiğini, ikinci rapor ise 08/03/2019 tarihinde makine mühendisi Bülent Barış Pülten’den değer kaybı bedelinin tespiti için hesap raporu tanzim edidiğini, söz konusu değer kaybı hesap raporu müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini, icra emri ile ittila kesbedilen gerekçeli karara istinaden UYAP sistemi marifetiyle dosya kontrol edildiğinde söz konusu bilirkişi raporunun okunaksız ve anlaşılır olmadığının görüldüğü, müvekkili şirkete değer kaybı hesap raporu tebliğ edilmediği gibi UYAP sistemine de okunaklı bir şekilde taranmadığını, yerel mahkemenin, davalı müvekkil şirketinin yokluğunda savunma hakkını kısıtlayacak şekilde yargılama yapılarak karar verilmesi doğru olmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava, araçta meydana gelen değer kaybına ilişkin tazminat davasıdır.
6100 sayılı HMK’nun 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir. Bu kapsamda kural olarak, duruşma yapılması zorunlu olan çekişmeli yargıda hakim, kanunun gösterdiği istisnalar dışında tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Bu çerçevede, öncelikle tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur, kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi kural olarak mümkün değildir.
Savunma hakkını güvence altına alan T.C Anayasa’sının 36. maddesinde de buna paralel düzenleme bulunmaktadır. Yine, 6100 sayılı HMK.’nun 280. maddesi son cümlesi gereğince bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edilmesi, 281/1 maddesi hükmüne göre de; tarafların bilirkişi raporunun tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir.
Somut olayda; Değer kaybı tazminatının hesaplanması için alınan 08/03/2019 tarihli ek raporun davalı sigorta şirketi vekiline tebligat mazbatası hazırlanmasına rağmen tebliğe çıkarılmadığı, UYAP üzerinden yapılan incelemede anlaşılmaktadır. Bu şekilde kendini vekil ile temsil ettiren davalı vekiline bilirkişi raporu tebliğ edilip, rapora karşı beyan ve itirazda bulunma hakkı verilmeyerek davalı tarafın savunma hakkı kısıtlanmıştır.
Bu durumda Mahkemece bilirkişi raporunun davalı sigorta şirketi vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek iki haftalık beyan süresinin dolması beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde karar verilmesi doğru değildir. Bu husus yerine getirilmeden hüküm kurulması, savunma hakkının kısıtlanmasına yönelik esaslı usul hatası olduğundan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiştir.
HMK’nun 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına, kamu düzenine ve istinaf konusu yapılan nedenlerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, hükmün esasını etkileyecek tüm deliller toplanmadan karar verilmesi nedeniyle karar usul ve yasaya aykırı olup davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu sebeplerle kabulü ile mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/03/2019 tarih ve 2018/219-2019/494 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,
4-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
5-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 14/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.