Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2607 E. 2022/418 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2607 – 2022/418
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/2607
KARAR NO : 2022/418

B
m Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 10/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/03/2022

Davacılar tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara süresi içinde davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, müteveffa Mustafa Tümer’in sevk ve yönetimindeki 27 KV 899 plaka sayılı motosikletin 17/07/2016 tarihinde saat 02:00 sularında sürücü Mehmet Tayfur’un sevk ve idaresindeki 16 NND 10 plakalı aracın çarpması sonucu trafik kazası meydana geldiğini, sürücü Mehmet Tayfur’un kusuru sebebiyle meydana geldiğini ve neticesinde davacıların müşterek çocuğu Mustafa Tümer’in hayatını kaybettiğini, müvekkillerinin ölümünden önce müteveffa ile aynı hanede yaşayan ve müteveffanın sağladığı gelir ile hayatlarını idame ettiren kişiler olduğunu, geçimlerine katkı sağlayan kişi olan müteveffanın ölümü ile birlikte müvekkillerinin ölenin desteğinden yoksun kalmak suretiyle maddi zarara uğradıklarını, müvekkillerinin bu zararından kazaya karışan 16 NND 10 plakalı aracın zorunlu trafik sigortasını yapan davalı sigorta şirketinin yasa gereği sorumlu olduğunu, davalı sigorta şirketine KTK 97.md uyarınca başvuruda bulunduklarını ve bu başvuruya istinaden müvekkili Halit Tümer’e 29.883,01-TL, Gülsüm Tümer’e 49.928,70-TL olmak üzere toplam 79.811,71-TL ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin müvekkillerinin hak ettiği tazminatın oldukça altında bir bedel olduğunu belirterek davanın kabulü ile fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili Gülsüm Tümer için şimdilik 100,00.-TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 28/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline, müvekkili Halit Tümer için şimdilik 100,00.-TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 28/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Yargılama sırasında davacılar vekili talebini ıslah etmiş ve Gülsüm Tümer için 93.905,04-TL, Halit Tümer için ise 55.664,06-TL talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, trafik kazasına karıştığı belirtilen 16 NND 10 plakalı aracın 02/10/2015 başlangıç- 02/10/2016 bitim tarihleri arasında geçerli olmak üzere zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, trafik kazası sonrasında yapılan başvuru üzerine müvekkil sigorta şirketi nezdinde 41000491985/2 nolu hasar dosyası açıldığını ve konunun değerlendirildiğini, destekten yoksun kalma maddi tazminat hesabının yaptırıldığını, davacı anne Gülsüm için 49.928,70.-TL, davacı baba Halit Tümer için ise 29.883,01.-TL olmak üzere toplamda 79.811,71.-TL destekten yoksun kalma maddi tazminat hesabı yapıldığını, yapılan bu hesaplamanın davalı müvekkili sigorta şirketince kabul edildiğini, belirtilen tazminatın davacı vekilinin dava dilekçesinde de ikrar ettiği gibi 14/09/2017 tarihinde davacılar vekili Av. Mehmet Acar’a ödendiğini, müvekkili sigorta şirketinin davacılara karşı başkaca bir sorumluluğu kalmadığını, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limit ile sınırlı sorumluluk olduğunu, kazaya karışan araç sürücülerinin kusur oranlarının belirlenmesi ve sonrasında aktüer tarafından tazminat hesaplaması yapılması gerektiğini, belirlenen tazminattan müterafik kusur indirimi yapmak gerektiğini, davanın haksız fiil esasına dayandığını bu nedenle dava tarihinden yasal faizden sorumlu tutulmaları gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacılardan Gülsüm Tümer için 93 905,04.-TL, davacılardan Halit Tümer için 55.664,06.-TL maddi tazminatın 14/09/2017 tarihinden itibaren yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak adı geçen davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinafa başvuru dilekçesinde, hükme esas alınan bilirkişi raporlarına yaptıkları itirazlar ve sunmuş oldukları uzman mütalaası dikkate alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, bilirkişi raporunda destek geliri paylaştırılırken pay dağılımı hatalı yapıldığını, bilirkişi raporlarında desteğin kendisi, eşi ve annesi için eşit oranda gelir dağılımı yapılmış olup, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, yerel mahkeme tarafından yargılama neticesinde hükmedilen maddi tazminata 14.09.2017 tarihinden itibaren faiz işletilmesi yönünde hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, 13/09/2017 tarihli adli tıp kurumu trafik ihtisas dairesi ek raporu dikkate alınmaksızın, sehven hatalı düzenlenen 06/06/2017 tarihli adli tıp kurumu trafik ihtisas dairesi raporu kusur oranlarının tespiti bakımından değerlendirilmeye alndığını ve dosyada mübrez kusur raporu ile aralarındaki çelişki giderilmeden kusur tespiti yönünüden eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu savunarak kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava trafik kazası sonucu meydana gelen ölüm nedeni ile destekten yoksun kalma maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece alınan aktüerya bilirkişisi tarafından tazminat hesabı “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” ile genel şartlarla getirilen 1.8 teknik faiz dikkate alınarak yapılmış ve hükme esas alınmıştır.
Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nın 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve annüite formülüne göre devre başı ödemeli belirli süreli rant esası (%1,8 teknik faiz) bu cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Anılan nedenlerle tazminat hesaplamasında bakiye ömür sürelerinin TRH 2010 Tablosu’na göre belirlenmesi yerinde ise de, zarar görenin bilinen dönem sonrası muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılması gerekmektedir. Bu itibarla, mahkemece hükme esas alınan hesap raporunda TRH 2010 Tablosu’nun esas alınmasına bir isabetsizlik görülmemiş ise de; progresif rant formülü yerine %1,8 faizin tatbik edilmesi isabetsizdir.
Ancak istinaf isteminin yalnızca davalı tarafından yapılması ve iskonto (1.8) oranının davalı lehine olması nedeniyle bu husus kaldırma nedeni yapılmamıştır.
Davalı sigorta şirketi vekili, hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda davacıların desteğinin yaşasa idi muhtemel evlenme yaşı ile desteğin gelirinden davacılara ayıracağı pay miktarınnı yanlış olarak belirlendiğini ileri sürerek istinaf istenminde bulunmuştur.
Yerleşik uygulamalara göre, hayatın olağan akışına göre trafik kazası sonucu ölen çocuk ölmeseydi 18 yaşına gelmesi ile birlikte gelir elde edeceği ve ana ve babaya bakacağı muhtemeldir. Desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi ihtiyaçları yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak bu dönemde desteğe iki anne ve babaya birer pay vermek suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında evlenmeden önceki dönem içinde anne ve babanın her birine %25 pay verilmesi gerektiği, desteğin ileride evlenmesi ile birlikte desteğe iki, eşe iki, anne ve babaya birer pay verilerek, yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya %16’şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe, iki pay eşe bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için %14’er pay verilmesi, daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya 12,5’er pay verilmesi gerektiği, daha sonra anne ve babadan yaşam tablosuna göre hangisi destekten çıkacaksa kalan kişiye diğerinin payının ilave edilerek destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması gerekirken; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, bekarlık döneminde davacı babaya % 37,5, evli çocuksuz dönemde % 15, bir çocuklu dönemde % 7,5 oranda pay ayırabileceği sonucuna varılarak ve aynı kazada annenin de ölerek destekten çıktığı ve davacı babaya annenin payının ilave edilmesi gerektiği kabul edilmektedir.(Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/1028-2021/4166 sayılı ilamı)
Mahkeme kararına esas alınan bilirkişi raporunda davalı sigorta vekilinin istinaf dilekçesinin aksine yukarıda belirtilen Yargıtay ugulamasıana uygun olarak desteken yoksun kalmaya ilişkin hesap yapılmış olup; buna yönelik istinaf isteminin reddi gerekir.
TÜİK verilerine göre Bursa ili için Ortalama ilk evlenme yaşı 2017 yılında erkeklerde 30 olarak bilirkişi raporunda da esas alınmış olması Yargıtay uygulaması doğrultusunda yapılan doğru bir uygulama olup buna ilişkin istinaf istemi de yerinde bulunmamıştır.
Diğer yandan, kısmi ödeme yapan davalı sigorta şirketinin bu ödemesi, bakiye alacak bakımından davalının temerrüdüne ilişikin hukuki durumunu değiştirmeyecektir.
Fakat, dava dilekçesi davalıya 28/06/2017 tarihinde tebliğ edildiğinden, davalı sigorta şirketinin teminata dönüştüğü tarih bu tarihten itibaren 8 iş gününün dolduğu 11/07/2017 tarih olup, hüküm altına alınan alacağa mahkeme tarafından davalının lehine olacak şekilde 14/09/2017 faiz başlangıç tarihi olarak belirlenmesi yanlış ise de, davacının istinafı bulunmadığını ( aleyhe istinaf olmadığından ) kaldırma nedeni yapılmamıştır.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurunda kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması hâlinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusura ilişkin bir savunma olmasa dahi mahkemece resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir.
Davalı sigorta şirketinin kusura yönelik istinaf istemi değerlenidirldiğinde; dosya kapamına göre Mahkemece hükme esas alınan ATK raporunda belirlenen kusur durumu isabetlidir. Ancak davacıların desteği motosiklet sürücüsünün kaza anında kaskının buulnmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle hükmedilecek maddi tazminattan Yargıtayın yerleşik uygulaması gereğince %20 oranında müterafık kusur indirimi yapılması gerekirken , yazılı şekilde kask takmama nedeni ile müterafık kusur indirim yapılmaksızın karar verilmesi doğru olmamış, buna yönelik davalı sigorta vekilinin istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının düzeltilerek yeniden hüküm kurulması gerekmiştir.
6100 sayılı HMK 355.maddesi gereğince istinafa başvuranın sıfatı, istinaf konusu yapılan nedenler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırı olup davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu sebeplerle esas bakımından kabulü ile bu durum yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince mahkeme kararının düzeltilerek ve kazanılmış haklar da gözetilerek yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi, 12/12/2018 tarih ve 2017/1199-2018/1655 sayılı kararı hakkındaki davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,
2-HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KARARIN DÜZELTİLEREK ESAS HAKKINDA YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
Açılan davanın KISMEN KABULÜ İLE, davacılardan Gülsüm Tümer için 75.124,03.-TL, davacılardan Halit Tümer için 44.531,25.-TL maddi tazminatın 14/09/2017 tarihinden itibaren yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak adı geçen davacılara ödenmesine,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
a)Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 8.173,65-TL harçtan başlangıçta alınan 31,40 TL peşin harç, 509,49.-TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 7.632,76-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
b)Davacı tarafından yapılan 31,40-TL başvurma harcı, 31,40-TL peşin harç, 509,49-TL ıslah harcı, 973,00-TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 778,21-TL toplamı 1.287,77-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
c)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği 12.322,42.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
d)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 10/2 maddesi gereği 3.589,66.-TL ret vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine,
f)Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştikten sonra yatıran taraflara iadesine,
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davalının istinaf başvurusu nedeniyle yatırdığı istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4-İstinaf başvuru aşamasında davalı tarafından yapılan 23,63-TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 4.72-TL davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Karar tebliğ ve gider avansı iade ve harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran taraf lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair,dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile 10/03/2022 tarihinde karar verildi.