Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2582 E. 2023/341 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2582 – 2023/341
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/2582
KARAR NO : 2023/341

B.A.M. KARAR TARİHİ : 15/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/02/2023
Davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara süresi içinde davalı … vekilinin tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı …’ın sevk ve idaresinde bulunan 16 KIS 48 plakalı aracın Güzelyalı-Altıntaş yolu üzerinde seyir halindeyken dikkatsiz bir şekilde şerit ihlali yaparak davacının olduğu şeride girdiğini ve davacının bulunduğu motosikletin üzerine kırdığını, davacının araca çarpmamak için yol kenarı uçurum alanına doğru çevirmek zorunda kaldığını ve motosikletten düştüğünü, uçuruma yuvarlandığını bu nedenle maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, araçta meydana gelen değer kaybı için 406 ,00 TL onarımı için yapılan 7.594,00 TL olmak üzere Toplam 8.000,00 TL (Fazlaya ilişkin ıslah, talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla) alacağın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Axa Sigorta vekili cevap dilekçesinde, davacı yanın ikame etmiş olduğu haksız ve mesnetsiz davanın reddi gerektiğini, kusur oranları konusunda uzman bir bilirkişiden rapor aldırılarak tespit edilmesi gerektiğini, davayı kabul etmedikleri bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, davacı yanın iddia ettiği gibi bir kaza meydana gelmediğini, müvekkilinin son derece temkinli bir vaziyette aracını kullanmakta iken davacı yanın kusuru sebebiyle düşmesi ve motorunda meydana gelen hasarların müvekkili ile bir bağlantısının bulunmadığını bu nedenle herhangi bir illiyet bağının söz konusu olmadığını bu nedenle açılan bu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davalının kazanın oluşumunda %100 kusurlu olduğu anlaşılmakla davacının davasının kabulü ile 2.000 TL değer kaybı ile 7.594,00 hasar bedelinin kaza tarihi tarihi olan 06.04.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödetilmesine karar verilmiştir.
Davalı … vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, kazada müvekkilinin kusuru olmadığını, davacı motosiklet sürücüsünün takması zorunlu ekipmanları takmaması nedeniyle kusuru bulunduğunu, değer kaybı hesaplamasının genel şartlara göre yapılması gerekirken yapılmadığını bu nedenle değer kaybı ve hasar miktarının fahiş belirlendiğini, hesaplamada aracın rayicinin neye göre belirlendiğinin anlaşılmadığını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle hasar ve değer kaybı bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık kazadaki kusur durumu, davacının müterafik kusuru bulunup bulunmadığı ile hasar ve değer kaybı hesabıdır.
Davalı vekili alınan kusur raporunun hatalı olduğu ve davacının kusurlu olduğunu beyanla istinaf isteminde bulunmuş ise de; mahkeme tarafından yapılan keşif ile trafik bilirkişisinden alınan rapor ile kaza anına ait kamera görüntü kayıtları da değerlendirilmek suretiyle kaza nedeniyle tarafların kusur durumlarının belirlendiği ve davalı aracın kazanın oluşumunda % 100 kusurlu olduğu ve davacıya ait aracın sürücüsünün kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığının tespit edildiği ve alınan rapor ile kazanın oluşum şeklinin uyumlu olması nedeniyle kusura ilişkin yeniden rapor alınmasına gerek bulunmadığından bilirkişi tarafından ibraz edilen kusur raporunun hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin bu husustaki istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde sözkonusu olan müterafik kusur, Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun, zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması sözkonusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılması da gerekebilecektir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 78. maddesinde “belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında koruyucu tertibat kullanmaları zorunludur… kullanma ve yolların özelliği gözetilerek hangi tip araçlarda sürücülerinin ve yolcularının şehiriçi ve şehirlerarası yollarda hangi şartlarda hangi koruyucu tertibatı kullanacakları ve koruyucuların nitelikleri ve nicelikleri ile emniyet kemerlerinin hangi araçlarda hangi tarihten itibaren kullanılacağı yönetmelikte belirtilir” düzenlemesi yapılmıştır.
Koruyucu tertibatlar bakımından yollama yapılan Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 150/2-a maddesinde “üç tekerlekli yük motosikletleri hariç, elektrikli bisiklet, motorlu bisiklet ve motosikletlerde sürücülerin koruma başlığı ve koruma gözlüğü, yolcuların ise koruma başlığı takması zorunludur” düzenlemesine yer verilmiştir.
Davalı vekili davacının motosikletle seyir halinde iken koruyucu ekipmanları takmaması nedeniyle kazanın oluşumunda kusuru bulunduğunu beyanla istinaf isteminde bulunmuş olup davalının bahsettiği bu kusur, kazanın oluşumu ile ilgili değil zararın artması ile ilgili olup kazanın maddi hasarlı trafik kazası olması ve yaralamanın meydana gelmemesi nedeniyle söz konusu koruyucu ekipmanların kullanılıp kullanılmaması kazanın oluşumuna etkisi bulunmadığından davalı vekilinin bu husustaki istinaf isteminin de reddi gerekmiştir.
Araçta kaza sebebiyle oluşacak değer kaybı, aracın kaza sonrası onarımından sonraki değeri ile hasarsız değeri arasındaki farkı ifade eder. Anayasa Mahkemesi’nin 09/10/2020 tarihli 2019/40 E.,2020/40 K. sayılı ilamıyla, 2918 sayılı KTK 90 maddesinin 1. cümlesindeki ‘…ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…’ ibaresi ve 2. Cümlesindeki ”…ve genel şartlarda…” ibaresi iptal edilip, yürürlüğü durdurulmuş olduğu, 7327 sayılı Kanun 18. Maddesi ile 09/06/2021 tarihinde, 2918 sayılı KTK 90/1 maddesi 1. Cümlesinden sonra eklenen ”a)Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı dikkate alınarak” ibaresi de göz önüne alındığında değer kaybının bu kriterlere göre hesaplanacağı, başka bir ifade ile aracın kaza öncesi rayiç değeri ile onarım sonrası rayiç değeri arasındaki fark, kaza sonucu oluşan değer kaybıdır.
2918 Sayılı Yasanın Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonraki son hali “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanunda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindedir. Anayasa Mahkemesi İptal kararından sonra genel şartlar ile ekindeki formüllere göre yapılan tazminat hesabının yasal dayanağı kalmamıştır.
Yargıtay 17.HD’nin 2017/1230 E- 2018/2590 K sayılı 15/03/2018 tarihli kararında vurgulandığı gibi değer kaybının hesabında aracın modeli, markası, özellikleri, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, tarafların iddia ve savunmaları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeriyle kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı zararının hesaplanması ilke olarak kabul edilmiştir.
Mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporu ile makine bilirkişisi tarafından araçta meydana gelen hasar ve aracın özellikleri dikkate alınarak yapılan piyasa araştırması neticesinde aracın hasarsız piyasa rayiç değeri ile hasarlı piyasa rayiç değeri tespit edilerek aradaki farkın değer kaybı olarak belirlenmiş olması nedeniyle bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin bu husustaki istinaf isteminin yerinde olmadığı görülmüştür.
Kaza nedeniyle araçta oluşan hasar bedelinin tespiti için, davacı tarafça ibraz edilen onarım faturası ve fotoğraflar kapsamında gerçekleşen kaza ile ibraz edilen faturaların uyumlu olduğu ve faturaların da piyasa rayiç fiyatlarına uygun bulunup, işçilik ücreti ve KDV de hesaba katılarak hasar miktarının belirlenmesi gerekmekte olup bilirkişi tarafından fatura kapsamında kazanın gerçekleşme şekli ile hasar miktarı ve hasarın kaza ile uyumlu olduğunun tespiti ile hasar miktarının belirlenmesinde isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin bu husustaki istinaf isteminin de reddi gerekmiştir.
6100 sayılı HMK 355 maddesi gereğince istinafa başvuranın sıfatı, istinaf konusu yapılan nedenler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, istinafa konu kararda dosya kapsamına, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 01/06/2021 tarih ve 2019/805 – 2021/584 sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davalı … vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 655,37-TL ilam harcının peşin alınan 163,84 TL’ den mahsubu ile bakiye 491,53.-TL harcın davalı …’dan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf yargılama giderinin davalı … üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç tahsil işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a. hükmü uyarınca kesin olmak üzere 15/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.