Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/256 E. 2021/351 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: …………..
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : ………..
KARAR NO : ……….

BAŞKAN : ……..
ÜYE : …………
ÜYE : ………..
KATİP : …………

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : ……………
KARAR NO : ………
KARAR TARİHİ : 08/07/2019
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 18/11/2019 (Davacı), 05/11/2019 (Davalı)
DAVACILAR : 1-……..
2-……….
3-………..
4-………….
VEKİLİ : Av…………
DAVALI : 1 -………….
VEKİLİ : Av……….
DAVALI : 2 -………….
VEKİLİ : Av. …………….
DAVALI : 3 -……………..
VEKİLİ : Av. …………
İHBAR OLUNAN : ………..
………..
VEKİLİ : Av. ………………………..
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 03/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/11/2021

Davacılar tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara süresi içinde davacı ve davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde, merhum …’ın 30/05/2015 tarihinde karşıdan karşıya geçmek isterken, davalılardan…’nin sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpmasına maruz kaldığını, aynı gün içinde hayatını kaybettiğini, kazanın oluşmasında tek kusurlunun sürücü olduğunu, görüş açısının son derece açık olduğu bir alanda kazanın meydana geldiğini açıklayarak fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydı ile davanın kabulü ile, eş … için 30.000-TL manevi tazminat, çocukları…‘ın her biri için ayrı ayrı 20.000-TL manevi tazminat olmak üzere toplam 90.000-TL manevi tazminat ile 1.000-TL maddi tazminatın, (maddi tazminat bakımından fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı olmak üzere ) davalılardan 30/05/2015 kaza/ölüm tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, meydana gelen elim kazada asli kusurlu tarafın, davacıların murisi … olduğunu, manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağını ve hükmedilecek manevi tazminat tutarının hakkaniyet ilkeleri göz önünde bulundurularak belirlenmesi gerektiğini, kazanın meydana geldiği tarihte müvekkilin aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan … Sigorta A.Ş tarafından, kendilerine ödeme yapılıp yapılmadığı hususu sorulması gerektiğini, kazanın meydana geldiği tarihte davacıların murisinin yaşı dikkate alındığında davacılara fiziki destekte bulunduğu iddiasının hayatın akışına aykırı ve dolayısıyla yoksun kalınan bir destekten bahsetmenin mümkün olmadığını, bu nedenlerle davanın … Sigorta A.Ş’ye ihbar edilmesine, davacıların haksız davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan vekili cevap dilekçesinde,… plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde 13/11/2014-2015 vade ve ……….. sayılı poliçe ile … adına trafik sigortalısı olduğunu, teminatın, sakatlanma ya da ölüm halinde ise şahıs başına azami 268.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, müvekkil şirketin poliçelerden kaynaklanan sorumluluğun azami teminat limiti dahilinde gerçek zarar ve sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ile sınırlı olduğunu, bu nedenle ihbar talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı………. Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde, davacı tarafın müvekkil şirket nezdinde kasko sigortası ile sigortalı … Plaka numaralı aracın 30/05/2015 tarihinde karışmış olduğu kaza nedeniyle davacılar mirasçısı …’ın vefatı neticesi davacılar tarafından, dava öncesi müvekkil şirkete herhangi bir başvuruda bulunmaksızın dava açmak yoluna gidildiğini, kaza tarihinde zorunlu mali sorumluluk sigortacısının……….Sigorta A.Ş olduğunu, davaya konu … Plaka numaralı aracın müvekkil şirket nezdinde …………. poliçe numaralı kasko poliçesi ile teminat altına alındığını, TTK ve sigortacılık mevzuatı gereğince söz konusu tazminat miktarının öncelikle zorunlu mali mesuliyet sigortasından alınması, teminat limitinin asması durumunda ihtiyari mali mesuliyet sigorta poliçesine başvurabilme hakkının bulunduğunu, davacı tarafların manevi tazminat taleplerinin fahiş olduğunu, manevi tazminatın zengişleşme aracı olmadığını, davacı tarafın olay tarihinden itibaren faiz talebine itiraz ettiklerini, davacı tarafın müvekkil şirkete başvuruda bulunmamış olup müvekkil şirketin usulen temerrüde düşürülmediğini, öncelikle davanın reddini, davacının davasının ispatı halinde, müvekkil şirketin asıl alacak, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti açısından ayrı ayrı poliçe limiti ile sorumlu tutulmasını, faizin dava tarihinden başlatılmasını, davanın reddedilen kısmı açısından yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı… cevap dilekçesinde, olayda kusuru bulunmadığını, ceza dosyasında bilirikşi raporlarıyla ortaya çıktığını, yaya geçidi bulunmayan bir yerden ve alt geçit olduğu halde, bu önlemden geçmeyerek araçlara ayrılan kısımdan aniden fırlayan davacılar murisinin olayda kusurlu olduğunu, frene bastığı halde ve düşük süratle yol aldığı halde, yan şeritte ilerleyen aracın hemen önünden aniden fırlaması nedeniyle çarpışmanın engellenebilmesinin mümkün olmadığını, davaya dahil edilen sigorta şirketinin maddi, manevi ve destekten yoksun kalma tazminatlarının teminat altına almış bulunduğundan, tüm zararı karşılayacak durumda olduğunu, hem maddi hem manevi tazminat açısından bu hususun göz önüne alınmasını talep ettiğini, yaşlı ve hasta olan maktulün kızına desteğinin olduğunun da gerçek dışı olduğunu, zira maktulun Bursa’da, kızının ise Mudanya’da yaşadığını, olay günü gezmek amaçlı ziyarete geldiğini, bu nedenlerle davanın reddi ile masraf ve vekil ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, 30.05.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında … plakalı araç sürücüsü…’nin %25 oranında kusurlu olduğu, yaya …’ın %75 oranında kusurlu olduğu, meydana gelen zararlardan kusur oranına göre davalı sürücü …’yi haksız fiil sorumluluğu gereği, davalı araç maliki …’ı tehlike sorumluluğu gereği, aktüerya raporuna göre, kız çoçuklarının 22 yaşına kadar, erkek çocuklarının 18 yaşına, eğer yüksekokula gidiyorlarsa 25 yaşına değin, ebeveynlerinin desteğinde kalacağından davacı çocuklara maddi zarar hesaplanmadığı, davacı eş … için 20.205,93 TL miktarında destekten yoksun kalma tazminatı hesaplandığı anlaşılmakla bu miktar üzerinden ıslah dilekçesi de dikkate alınarak davacı … için davanın kabulüne, diğer davacı çocukların maddi tazminat istemlerinin reddine, davalı sigorta şirketi yönünden ise davalı şirketin ihtiyari mali mesuliyet poliçesi bulunduğu, önce ZMM sigorta şirketine zarar sebebi ile başvurulması limiti aşan kısım için ihtiyari mesuliyet sigortacına başvurulacağından davalı kasko sigorta şirketi yönünden de maddi tazminat isteminin reddine karar verildiği, ZMMS sigortacısı … Sigorta A.Ş tarafından …’ye 9.870,92 TL’lik bir ödeme yapıldığı bildirilmiş ise de herhangi bir ödeme belgesi ibraz edilmediğinden dikkate alınmadığını, manevi tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazaya karışanların kusur durumları dikkate alınarak hak ve nesafet kurallarına uygun olarak davacıların manevi tazminat taleplerinin davacı eş için 5.000,00 TL diğer davacı çocuklar için 4.000,00’er TL olmak üzere kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekili katılma yoluyla istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, davacı çocuklar yönünden müteveffadan maddi destek almaları olağan bir durum olmasına rağmen maddi tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verildiğini, takdir edilen manevi tazminat miktarının düşük olduğunu, manevi tazminat talepleri ile ilgli her bir davacı için ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken tek vekalet ücreti takdir edildiğini bildirerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, ihbar olunan……….. Sigorta A.Ş tarafından yapılan ödemelerin tazminat hesabında dikkate alınması gerekirken dikkate alınmadığını, yapılan ödemenin güncelleme ile tenzilinin gerektiğini, kazanın meydan geldiği tarihte müteveffanın yaşı dikkate alındığında davacıya destek olmasının hayatın olağan akışına aykırı olması nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmemesi gerektiğini, reddedilen maddi tazminatlar yönünden ıslah dilekçesi ile hangi davacı için ne kadar talepte bulunduğu belirtilmediğinden ıslahın tüm davacılar için yapıldığının kabulü ile vekalet ücretinin buna göre belirlenmesi gerekirken eksik vekalet ücreti takdir edildiğini, manevi tazminat miktarının yüksek olduğunu, bilirkişi raporundaki işlemiş dönem geliri ile emeklilik dönem hesaplamasının hatalı olduğunu ve davacının ıslah talebine karşı zaman aşımı itirazı bulunduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, davacı … bakımından müteveffanın desteği bulunmaması nedeniyle maddi tazminat talebinin reddi gerekirken kabulüne karar verildiğini, davalı sigorta şirketi yönünden verilen red kararının doğru olmadığını, sigorta şirketi tarafından davacı …’ye yapılan ödemelerin tazminat hesabında dikkate alınmadığını, tazminat hesabında kusur oranlarının dikkate alınmadığını, manevi tazminatın yüksek takdir edildiğini, tanıkları dinlenmeden eksik inceleme ile karar verildiğini ve maddi tazminata ıslah tarihi yerine olay tarihinden itibaren faiz işletildiğini ve ıslaha karşı zaman aşımı itirazı bulunduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazası nedeniyle cismani zarardan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacıların müteveffanın ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talep edip edemeyeceği ile takdir edilen manevi tazminat miktarıdır.
Davacılar vekilinin müteveffanın çocukları olan davacı müvekkilleri hakkında maddi tazminat davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği hususunda ve davalılar vekillerinin müteveffanın davacı …’ye destek olmaması nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talep edemeyeceği hususunda istinaf isteminde bulundukları görülmüştür.
Tazminat isteyen kişiye fiilen, sürekli ve düzenli bir şekilde bakan veya ona bakması kuvvetle muhtemel olan kimseye destek denir. Bakma kelimesi, bir başkasının geçimini kısmen veye tamamen sağlama anlamında kullanılmakta olup, destek kavramı hukuki değil, fiili ilişkiyi belirleyen bir kavramdır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/1249 Esas ve 2016/5551 Karar sayılı Kararında vurgulandığı üzere)
Bir kimsenin sağlığında eşi, anne babası ve belli yaşa kadar çocuklarına destek olacağı varsayımsal bir karinedir.
Somut olayda davacı … müteveffanın eşi olup müteveffanın sağlığından davacıya destek olacağı kabul edilmelidir. Bu karinenin aksinin davalılar tarafından ispat edilmesi gerekmekte olup davalıların soyut beyanları dışında müteveffanın sağlığında birlikte yaşadığı eşine destek olmadığını ispata yarar bir delil ibraz etmedikleri görülmekle davalılar vekillerinin bu husustaki istinaf isteminin yerinde değildir.
Diğer davacılar, müteveffanın çocukları olup kaza tarihi itibariyle destek yaşını doldurdukları anlaşılmıştır.
Bu durumda destek yaşını dolduran davacılara müteveffanın fiili, sürekli ve düzenli bir şekilde destek olduğunun davacı taraflarca ispat edilmesi gerekmektedir. Somut olayda davacılar destek yaşını doldurmuş olmalarına rağmen maddi tazminat isteminde bulunmuş ve bu hususta tanık dinletmişlerdir. Duruşmada dinlenen davacı tanıkları sadece davacı … için beyanda bulunmuş ve beyanlarında davacının müteveffa babası ile aynı evde yaşadığını ancak kendisinin emekli aylığı bulunduğunu beyan etmiş olup bu yönüyle davacıların desteğin vefatı ile onun desteğinden yoksun kaldıkları hususu usulüne uygun delillerle ispat edilmemiş olduğundan davacılar yönünden maddi tazminat isteminin reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik yoktur.
Davacılar tarafından davalılara karşı açılan maddi manevi tazminat davasında, davacılar arasındaki ilişki HMK 57/1-b maddesi gereği ihtiyari dava arkadaşlığı olup HMK 58. Maddesi gereğince ihtiyari dava arkadaşlığında davalar birbirinden bağımsız olduğundan manevi tazminat istemi bakımından talebi kabul edilen her bir davacı bakımından ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken toplam üzerinden tek bir vekalet ücreti takdir edilmiş olması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı ve davacılar vekilinin bu husustaki istinaf istemi yerindedir.
Davacılar vekilinin manevi tazminat miktarının düşük olduğu ve diğer davalılar vekillerinin manevi tazminat miktarının yüksek olduğu yönündeki istinaf istemleri bakımından ise, olay tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre hakim bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumda olayın özelliklerini göz önünde bulundurarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği husus düzenleme altına alınmış olup takdir edilecek para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 tarihli ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Somut olayda gerçekleşen trafik kazası nedeniyle kusur durumları ve tarafların sosyal ekonomik durumları dikkate alınarak takdir edilen manevi tazminat miktarının yeterli olduğu, ayrıca davalı … tarafından tanık delilinin süresinde bildirilmemesi nedeniyle tanık dinletme talebinin reddine ilişkin kararın yerinde olduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesi kararı bu bakımdan usul ve yasaya uygundur
Gerçekleşen kaza nedeniyle sigorta şirketi tarafından dava tarihinden önce davacıya bir miktar ödeme yapıldığının iddia edilmiş olmasına göre; ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin davacının zararının karşılayıp karşılamadığının belirlenmesi için ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılarak, ödemenin yeterli bulunması yani ödemenin yapıldığı tarih itibarı ile geçerli verilere göre hesaplanan tazminatı yapılan ödeme tamamen karşılıyorsa zarar görenin zararının kalmadığı, ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmalı ve zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince davalı tarafından yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak, hesaplanan tutardan mahsup edilmelidir. (Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 19/12/2013 tarih 2012/12123 esas 2013/18083 karar sayılı emsal kararı )
Somut olayda davalı … tarafından ibraz edilen cevap dilekçesi ile aracın zorunlu mali mesuliyet sigortası tarafından maddi tazminat talebi ile ilgili ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması ile ödeme yapıldığının anlaşılması üzerine tazminat hesabında dikkate alınmasının talep edildiği ve sigorta şirketine ihbar talebinde bulunulduğu ve ihbar dilekçesinin tebliği ile sigorta şirketi tarafından ibraz edilen beyan dilekçesi ile davacı …’ye kaza nedeniyle ödeme yapıldığı ve ibraname tanzim edildiğinin bildirildiği görülmekle mahkeme tarafından ödeme iddiasının araştırılmadığı ve alınan bilirkişi raporunda da ödemenin dikkate alınmadığı anlaşılmıştır.
Dava konusu kaza ile ilgili davacı …’ye 19/02/2016 tarihinde ibra ve feragat karşılığı, 9.870.92 TL ödeme yapıldığına ilişkin belge ihbar edilene ait, cevap dilekçesi ekinde (Uyap) bulunmaktadır. Sigorta şirketine verilen ibranamedeki irade açıklaması hem sigortacı hem de sigortalı işleten yönünde poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere sonuç doğuracak olup ibraname nedeniyle sigorta şirketi ile birlikte davalı işleten de poliçe limiti kadar borçtan kurtulmuş sayılacaktır. Ancak aracın sürücüsünün işleten dışında başka bir olması halinde sürücünün sorumluluğu sigorta şirketi tarafından ibranamedeki ödenen tutarla sınırlı olacağından davalıların sorumlu oldukları miktarının tespit bakımından yapılan ödemenin ve ibranamenin dikkate alınması gerekir. Dava dışı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemelerin dava tarihinden sonra olduğu dikkate alınarak hesap edilecek gerçek zarar miktarından mahsubu gerekirken ödemenin dikkate alınmamış olması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırıdır.
Davalı … vekili, reddedilen maddi tazminat talepleri ile ilgili davacılar vekilinin ıslah dilekçesi ile hangi davacı hakkında ne kadar talepte bulunduğunu belirtilmemesi nedeniyle tüm davacılar yönünden talebinin arttırdığı kabul edilerek lehlerine daha yüksek vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğini ileri sürmüş olup, ilk derece yargılaması sırasında, mahkeme tarafından verilen süreye istinaden davacılar vekilinin, her bir müvekkili için 250,00 TL maddi tazminat talep ettiği, alınan bilirkişi raporu ile davacı … dışındaki davacılar için maddi tazminat hesaplaması yapılmadığı ve davacılar vekili tarafından … için raporda hesap edilen miktar üzerinden ıslah isteminde bulunduğu görülmüştür. Bu durumda, ıslah iradesinin sadece …’yle ilgili olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu durumda, davalı tarafın bu husustaki istinaf istemleri yerinde değildir.
Davalılar vekili, maddi tazminatta faizin kaza tarihinden değil ıslah tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğini ve ıslaha karşı zaman aşımı itirazlarının karşılanmadığı ileri sürülmüştür.
2918 sayılı KTK’nun 109/1. maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin özellikle 2. fıkrasında “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa” ifadesi ile kanun koyucu taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3. kişi), fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımının uygulanacağını kabul etmiştir.
Somut olaya bakıldığında; davaya konu trafik kazası sonucu davacıların murisi … vefat etmiştir. Davacı taraf açtığı davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğunu belirterek, kısmi dava şeklinde davasını açmış; daha sonra alınan bilirkişi raporuyla saptanan miktara göre, davacı için talep edilen maddi tazminat miktarını artırmıştır. Davacı tarafın ıslah yoluyla, talep edilen maddi tazminat miktarını artırdığı tarih 16/04/2019 olup, davalılar vekilleri tarafından, yasal sürede ıslah edilen kısma ilişkin olarak, zamanaşımı def’inin ileri sürüldüğü görülmektedir.
Bu durumda her ne kadar davalı vekilinin ıslaha karşı zamanaşımı def’ini ileri sürmesi, yerleşik Yargıtay uygulamaları ile kabul görmüş ise de 30.05.2015 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle, davacı vekili tarafından 15 yıllık ceza zaman aşımı süresinin dolmasından önce ıslah ile talep miktarının artırıldığı görülmekle zaman aşımı süresi içerisinde ıslah talebinde bulunulduğundan davalı tarafların ıslaha karşı zaman aşımı defiilerinin yerinde olmadığı ve mahkemenin bu husustaki takdirinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
Haksız fiilden doğan tazminat alacaklarında kural olarak sigorta şirketi dışındaki için faiz başlangıcı olay tarihidir. Hükmedilen maddi tazminatın tamamı için olay tarihi olan tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekmekte olup mahkemenin bu husustaki takdirinde isabetsizlik bulunmadığı ve davalılar vekillerinin zaman aşımı ve faiz başlangıç tarihine dair istinaf istemleri yerinde değildir.
Davalı … vekili, maddi tazminat hesabında bilirkişi tarafından desteğin işlemiş döneminin hatalı hesaplandığını beyan etmiş olup somut olayda müteveffanın bakiye ömrünün belirlenmesinde PMF 1931 yaşam tablosunun esas alındığı görülmüştür.
Maddi tazminat hesabı yönünden Yargıtay en son içtihatları kapsamda tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınarak hesaplamalarda progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması gerekmektedir.(Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 24/02/2021 tarih 2019/3292 esas 2021/1848 karar sayılı ilamı)
Somut olayda alınan raporun ise PMF 1931 tablosuna göre yapıldığı anlaşılmakla istinaf eden tarafın sıfatına göre kazanılmış haklar gözetilerek TRH 2010 yaşam tablosuna göre hesaplama yapılmak üzere bilirkişiden ek rapor aldırılarak karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf isteminin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Davalı … vekili, davalı sigorta şirketinin poliçe kapsamında sorumlu olması nedeniyle hakkında verilen ret kararının hatalı olduğunu beyanla istinaf isteminde bulunmuş ise de davalı konumda bulunması nedeniyle diğer davalı sigorta şirketi hakkında verilen ret kararını istinaf etmekte davalının hukuki yararı bulunmadığı gibi davalı sigorta şirketinin ihtiyari mali mesuliyet sigortacısı olması nedeniyle poliçede zorunlu mali mesuliyet poliçesi kapsamı dışında kalan maddi tazminatların teminat altına alınmış olmasından dolayı mahkeme tarafından zorunlu mali mesuliyet poliçesi dahilinde bulunan maddi tazminat talebiyle ilgili davalı sigorta şirketi hakkında verilen ret kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davalının istinaf isteminin yerinde olmadığı görülmüştür.
6100 sayılı HMK 355 maddesi gereğince, kamu düzen ve tarafların istinaf sebep ve gerekçeleri kapsamında, yukarıda gerekçeleri ile açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (a-6) bendi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar ile davalılar … ve …’nin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/07/2019 tarih ve 2016/58 – 2019/1115 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
a)Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL maktu istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
b)Davalı … tarafından yatırılan 635,38 TL nisbi istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
c)Davalı … tarafından yatırılan 44,40 TL maktu ve 150,00 TL nisbi istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
2-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
3-İstinaf kanun yoluna başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yargılama sonunda verilecek gerekçeli kararda dikkate alınmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 03/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.