Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2366 E. 2023/392 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2366 – 2023/392
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/2366
KARAR NO : 2023/392

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 16/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/02/2023

Davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahal mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karara süresi içinde davacı vekili ve davalı Oktay Aydın tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde, davacının 16 AAZ 09 plakalı araç içerisinde yolcu olarak bulunmakta iken 26/03/2014 günü meydana gelen kazada yaralandığını, kazada davalı Oktay’ın kullandığı 10 HS 272 plakalı aracın kusurlu olduğunu, araç sahibi, sürücüsü ve sigortacısı yanında davacının içinde bulunduğu aracın sigortacısının da sorumluluğu bulunduğunu, kaza sebebiyle ceza yargılaması yapılarak Oktay Aydın’ın mahkum edildiğini, davacının kazadan dolayı %2 bedensel kazanma gücü kaybına uğradığını, SGK tarafından karşılanmayan bir kısım tedavi masrafları yanında çalışamama sebebiyle kazanç kaybına da uğradığını, ceza davasında avukatlık ücreti ödemek zorundu kaldığını, ekonomik geleceğinin sarsıldığını ileri sürürek şimdilik 10.072,38-TL maddi tazminat ile 15.000-TL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline, sigorta şirketlerinin maddi tazminattan sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Allianz Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde, müvekkili şirketin poliçe limiti ile ve kusurla sınırlı sorumlu olduklarını, hatır taşıması yüzünden indirim yapılması gerektiğini, bedensel kayıpların adli tıp raporu ile belirlenmesini, ekonomik geleceğin sarsılması halinin ispatı gerektiğini , kaza tarihinden faiz istenemeyeceğini, davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
Davalı Axa Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde, müvekkili şirketin kusurla ve poliçe limitiyle sınırlı sorumlu olduklarını, kusur konusunda Adli Tıp’tan, bedensel hasar konusunda ise 3. İhtisas dairesinden rapor aldırılması gerektiğini tedavi gidererinden sorumlu olmadıklarını, kaza tarihinden itibaren faiz istenemeyeceğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
Davalı Berkan Bulut cevap dilekçesinde, dava konusu kazaya karışan aracını haricen sattığını, bu sebeple kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, araç malikinin Oktay Aydın olduğunu, tedavi gidererinin sigorta tarafından karşılandığını, maliliyet ve zararın ispatı gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
Mahkemece, maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 4.219,23 TL kazanç kaybı ve 2.542,37 TL vekalet ücreti kalemlerinden oluşan maddi tazminatın (davalılardan Axa Sigorta A.Ş. bu tutarın 3.375,38 TL sinden ve sigortalısının kusuruyla sınırlı olmak üzere yalnızca kazanç kaybı kalemi yönünden sorumlu olmak kaydıyla; davalılardan Alianz Sigorta A.Ş. bu tutarın 843,84 TL sinden ve sigortalısının kusuruyla sınırlı olmak üzere yalnızca kazanç kaybı kalemi yönünden sorumlu olmak kaydıyla) davalılar Oktay Aydın ve Berkan Bulut yönünden kaza tarihinden itibaren, davalılar Alianz Sigorta A.Ş. ve Axa Sigorta A.Ş. yönünden dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, Manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 5.000 TL manevi tazminatın davalılar Oktay Aydın ve Berkan Bulut tan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, maluliyet raporunun hükme elverişli olmadığı, manevi tazminat miktarının yeterli olmadığı, hakkaniyete uygun düşmediği, SGK’nın davaya dahil edilmemesiyle hatalı ve eksik yargılama yapıldığı, maddi tazminatın reddolunan miktarı üzerinden davalılar lehine hesaplan avukatlık ücretinin AAÜT hükümlerine aykırı olduğu, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın tüm talepler yönünden kabulüne karar verilmesini, talep etmiştir.
Davalı Oktay Aydın istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, kaza nedeniyle kendisinin bir kusurunun bulunmadığı, yolun tek şeritli olduğu, arkadan gelen 16 AAZ 09 plakalı araç sürücüsünün kusurlu davranışının kazaya sebebiyet verdiği, mahkeme sürecinde cezaevinde olduğu ve maddi imkansızlığı nedeniyle gerekli savunmayı yapamadığını, mahkemenin de kazanın oluşumuna ilişkin yeterli incelemeyi yapmadığını, bu nedenlerle maddi gücü bulunmadığından adli yardım talebinin kabulüne, davacı tarafın istinaf talebinin reddine, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini, talep etmiştir.
Bursa BAM 5. HD istinaf değerlendirmesinde davalı Oktay’ın istinaf harcı ikmal edilmediğinden dosyanın geri çevrilmesine dair 25/12/2020 tarihinde karar vermiştir.
Mahkemece 22/04/2021 tarihli ek karar ile; davalının adli yardım talebinin Bursa BAM 5 HD’nin 13/11/2020 tarihli ara kararı ile reddedildiği, davalının ara karara itiraz etmesi üzerine Bursa BAM 6. HD’nin 17/12/2020 tarihli itirazın reddine dair karar verildiği, Bursa BAM 5 HD’nin 25/12/2020 tarihli geri çevirme kararı gereğince de istinaf-harç ve masrafların tamamlatırılması hakkındaki muhtıranın davalıya 23/01/2021 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ve davalının belirtilen sürede harçları ikmal etmediği görülmekle davalı Oktay Aydın’ın istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Davalı Oktay Aydın ek karara karşı istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, mahkemece fakirlik belgesinden başka tapu kaydı, SSK kaydı vs. evrakların sunulmadığı gerekçesi ile adli yardım talebinin reddedildiğini, oysa bu kayıtların mahkemece UYAP ortamından görülebileceği, ayrıca tapu kaydının, araç kaydının olmadığına ve çalışmadığına dair evrağın dosyada mevcut olduğunu, hayatını ailesinin katkılarıyla sürdürdüğünü, gerekli mahkeme masrafını karşılayamayacağını, tebligatı 29/04/2021 tarihinde yakınının aldığını, pandemi nedeniyle tam kapanma kararı doğrultusunda zorunlu olarak evde bulunduğundan dolayı sürelerin işlemediğini düşündüğünü, eski hale iade müessesesinin göz önüne alınarak istinaf talebinin kabulünü, adli yardım talebinin kabulünü, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini, talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE:
Dava, haksız fiil sebebiyle maddi ve manevi tazminat talebine yöneliktir.
Davalı Oktay Aydın tarafından, adli yardım talepli olarak istinaf yoluna başvurulduğu, Bursa BAM 5. HD 2020/1532 E sayılı ara kararla davalının adli yardım talebinin reddine karar verilip, davalının itirazının Bursa BAM 6 HD 2020/2 d.iş E-K sayılı ilamıyla reddine karar verildiği, Bursa 1 Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/159 E-2019/348 K sayılı dosya 22/04/2021 tarihli ek kararla davalının istinaf talebinin reddine karar verildiği, davalının süresi içinde ek karara karşı istinaf yoluna başvurduğu, adli yardım talebinin reddine karar verilen davalı Oktay Aydın’ın istinaf harç ve giderini yatırmamakla, istinaf talebinin reddine dair ek kararda isabetsizlik yoktur. Davalı Oktay Aydın’ın istinaf talebi yerinde değildir.
Davacının maddi tazminat talebi, tedavi gideri, kazanç kaybı ve avukatlık ücreti kalemlerinden oluşmaktadır.
6111 sayılı Kanun’la değişik 2918 sayılı KTK 98. maddesine göre; “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır.” hükmü getirilmiştir. 6111 sayılı Kanun gereği Kanun’un yayımlandığı tarihten önce ve sonra meydana gelen tüm trafik kazaları nedeniyle sunulan belgeli sağlık hizmet bedelleri SGK tarafından karşılanacaktır. Bu nedenle davacının dava konusu tedavi giderlerinden belgeli/faturalı sağlık giderlerinin tümünden SGK (belgesiz/paramedikal giderlerden ise aracın işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı) sorumludur.
Öte yandan, Danıştay 15. Dairesi’nin 14/11/2013 tarihinde yürütmenin durdurulması kararı ve 16/03/2016 tarih, 2013/7713 E- 2016/1779 K sayılı kararı ile trafik kazaları nedeniyle ilgililere sunulan sağlık hizmet bedellerinin tahsiline ilişkin usul ve esaslara ilişkin Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. bendinde yer alan “…Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda” ibaresinin iptaline karar verilmiş, iptal edilen ibare yerine 31/12/2016 tarih ve 3. Mükerrer 29935 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmelik değişikliğiyle “…genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde…” ibaresine yer verilmiştir (Yargıtay 4 HD 21/12/2020 tarih ve 2020/3382 E – 2020/4482 K sayılı ilam).
Somut olayda, uzman doktor bilirkişi tarafından düzenlenen 10/04/2018 tarihli bilirkişi raporunda, davacının tedavisi ile uyumlu olan 2.751,00 TL tedavi giderinin SGK’nın sorumluluğunda olduğunun bildirildiği, davacı vekilince SGK ‘nın davaya dahil edilmesi talebinin reddedilmesinin hatalı olduğu ileri sürülmüş ise de, Medeni Yargılama Hukuku’nda istisnai haller dışında, “dahili davalı” müessesesi bulunmamakta olup, ancak davada taraf olan kişiler hakkında karar verilebileceği, ihtiyari dava arkadaşlığının bulunduğu hallerde, bir dava açıldıktan sonra davalı tarafı değiştirmek ya da mevcut davalı taraf yanına bir başka davalı taraf ilave etmenin ıslah suretiyle dahi mümkün olmadığı, sorumlu olanlardan biri hakkında dava açıldıktan sonra diğer bir sorumlunun davaya dahil edilmesi ve hakkında hüküm kurulması olanağı bulunmadığı, 6111 sayılı Kanun’un yürürlük tarihi 25/02/2011 olup, tedavi gideri talebini de içeren ve bu tarihten önce açılmış davalarda SGK, yasal değişiklikler nedeniyle davada hasım haline geldiğinden davaya dahil edilmesi mümkün olduğu, ancak istisnai haller dışında dahili dava müessesesi olmadığından, anılan Kanun’un yürürlük tarihinden sonra açılan davalarda, dava açılırken hasım gösterilmeyen SGK’nın sonradan davaya dahil edilmesi, usul hükümlerine aykırı olduğu gibi hakkında hüküm kurulmasının da hukuken mümkün olmadığı (Yargıtay 17 HD 2017/417 E-2019/9499 K sayılı ilam) göz önüne alındığında tedavi gideri talebinin reddedilmesinde isabetsizlik yoktur. Davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir (Yargıtay 4 HD 2021/6772 E- 2021/9565 K sayılı ilam).
Somut uyuşmazlıkta, ATK 3 İhtisas Kurulu 24/04/2017 tarihli raporunda davacının maluliyeti bulunmayıp iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 16 aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği anlaşılmış olup, kaza tarihinin 26/03/2014 tarihi olmasına göre düzenlenecek raporun Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine göre (yaptığı atıf nedeniyle bu yönetmeliğin %60 ve üstü maluliyet için belirleme yapma esasını kabul etmesi nedeniyle 11/10/2008 tarihli Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranları Tespit İşlemleri Yönetmeliği ekindeki cetvellere göre) düzenlendiği anlaşılmıştır. Bu nedenle alınan maluliyet raporu, Yargıtay 4. HD. 29/06/2022 tarih ve 2021/15362 – 2022/9643 sayılı ilamında işaret edildiği üzere, yürürlükteki yönetmelik hükümlerine uygun olduğundan davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir.
6098 sayılı TBK 56/1 maddesi gereği, haksız fiil sebebiyle bedensel bütünlüğü zarar gören, manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesini isteyebilir. Manevi tazminat, kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın manevi dengesindeki bozulmanın giderilmesi için yasanın öngördüğü telafi şeklidir.
Somut uyuşmazlıkta, meydana gelen kazada taraflara izafe edilen kusur oranı, davacının belirlenen maluliyet durumu, kazanın gerçekleştiği tarih ile tarafların sosyal- ekonomik koşulları dikkate alınarak takdir edilen manevi tazminat yeterli bulunduğundan davacının bu yöndeki istinaf isteminin de reddi gerekmiştir.
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına ve istinaf konusu yapılan nedenlere ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesin kararı usul ve yasaya uygun olması nedeniyle davacı vekili ile davalı Oktay Aydın’ın istinaf taleplerinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/03/2019 tarih, 2016/159-2019/348 sayılı kararı ile 22/04/2021 tarihli ek kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davacı vekili ile davalı Oktay Aydın’ın istinaf kanun yolu başvurularının ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2- İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılması gereken 179,90.-TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 135,50.-TL istinaf karar harcının davacı Metin Sarı’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
3- İstinaf kanun yoluna başvuran davalının adli yardım talebi reddedildiğinden, davalı tarafından yatırılması gereken 179,90.-TL maktu istinaf karar harcı ile 492,00.-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalı Oktay Aydın’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
4- Karar tebliğ ve harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
5- İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6- İstinaf yargılama giderinin istinafa başvuran taraflar üzerinde bırakılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 16/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.