Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2359 E. 2023/324 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2324 – 2023/451
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/2324
KARAR NO : 2023/451

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 23/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/03/2023

Davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karara süresi içinde davacı vekili ve davalı Güvence Hesabı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının 04/07/2008 tarihinde yolcu konumunda bulunduğu 16 AF 477 plakalı araç ile 16 Z 9753 plakalı araçların çarpışması neticesinde malul kaldığını, 16 Z 9753 plakalı araç sürücüsü Sübhan GÜNER’in, Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2008/367 E. 2009/154 K. Sayılı dosyası üzerinden mahkum edildiğini, kazaya sebebiyet veren araçlardan 16 Z 9753 plakalı aracın kaza tarihinde kapsayacak şekilde 18/01/2008 ila 18/01/2009 tarihleri arasında davalı sigorta şirketi tarafından zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalanmış olup davacının maruz kaldığı zarardan davalı şirketin sorumlu olduğunu, kazaya karışan diğer araç olan 16 AF 477 plakalı aracın ise zorunlu sigortası olmadığından dava ayrıca Güvence Hesabı’na da yöneltilmiş olduğunu, davalı tarafından bir kısım ödeme yapıldığını ve kendisinden ibraname alındığını ancak, yapılan bu ödemelerin gerçek zarar miktarını karşılamadığını, bu ibranamenin iptali gerekmekte olduğunu, davanın kabulü ile davacının fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 22/02/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile 1.000,00-TL maddi tazminat talebini ıslah ederek 53.473,00-TL’nin davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Güvence Hesabı vekili cevap dilekçesinde; davanın yetkisiz mahkemede ikame edildiğini, zamanaşımı definde bulunduklarını, kazaya karışan araç malik ve sürücülerine davanın ihbar edilmesini talep ettiklerini, davacının içinde bulunduğu araç dolayısıyla müvekkili kuruma kusur izafe edilemeyeceğini, 16 AF 477 plakalı aracın motorlu bisiklet olduğunun trafik kaza tespit tutanağı ile sabit olduğunu, Karayolu Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-3 maddesinin (k) bendi uyarınca motorlu bisikletlerin kullanılmasından doğan zararların teminat dışı olduğunu, davacı adına dava öncesi müvekkili kuruma müracaat yapıldığını, ödeme yapılarak ibraname alındığını, aşan zararı varsa davacının ispatlaması gerektiğini, dava konusu kazaya karışan 16 AF 477 plaka sayılı araç işleteni Turgay ÖZAY’ ile 16 BKE 46 plaka sayılı aracın Trafik Sigortacısı Güneş Sigorta A.Ş’ye ihbarını, esas bakımından haksız ve mesnetsiz açılmış bulunan davanın reddini, talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 6.929,50-TL’nin davalı Güvence Hesabından 09/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte adı geçen davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davalı Ak Sigorta yönünden feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinafa başvuru dilekçesinde, aktüer bilirkişi 16.11.2020 tarihli raporunu hazırlayarak dosyaya raporunu sunmuş ve kaza tarihinde poliçe tavan limitinin 125.000,00-TL olduğunu raporda açıkça belirtildiğini, davalı Güvence Hesabı, 09.09.2013 tarihinde müvekkile 71.527,00-TL kısmi bir ödeme yaptığını, ödeme tarihi verilerine göre hesaplanan tazminat tutarı poliçe limitini aştığından müvekkilin zararı karşılanmadığını, bunun üzerine bilirkişi rapor tarihine göre 553.829,99-TL zarar tespit etmiş olup, ödeme ile ödeme faizinin indirilmesi sonucu karşılanmayan zarar 435.759,49-TL hesaplandığını, karşılanmayan zarar poliçe limitini aştığından bilirkişi, limitle bağlı kalınarak ödeme tutarını poliçe limitinden indirime gittiğini, ancak karar aşamasında mahkeme ise poliçe limitinden ödeme tutarının yanında ödeme faizini de indirmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verdiğini, ödeme faizinin indirilmesi hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu savunarak kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı Güvence Hesabı vekili istinafa başvuru dilekçesinde, dava öncesi ödemede bulunulduğunu, ödeme tarihindeki verilere göre ödemenin yeterli olup olmadığı tespit edilmediğini, bakiye tazminatın kusur üzerinden hesaplanması gerektiğini, maluliyet oranları arasındaki çelişkinin giderilmediğini, devam eden maluliyet varsa ispatlanması gerektiğini, müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılmamasının hatalı olduğunu, faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu savunarak kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava, trafik kazası nedeni ile oluşan geçici ve kalıcı maluliyetten ötürü davacının içinde yolcu olduğu araçla kazaya karışan diğer aracın sürücüsü işleteni ve sigortacısın açtığı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı Ak Sigorta bakımından davasından feragat etmiştir.
Davacının maluliyet oranına göre öncelikle güvence hesabının ödeme tarihi itibariyle tazminat alacağının karşılanıp karşılanmadığı hesaplanarak ödeme sonrası bakiye alacağın 151,193,59.-TL olacağı belirlendikten sonra, karar tarihine en yakın dönemdeki verilere göre yapılan tazminat hesabında, davacı zararı 553.829,99-TL olarak tespit edildikten sonra, davalı Güvence hesabının kaza tarihindeki poliçe limiti 125.000,00.-TL olduğundan yapılan ödemenin güncellenmesi sonucu ödemenin 118.070,50.-TL olduğu belirlenerek bakiye tazminat 6.929,50-TL miktarı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı, dava dilekçesinde, talep ettiği maddi zararın davalılardan tahsilini isterken müşterek ve müteselsilen tahsil istemine bulunmadığından, kusurları oranında talepte bulunduğunun kabulü gerekir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ödeme tarihi itibari ile davalılar Akbank ve Güvence Hesabı’nın sorumlu olduğu miktarlar ayrı ayrı belirlenmiş ve bakiye davacı alacağı hesaplanıp, ardından ise karar tarihine yakın tarihte, ödemenin güncellenmiş miktarı düşülerek Güvence Hesabı’nın bakiye tazminat sorumluluğu belirlenmesi doğru olup, bu bakımdan da istinaf istemi yerinde bulunmamıştır.
Diğer yandan, kaza tarihi 04.07.2008 tarihinde geçerli olan 85/9529 karar sayılı Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümlerine göre ATK 2.İhtisas Dairesi’nin 21.08.2020 tarihli raporu ile kalıcı ve geçici iş görmezlik durumu doğru olarak saptanmış olduğu anlaşılmakla, bu husustaki istinaf istemi de yerinde görülmemiştir.
2918 sayılı KTK 99/1 maddesi ve Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları B.2 maddesi gereği, sigortacının zarar giderim yükümlülüğü, zararın ihbarı ve gerekli belgelerin sigortacıya bildirildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde zorunlu mali mesuliyet sigortasının poliçe limiti dahilindedir. Başka bir ifade ile sigortacının temerrüdü, bu süre içinde ödeme yapılmaması halinde başlayacaktır. Sigorta şirketine karşı açılan davalarda, sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılıp 8 iş günü içinde ödeme yapılmazsa temerrüt tarihinden, doğrudan dava açılmışsa dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekmektedir.
Davalı Güvence hesabı vekilinin faiz başlangıcı yönünden istinaf istemi bakımından ise, davacının güvence hesabına yaptığı başvuru sonucu hesabın ödeme yaptığı tarihin esas alınması yukarıdaki ilkelere göre ihbar tarihinden sonra olması nedeniyle istinaf istemi yerinde değildir.
Hatır taşıması indirimi davaya cevap dilekçesinde ileri sürülmediği anlaşılmakla, yargılama aşamasında ileri sürülmeyen bu hususun istinaf aşamasında ileri sürülmesi ve inclenmesi mümkün olmadığından bu hususa ilişkin değerlendirme yapılmamıştır.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın 52.maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
Müterafik kusura ilişkin savunma bir defi olmadığından mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 78. maddesinde “belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında koruyucu tertibat kullanmaları zorunludur… kullanma ve yolların özelliği gözetilerek hangi tip araçlarda sürücülerinin ve yolcularının şehiriçi ve şehirlerarası yollarda hangi şartlarda hangi koruyucu tertibatı kullanacakları ve koruyucuların nitelikleri ve nicelikleri ile emniyet kemerlerinin hangi araçlarda hangi tarihten itibaren kullanılacağı yönetmelikte belirtilir” düzenlemesi yapılmıştır.
Somut olayda, araçta yolcu olarak bulunan davacının kask takmadığı, Adli Tıp kurumu maluliyet raporundaki yaralanmanın niteliği dikkate alındığında TBK.nun 52. maddesi uyarınca zarar görenin müterafik kusuru kabul edilerek % 20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması zorunlu olduğundan, tazminattan indirim yapılarak hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bu nedenle davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile aşağıdaki şekilde düzelterek hüküm kurmak gerekmiştir.
6100 sayılı HMK 355.maddesi gereğince istinafa başvuranın sıfatı, istinaf konusu yapılan nedenler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin maddi tazminata yönelik istinaf başvurusunun kesin olması nedeniyle usulden reddine, davalı Güvence Hesabı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, bu durum yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince mahkeme kararının düzeltilerek yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/03/2021 tarih ve 2014/494-2021/295 sayılı kararına yönelik davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
1-Alınması gerekli 179,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30.-TL’nin mahsubu ile bakiye 120,60.-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
B)Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/03/2021 tarih ve 2014/494-2021/295 sayılı kararı hakkındaki davalı Güvence Hesabı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,
1-HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince, manevi tazminat miktarı bakımından DÜZELTİLEREK YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile,
5.543,60 TL’nin davalı Güvence Hesabından 09/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte adı geçen davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davalı Ak Sigorta yönünden feragat nedeniyle davanın REDDİNE;
a) Alınması gereken 378,68.-TL harcın peşin olarak yatırılan 24,30.-TL’den mahsubu ile bakiye 354,38-TL karar harcının davalı Güvence Hesabın’dan alınarak hazineye irat kaydına,
b) Davacı tarafından yapılan 1.247,00.-TL yargılama giderinin davanın kabul / ret oranına göre hesap olunan 129,19.-TL’si ile davacı tarafça peşin olarak yatırılan 24,30.-TL peşin harç ve 24,30.-TL başvurma harcı toplamı 177,79.-TL’nin davalı Güvence Hesabın’dan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
c)Davacı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen tazminat üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca, 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalı Güvence Hesabın’dan alınarak davacıya verilmesine,
d)Davalı Güvence Hesabı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen tazminat üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca, 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı Güvence Hesabı’na verilmesine,
e) Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalının istinaf başvurusu nedeniyle yatırdığı istinaf karar harcının istem halinde kendisine iadesine,
3-İstinaf başvuru aşamasında davacı tarafça yapılan 33,00.-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tebliğ, harç tahsil, harç iade ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile 23/02/2023 tarihinde karar verildi.