Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2335 E. 2023/189 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/2335
KARAR NO : 2023/189

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KÂTİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/510
KARAR NO : 2021/334
KARAR TARİHİ : 27/04/2021
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 16/08/2021 (Davalı …), 12/09/2021 (Davacı)
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – [16625-26379-18280] UETS
DAVALILAR : 1 -… – …
2 -… – …
VEKİLİ : Av. … – [16334-33582-83302] UETS
DAVALI : 3
VEKİLİ : Av. … – [16725-27175-95401] UETS
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 19/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/02/2023

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahal mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karara süresi içinde davacı vekili ile davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde, 28.10.2014 tarihinde davalı … yönetimindeki 16 HJ 325 plaka sayılı aracıyla müvekkili motosiklet sürücüsü … idaresindeki 16 NJ 918 plaka sayılı araca kavşak içerisinde çarpması neticesinde müvekkilinin basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek Ağır ( 4 ) derecede vücutta kırık oluşacak şekilde yaralandığı, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, toplam 10.000,00-TL maddi tazminatın davalı … açısından temerrude düştüğü tarihten, diğer davalılar açısından haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalılar … ile …’tan 30.000,00-TL manevi tazminatın trafik kazasının meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Ş. vekili cevap dilekçesinde, 16 HJ 325 plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 11.07.2014-2015 vadeli ZMMS Poliçesi ile sigortalanmış olduğunu, işbu poliçe ile kişi başına toplam 268.000,00 TL’lik sakatlanma ve ö lüm zararı teminatı sağlandığını, davacının 10.02.2017 tarıhınde müvekkil kurumdan 33.477,00 TL maluliyet tazminatı almış olduğunu ve müvekkili kurumu ibra ettiğini, müvekkil kurumun davacıya yapılan ödeme ile borçtan ve yükümlülükten kurtulmuş olduğunu, sair hususlar hakkındaki beyan hakları saklı kalmak kaydıyla davanın usul ve esasa ilişkin olarak sundukları gerekçeler dikkate alınarak reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar vekili cevap dilekçesinde, …’a ait 16 HJ 325 plakalı aracı kullanan …’ın olay ile ilgili kusuru bulunmadığını ve müvekkili Mehmet’in müvekkili Mesut’a aracı uzun süreli kullanım / kira için verdiğini ve işletenle sürücü sıfatının sadece …’da birleştiği ve …’ın aracın maliki olmakla birlikte uzun süreli kullanım/kiralama sebebiyle aracın işleteni olmadığını ve kusursuz sorumluluğunun bulunmadığını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile, 32.099,84.-TL’nin davalı … yönünden temerrüt tarihi olan 10/02/2017, diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 28/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 9.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 28/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’tan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
Davalı …Ş. vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, dosyada alınan raporlar arasında çelişki bulunduğu, bu çelişkiler giderilmeden hüküm kurulduğu, alınan raporlarda tarafların kusur oranlarının hatalı tespit edildiği, tazminatın hatalı hesaplandığı, hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği, müvekkili şirketin manevi tazminat taleplerinden sorumluluğu bulunmadığı, kararda harç ve yargılama giderlerinin maddi ve manevi tazminat yönünden ayrıştırılmamış ve müvekkili şirketin manevi tazminat talepleri yönünden hükmedilen harç ve giderlerden sorumlu tutulmuş olmasının hatalı olduğu, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini, talep etmiştir.
Davacı vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, müvekkiline kusur izafe edilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğu, kusur yönünden yüzdelik oran belirtir ATK Trafik İhtisas Dairesi raporu aldırılması gerektiği, kaza nedeniyle uzun süre tedavi gördüğü, takdir edilen manevi tazminatın çok düşük olduğu, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının manevi tazminat hükmü yönünden kaldırılarak 30.000,00.-TL manevi tazminata hükmedilmesini, talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE:
Dava, haksız fiil sebebiyle maddi ve manevi tazminat talebine yöneliktir.
Davalı … AŞ vekilince 18/08/2021 tarihli dilekçe ile istinaf yoluna başvurulmuş, istinaf dilekçesi 23/08/2021 tarihinde davacı vekiline tebliğ edilmiş, davacı vekilince 07/09/2021 tarihli istinafa cevap dilekçesinde davalı … şirketinin kusura yönelik itirazının kötü niyetli olduğu, davalı … açısından ayrıca hüküm kurulup, maddi tazminat açısından temerrüt tarihinin ayrıca hüküm altına alındığı, manevi tazminattan sorumlu tutulmadığı, dolayısıyla sigorta şirketinin istinaf başvurusunun reddinin talep edildiği, gerekçeli kararın davacı vekiline 28/08/2021 tarihinde tebliğ edilip davacı vekilince de yasal süre içinde istinaf yoluna başvurulduğu, davalı … ve Mesut vekilince, davacı tarafın istinaf dilekçesinde beyanlarının, diğer davalı … şirketinin istinaf dilekçesine karşı ileri sürdükleri beyanla çeliştiği, bu durumun hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu ileri sürülmüş ve davacı tarafın istinaf talebinin öncelikle usulden reddi talep edilmiş olup, 4721 sayılı MK 2 maddesinde hakkın kötüye kullanılmasının hukukça himaye edilmeyeceğinin düzenlendiği, bunun usul hukukundaki yansımasının 6100 sayılı HMK 29 maddesi kapsamında çelişkili davranma yasağı olarak ortaya çıktığı, davacı tarafın, davalı … AŞ vekilinin istinaf dilekçesine karşı beyanının, istinaf talebinden vazgeçme olarak değerlendirilemeyeceği, davacı tarafın yasal süre içinde istinaf yoluna başvurduğu görülmekle davacı tarafın istinaf talebi esastan incelenmiştir.
Davacının maddi tazminat talebi; geçici iş görmezlik, maluliyet, bakıcı gideri ve diğer masraf kalemlerinden oluşmaktadır.
Bursa 20. Asliye Ceza Mahkemesi 2015/23 E-2015/822 K sayılı dosyasında, davalı (sanık) Mesut hakkında, taksirle yaralamaya neden olma eyleminden ceza tayin edildiği, temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 12 CD 2017/10255 E-2019/6098 K sayılı ilamıyla, sair temyiz itirazlarının reddiyle 5237 sayılı TCK 53 maddesindeki hak yoksunlukları yönünden düzeltilerek onama kararı verildiği, 14/05/2019 tarihinde kararın kesinleştiği, hükme esas alınan ATK Trafik İhtisas Dairesi 26/06/2015 tarihli kusur raporunda, kazanın meydana gelmesinde davalı (sanık) sürücü Mesut’un asli, müşteki (davacı) sürücü Şerif ‘in tali kusurlu olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır.
6098 sayılı TBK 74 maddesi gereği hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Hukuk hakimi ancak ceza mahkemesinde tespit edilen maddi vakıa ile bağlı olup, zarar verenin kusurunun bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı hukuk hakimini bağlamaz.
11/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda ve 24/04/2018 tarihli bilirkişi raporunda, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü Mesut’un %75, davacı sürücü Şerif ‘in %25 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği, her iki kusur raporunun da birbiriyle ve ceza yargılaması aşamasında alınan ATK Trafik İhtisas Dairesi kusur raporuyla örtüştüğü, 28/10/2014 tarihli kaza tespit tutanağında davacıya kusur atfedilmemiş ise de, davacının da 2918 sayılı KTK 52/a ve b maddelerine aykırı davranışla tali derecede kusurlu olduğunun kabulü gerekmekle, kusur raporuna itibar edilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı vekili ve davalı …Ş. vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri ayrı ayrı yerinde değildir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir (Yargıtay 4 HD 2021/6772 E- 2021/9565 K sayılı ilam).
Somut uyuşmazlıkta, ATK 3 İhtisas Kurulu 14/09/2018 tarihli raporunda davacının maluliyeti bulunmayıp iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceğinin ve ATK 2 Üst Kurulu 16/01/2020 tarihli raporunda, davacının E cetveline göre %7 oranında maluliyeti bulunduğunun bildirildiği anlaşılmış ve rapor hükme esas alınmış ise de, davacının yaralanmasının 28/10/2014 tarihinde meydana geldiği göz önüne alındığında usulüne uygun maluliyet raporu alındığından söz etme olanağı bulunmamaktadır. Kaza tarihi itibarıyla, Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre, ATK 3 İhtisas Kurulu veya Üniversite Hastaneleri Adli Tıp Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi heyetinden maluliyet oranı ve iyileşme süresi ile iyileşme süresi boyunca bakım ihtiyacı bulunup bulunmadığı yolunda rapor alınmalıdır. Davacı vekili ve davalı …Ş. vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri ayrı ayrı yerindedir.
Aktüerya bilirkişice kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresinin belirlenmesinde PMF 1931 yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplama yapılmış ise de, Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih, 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; 2918 sayılı KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; tazminat hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz ile devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü uygulaması anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, TRH 2010 yaşam tablosu, progresif rant yöntemi kullanılarak, bilinmeyen devirdeki gelirlerin her yıl için %10 artırılıp, %10 iskonto edilmesi suretiyle, teknik faiz dikkate alınmaksızın, aktüerya bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle hesaplanması gerekecektir (Yargıtay 17 HD 2019/3292 E- 2021/1848 K sayılı ilam). Davalı … AŞ vekilinin bu yoldaki istinaf sebebi yerinde ise de, davacının maddi tazminata yönelik istinaf talebi bulunmamakla yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.
6098 sayılı TBK 52 maddesi gereği, zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmışsa hakim, tazminatı indirebilecek veya tamamen kaldırabilecektir. Zarar görenin kendi menfaatlerini korumak için makul bir insanda beklenen davranışta bulunmayarak, zararın meydana gelmesinde veya artmasında etkili olması müterafik (bölüşük) kusur olarak adlandırılır. Zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde 6098 sayılı TBK 52 maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, öğreti ve Yargıtay uygulamalarıyla da benimsenmiştir. Müterafik kusura ilişkin savunma, bir defi olmadığından mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir (Yargıtay 4 HD 2021/6032 E- 2021/8065 K sayılı ilam). Davacının sağ femur diafiz kırığına bağlı olarak maluliyeti bulunduğunun ileri sürüldüğü, koruyucu ekipman kullanılmasının yaralanmaya etkisi bulunmadığı göz önüne alındığında, hükmedilen tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmamasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı …Ş. vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir.
6098 sayılı TBK 56/1 maddesi gereği, haksız fiil sebebiyle bedensel bütünlüğü zarar gören, manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesini isteyebilir. Manevi tazminat, kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın manevi dengesindeki bozulmanın giderilmesi için yasanın öngördüğü telafi şeklidir. Davacının maluliyet oranı, iyileşme süresi ve iyileşme süresi boyunca bakım ihtiyacı bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra, manevi tazminat talebi yeniden değerlendirilmelidir. Davacı vekilinin manevi tazminata yönelik istinaf sebebi bu aşamada incelenmemiştir.
Kabule göre de, davalı …Ş.’nin manevi tazminata yönelik sorumluluğunun bulunmadığı, davanın maddi ve manevi tazminat talebine yönelik olduğu, mahkeme kararında yargılama gideri ayrıştırılmayıp, manevi tazminat da dahil olmak üzere tüm yargılama gideri ve karar harcının tamamından davalı … şirketinin sorumlu tutulması isabetsiz olmuştur. Davalı …Ş. vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerindedir.
6100 sayılı HMK 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına, kamu düzenine ve istinaf konusu yapılan nedenlerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, hükmün esasını etkileyecek tüm deliller toplanmadan karar verilmesi nedeniyle karar usul ve yasaya aykırı olup davacı vekili ile davalı …Ş. vekilinin istinaf başvurularının bu sebeplerle ayrı ayrı kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı vekili ile davalı …Ş. vekilinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı KABULÜ ile Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/04/2021 tarih ve 2017/510 – 2021/334 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2- İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
3- İstinaf kanun yoluna başvuran davalı …Ş. tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,
4- Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
5- İstinaf kanun yoluna başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 19/01/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza