Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/233 E. 2021/346 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: ………..
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : ……….
KARAR NO : ………….

BAŞKAN :………
ÜYE : ……….
ÜYE : …………
KATİP : ……………..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : ………….
KARAR NO : ………..
KARAR TARİHİ : 12/12/2018
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 1………………
DAVACILAR : 1-…………
2-…………
3-…………..
VEKİLİ : Av. ……………..
DAVALILAR : 1-……..
2-…………..
VEKİLİ : Av. ……………
3-…………
VEKİLİ : Av. ………
4-…………….
VEKİLİ : Av. ………..
5-………….
VEKİLİ : Av. ……………
6- ………….
……………………
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 03/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/11/2021

Davacılar tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince manevi tazminatın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara süresi içinde davalı …………. davalı ……….. ve davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacıların murisi olan ………’ün 31/10/2015 tarihinde meydana gelen kazada vefat ettiğini, davacı …….. ……… plakalı araç ile seyir halindeyken önünde bulunan ………Okullarına ait davalı ………’ın kullandığı……… plakalı otobüsün gece vakti sinyal ve uyarıcı herhangi bir işaret vermeksizin U dönüşü yapması neticesinde müteveffanın aracıyla otobüse çarptığını, aradan 1-1,5 dakika sonra arkadan gelen ve davalı …’ın kullandığı ……….. plakalı aracın müteveffanın aracına çarptığını, bu çarpma neticesinde ………..’ün vefat ettiğini, bu kazadan dolayı Bursa 7.ACM ……….. esas sayılı dosyasının derdest olup kusur yönünden dosyanın İstanbul ATK’ya gittiğini, davacıların, ölenin mirasçıları olup eş …….. için fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 900,00 TL, oğlu ………. için şimdilik 100,00 TL olmak üzere 1.000,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (davalı sigorta şirketi poliçe limitiyle sorumlu) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesini, ayrıca …….. için 75.000,00 TL, ………….. için 50.000,00 TL, ……….. içinde 50.000,00 TL olmak üzere toplam 175.000,00 TL manevi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan ………….. A.Ş, ………., ………. ve ……’dan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılardan ……….. vekili cevap dilekçesinde, zaman aşımına yönelik itirazları olduğunu, ceza davasının bekletici mesele yapılmasını, kusur yönünden ATK’dan rapor alınmasını, kaza sırasında müteveffanın emniyet kemerinin takılı olup olmadığı hususunda kaza tespit tutanağında isimleri bulunan polislerin dinlenmesini, tazminat yönünden ancak sigortalı işletenin kusuru miktarında sigorta şirketinin sorumlu olduğunu, manevi tazminat talebinden sorumlu olmadığını, faiz açısından daha önceden sigorta şirketine bir başvuru olmadığından dava tarihinden itibaren sorumlu tutulabileceğini, davacıların müteveffaların desteğine ihtiyacı olmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan …….. ve ……… vekili cevap dilekçesinde, davaya bakmakta asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğunu, farklı zaman dilimlerinde iki ayrı kaza meydana gildiğini, kazada kusurları olmadığını, desteğin kendileri ile ilgisi olmayan ilk kazada öldüğünü, ikinci kazanın meydana gelmesinde davalıların bir kusuru olmadığını, davalının alkollü olmasının kazanın nedeni olmadığını, davalının kusurlu bulunması halinde, ikinci kaza nedeniyle müteveffanın sevk ve idaresindeki ………… plaka sayılı araca ve ……………. A.Ş.’ye ait ………. sevk ve idaresindeki ………. plaka sayılı otobüse çarpması nedeniyle bu iki araçta meydana gelen maddi hasarlardan sorumlu tutulabileceğini bildirerek davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ………….. A.Ş. nin dava dilekçesinin tebliğine rağmen süresi içerisinde her hangi bir cevap dilekçesi ibraz etmemiştir.
Mahkemece, davalılardan Axa Sigorta A. Ş. maddi tazminatı ödemiş olduğundan maddi tazminat davasının konusuz kaldığı, davacı tarafın sigorta şirketine yönelik davasından feragat ettiği, maddi tazminat miktarının tamamının ödendiği beyanı karşısında diğer davalılar hakkındaki maddi tazminat davasının konusuz kaldığının kabul edildiğini bu durumda davanın sadece manevi tazminat ve masrafların ne surette paylaştırılacağı hususunda değerlendirmesi gerektiği, davalı sürücü ……….. ve malik ………..’ın kazada kusursuz olduğu ve ölümle kaza arasında illiyet bağı bulunmadığı belirlendiğinden adı geçenler hakkındaki davanın reddine, diğer davalılar ……………… A.Ş. ve ……. yönünden müteveffanın emniyet kemeri takmaması ile kusur oranı dikkate alınarak manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, müvekkilleri davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğunu, maddi tazminat bakımından tüm davalıların sorumlu olduğunu, ………..’ın kazada kusuru bulunduğunu, yeni bir kusur incelemesi yapılması gerektiğini, manevi tazminattan da sigorta şirketleri dışındaki tüm davalıların sorumlu olduğunu, reddedilen maddi tazminatlar yönünden davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, aksi durumda dahi dava dilekçesinde talep ettikleri 1.000,00 TL maddi tazminat taleplerini ıslah dilekçesi ile sadece davalılar …….. ile ……….. A.Ş yönünden arttırdıklarını bu nedenle reddedilen maddi tazminat yönünden davalı ……….. ile ……….. lehine bu miktar üzerinden vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğini, davalı …………’ın hakkında kazada kusuru bulunduğundan bahisle Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dava açıldığı ve hakkındaki ceza yargılamasının devam ettiği bu yönüyle müvekkillerinin dava açılmasına sebebiyet verdiklerinden bahsedilemeyeceğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı …………… A.Ş. Vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, müvekkilin kazaya karışan aracın kayden maliki olduğu ancak aracın ………….. ile müvekkili arasında yapılan inanç sözleşmesi gereği müvekkil adına kaydedildiğini, aracın ……………….’ye ait iken servis taşımacılığı yapabilmesi için müvekkil adına tescil edildiğini, ……………. şirketi ile müvekkili arasında bir kira sözleşmesi yapıldığını, aracın fiili olarak ……….. şirketinde kaldığını ve tüm sorumluluğun şirkete ait olduğunu bu nedenle müvekkilinin işleten sıfatı ile sorumluluğunun bulunmadığını beyanla husumet itirazları bulunduğunu ayrıca takdir edilen manevi tazminat miktarının çok olduğunu bildirerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı ………… vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, müvekkili sigorta şirketinin sigortalısı bulunan aracın sürücüsünün gerçekleşen kazada kusuru bulunmaması nedeniyle müvekkili hakkında ret kararı verilmesi gerekirken karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini ve müvekkili lehine vekalet ücreti takdir edilmediğini bildirerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık trafik kazası nedeniyle tarafların kusur durumu ve davalıların işleten ve sigorta şirketi olarak zarardan sorumlu olup olmadıkları ile takdir edilen manevi tazminat miktarıdır.
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile kazada ……….’ın kusurlu olmasına rağmen alınan bilirkişi raporunda kusuru bulunmadığının tespit edildiğini ancak davalının kusurlu olması nedeniyle yeniden kusur raporu aldırılması gerektiğini ileri sürmüştür.
Mahkeme tarafından kusur ve tazminat hesabı için alınan bilirkişi heyeti raporundan trafik bilirkişisi tarafından gerçekleşen kazada davalı ……….’ın kusurunun bulunmadığının tespit edilmiştir. Davalılar ile ilgili Bursa 7. Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda davalı ……….’ın asli kusurlu olduğu, müteveffa ……….’ün tali kusurlu olduğu ve davalı ……..’ın kusuru bulunmadığının tespit edildiği, yapılan yargılama neticesinde sanık ………. hakkında beraat kararı ve davalı ……….. hakkında mahkumiyet kararı verildiği ve Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10.Ceza Dairesinin………..esas ……… karar sayılı ilamı ile davalı sanık hakkında verilen beraat kararının kesinleştiği anlaşılmıştır.
İlk derece Mahkemesi tarafından alınan kusur raporunda belirlenen kusur oranları ile asliye ceza mahkemesinde yargılama sırasında alınan kusur raporunun birbiri ile paralel olduğu ve çelişki bulunmadığı görülmekle davalı ……….’ın kazada kusuru bulunmadığının tespitine yönelik bilirkişi raporunun mahkeme tarafından hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davacı vekili dava dilekçesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacılar için 1.000,00 TL maddi tazminat talebinde bulunmuş ve yargılamanın devamı sırasında alınan bilirkişi raporu doğrultusunda maddi tazminat taleplerini davalılar ……….. ile ……………. A.Ş yönünden arttırdıklarını diğer davalılar yönünden arttırmadıklarını beyan etmiştir.
Mahkeme tarafından yapılan yargılama neticesinde davalı ………..’ın gerçekleşen kazada kusuru bulunmaması nedeniyle tazminattan sorumlu tutulmaması gerektiğinin gerekçeli kararda belirtildiği ancak davalı sürücü …………, davalı işleten …….. ve davalı aracın sigorta şirketi hakkında diğer davalılarla birlikte maddi tazminatın davanın devamı sırasında kazaya karışan diğer aracın sigortacısı tarafından ödenmiş olması nedeniyle hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
Davacı vekilinin ıslah dilekçesi ile, taleplerini sadece davalılar ……… ile ……………… A.Ş yönünden arttırdığı, diğer davalılar yönünden dava dilekçesindeki taleplerinin geçerli olduğunu beyan etmiş olup bu kapsamda kazada kusuru bulunmayan davalı ………. ile aracın işleteni olan davalı ………. ve aracın sigortalısı ………. hakkında maddi tazminattan sorumlu olmamaları nedeniyle ret kararı verilmesi ile davalılardan talep edilen maddi tazminat miktarının 1.000,00 TL olduğu dikkate alınarak bu miktar üzerinde kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken davalılar hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilerek sadece davalı ………. ile ……. hakkında ıslah edilen miktar üzerinden nisbi vekalet ücreti takdir edilmiş olması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırıdır.
Davacı vekili davalı sürücü ……………hakkında tanzim edilen iddianamede kusurlu olduğundan bahisle cezalandırılması talebi ile asliye ceza mahkemesinde dava açıldığı dolayı davalı olarak gösterildiğini bu nedenle dava açılmasına sebebiyet vermediklerini savunmuş ise de davalı sürücünün hem mahkeme dosyasında alınan kusur raporunda hem de asliye ceza mahkemesinde alınan kusur raporunda kaza nedeniyle kusuru bulunmadığının tespit edildiği ve bu yönüyle oluşan zarardan sorumlu olmadığı anlaşılmakla davacının bu husustaki istinaf sebepleri yerinde değildir.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davacı vekilinin maddi tazminat yönünden davalılar lehine takdir edilecek vekalet ücreti miktarı ile ilgili istinaf istemi ile davalı ………..’nin müvekkilinin sigortalısı bulunan araç sürücüsünün kusuru bulunmaması nedeniyle müvekkili hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi ve müvekkili lehine vekalet ücreti takdir edilmesi hususundaki istinaf istemleri dairemizce kabul edilmiştir.
Davalı ……………… A.Ş. Vekil istinaf dilekçesi ile aracın sadece kayden maliki bulunduğunu aracın ihbar olunan …….. Şti.’ye ait olduğunu, aracın fiili hakimiyetinin şirkette olduğunu, servis işi süresince mülkiyetin müvekkilinde bulunduğunu ve kira sözleşmesi ile sorumluluğun şirkete ait olduğunu beyanla işleten yönünden husumet itirazı bulunmuş, mahkemece bu husus dikkate alınmamıştır.
2198 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesine göre; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi hâlinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Aynı maddenin 5. fıkrasında da “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” amir hükmüne yer verilmiştir. Kanun bu madde ile zarardan öncelikle araç işletenini sorumlu tuttuğundan ilk olarak zarara sebep olan araç işleteninin belirlenmesi gerekmektedir.
İşleten; KTK’nın 3. maddesinde; “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi” olarak tanımlanmış; ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edildiği takdirde bu kişinin de işleten sayılacağı belirtilmiştir.
Araç sahibi, aracı için adına yetkili idare tarafından tescil belgesi verilmiş yada sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişidir. Gerçek işleten, kural olarak aracın sahibi olup, genel hayat tecrübelerine göre aynı zamanda onun zilyetliğine de sahiptir. Ancak her zilyet araç işleteni olmadığı gibi her araç sahibi de zilyet yada işleten olmayabilir. Trafik kaydı ve araç tescil belgesi mülkiyet ilişkisinin belirlenmesinde sadece bir karine fonksiyonuna sahiptir. İşletme ilişkisiyle, mülkiyet ilişkisi ve vazülyetlik ilişkisi tamamen birbirinden farklıdır. Bu karine işletenin kim olduğunu gösteren mutlak bir karine olmayıp, işletenin kim olduğunu belirleyen güçlü bir delil niteliğindedir. Bu nedenle KTK’da işleten ve araç sahibi ayrı ayrı tanımlanmıştır.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde işletenin tanımı yapılırken şekli ölçüt değil maddi ölçüt esas alındığından işletenin belirlenmesinde; araç üzerinde kurulan fiili hâkimiyet, araçtan ekonomik yararlanma, aracı kendi hesabına işletme, aracın masraf ve rizikolarına katlanma ilişkisi esas alınır. Özellikle aracın trafiğe sokulmasına veya trafikten çekilmesine, bakılmasına, muhafazasına, kim tarafından, nasıl ve hangi amaçla kullanılması gerektiğine karar verme yetkisi, fiili hâkimiyeti oluştururken; bir aracın masraf ve tehlikelerini üstlenme ise, onun donatım, bakım ve işletme giderlerini, vergi ve sigorta primlerini ödemeyi ifade etmektedir.
İşleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hâkimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hâkimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Uzun süre kavramı, belirli bir gün sayısı ile sınırlı olmayıp, her somut olayın özelliğine göre ayrıca değerlendirilir. Ayrıca bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarına halel getirecek bir sonuç oluşturmaması şarttır. O hâlde; kısa süreli olmamak kaydıyla, araç herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devredildiğinde artık üzerindeki fiili hâkimiyetin ortadan kalkması, bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının da bulunmadığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hâkimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimse işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulacak, araç maliki sorumlu tutulamayacaktır. Aracı uzun süreli kiralayan kiracı işleten sıfatını kazanacak, araç malikine husumet yöneltilemeyecek, ona yöneltildiğinde ise davanın husumet nedeniyle reddine karar verilecektir. Burada verilen ret kararının borcun olmadığına dair bir ret kararı olmayıp, davalının borçlu sıfatına (taraf sıfatına) sahip olmadığına ilişkin verilen ret kararıdır.
Somut olayda dava dilekçesinin davalı …………….. A.Ş’ye 11/03/2016 tarihinde tebliğ edildiği ancak davalının süresi içerisinde cevap dilekçesi ibraz etmediği ve duruşma gününde davalı vekilinin duruşmada hazır bulunduğu ancak bu hususta herhangi bir savunma ileri sürmediği, yargılamanın devamı sırasında mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporunun tebliği ile davalı vekilinin rapora karşı itirazları ile birlikte işleten sıfatına yönelik bu savunmalarını dile getirdiği ancak buna ilişkin her hangi bir kira sözleşmesi ibraz etmediği gibi ihbar olunan şirket tarafından herhangi bir beyanda bulunulmadığı görülmüştür.
Davalı vekilinin işleten sıfatı bulunmadığı yönündeki itirazlarını istinaf dilekçesi ile de bildirdiği ancak buna ilişkin dilekçesi ile birlikte kira sözleşmesi ve benzeri bir delil ibraz etmediği görülmekle kaza tarihinde aracın kayden maliki konumda bulunan davalının işleten olarak sorumlu olduğu anlaşılmakla mahkemenin davalının kazada işleten sıfatı bulunduğu yönündeki takdirinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Olay tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre hakim bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumda olayın özelliklerini göz önünde bulundurarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği husus düzenleme altına alınmış olup takdir edilecek para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 tarihli ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut olayda gerçekleşen trafik kazası nedeniyle tarafların kusur durumları, kazanın gerçekleşme şekli, tarafların sosyal ekonomik durumları ve müteveffanın kaza sırasında emniyet kemerini takmamış olması nedeniyle davacı ……… için 60.000,00 TL ve diğer davacılar için ayrı ayrı 40.000,00 TL manevi tazminat takdir edildiği ve takdir edilen tazminat miktarının bir miktar yüksek olduğundan ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, davalı tarafın istinaf isteminin yerinde olduğu ile davacı tarafın bu yöndeki istinaf isteminin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK 355. Maddesi gereğince, istinafa gelenlerin sıfatı, sebep ve gerekçeleri ile kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucunda, davacılar vekili, davalı ……………… AŞ vekili ve ………… vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile yanlışlıkların yeniden yargılamayı gerektirmemesi nedeniyle 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-2) bendi gereğince ile düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekili ile davalı ……………. A.Ş. ve davalı ………… vekillerinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/12/2018 tarih ve ………….. sayılı kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
A-a)Davacılar …’ın davalı ….’ye yönelik destekten yoksunluk tazminat davasının feragat nedeniyle reddine,
b) Davacılar…’ın, davalılar ……………… A.Ş. ve …’ya yönelik maddi tazminat davaları konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
c)Davacılar …’ın, davalılar …, ……….. ve ………..’ye yönelik maddi tazminat davalarının reddine,
d)Davacılar Kevser, Serdar ve Samet’in, davalılar … ve ………..’a yönelik manevi tazminat davalarının ayrı ayrı reddine,
e) Maddi tazminat yönünden alınması gereken 35,90 TL harcın peşin yatırılan 601,13.-TL harçtan mahsubu ile bakiye 565,23 TL’nin manevi tazminat davasına mahsup edilmesine,
B-a)Davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile davacı Kevser için 35.000,00 TL, davacı Serdar için 20.000,00 TL,ve davacı Samet için 20.000,00 TL manevi tazminat alacağının, 31/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …………….. A.Ş. Ve ……..’dan müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, manevi tazminat yönünden fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
b)Manevi tazminat yönünden alınması gerekli 5.123,25 TL harcın, peşin alınan 1.325,23 TL’den (manevi tazminat davasına mahsup edilen 565,23 TL ile 760,00 TL ıslah harcı) mahsubu ile kalan 3.798,02.-TL harcın davalılar ……………. A.Ş. Ve ……..’dan müteselsilen tahsili ile Hazineye irat olarak kaydına ,
c) Davacı tarafça yatırılan 1.361,13 TL, başvuru, peşin harç ile ıslah harcının davalılar ………….. A.Ş. Ve ………..’dan alınarak davacılara ÖDENMESİNE
d) Davacı tarafça yapılan 29,20 TL başvurma harcı,129 TL tebligat gideri,41,7 TL müzekkere gideri ve 1.176,6 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.376,5.-TL yargılama giderinin haklılık durumuna göre kabul red oranına göre 1.030,46- TL sinin davalılar ………….. A.Ş. Ve ….’dan müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, bakiye miktarın davacı üzerinde bırakılması ile davalı … tarafından yapılan 100 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı ……………. ödenmesine
e)Artan gider avansının talep halinde yatırana iadesine,
C-a)Maddi tazminat yönünden davacılar vekili lehine takdir edilen 19.317,30 TL vekalet ücretinin davalılar …….. A.Ş. Ve ……’dan müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
b)Maddi tazminat yönünden davalılar …………., ………. ve ……… kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT 13/2 gereği takdir ve tayin olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalılar ………… ………… ve ………..’ye verilmesine,
c)Manevi Tazminat yönünden davacılar vekili lehine takdir edilen 8.600,00 TL vekalet ücretinin davalılar ………. A.Ş. Ve …….’dan müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,
d)Manevi tazminatın reddedilen kısmı yönünden davalılar ……….. A.Ş. Ve ……. vekili lehine AAÜT 13/2 maddesi dikkate alınarak takdir edilen 8.600,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak bu davalılara verilmesine,
e)Manevi tazminat yönünden red sebebi farklı olan davalılar …, …………… vekili lehine takdir edilen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müteselsilen alınarak adı geçen davalılara verilmesine,
2-a)Davalı ………….. tarafından yatırılan 44,40 TL maktu istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
b)Davalı ………… A.Ş. tarafından yatırılan 44,40 TL maktu istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
c)Davacılar tarafından yatırılan 44,40 TL maktu istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
3-Karar tebliğ ve harç iade, harç tahsil ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-Düzeltilerek esas hakkında hüküm verilmesi nedeniyle kararın niteliği gereği istinaf yargılama giderinin gideri yapan taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 03/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.