Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2285 E. 2023/172 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2285 – 2023/172
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/2285
KARAR NO : 2023/172

B.A.M. KARAR TARİHİ : 19/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/02/2023

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın reddine dair verilen karara süresi içinde davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; şirketlerinde ZMSS poliçesi bulunan 34 YL 1997 plakalı aracın Serkan SINAK tarafından 26/10/2016 tarihinde kullanıldığı sırada Bursa’dan Yalova’ya seyir halindeyken motorundan yağ akması ve akan yağın yolda kayganlık yaratması nedeniyle çok araçlı kaza meydana geldiğini, Harika ÇAKAN’ın yaralandığını, davalı şirketin profesyonel olarak taşıma işiyle uğraştığından basiretli tacir olarak hareket etme yükümlülüğünde olduğunu, davaya konu kazaya ağır kusuruyla sebep olduğunu, yukarıda açıklanan nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 53.695,00 TL tazminatın ödenme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; kabul anlamına gelmemek kaydıyla zaman aşımı itirazlarının olduğunu, davacı tarafından rücuen tazminata konu olaya ilişkin müvekkili şirkete yapılan herhangi bir ihbarın bulunmadığını, müvekkili şirkete ait aracın kazaya dahil olduğuna ilişkin bir kaza tespit tutanağının bulunmadığını, davacı tarafından yapılan ödemelerin nelere dair gerçekleştirildiğinin de bilinemediğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla kazanın meydana gelmesinde davalı şirketin hiç bur kusurunun olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının hasar tazminatını Kara Yolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B-4/a maddesine göre sigortalı davalıdan rücuen talep etmekte haklı olmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesi ile, davacı şirkette ZMSS poliçesi ile sigortalı davalının adına kayıtlı aracın seyir halinde iken motorundan yağ akması ve akan yağın yolda kayganlık yaratması nedeni ile çok araçlı kaza meydana geldiğini, sigortalı davalının profesyonel taşıma işi ile uğraştığını, bu nedenle araçlarının muayenesini ve kontrollerini zamanında yaptırmakla yükümlü olduğunu, dava konusu tazminata ilişkin yaşanan kaza ile ilgili olarak Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı 2016/82615 Soruşturma sayılı dosyasındaki kusur raporunda otobüs sürücüsünün %100 kusurlu olduğunun belirtildiğini, sigortalı aracın işletenin de mesleğinin gerektiği gibi davranmayarak olay yerinde aracı teknik şartlara uygun bulundurmadığını, davalı şirketin KTK 47.maddesinin d bendini ihlal ettiğini, dava konusu olayın, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana geldiğini, bu nedenle rücu haklarının bulunduğunu, ayrıca davanın tamamen reddedildiğini, davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmolunması gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirmiş ve ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, davalının kusuru ile meydana geldiği ileri sürülen trafik kazasında ZMMS poliçesi kapsamında zarar görenlere ödeme yapan sigortacının sigorta genel şartlarına aykırılık iddiasıyla açtığı rücuen tazminat alacağına ilişkindir.
Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B.4. maddesi gereği, tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise, sigorta eden, sigortalısına rücu edebilecektir. Oto yarışına katılmak, ehliyetsiz motorlu araç kullanmak, uyuşturucu veya alkollü olarak araç kullanmak, istiap haddinin aşılması, aracın çalınması veya gasp edilmesinde işleteninin kusuru gibi haller sigortacının sigortalısına rücu sebeplerindendir. Yasa gereği sigorta şirketi tarafından rücu talebi yalnızca kendi sigortalısına karşı ileri sürülebilecektir. (Yargıtay 17 HD. 2018/695 E.-2020/251 K. sayılı ilam)
Ağır kusur kavramı, özel hukuk kavramı olup kasıt bulunmamakla birlikte, kasta yakın bir kusurun varlığını ifade edip, dava dışı sürücü Serkan’ın %100 kusurlu bulunmasının başlı başına kasıtlı yada ağır kusuru olduğu anlamına gelmediği, böyle bir durumda hasarın teminat dışında kaldığını ispat yükünün TTK’nin 1282. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düştüğü ve sigorta ettirene rücu sebepleri genel şartlarda belirli olup (Yargıtay 17 HD. 25/06/2020 tarih ve 2019/550- 2020/4029 sayılı ilam), davacı tarafından diğer rücu sebepleri de ileri sürülüp kanıtlanmadığı göz önüne alındığında davanın reddi kararının yerinde olduğu kabul edilmiş, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/4. maddesi “Maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Somut olayda davanın reddine karar verildiğinden karar tarihindeki maktu vekalet ücretine hükmetmek gerektiğinden davacı vekilinin bu yöndeki istinaf istemi yerinde bulunmuştur.
HMK’nun 355.maddesi gereğince istinafa başvuranın sıfatı, istinaf konusu yapılan nedenler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin vekalet ücreti yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile bu durum yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince mahkeme kararının gerekçesi düzeltilmek suretiyle esas hakkında hüküm kurulmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin vekalet ücreti yönünden istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/03/2021 tarih, 2018/1048 esas, 2021/363 sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince DÜZELTİLEREK ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
a-Davanın REDDİNE,
b-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 179,90 TL harçtan başlangıçta alınan 916,98 TL peşin harcın mahsubu ile artan 737,08 TL karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
c-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
d-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
e-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde, yatıran tarafa iadesine,
2-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından karşılanan istinaf yargılama giderinin kararın niteliği gereği davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliğ, harç iade ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere 19/01/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.