Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2284 E. 2023/84 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2284 – 2023/84
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/2284
KARAR NO : 2023/84

B.A.M. KARAR TARİHİ : 11/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/01/2023

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahal mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde, 26.11.2018 tarihinde Bursa İli, Osmangazi ilçesinde meydana gelen trafik kazasında ehliyetsiz ve alkollü sürücü Irak uyruklu RAMI S. SABRI SABRI sevk ve idaresinde bulunan, Kapitol Filo Kiralama A.Ş. adına davacı şirkete Z.M.M. sigortalı 34 BDY 716 plakalı araç ile İnönü Caddesi istikametinden Kent Meydanı istikametine orta şeritte seyir halinde iken 5. Güler Sokak kavşağına geldiğinde, aniden sola dönüş yaptığı esnada sol şeritte aynı yöne seyir halinde olan sürücü Tufan Köybaşı sevk ve idaresindeki 16 JS 328 plakalı motosiklete çarpması sonucu ölümlü-maddi hasarlı kaza meydana geldiğini, sigortalı 34 BDY 716 plakalı aracı ehliyetsiz ve alkollü olarak kullanan sürücü RAMI S. SABRI SABRI’nın kusuru ile meydana gelen trafik kazasında 16 JS 328 plakalı araçta oluşan hasar nedeniyle davacı şirket tarafından hak sahiplerine sigorta teminatı kapsamında 11.01.2019 tarihinde 18.000,00-TL tazminat ödendiğini, davacı şirketin haiz olduğu rücu hakkına binaen ödenen tazminatın ve ödeme tarihinden itibaren işlemiş avans faizinin tahsili için davalı aleyhine Bursa 5. İcra Müdürlüğü’nün 2019/4076 E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı takibe, ödeme emrine, borca ve fer’ilerine itiraz etmiş ve takibin durdurulmasına karar verildiğini, bu nedenle itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının bir filo kiralama firması olduğu, dava konusu olaya karışan 34 BDY 716 plakalı araç da, başkaca 11 araçla daha birlikte, 10.04.2018 tarihli 2018/110 Numaralı Kiralama Genel Şartlar Uzun Süreli Araç Kiralama Sözleşmesi ve işbu sözleşmenin eki ve ayrılmaz parçaları teşkil eden; EK 1 Araç Kiralama Kontratı No:1, EK 2 Ödeme Planı, EK 3 Araç Teslim Tutanağı, EK 4 Tarafların İmza Sirküleri, EK 5 Kaza Sonrası Düzenlenmesi Gereken Evraklar Listesi ve Ek 6 Değer Uygulama Tablosu başlıklı kontratlarla birlikte 10.04.2018 – 10.08.2019 tarihleri arasında Feyyaz ÖZŞAŞILAR’a kiralandığını, yapılan kiralama ile araçlar Feyyaz ÖZŞAŞILAR tarafından kendi hesabına, tehlikesi kendisine ait olmak üzere işletilmek amacıyla verilmiş ve kişi tarafından da bu şekilde işletildiğini, kaza, Feyyaz ÖZŞAŞILAR tarafından işletilen aracın diğer davalıya kiraya verildiği süre zarfında gerçekleştiğini, davalının kazaya karışan aracın işleteni olmaması ve tüm tazminat ve zarar sorumluluğunu devretmiş olması sebebiyle davalı aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine kaza tarihinde aracın işleteni olan Feyyaz ÖZŞAŞILAR’ın dahili davalı olarak davaya eklenmesine, husumet nedeniyle davanın reddi taleplerinin kabul edilmemesi halinde açılan davanın mesnetsiz olması ve davacının böyle bir talep hakkının bulunmaması nedeniyle esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile Bursa 5.İcra Dairesinin 2019/4076 sayılı takip dosyasına davalının itirazının iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, karar verilmiştir.
Davalı Kapital Filo Kiralama A.Ş. vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, müvekkilinin araçları uzun süreli kiralama sözleşmesi ile Feyyaz Özşaşılar’a teslim ettiği, hem işleten sıfatı hem de araçla ilgili tüm maddi ve manevi tazminat talepleri, hasar talepleri ve sair tüm yükümlülüklerin tümüyle müvekkili şirketten çıktığı ve Feyyaz Özşaşılar’a geçtiği, müvekkilinin bu aracın işleteni olmadığı, zarar ve tazminat yükümlülüklerinin devredilmiş olması nedeniyle davanın husumet yokluğundan reddi gerektiği, aynı kazaya ilişkin yine manevi tazminat talepli açılan Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/1292 E. sayılı davasında yapılan yargılama sonucunda müvekkili yönünden davanın reddine karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği, olayda poliçeye aykırılık mevcut olmadığı, KTK 95’e göre rücu talep eden davacı tarafın poliçeye aykırılığı ispatlamakla mükellef olup, ispat yükünün davacıda olduğu, itirazlarının dikkate alınmadığı, ilgili delillerin toplanmadığı, dosyada alınan kusur raporunu kabul etmediklerini, hasara ilişkin de gerekli araştırma yapılmadığı, mahkeme gerekçesinin eksik olduğunu beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE:
Dava, rücuen tazminat talebine yöneliktir.
2918 sayılı KTK 95/2 maddesi gereği, ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilecektir. Kanun gereği sigorta şirketi tarafından rücu talebi yalnızca kendi sigortalısına karşı ileri sürülebilecektir. (Yargıtay 17 HD 2018/695 E – 2020/251 K sayılı ilam)
Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B4 maddesi gereği ,tazminatı gerektiren olay,işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmişse,sigorta eden,sigortalısına rücu edebilecektir. Oto yarışına katılmak,ehliyetsiz motorlu araç kullanmak uyuşturucu veya alkollü olarak araç kullanmak,istiap haddinin aşılması,aracın çalınması veya gasp edilmesinde işleteninin kusuru, bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması gibi haller sigortacının sigortalısına rücu sebeplerindendir.
Davacı sigorta şirketi, dava dışı sürücünün kaza tarihinde geçerli ehliyeti bulunmadığından bahisle rücu talebinde bulunmaktadır. Davacı sigorta şirketi tarafından sigortalanan 34 BDY 716 plakalı araç sürücüsü dava dışı Ramı S. Sabrı Sabrı ‘nın kaza tarihinde geçerli ehliyeti bulunmadığı ve sigorta konusu araç ,sürücü belgesine sahip olmayan kimse tarafından kullanılırken riziko meydana gelmekle rücu şartlarının oluştuğu anlaşılmaktadır.
Davalı tarafından, kazaya karışan aracın ihbar olunan Feyyaz Özşaşılar’a uzun süreli kiralandığı ve davalının işleten sıfatının bulunmadığı ileri sürülmüş ise de, taraflar arasında 34 BDY 716 plakalı araca ilişkin 08/04/2018-02/04/2019 tarihleri arasında geçerli ZMSS poliçesi düzenlendiği, kazanın da 26/11/2018 tarihinde meydana geldiği, davacı sigorta şirketi tarafından kaza nedeniyle üçüncü kişiye ait araçta meydana gelen hasar bedelinin hak sahiplerine ödendiği, ZMMS genel şartlarının B 4 maddesi gereği davacı lehine rücu şartlarının oluştuğu, KTK 95 maddesi uyarınca bu davanın ZMSS şirketi tarafından sadece sigorta sözleşmesinin tarafı (akidi, sigortalısı) hakkında açılabileceği(Yargıtay 17 HD 2016/8353 E-2019/6270 K sayılı ilam, Yargıtay 17 HD 2016/10940 E-2016/12133 K sayılı ilam) göz önüne alındığında davalı vekilinin zarardan sorumlu olmadıkları yolundaki istinaf sebebi yerinde değildir.
Rücuen tazminat davaları; gerçek zararın giderilmesi amacına yöneliktir. 2918 sayılı KTK 95 ve Poliçe Genel Şartlarının B4 maddesi uyarınca sigortacının rücu edebileceği tazminat tutarı sürücünün kusur oranı ve zarar görenlerin gerçek zararı kadar olabilecektir (Yargıtay 17 HD 2019/3161 E-2021/85 K sayılı ilam). Zarar sorumlusundan halefiyet ilkelerine dayalı olarak talepte bulunan davacı, ödediği meblağın tamamını değil ancak zarar görenin uğradığı gerçek zararı, zarar sorumlusundan isteyebilir. Bu nedenle, zarar görene yapılması gereken gerçek ödeme miktarı tespit edilerek davacı tarafça yapılan ödeme miktarı daha fazla olsa da davalının gerçek zarar miktarıyla sorumluluğuna karar verilmesi gerekir(Yargıtay 17 HD 2020/2303 E-2021/3171 K sayılı ilam). Başka bir ifade ile rücuen tazminat davaları, ödenmesi gerekenin tespiti amacı güder.
30/12/2020 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, kazanın meydana gelmesinde 34 BDY 716 plakalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş olup, kusur raporunun 26/11/2018 tarihli kaza tespit tutanağı ile örtüştüğü, 16 JS 328 plaka sayılı motosiklette meydana gelen hasarın da ibraz edilen fatura ve belgelerle uyumlu olup, işçilik tutarı ile birlikte belirlendiği göz önüne alındığında bilirkişi raporuna itibar edilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı vekilinin bu yoldaki istinaf sebebi yerinde değildir.
6100 sayılı HMK 355 maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına ve istinaf konusu yapılan nedenlere ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesin kararı usul ve yasaya uygun olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/03/2021 tarih ve 2020/277 – 2021/311 sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2- İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılması gereken 1.282,79.-TL istinaf karar harcından peşin alınan 324,30.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 958,49.-TL istinaf karar harcının davalı Kapital Filo Kiralama A.Ş.’den alınarak hazineye gelir kaydına,
3- Karar tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4- İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5- İstinaf yargılama giderinin istinafa başvuran taraflar üzerinde bırakılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK 362/1-a. hükmü uyarınca kesin olmak üzere 11/01/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.