Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2283 E. 2023/83 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2283 – 2023/83
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/2283
KARAR NO : 2023/83

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 11/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/01/2023

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahal mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara süresi içinde davalılar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde, 20/07/2017 günü meydana gelen trafik kazasında 16 HY 965 plakalı aracın maliki ve sürücüsü …’ın Beşyol kavşağından Demirtaş istikametine giderken Yeni Yalova Yolu caddesi Okul sokaktaki lambalı kavşakta araçlara kırmızı ışık, yayalara yeşil ışık yanarken kurallara uygun şekilde karşıya geçmeye çalışan müvekkiline çarparak yaralanmasına neden olduğu, davalının kazada asli kusurlu olduğu, müvekkilin geçirdiği kaza sonrasında tedavi masraflarını kendisinin karşıladığını, davalıların hiçbir şekilde yardımcı olmadıklarını, özel güvenlik görevlisi olarak çalışan müvekkilin geçirdiği bu kaza nedeniyle tedavi sürecinde işe gidemediği, hem maaşından hem de fazla mesai ücreti gelirinden mahrum kaldığını, psikolojik olarak da sorunlar yaşadığı, kazaya sebebiyet veren 16 HY 965 plakalı aracın Sompo Japan Sigorta A.Ş tarafından sigortalandığını, 6100 sayılı yasanın 107. Maddesine göre belirlenecek geçici ve sürekli iş göremezlik maddi tazminatı ile 10.000,00 TL manevi tazminatın, davalı sigorta şirketi için sigorta limitleri ile sınırlı olmak üzere dava tarihinden diğer davalı için olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizinin müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Sompo Japan Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde, zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekeceği, sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar görenin dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceğini, davayı kabul manasında olmamak üzere gelirin asgari ücret üzerinden hesap edilmesi gerektiği ve davacı tarafından manevi tazminat talep edildiğinden bu hususta trafik sigortası genel ve özel şartları uyarınca teminat dışı olup reddine karar verilmesine talep etmiştir.
Davalı … davaya cevap vermemiş ise de davalı vekili bilirkişi raporuna karşı beyanlarında, eksik, hatalı ve hüküm kurmaya elverişli bulunmayan bilirkişi raporunu kabul etmiyoruz. Bu nedenle öncelikle kusur raporu alındıktan sonra ek bilirkişi raporu alınmasını talep ediyoruz, davanın reddine karar verilmesini talep ederiz, şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkemece, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabulü ile; 94.641,96 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden 03/08/2017 dava tarihinden (sigorta teminat limit ile sınırlı olmak kaydıyla) diğer davalı … yönünden 20/07/2017 kaza tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan 20/07/2017 olay tarihiden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiştir.
Davalı Sompo Sigorta A.Ş. vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, maluliyet raporunda belirlenen oranın gerçeği yansıtmadığı, tıbbi mütalaa raporuna göre kaza ile iddia edilen maluliyet arasında illiyet bağı bulunmadığı, karara esas teşkil eden bilirkişi raporunda davacının gelir durumuna ilişkin tespitlerin hatalı olduğu, davacının gelirinin asgari ücret üzerinden esas alınarak tazminat hesaplamasının buna göre yapılması gerektiği, sigortalı ile sigortacının sorumluluğunun aynı kabul edilmesi ve buna göre tazminat hesaplanması yapılmasının hatalı olduğu, dosyada tazminat hesaplanması bakımından Genel Şartlarda belirlenen usul ve esasların dikkate alınması gerekirken, buna aykırı olarak karar verilemeyeceğinden tazminat hesaplamasında TRH-2010 yaşam tablosu kullanılması gerektiği, hesaplamada kullanılan %0,00 teknik faizin uygulanmasının hatalı olduğu, geçici iş göremezlik tazminatının tedavi gideri kapsamında olup tedavi gideri taleplerinin trafik sigortası yeni genel şartları gereği teminatı dışı olduğu, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, HMK’nun 123. maddesinde “Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir.” hükmü yer aldığı, davacı vekilinin 23/08/2017 tarihli dilekçesi ile davasını HMK 123. md. uyarınca geri aldığını belirttiği, davacı tarafın 14/03/2018 tarihli duruşmada da geri alma talebini geri aldığını belirttiği, davacı tarafın davasını geri alırken ve bu geri alma dilekçesini geri alırken davalının rızasının olup olmadığının sorulmadığı, bu nedenle yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiği, dosyada hükme esas alınan rapordan müvekkilinin haberi olmadığı, rapora itiraz haklarının elinden alındığı, maluliyet raporunda belirlenen oranın gerçek maluliyet durumunu yansıtmadığı, belirlenen maluliyet ile kaza arasında illiyet bağı bulunmadığı, bilirkişi raporunda davacının gelir durumuna ilişkin tespitlerin kabulünün mümkün olmadığı, görevsizlik kararı üzerine gönderilen dosyaların yargılama giderleri ve vekalet ücretlerine görevli mahkeme tarafından hükmedilmesi gerekirken yerel mahkeme tarafından bu husus dikkate alınmadan karar verildiği, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE:
Dava, haksız fiil sebebiyle maddi ve manevi tazminat talebine yöneliktir.
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı 2016/76184 Sor. Numaralı dosyada alınan 20/01/2018 tarihli trafik bilirkişi raporunda, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü İbazer’in 2918 sayılı KTK 84/a maddesi gereği tamamen kusurlu olduğunun belirtildiği ve mahkemece, soruşturma dosyasındaki bu kusur raporunun hükme esas alındığı anlaşılmış olup, soruşturma dosyasında taraf olmayan sigorta şirketinin rapora itiraz imkanı bulunmadığı gibi, diğer davalının da itiraz imkanı sağlandığı dosya kapsamından anlaşılamadığından, meydana gelen kazada taraflara izafe edilecek kusurun belirlenmesi hususunda bilirkişi raporu alınmalıdır. Davalılar vekillerinin bu yoldaki istinaf sebebi ayrı ayrı yerindedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir (Yargıtay 4 HD 2021/6772 E- 2021/9565 K sayılı ilam).
Somut uyuşmazlıkta, Uludağ Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi heyetince düzenlenen 28/11/2018 tarihli raporda, davacının 20/07/2017 tarihinde meydana gelen olay nedeniyle yaralanması sonucu, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında % 8,3 oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceği mütalaa edilmiş ve rapor hükme esas alınmış ise de, davacının yaralanmasının 20/07/2017 tarihinde meydana geldiği göz önüne alındığında usulüne uygun maluliyet raporu alındığından söz etme olanağı bulunmamaktadır. Kaza tarihi itibarıyla, Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre, Uludağ Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi heyetinden maluliyet oranı ve iyileşme süresi ile maluliyetin 20/07/2017 tarihinde meydana gelen kazadan kaynaklanıp kaynaklanmadığı yolunda rapor alınmalıdır. Davalılar vekillerinin bu yoldaki istinaf sebebi ayrı ayrı yerindedir.
Geçici iş görmezlik tazminatı, uğranılan kaza nedeniyle günlük işlerini yapamayan veya yapmakta zorlanan (daha fazla güç sarfeden) kişilerin talep edebileceği (efor tazminatı) tazminat türüdür. Geçici iş göremezlik zararı; kazanç getiren bir işte çalışması yahut çalışma imkanı bulunmakla beraber, yaralanması nedeniyle iyileşme süresi içerisinde çalışamaması nedeniyle uğranılan zararlara karşı talep edilebilecektir. 6098 Sayılı TBK 54 maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş görmezlik zararları da bu kapsamdadır. Sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı KTK 90 maddesi gereğince, sigortacının sorumluluğu TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararları da 2918 Sayılı KTK 92 maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, geçici iş göremezlik tazminatından sigorta şirketi sorumlu tutulabilecektir. 2918 Sayılı KTK 98 maddesi gereğince geçici iş görmezlik zararlarının tedavi giderleri kapsamında olduğundan bahisle, SGK’nın sorumluluğunda olduğu ileri sürülmüş ise de, genel şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesi’nce iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi gideri olmayıp, 2918 Sayılı KTK 98 maddesinde geçici iş göremezlik zararlarının SGK’nın sorumluluğunda olduğuna ilişkin düzenleme de yer almamaktadır. 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik ödemeleri yasa kapsamı içerisinde bulunmamaktadır (Yargıtay 17 HD 2020/11295 E- 2021/780 K sayılı ilam). Davalı Sompo Japon AŞ vekilinin geçici iş görmezlik tazminatından sorumlu olmadıkları yolundaki istinaf sebebi yerinde değildir.
Aktüerya bilirkişice kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresinin belirlenmesinde PMF 1931 yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplama yapılmış ise de, Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; 2918 sayılı KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; tazminat hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz ile devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü uygulaması anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, TRH 2010 yaşam tablosu, progresif rant yöntemi kullanılarak, bilinmeyen devirdeki gelirlerin her yıl için %10 artırılıp, %10 iskonto edilmesi suretiyle, teknik faiz dikkate alınmaksızın, aktüerya bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle hesaplanması gerekecektir. (Yargıtay 17 HD 2019/3292 E- 2021/1848 K sayılı ilam). Davalılar vekillerinin istinaf sebebi ayrı ayrı yerindedir. Ancak davacının, istinaf başvurusu bulunmadığından davalılar lehine oluşan usuli müktesep hak gözetilerek karar verilmelidir.
Gerçek zararın belirlenmesi için, davacının kaza tarihindeki işinin ve gelir durumunun net ve ispata yarar somut delilerle ortaya konulması gerekmektedir (Yargıtay 17 HD 2015/6885 E-2018/626 K sayılı ilam). Somut olayda, davacının gelir durumuna ilişkin yeterince araştırma yapılmamış, SGK tarafından, davacıya yapılan geçici iş görmezlik ödemelerine ilişkin belgelere dayanarak günlük brüt ücretin 81,09 TL olduğundan bahisle davacının gelirinin, asgari ücretin 1,33276 katına tekabül ettiği kabul edilerek hesaplama yapılmış olup, davacının kaza tarihinden geriye doğru en az 3 aylık maaş bordrosu celbedilerek, davalıların kazanılmış hakları korunarak davacının kaza tarihindeki gelir durumu belirlenmelidir. Davalılar vekillerinin istinaf sebebi ayrı ayrı yerindedir.
6100 sayılı HMK 123 maddesi gereği, davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilecektir. Davalının açık rızası dışında, davayı geri alma yasağı bulunmaktadır. Davalının açık muvafakatının bulunması halinde ise, davanın esası hakkında bir karar verilmez. Davacının davasını geri alması ve davalının da bu geri almaya açık muvafakat etmesi durumunda mahkemece karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiği gerek teoride gerekse Yargıtay uygulamasında kabul edilmiştir. Somut olayda, davacı vekilinin, dilekçeler teatisi aşamasında , 23/08/2017 tarihli dilekçe ile davayı geri aldıklarını beyan ettiği, ancak davacı vekilinin 14/03/2018 tarihli celsede bu talebin işleme alınmamasını ve talebi geri çektiklerini beyan ettiği, geri alma talebinin, feragat beyanının aksine bozucu yenilik doğuran hak niteliğinde olmadığı, başka bir ifadeyle davayı geri alma talebinin ancak davalının açık muvafakatıyla mümkün olduğu göz önüne alındığında, davalı İbazer vekilinin, davalıların, geri almaya rızaları olup olmadığının tespiti gerektiği yolundaki istinaf sebebi yerinde değildir.
6098 sayılı TBK 56/1 maddesi gereği, haksız fiil sebebiyle bedensel bütünlüğü zarar gören, manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesini isteyebilir. Manevi tazminat, kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın manevi dengesindeki bozulmanın giderilmesi için yasanın öngördüğü telafi şeklidir. Davacının maluliyeti bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa oranı ve iyileşme süresi belirlendikten sonra manevi tazminat talebi yeniden değerlendirilmelidir. Davalı İbazer vekilinin bu yoldaki istinaf sebebi bu aşamada incelenmemiştir.
6100 sayılı HMK 331/2 maddesi “Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum eder.” hükmünü içermekte olup, HMK 331/2 maddesi ile görevli ve yetkili mahkemede yargılamaya devam edilmesi halinde ilk kararı veren mahkemedeki yargılama için ayrıca bir yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmolunması gerektiği sonucu çıkarılmamalıdır. Çünkü usule ilişkin nihai kararla davanın esası hakkında herhangi bir karar verilmediğinden davanın sonunda hangi tarafın haklı, hangi tarafın haksız olduğu tespit edilemez. Ancak “yargılama giderlerinin, kural olarak aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilmesi” gerektiğine ilişkin HMK 326 maddesi ve “yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedileceği; yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümünün hüküm altında gösterileceği; hükümden sonraki yargılama giderlerini hangi tarafın ödeyeceği, miktarı ve dökümü ile bu giderlerin hangi tarafa yükletileceğinin, mahkemece ilamın altına yazılması” gerektiğine ilişkin HMK 332. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde henüz yargılamayı sona erdirmeyen görevsizlik, yetkisizlik kararları üzerine görevli/yetkili mahkemede davaya devam edildiği hallerde uyuşmazlığın esası hakkında verilecek nihai kararda haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin hüküm altına alınması yerinde olacaktır. Davacının süresinde başvurusu üzerine görevli mahkemede davaya devam edilmiş ve dava esastan kabul edilmiştir. Davanın kabulü ile davacı lehine vekalet ücretine ve haksız çıkan taraf olan davalı aleyhine yargılama giderlerine hükmolunmuştur. Yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında görevli mahkemede devam eden davada, kabul görmüş bir görev itirazının varlığı dikkate alınarak davalı lehine ayrıca bir yargılama giderlerine hükmedilmeyecek olup, davalı İbazer vekilinin bu yoldaki istinaf sebebi yerinde değildir.
6100 sayılı HMK 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına, kamu düzenine ve istinaf konusu yapılan nedenlerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, hükmün esasını etkileyecek tüm deliller toplanmadan karar verilmesi nedeniyle karar usul ve yasaya aykırı olup davalılar vekillerinin istinaf başvurularının bu sebeplerle ayrı ayrı kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalılar vekillerinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/03/2021 tarih, 2019/497-2021/233 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2- İstinaf kanun yoluna başvuran davalı … tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
3- İstinaf kanun yoluna başvuran davalı Sompo Japan Sigorta A.Ş. tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,
4- Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
5- İstinaf kanun yoluna başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 11/01/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.