Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2247 E. 2023/185 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/2247
KARAR NO : 2023/185

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KÂTİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/820
KARAR NO : 2020/766
KARAR TARİHİ : 23/11/2020
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 19/03/2021 (Davacı)
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – [16546-45478-60886] UETS
DAVALI : 1 -…
VEKİLİ : Av. … – [16223-22376-99598] UETS

B.A.M. KARAR TARİHİ : 19/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/02/2023

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahal mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karara süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde, davacı …’in davalı …’ın kullandığı ve diğer davalı … şirketine zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı aracın tam kusurlu biçimde sebep olduğu trafik kazasında yaralındığını, kaza sonrasında yaralanmasının basit olduğunu düşünerek şikayetçi olmadığını, ancak daha sonra ortaya çıkan ağrılar sebebi ile hastaneye gittiğinde el bileğinde kırık tespit edildiğini, tedavisinin yapıldığını, ancak davacının elinde kalıcı sakatlık oluştuğunu, bu sebeple sigorta şirketine başvurarak 20.816,61.-TL tazminat aldığını, ancak bu tazminatın gerçek zararı karşılamadığını, ileri sürerek şimdilik 1.000,00.-TL maddi tazminatın davalılardan müteselsilen, davalının sebep olduğu manevi zarar sebebi ile 15.000,00.-TL manevi tazminatın davalı …’dan tahsilini, tazminatlara kaza tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasını talep etmiştir.
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde, dava dilekçesinin usulüne uygun olmadığını, kendilerine belgelerin tebliğ edilmediğini, davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiğini, kazada şikayet hakkını kullanmayan davacının tazminat talebinde bulunamayacağını, daha önceki başvuru sebebi ile raporlar alınarak uygun biçimde tazminat ödendiğini, kaza tarihinde itibaren faiz uygulanması gerektiğini, açılan davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
Davalı … davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın maddi tazminat yönünden reddine, manevi tazminat yönünden kısmen kabul kısmen reddi ile 2.000,00.-TL manevi tazminat alacağının davalı …’dan kaza tarihi olan 25/08/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, yaşanan kazadan dolayı sigorta şirketinin de sorumluluğu olduğu, kusurun davalı …’da olduğunun tespit edildiği, Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi ATK tarafından 05.02.2018 tarihli raporda 25.08.2012 tarihli kaza nedeniyle davacının elinde oluşan yaralanmanın verdiği hasar ile maluliyet durumunun tespit edildiği, sigortadan alınan 20.816,61.-TL’lik maddi tazminatın bu maluliyet yönünden bir tazminat olmadığı, bu nedenle yeniden yapılacak araştırma ve kontrol ile maddi tazminatın tespiti ile manevi tazminat talep edildiği, dosyada alınan İstanbul ATK raporu ile ilk alınan Balıkesir Üniversitesi ATK tarafından verilen raporun birbiri ile çeliştiği, her iki rapor arasında çok büyük farklar olduğu, bu çelişkilerin giderilmesi gerektiği, ayrıca davacının bakıma muhtaç olup olmadığı ve bu sürenin de tayinin yapılması gerektiği, hükmedilen manevi tazminatın çok düşük olduğu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini, talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE:
Dava, haksız fiil sebebiyle maddi ve manevi tazminat talebine yöneliktir.
Davacının maddi tazminat talebi; geçici iş görmezlik, maluliyet ve bakıcı gideri kalemlerinden oluşmaktadır.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir (Yargıtay 4 HD 2021/6772 E- 2021/9565 K sayılı ilam).
Somut uyuşmazlıkta, davacının yaralanmasına neden olan kazanın 25/08/2012 tarihinde meydana geldiği göz önüne alındığında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında rapor alınacağı açıktır. Ne var ki, ATK 2 İhtisas Kurulu 03/06/2020 tarihli raporunda Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabileceği belirtilmiştir. Ancak dosya içinde yer alan Balıkesir Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı öğretim üyelerince düzenlenen 05/02/2018 tarihli uzman mütalaa raporunda, Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ve Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne ekli cetveller kullanılarak davacının arızaları değerlendirildiğinde, E cetveline göre iş görmezlik oranının %7,3 olduğu, iyileşme süresinin 60 güne kadar uzayabileceği, kaza tarihinden itibaren de 30 gün süreyle bakıma muhtaç sayılacağı bildirilmiştir.
Balıkesir Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı öğretim üyelerince düzenlenen 05/02/2018 tarihli raporunun hangi yönetmelik hükümleri kapsamında düzenlendiği anlaşılamadığı gibi her iki rapor arasında da çelişki olduğu açıktır. Bu durumda ATK Genişletilmiş Uzmanlar Kurulu’ndan davacı …’in 25/08/2012 tarihli kaza sebebiyle Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyeti bulunup bulunmadığı bulunuyorsa maluliyet oranı ve iyileşme süresi ile iyileşme süresi boyunca bakım ihtiyacı bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa süresinin belirlenmesi hususunda her iki rapor çelişkiyi giderir şekilde rapor alınmalıdır. Davacı vekilinin bu yoldaki istinaf sebebi yerindedir.
2918 sayılı KTK 111/2 maddesi gereği, tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz ya da fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar, yapıldıkları tarihten başlayarak 2 yıl içinde iptal edilebilecektir. 2918 sayılı KTK gereği, her iki tarafa da belli koşullarda ve 2 yıl içerisinde anlaşma ve uzlaşmanın iptalini isteme hakkı tanınmıştır. Buna göre zarar gören kendisine ödenen tazminatın sonradan gerçek zararı karşılamadığını ve yetersiz olduğunu öğrenmişse ya da böyle bir inanca kapılmışsa 2 yıl içerisinde anlaşmanın iptalini isteyecektir. Bunun için ayrıca dava açmaya gerek olmayıp dava sırasında bu hususta irade açıklamasında bulunulması da yeterlidir. Eğer dava açılırken ödemenin yetersiz olduğu ileri sürülerek iptali istenmemiş ancak davalı taraf ödediği miktarı ileri sürerek davanın reddini istemiş ise o zaman da zarar gören bunu defi olarak ileri sürebilecektir. 2918 sayılı KTK 111 maddesinde düzenlenen 2 yıllık süre hak düşürücü olduğundan, kısmi ödemeyi kabul etmiş olan kişi, artık KTK 109 maddesindeki zamanaşımı sürelerinden yararlanamayacak, 2 yıllık hak düşürücü süreyi geçirmişse zararının kalan bölümünü dava edemeyecektir (Yargıtay 17 HD 2020/1037 E- 2021/1225 K sayılı ilam).
Sigorta şirketine verilen ibranamedeki irade açıklaması hem sigortacı hem de sigortalı işleten yönünde poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere sonuç doğurur. Zira, davalı … şirketi ile birlikte davalı işleten de poliçe limiti kadar borçtan kurtulmuş sayılır. Ancak aracın sürücüsünün işleten dışında başka bir olması halinde sürücünün sorumluluğu sigorta şirketi tarafından ibranamedeki ödenen tutarla sınırlı olacaktır.
Somut olayda, 13/04/2018 tarihinde, davalı … şirketince ödeme yapıldığı, davacı tarafça ibraname düzenlendiği, davanın hak düşüm süresi içinde açıldığı gözetildiğinde ödenen tazminatın, ödeme tarihine göre yeterli olup olmadığı araştırılmalıdır.
Aktüerya bilirkişice kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresinin belirlenmesinde PMF 1931 yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplama yapılmış ise de, Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile;2918 sayılı KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; tazminat hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz ile devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü uygulaması anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, TRH 2010 yaşam tablosu, progresif rant yöntemi kullanılarak, bilinmeyen devirdeki gelirlerin her yıl için %10 artırılıp, %10 iskonto edilmesi suretiyle, teknik faiz dikkate alınmaksızın, aktüerya bilirkişiden, ödeme tarihi itibariyle davacı zararının karşılanıp karşılanmadığı yönünde hesaplama yapılmalı, ödeme yetersiz olduğu takdirde de, rapor tarihindeki verilere göre tazminat hesaplanarak ödenen rakam yasal faiziyle tazminattan mahsup edilecek şekilde ek rapor alınmak suretiyle hesaplanması gerekecektir (Yargıtay 17 HD 2019/3292 E- 2021/1848 K sayılı ilam). Davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerindedir.
6098 sayılı TBK 56/1 maddesi gereği, haksız fiil sebebiyle bedensel bütünlüğü zarar gören, manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesini isteyebilir. Manevi tazminat, kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın manevi dengesindeki bozulmanın giderilmesi için yasanın öngördüğü telafi şeklidir. Davacının maluliyet oranı, iyileşme süresi ve iyileşme süresi boyunca bakım ihtiyacı bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra , manevi tazminat talebi yeniden değerlendirilmelidir. Davacı vekilinin manevi tazminata yönelik istinaf sebebi bu aşamada incelenmemiştir.
Mahkemece yapılacak iş, ATK Genişletilmiş Uzmanlar Kurulu’ndan davacı …’in 25/08/2012 tarihli kaza sebebiyle Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyeti bulunup bulunmadığı bulunuyorsa maluliyet oranı ve iyileşme süresi ile iyileşme süresi boyunca bakım ihtiyacı bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa süresinin belirlenmesi hususunda her iki rapor çelişkiyi giderir şekilde rapor almak, sonrasında da dosyayı aktüerya bilirkişiye tevdi ederek TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılmak suretiyle, davalı … şirketince ödenen tazminatın ödeme tarihi itibarıyla yeterli olup olmadığını tespit etmek, sigorta şirketine verilen ibranamedeki irade açıklaması hem sigortacı hem de sigortalı işleten yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere sonuç doğuracağı, davalı … şirketi ile birlikte davalı işletenin de poliçe limiti kadar borçtan kurtulmuş sayılacağı göz önünde bulundurularak sonuç maddi tazminatı belirlemek ve davacının manevi tazminat talebi hususunda karar vermekten ibarettir.
6100 sayılı HMK 355 maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına, kamu düzenine ve istinaf konusu yapılan nedenlerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, hükmün esasını etkileyecek tüm deliller toplanmadan karar verilmesi nedeniyle karar usul ve yasaya aykırı olup davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu sebeplerle kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/11/2020 tarih, 2018/820-2020/766 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2- İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
3- Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4- İstinaf kanun yoluna başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
5- İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 19/01/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza