Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2175 E. 2022/30 K. 12.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2175 – 2022/30
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/2175
KARAR NO : 2022/30

B.A.M. KARAR TARİHİ : 12/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/01/2022

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahal mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara süresi içinde davalılar Tacim KAYA ve Eray KAYA vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde, 15/10/2014 tarihinde davalı Eray Kaya’ nın sevk ve idaresindeki 16 L 8943 Plakalı araç ile yaya kaldırımında yürümekte olan müvekkili davacıya çarparak yaralanmasına neden olduğunu belirterek, hak ve alacaklarının belirsiz olduğu dikkate alınarak müvekkil Bekir Ceylan lehine; çalışma kayıpları ve birtakım tedavi giderleri için maddi zararının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda artırılmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak geçici talep olmak üzere 1.000,00-TL maddi tazminatın haksız filin gerçekteştiği tarih olan 15.10.2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar Tacim Kaya, Eray Kaya ve davalı sigorta şirketinden tahsiline ve 5.000,00-TL manevi tazminatın davalılar Tacim Kaya ve Eray Kaya’dan tahsiline, davalı Tülin Ceylan lehine; 5.000,00-TL manevi tazminatın davalılar Tacim Kaya ve Eray Kaya’dan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar Tacim Kaya ve Eray Kaya vekili cevap dilekçesinde, Bursa 16 Asliye Ceza Mah. 2015/875 esas sayılı dosyada yapılan ceza yargılamasının dosyamız yönünden bekletici mesele yapılmasını, esas yönünden ise, kazanın meydana gelişinde müvekkilin kusurunun bulunmadığını, sürücü belgesinin bulunmamasının kazanın oluşumuna etkisinin olmadığını, davacı yanın tedavi giderleri SGK tarafından karşılandığından tedavi giderine yönelik maddi tazminat talebinde bulunamayacağını, davacının kaza sonrasında herhangi bir maluliyetinin bulunmadığı gibi kaza öncesinde gelirinin de bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde, 16 L 8943 plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde 311000001741729 Poliçe Nolu ZMMS poliçesi ile teminat altına alındığı, kabul anlamında olmamak üzere kaza ile sakatlık arasındaki illiyet bağının tespiti gerektiğini, müvekkilin sigortalısının kusuru oranında ve sigorta poliçesi kapsamında sorumlu tutulabileceğini, kusur oranının tespiti için dosyanın ATK Trafik İhtisas Dairesine, maluliyet oranının tespiti için de, ATK 3. İhtisas Dairesi’ne gönderilmesi gerektiği, tedavi giderlerinin ise SGK tarafından ödenmesi nedeniyle müvekkilden talep edilemeyeceği, 6111 sayılı yasa ve Trafik Sigortası Genel Şartları Gereğince geçici iş göremezlik tazminatının teminat dışı olduğu, destekten yoksun kalma tazminatı yönünden aktüerya bilirkişisinden rapor alınması gerektiği, faiz başlangıç tarihinin temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı Bekir Ceylan’ın maddi tazminat talebinin kabulü ile; 27.785,51-TL maddi tazminatın davalılardan Sompo Japan Sigorta A.Ş. yönünden dava tarihi olan 13/07/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, diğer davalılar Tacim Kaya ve Eray Kaya yönünden kaza tarihi olan 15/10/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacı Bekir Ceylan’ın manevi tazminat talebinin kabulü ile; 5.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 15/10/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar Tacim Kaya ve Eray Kaya’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacı Tülin Ceylan’ın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 2.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 15/10/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar Tacim Kaya ve Eray Kaya’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı vekilinin tedavi giderine ilişkin talebinin feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Davalılar Tacim Kaya ve Eray Kaya vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, eksik incelemeye dayalı olan ve itiraz ettikleri bilirkişi raporuna istinaden hüküm kurulmasının haksız ve Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına aykırı olduğu, kusur oranının tespitinde kazaya sebebiyet veren diğer aracın kusurunun dikkate alınmadığı, müvekkili davalı uygun hızda seyir halindeyken sağ tarafında bulunan Volkswagen Polo marka aracın kendisine yol verdiği, yolun diğer tarafında üzerinde Özdilek ibaresi bulunan otobüsün yolcu indirip bindirmekte olduğu, müvekkili davalının iki aracın arasından geçerken önündeki otobüse çarpmamak için virajı geniş alarak dubaya vurup kaldırıma çıktığı ve yol kenarındaki dükkanın önünde bulunan eşyalara çarpıp durduğu, kazanın oluş şekli ve davacı tarafın beyanları dikkate alındığında dava konusu kazanın meydana gelmesinde müvekkili davalının kusurunun bulunmadığı, davalı-Sompo A.Ş.’nin sorumluluğu dava tarihinden itibaren değil; ihbar tarihinden itibaren başladığı, dava konusu kazanın ihbarı davalı Sompo Japan Sigorta A.Ş’ye Bursa 10. Noterliği 2014/43403 yevmiye nolu ihtarnamesi ile bildirildiği, ihtarnamenin sigorta şirketine 20.11.2014 tarihinde tebliğ edildiği, manevi tazminat koşullarının varlığının hakimin takdirinde olup hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu hususa ilişkin inceleme yapılmış olmasının hatalı olduğu, manevi tazminat koşulları oluşmamakla birlikte hükmedilen miktarın fahiş olduğu, dava dosyasına ibraz edilen sosyal-ekonomik durum araştırmalarında kaza tarihinde davalı Tacim’in bakmakla yükümlü olduğu birçok kişi olduğu ve neticeten mali ve sosyal durumunun orta seviyede olduğu, davalı Eray’ın ise gelirinin bulunmadığı, geçimini davalı babası Tacim’in sağladığı, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE
Dava, haksız fiil sebebiyle maddi ve manevi tazminat talebine yöneliktir.
Bursa 16 Asliye Ceza Mahkemesi 2015/875 E- 2015/1786 K sayılı dosyasının incelenmesinde, davalı sürücü Eray Kaya hakkında, davacılara yönelik taksirle yaralama eylemi neticesinde, 5237 sayılı TCK 89/4 maddesi gereği cezalandırılmasına ilişkin karara yönelik temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 12 CD 2019/11768 E-2021/4559 K sayılı ilamı ile onanmak suretiyle kesinleştiği, hükme esas alınan 15/11/2015 tarihli bilirkişi raporunda, sanık (davalı) Eray’ın tam kusurlu olduğunun belirtildiği, mahkemece alınan ATK Trafik İhtisas Dairesi 02/09/2016 tarihli raporunda ,davalı sürücü Eray’ın %100 kusurlu olarak değerlendirildiği, her iki raporun birbiriyle örtüştüğü ve 15/10/2014 tarihli kaza tespit tutanağı ile uyumlu olduğu göz önüne alındığında, davalı tarafın tam kusurlu olarak değerlendirilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı Eray ve Tacim vekilinin bu yoldaki istinaf sebebi yerinde değildir.
ATK 3. İhtisas Kurulu 14/06/2017 tarihli raporunda, davacı Bekir Ceylan’ın, E cetveline göre %5,2 oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş sayılacağı, mütalaa edilmiş ve ATK raporu hükme esas alınmış olup, kazanın 15/10/2014 tarihinde gerçekleşmiş olmakla, 2008 tarihli Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği kapsamında değerlendirme yapılması isabetsiz olmuştur.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü’ne, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01/09/2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’ne, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliği’ne, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkındaki Yönetmeliği’ne uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4 HD 2021/6772 E- 2021/9565 K sayılı ilam). 15/10/2014 tarihli kaza neticesinde davacı Bekir’in maluliyeti bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa iyileşme süresinin belirlenmesi bakımından Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği kapsamında, ek rapor alınmalıdır. Davalı Eray ve Tacim vekilinin bu yoldaki istinaf sebebi yerindedir.
Aktüerya bilirkişice yapılan hesaplama hukuka aykırıdır. Zira, mahkemece hükme esas alınan aktüerya raporunda; kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresinin belirlenmesinde 1931 tarihli PMF yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplama yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; 2918 sayılı KTK 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz ile devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü uygulaması anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan ve Yargıtay uygulamaları ile kabul edilen, Tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosu esas alınarak, progresif rant yöntemi kullanılarak, bilinmeyen devirdeki gelirlerin her yıl için %10 artırılıp, %10 iskonto edilmesi suretiyle, teknik faiz dikkate alınmaksızın, tazminatın hesaplanması gerekecektir (Yargıtay 17 HD 2019/3292 E.-2021/1848 K. Sayılı ilam). Davalı Eray ve Tacim vekilinin bu yoldaki istinaf sebebi yerindedir. Davacı tarafça istinaf yoluna başvurulmadığı göz önüne alındığında,davalılar lehine oluşan usuli müktesep hak gözetilmelidir.
6098 sayılı TBK 56/2 maddesi gereği, haksız fiil sebebiyle bedensel zarar ya da ölüm halinde, zarar gören veya ölenin yakınları da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesini isteyebilir. Manevi tazminat, kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın manevi dengesindeki bozulmanın giderilmesi için yasanın öngördüğü telafi şeklidir. Davacı Bekir bakımından, usulüne uygun maluliyet raporu alındıktan sonra manevi tazminat talebi yeniden değerlendirilmelidir. Davalı Eray ve Tacim vekilinin bu yoldaki istinaf sebebi bu aşamada incelenmemiştir.
Davacı Tülün Ceylan lehine hükmedilen manevi tazminat bakımından değerlendirme yapıldığında, dava dilekçesinde davacı Tülün’ün 15/10/2014 tarihinde meydana gelen kazada yaralandığından bahisle manevi tazminat talebinde bulunulmuştur. Davacı Tülün’ün yaralanmaya bağlı olarak maluliyeti oluşmadığı gibi, böyle bir iddia da ileri sürülmemiştir. Ancak dosyaya ibraz edilen 09/12/2014 tarihli, Adli Tıp Uzmanı Ersin Annak tarafından düzenlenen raporda, yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif olduğu bildirilmiş olup, ayrıca Bursa 16. Asliye Ceza Mahkemesi 2015/875 E- 2015/1786 K sayılı dosyasında, davalı sürücü Eray hakkında, davacılara yönelik eylemi sebebiyle ceza tertibine gidildiği, 6098 sayılı TBK 74 maddesi gereği, ceza mahkemesinin kusur ve zarara ilişkin belirlemesi hukuk hakimini bağlamazsa da, fail ve olguya ilişkin belirlemesinin hukuk hakimini bağlayacağı, sabit olan taksirle (basit) yaralama eylemi nedeniyle davacı Tülün’ün manevi zararı oluştuğunun kabulünün gerekmektedir. (Yargıtay 4 HD 2019/3384 E-2020/438 K sayılı ilam). Ancak kaza tarihinde paranın alım gücü, tarafların sosyal ve ekonomik durumu değerlendirildiğinde, davacı Tülün lehine hükmedilen manevi tazminat bir miktar fazla olmuştur. Davalı Eray ve Tacim vekilinin bu yoldaki istinaf sebebi yerindedir.
Davalı Sompo Japon AŞ bakımından, hükmedilen maddi tazminata dava tarihinden itibaren faiz yürütülmüş olup, davalı Eray ve Tacim vekilince, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun kazanın ihbar tarihinde başlayacağı ileri sürülmüşse de, davacılarca istinaf talebi bulunmadığı göz önüne alındığında, davalı Eray ve Tacim vekilinin bu yoldaki istinaf sebebi yerinde değildir.
Kabule göre de, Bursa 5 HD 2018/1847 E-2020/869 K sayılı kaldırma ilamı sonrası, 6100 sayılı HMK 31 kapsamında davacılar vekilinin 29/12/2020 havale tarihli dilekçesi ile, dava açılışındaki 1.000,00-TL maddi tazminat talebinin 60,00-TL’sinin tedavi gideri, 940,00’TL sinin çalışma kaybı olduğunu belirttiği, aktüerya bilirkişi raporunda davacı Bekir’in iş görmezlik zararının 27.785,51-TL olarak belirlendiği, davacılar vekilinin 15/03/2018 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat taleplerini 27.785,51-TL ye artırdıklarını beyan edip, bu miktar üzerinden harç ikmal ettiği, 23/02/2021 tarihli celsede (60,00-TL olduğu belirtilen) tedavi gideri kalemi yönünden davadan feragat edildiği halde davacı Bekir’in maddi tazminat talebi yönünden, davanın kısmen kabulü gerekirken, davanın (tam) kabulü cihetine gidilmesi isabetsiz olmuştur.
6100 sayılı HMK 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına, kamu düzenine ve istinaf konusu yapılan nedenlerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, hükmün esasını etkileyecek tüm deliller toplanmadan karar verilmesi nedeniyle karar usul ve yasaya aykırı olup davalılar Tacim Kaya ve Eray Kaya vekilinin istinaf başvurusunun bu sebeplerle kabulü ile mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılar Tacim Kaya ve Eray Kaya vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/02/2021 tarih, 2020/612-2021/155 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalılar Tacim Kaya ve Eray Kaya tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
3-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 12/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.