Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2173 E. 2021/69 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/2173
KARAR NO : 2021/69

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/839
KARAR NO : —
KARAR TARİHİ : 03/06/2021
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 21/06/2021
DAVACILAR : … MİRASÇILARI
1-… – …
2-… – …
3-… – …
4-… – …
VEKİLİ : Av. … – [16374-73781-64502] UETS
DAVALILAR : 1-… – …
2-… – …
VEKİLİ : Av. … – [16261-62983-22282] UETS
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … – [16286-82168-87388] UETS
DAHİLİ DAVALILAR : 1 -… – …

: 2 -… – …

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 22/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/09/2021
Davacılar tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sırasında mahal mahkemenin 03/06/2021 tarihli ara kararına süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, 27/10/2016 tarihinde davacının oturduğu evin bulunduğu sokak üzerinde, davalı … sevk ve idaresinde bulunan ve maliki …’e ait sigorta edeni … Olan 16 S 0594 plakalı aracın davacıya çarptığını, meydana gelen kaza sonucu davacının basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek derecede, kemik kırığının hayati fonksiyonlarını ağır derecede etkileyecek şekilde yaralandığını, meydana gelen zarar için fazlaya ilişkin haklı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.500,00 TL maddi tazminatın her üç davalıdan müşterek ve müteselsilen tahsilini, davacı … İÇİN 50.000,00.-TL, çocukları Sevilay ve Zeki için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 70.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile 16 S 0594 plaka sayılı aracın trafik kaydına ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir
Davacılar vekili 21/05/2021 tarihli dilekçe ile; davalı … adına kayıtlı 16 S 0594 aracın servis aracı olarak kullanıldığını, aracın değeri dışında ticari plakası ile ayrı bir ekonomik değere sahip olduğunu, 16 S 0594 plakalı aracın ticari plakasının devir ve satışının önlenmesi açısından ihtiyati tedbir (ihtiyati haciz niteliğinde,zımmında) karar verilmesini ve mahkemece aracın trafik kaydına işlenilmesini, 29.06.2017 tarihinde 16 S 0594 plakalı aracın trafik kaydına konulan ihtiyati tedbir kararının ihtiyati haciz kararına çevrilmesini talep etmiş, 31/05/2021 tarihli dilekçe ile; taleplerine ilişkin ilk derece mahkemesinin 26.05.2021 günlü ara kararında talepleri konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, taleplerinin incelenerek 16 S 0594 araç plakasının araç değeri dışında ayrı bir ekonomik değere sahip olması dikkate alınarak ticari plakanın devir ve satışının öncelenmesi açısından araç plakasına ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini ve mahkemece aracın trafik kaydına işlenmesini talep etmiştir.
Mahkemece; Davacılar vekilinin 31/05/2021 tarihli talebi kapsamında, 03/06/2021 tarihli ara karar ile; her ne kadar davacılar vekili tarafından 16 S 0594 plakalı aracın plakasına ihtiyati tedbir konulması talep edilmiş ise de HMK ‘nın 389. Vd. Maddeleri dikkate alınarak dava dosyasında kazaya karışan aracın plakasının mülkiyeti hususunda ihtilaf bulunmadığı anlaşıldığından davacılar vekilinin 16 S 0594 plakalı aracın plakasına ihtiyati kararı verilmesi taleplerinin reddine ve ihtiyati haciz talebi yönünden maddi tazminat yönünden miktarın az olması ve davalının mal kaçırma hazırlığında olunduğuna dair delil bulunmaması nedeniyle manevi tazminat yönünden ise tazminatın koşulunun ve miktarının hakimin takdirine bağlı olması nedeniyle şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili 21/06/2021 tarihli istinaf dilekçesinde, ilk derece mahkemesinin 03/06/2021 tarihli ara kararı ile verilen İhtiyati tedbir-ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararının yerinde olmadığını, yerel mahkemece zaten 29/06/2017 tarihinde 16 S 0594 plakalı aracın trafik kaydına ihtiyati tedbir kararı konulduğunu, bu hususun gözden kaçırıldığını ve hatalı değerlendirme yapıldığını, aracın S plaka olması servis aracı olarak kullanılması nedeniyle plakasının ayrı bir ekonomik değere sahip olduğunu, zira davalı tarafın aracın plakasını araçtan bağımsız olarak satabileceğini, davacıların telafisi mümkün olmayan bir zarara uğrayabileceğini davacının 15/04/2019 tarihinde yatalak ve bakıma muhtaç şekilde vefat ettiğini, davalı … ‘in de 06/04/2021 tarihinde vefat ettiğini, mahkeme hakimi ve taraf vekillerinin ortak talebi ile yeni bir aktüerya bilirkişisinden rapor alınması sürecine girildiği için ıslah hakkını kullanmadıklarını bildirerek ilk derece mahkemesince 03/06/2021 tarihli ara karar ile verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin reddi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasını, taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Talep, haksız fiil nedeniyle maddi tazminat davasında ihtiyati haciz isteminin reddine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK 355.madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtiler sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece davacı tarafın 31/05/2021 tarihli talebine karşılık 03/06/2021 tarihli ara karar ile talebin reddine karar verdiği görülmüştür.
Davacı vekili tarafından 21/06/2021 tarihli dilekçe ile itirazın reddine ilişkin karara karşı istinaf yoluna başvurulduğu görülmüştür.
Uyuşmazlık, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan haksız eylem nedeniyle açılan maddi manevi tazminat davasında istenilen geçici hukuki koruma tedbirinin reddine yöneliktir.
Davacı vekilinin 31/05/2021 tarihli talep dilekçesi ile araç plakasına ihtiyati tedbir ve ya ihtiyati haciz konulmasını talep ettiği görülmüştür. Bu hali ile davacının talebi müphemdir. Talebin ihtiyati tedbir mi ihtiyati haciz mi olduğu net olmadığından bu hususta talebin ne olduğunun açıklattırılması ve ona göre karar verilmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesi tarafından plaka üzerine ihtiyati tedbir ve haciz talebinin ayrı ayrı değerlendirildiği ve karar verildiği görülmekle davacı tarafça istinaf edilen kararın istinaf nedenleri dikkate alınarak inceleme yapılmıştır.
Öncelikle ihtiyati tedbir talebinin reddi kararına ilişkin istinaf talebi değerlendirilmiştir.
Uyuşmazlık bir miktar para alacağına ilişkin ise İİK 257. vd. maddeleri gereğince ihtiyati haciz; uyuşmazlığın dava konusu olması halinde 6100 Sayılı HMK’nun 389. vd maddeleri gereğince ihtiyati tedbire ilişkin geçici hukuki koruma kararı verilmesi istenebileceği açıktır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. Maddesinde ” Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda davacı vekili tarafından yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan haksız eylem nedeniyle maddi manevi tazminat davası açılmış olup dava konusunun para alacağına ilişkin olduğu görülmektedir. Bu durumda davalı adına kayıtlı bulunan araç plakasının dava konusu olmaması nedeniyle mahkeme tarafından verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olması nedeniyle davacı vekilinin bu istinaf talebinin yerinde olmadığı görülmüştür.
Araç plakası üzerine ihtiyati haciz konulmasına ilişkin talebin reddine ilişkin istinaf isteminin yapılan incelemesinde; 2004 Sayılı İİK 257. vd. maddeleri gereğince ihtiyati hacize karar verebilmek için alacağın muaccel olup olmadığı önem taşımaktadır. Alacak, haksız eylem iddiasına dayandığında 6098 Sayılı TBK.’nun 117/2 maddesi gereğince daha önce temerrüde düşürülmemiş olsa bile dava açılmış olmakla temerrüt ve muacceliyet koşulu oluşacaktır.Ancak, İcra ve İflas Kanunu’nun 258/1.maddesinde; “Alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.” şeklinde belirtilen husus alacağın yaklaşık ispat kurallarına göre, ispatına ilişkin delil ve belgelerin sunulmasını gerektirir.
Eldeki davada, trafik kazasından kaynaklanan taksirle yaralamaya neden olmak nedeniyle haksız eyleme dayanıldığına göre, iddia edilen alacağın 6098 Sayılı TBK 117. maddesi gereğince kaza tarihi olan 27/10/2016 tarihinde muaccel hale gelmiştir. Dosya içinde bulunan Bursa Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/31 Esas sayılı dosyasında alınan kusura ilişkin adli tıp raporu içeriğinden ve mahkeme dosyasında alınan maluliyete ilişkin alınan adli tıp raporu ve tazminat hesabına ilişkin rapor kapsamından davacıların alacağını yaklaşık da olsa ispat ettiğinin kabulü gerekir.
Keza, manevi tazminat isteminde zararın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereğince kısmi ve belirsiz alacak davası olarak açılmaya elverişli değildir. Bu sebeple davacıların manevi zararlarına karşılık ihtiyati haciz taleplerinin tamamının tek kalemde istenebileceğinden göz önünde tutularak ihtiyati haciz talebinin kabulü, hacizde ölçülülük ilkesi gereğince kısmen kabul-kısmen reddi veya reddine karar verilmiş olması ileride hükmedilecek olan manevi tazminat istemi için 6100 Sayılı HMK’nun 36/1-b bendi gereğince davada iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği halde görüşünü açıklamış olması niteliğinde görülemez. Diğer bir anlatımla ihtiyati hacizde verilen karar ne olursa olsun buna bağlı olmaksızın nihai kararda 22/06/1966 tarihli 7/7 sayılı İBK’da göz önünde tutularak manevi tazminatın hüküm altına alınması mümkündür.
Her ne kadar araç üzerinde mahkeme kararı ile konulmuş ihtiyati tedbir kararı mevut ise de servis aracı olması sebebiyle araç plakasının ayrı bir ekonomik değeri bulunduğu gözetilerek davacının ihtiyati haciz isteminin 2004 Sayılı İİK’nun 257 ve devamı maddeleri uyarınca koşulları gerçekleştiğinden kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmiş olmasının hatalı olduğu anlaşılmakla araç plakası ilgili ihtiyati haciz talebinin %15 teminat ile kabulüne, davalılar adına kayıtlı olması halinde dava değeri olan 72.500 TL ile sınırlı olarak ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesi dosya içeriğine uygun olduğundan, davacılar vekilinin istinaf başvurusu bu nedenle yerinde bulunmuştur.
6100 sayılı HMK 355. Madde gereğince istinaf başvuru dilekçei ile kamu düzen yönünden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu yönden kabulü ile ilk derece mahkemesinin ilk derece mahkemesinin 03/06/2021 tarihli ara kararının kaldırılarak talep miktarının %15′ i oranında teminat alınarak ihtiyati haciz kararı verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacılar vekilinin araç plakası üzerine ihtiyati tedbir konulmasına ilişkin talebin reddine dair istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE
2- Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-2) bendi gereğince KABULÜNE, Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/839 Esas sayılı derdest dosya üzerinden verilen ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin 03/06/2021 tarihli kararların KALDIRILMASINA,
3-HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
-Davacılar vekilinin ihtiyati haciz talebinin 2004 Sayılı İİK’nun 257 ve devamı maddeleri uyarınca koşulları gerçekleştiğinden dava değeri üzerinden % 15 teminat karşılığında KABULÜNE,
a) Davalı … adına kayıtlı plakalı aracın plakası üzerine dava değeri olan 72.500 TL ile sınırlı olarak İHTİYATİ HACİZ KONULMASINA,
b) İhtiyati haciz ile ilgili işlemlerin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
5-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 362/1-f. hükmü uyarınca kesin olmak üzere 22/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan


Üye


Üye


Katip